GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2014 YILI MERKEZİ YÖNETİM BÜTÇE KANUNU TASARISI İLE 2012 YILI MERKEZİ YÖNETİM KESİN HESAP KANUNU TASARISI NEDENİYLE
Yasama Yılı:4
Birleşim:32
Tarih:15.12.2013

AK PARTİ GRUBU ADINA ABDULLAH ÇALIŞKAN (Kırşehir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Dışişleri Bakanlığımızın 2014 yılı bütçesi hakkında AK PARTİ Grubu adına söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Yüzyıllık bölgesel düzenlerin çatırdadığı, ekonomik ve siyasal güç dengelerinin yer değiştirdiği ve hegemon güçlerin derin meşruiyet krizlerine girdiği bir süreçten geçmekteyiz. Bu küresel kriz atmosferine rağmen Türk dış politikası AK PARTİ iktidarında tarihî bir ivme kazanmıştır ve bu ivme Türkiye'ye içinde bulunduğumuz tarihî kırılma anıyla şekillenen bölgesel ve küresel sistemde yön verici ve belirleyici bir aktör olma imkânı tanımıştır.

20'nci yüzyılın başından beri farklı formlarda ve aralıklarla devam eden jeopolitik depremler idamesi yerli aktörlerin nesne konumunda tutulmasına bağlı olan bir küresel ve bölgesel alt sistemler bütününü ortaya çıkardı. Birinci Dünya Savaşı ve Sykes-Picot, İkinci Dünya Savaşı ve Soğuk Savaş, ardından Yom Kippur Savaşı ve Camp David bölge ve dünyaya ilişkin tüm güç ve egemenlik algılamalarını, paradigmaları ve edilgen zihniyeti tesis etti.

Soğuk Savaş'ın sona ermesi, 11 Eylül saldırıları akabindeki Afganistan ve Irak fiyaskoları, 2007-2008 küresel finans krizi ve son olarak Arap isyanları Sykes-Picot'u, Soğuk Savaş paradigmalarını ve Camp David düzenini yerle bir etti. Tarihin kırılma anlarından birini yaşadığımız bu kritik dönemde Türk dış politikası dönüşmüş, dönüştükçe aktifleşmiş, aktifleştikçe de merkezî bir ülke konumuna gelmiştir. Dönüşen sadece Dışişleri Bakanlığımızın teknik altyapısı değil, aynı zamanda Türkiye'nin bölgesel ve küresel meselelere yaklaşım tarzı ve etki gücü de olmuştur. Dönüşen Türkiye aynı zamanda dönüştürücü bir etkiye de kavuşmuştur. Uluslararası kurumlarda artan görünürlüğüyle, Avrupa Birliği yolunda katettiği aşamalarla, Orta Doğu'da yeri doldurulamaz varlığıyla, Balkanlar, Kafkaslar ve Afrika'da artan etkinliğiyle ve en önemlisi, halklar nezdindeki referans güç pozisyonuyla Türk dış politikası tarihin sadece en aktif değil, aynı zamanda en başarılı dönemini de yaşamaktadır.

Türkiye, devam eden küresel ve bölgesel depremlere rağmen, demokratik ve çoğulcu bir meşruiyet ve istikrar adasıdır. İlkesizliğin kol gezdiği coğrafyalarda ilkesel siyasetin, baskı ve zulmün kıskacında yaşayan coğrafyalarda adaletin ve açlık ve yoksulluğun hükmettiği coğrafyalarda da insanlığın sesi olmuştur. Türkiye, Mısır'da demokratik değerlerin, Suriye'de adaletin, Somali'de insanlığın sesidir.

Türk dış politikasını olaylarla değil, süreçlerle ve bağlamıyla birlikte değerlendirdiğimizde görürüz ki Türk dış politikası günü kurtarmaya değil, ilkeleri tesis ve takviye etmeye yönelik çok boyutlu bir gündem takip etmektedir.

Bu, içinden geçtiğimiz küresel kriz dönemi, Türkiye ile bazı eski düzen mensubu aktörler arasında sorunlara sebep olsa da nihayetinde, tarih ve siyaset birçok örnekte görüldüğü gibi Türk dış politikasıyla paralel bir mecrada akmaktadır. Türk dış politikasına son kullanma tarihi dolmuş paradigmalar perspektifinden bakanların, Türk dış politikasına olay bazlı analiz sığlığında yaklaşanların, dış politika gelişmelerini küresel ve bölgesel bağlamından koparılmış bir şekilde değerlendirenlerin, dış politikamızı iç siyasi hesaplara malzeme yapma sorumsuzluğunu gösterenlerin ve en acısı, dış politikamızı akmaz kokmaz ve edilgen bir çerçeveye hapsetmek isteyenlerin bunu anlaması mümkün değildir ve anlamalarını da beklemiyoruz. Bu sorunlu ruh hâlini şair bundan beş asır önce ne güzel anlatmış:

"Cihân-ârâ cihân içindedür arayıbilmezler,

O mâhîler ki deryâ içredür deryâyı bilmezler."

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; paradigmaların altüst olduğu ve eski ezberlerin birer birer bozulduğu bu kritik dönemde zamanın ruhuna adapte olan ve dünyanın dört bir yanındaki faaliyetlerini artırarak devam ettiren Türkiye gibi aktörler içinde bulunduğumuz tarihî kırılma anı ile şekillenen yeni bölgesel ve küresel sistemin başat aktörleri olacaktır.

Bu dönüşüm ve gelişimde büyük emeği olan, başta Sayın Bakanımız Ahmet Davutoğlu olmak üzere, tüm büyükelçilerimize ve Bakanlık personelimize teşekkür ediyorum.

Dışişleri Bakanlığının 2014 yılı bütçesinin hayırlı olmasını diler, yüce heyetinizi saygıyla selamlarım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)