GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2014 YILI MERKEZİ YÖNETİM BÜTÇE KANUNU TASARISI İLE 2012 YILI MERKEZİ YÖNETİM KESİN HESAP KANUNU TASARISI NEDENİYLE
Yasama Yılı:4
Birleşim:31
Tarih:14.12.2013

BDP GRUBU ADINA İBRAHİM BİNİCİ (Şanlıurfa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2014 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı kapsamında GAP Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı bütçesi üzerine Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, kırk yılı aşkın bir maziye sahip olan Güneydoğu Anadolu Projesi, bugüne kadar tam 29 hükûmetle 15 bakanı geride bırakmış, ne yazık ki bu süre içerisinde de başı sıkışan başbakanlar için bulunmaz bir siyasi malzeme olmaktan da kurtulamamıştır. Projenin amaç kısmında, "bölgeler arası dengesizliği gidermek, Güneydoğu Bölgesi'nin refah düzeyini artırmak ve insan kaynaklarını geliştirmek" yazılı olsa da Milli Güvenlik Kurulunda ele alınmış olması GAP'ın daha başka amaçlar için de kullanıldığını maalesef göstermektedir.

Esasen, yükselen Kürt siyaseti için bir tür dalgakıran yapılmaya çalışılan GAP, Kürtler için ekonomik illüzyona dönüştürülmüştür. Eğer bu maya tutarsa da Kürtlerden özgürlük mücadelesi veren evlatlarının başını yiyecekleri düşlenmiştir. Nitekim, rahmetli Turgut Özal "Eğer bölge kalkınır, bölge halkı zengin olursa politik reaksiyonlar ve çatışmalar sona erer." diyerek Kürtlerle GAP arasında kurulmak istenen ilişkiyi açıkça vurgulamıştır.

Kürtlerin kolektif hak taleplerini ekonomik rüşvetlerle ikame edeceklerini düşünen bu sakat anlayış, GAP'a başından beri bu misyonu yüklemiştir. GAP'a yüklenen bu misyon, Kürt özgürlük mücadelesinin sonlandırılması noktasında gelmiş geçmiş tüm hükûmetlerin düşlerini süslemiştir. Dolayısıyla, Kürt özgürlük sorununa gerçekçi çözüm üretemeyenler, sıkıştıkları her alanda çözüm olarak GAP'a sarılmış, GAP'tan medet ummuşlardır.

Değerli milletvekilleri, hikâyesi çok derin olan bu projenin üzerinden hızlıca geçerek tekrar hatırlatmanın faydalı olacağını düşünüyorum. Aşağı Fırat ile Dicle havza projelerinin 1977 yılında tek bir projeye indirgenmesiyle oluşturulan Güneydoğu Anadolu Projesi, Diyarbakır, Şanlıurfa, Adıyaman, Batman, Gaziantep, Kilis, Mardin, Şırnak ve Siirt dâhil 9 ili kapsamaktadır. Bu kapsama alanı Türkiye coğrafyasının yaklaşık onda 1'ini, toplam sulanabilir arazilerin ise beşte 1'ini oluşturmaktadır. Eğer bu proje tamamlanabilirse Fırat ve Dicle'ye yapılan tesislerle Türkiye toplam su potansiyelinin üçte 1'i kontrol edilmiş olacaktır. Yine, bu proje tamamlanabilirse 1 milyon 800 bin hektar arazi sulanmış olacaktır. Ayrıca 7.500 megavatlık kurulu güçle yılda 27 milyar kilovatsaat elektrik enerjisi üretilecektir. İşte, bu hedeflerin sıralandığı GAP Master Planı 1989 yılında tamamlanmış ve aynı yıl GAP Bölge Kalkınma İdaresi kurulmuştur. Kimileri tarafından "yedi küpeli gelin" olarak nitelendirilen bu projenin uygulamaya konulmasıyla birlikte sulama yatırımları neredeyse unutulmuş, tabir yerindeyse, Allah'a havale edilmiştir. Bölgesel kalkınma projesi olarak kurgulanmış olmasına rağmen, ilk yıllarda, bölge için katma değer yaratmayan barajlara ve bu barajlardan elde edilecek enerji projelerine ağırlık verilmiştir. Aradan geçen neredeyse kırk yılın sonunda ne yazık ki sulama projelerinin yalnızca yüzde 20'si tamamlanabilmiştir.

Değerli milletvekilleri, kırk yıldan bu yana süregelen GAP projesi, bir yandan Kürtlerin gönlünü kazanma aracı olarak görülürken, öte yandan Kürt coğrafyasını kalkındıracak proje olarak sunulmuştur. Bu yönüyle yılan hikâyesine dönüştürülen GAP projesi, Kürt oylarına talip olan her siyasetçinin dilinde pelesenk olmuştur. Siyasetçiler veya hükûmetler değişse bile GAP'ın bitirilmesi vaatleri hep baki kalmış ve hiç değişmemiştir. On birinci yılını geride bırakmış olan AKP Hükûmeti de işbaşına geldiği tarihten bugüne kadar GAP'la ilgili çeşitli vaatlerde bulunmuştur.

Değerli milletvekilleri, 2008 yılının Mayıs ayında AKP Hükûmetinin topyekûn Diyarbakır'a yaptığı büyük çıkarmayı hepiniz hatırlarsınız, kabine üyelerinin neredeyse tam kadro katıldığı. 100'e yakın milletvekili, meslek odaları yöneticileri, mülki amirler, belediye başkanları, iş adamları ve gazeteci ordusuyla tam bir siyasi şova dönüştüren Başbakan, önceki hükûmetler döneminde açılan paketlerin benzerini bizzat kendisi açıklamıştır. Kürt açılımının bir parçası olarak da işlev görmesi beklenen bu pakete "GAP Eylem Planı" adı verilmiştir. Başbakan Diyarbakır'da muhtemelen tek ayağını kaldırıp "Bugün açıkladığımız, bir rapor, proje veya dosya değildir. Takvimi belirlenmiş, somut olarak, müşahhas olarak tanımlanmış, kaynağı temin edilmiş bir eylem planıdır." derken yüzünün pancar gibi kızardığının farkında bile değildi. Başbakan hararetle yaptığı açıklamada 2008-2012 yılları arasında uygulanacak eylem planıyla 1 milyon 60 bin hektar alanın sulanacağını, yılda 27 milyar kilovatsaat elektrik üretileceğini, kişi başına gelirin yüzde 209 artacağını ve toplamda -buna çok dikkat etmenizi istiyorum- 3 milyon 800 bin kişiye iş imkânı yaratılacağını söylemişti.

Şimdi, sevgili arkadaşlar, ben bu noktada bir es vermek istiyorum. Zira, geçmiş bir vaat olsa bile istihdam rakamına fena hâlde takılmış durumdayım. Şöyle ki: Yalan yanlış hesaplamaları kabul etsek bile, Türkiye genelinde işsizlerin toplam sayısı 2005 yılından bu yana 2,5 ile 3 milyon arasında gidip geliyor. Şimdi, Türkiye İstatistik Kurumunun en son yayınladığı kasım ayı bülteninde istihdam ve işsizliğe ilişkin rakamlara baktım. Kurumun kasım bülteninden aynen size aktarıyorum: "Türkiye genelinde işsiz sayısı 2013 yılı Ağustos döneminde geçen yılın aynı dönemine göre 361 bin kişi artarak 2 milyon 806 bin kişiye yükseldi." deniyor. İşte, benim takıldığım yer tam da burası. Ülkenizdeki toplam resmî işsiz sayınız 2 milyon 800 bin kişiyken, yılan hikâyesine dönmüş bir projeyle ilgili eylem planı hazırlayacaksınız, hesap kitap yapacaksınız, sonra da insanların gözünün içine baka baka "3 milyon 800 bin kişiye istihdam yaratacağım." diyeceksiniz. Düşünsenize sevgili arkadaşlar, GAP için uygulamaya konulan eylem planı eğer gerçekleşmiş olsaydı, 1 milyon istihdam açığı yaşayacak, maazallah, belki de bu açığı kapatmak için Özgür Suriye Ordusunun elemanlarıyla bu boşluğu doldurup iş istihdamı yapacaktık. Böyle bir facia düşünülebilir mi?

Değerli milletvekilleri, Başbakan hararetle yaptığı Diyarbakır konuşmasında, bugüne kadar bölgeye yönelik birçok paket açıklandığını, raporlar yayınlandığını, ancak bunların bir işe yaramadığını da söylemişti.

Yine aynı konuşmasında Başbakan ilk defa takvimi belirlenmiş, kaynağı temin edilmiş bir eylem planının AK PARTİ iktidarı döneminde yapıldığını da ifade etmiştir. Kendisinden önceki bütün iktidarları GAP konusunda kaynak bulamamakla ve beceriksizlikle suçlayan Başbakan GAP'ın kaynağını da çoktan temin etmişti. Başbakan, gerekli kaynağı, milyonlarca işsizin bulunduğu ama yararlanabilmesi için âdeta bin bir dereden su getirmesi istenen ve bu nedenle ancak bir avuç işsizin faydalanabildiği İşsizlik Fonu'na elini daldırarak temin etmişti. AKP'nin, İşsizlik Fonu'ndan GAP'ı bahane ederek bütçeye aktardığı rakam 10 milyar 824 milyon lirayı aşmıştır. Bu rakam Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanının açıklamalarından alınmış olup fonun kuruluşundan bugüne kadar işsizlere ödenen paranın yaklaşık 2 katıdır arkadaşlar.

Değerli milletvekilleri, 2008 yılı fiyatlarıyla, GAP'ın tamamlanması için gerekli olan miktar 41 milyar 200 milyon TL olarak hesaplanmıştı. Eylem planının devreye alındığı 2008 yılına kadar yapılan harcamaların toplam miktarı ise, yine 2008 yılı rakamlarıyla, 26 milyar liradır. İşte, GAP Eylem Planı'nda allanıp pullanan ve Hükûmetin gerçek hedefiymiş gibi gösterilen hikâyenin özeti de bu 27 milyar liralık ek harcamayı yapmak ve yılan hikâyesine dönüştürülen GAP'ı bitirmektir.

Peki, bu konuda gelinen durum, katedilen aşama nasıl olmuştur? Kalkınma Bakanı, bütçenin Komisyon görüşmelerinde, sanıyorum süre sıkıntısı nedeniyle değinemediği ancak atıfta bulunduğu sunum kitapçığında GAP'a ilişkin bilgiler vermiştir. Şimdi, sunum kitapçığında yer alan GAP konusundaki bilgileri sizlerle paylaşmak istiyorum. Sayın Bakan, sunum kitapçığında, eylem planı süresince GAP'a ayrılan kaynağın 18 milyar 200 milyon olduğunu, ancak harcamaların 14 milyar 700 milyon lira olduğunu belirtiyor. Bu ifadelerin açık anlamı aynen şudur: Birincisi, planda yer alan miktardaki kaynağın tamamını verememişim; ikincisi ise ayırabildiğim sınırlı kaynağı da harcayamamış, işi yapacak veya işi bitirecek iradeyi ortaya koyamamışım demektir.

Değerli arkadaşlar, burada önemli bir hususun altını da kalınca çizmek istiyorum, o da şudur: Bu harcamalar sadece enerji veya tarımsal sulama yatırımlarıyla sınırlı değildir. İcracı bakanlıkların yapması gereken örneğin eğitim, sağlık, ulaştırma ve istihdam gibi alanlara da bu harcama miktarı içerisinden pay ayrılmıştır.

Sunum kitapçığına devam edelim. Yine, Sayın Bakan merkezî bütçeden önceleri GAP bölgesi için yüzde 7 pay ayrılmakta iken bu payın eylem planı süresince yüzde 14'e çıkarıldığını iddia ediyor. Hemen ifade etmeliyim ki, Sayın Bakan pay hesabı yaparken İşsizlik Fonu'ndan aşırılan yaklaşık 11 milyar liradan sunum kitapçığında hiç ama hiç bahsetmiyor.

Değerli milletvekilleri, Sayın Bakanın sunum kitapçığında ihracat ve istihdam iyileşmelerine dair verdiği rakamların afakiliğini bir yana bırakacak olursak, en ilginç ifadesi sulama alanlarına ilişkindir.

Bu ifadeleri yine sunum kitapçığından aynen aktarıyorum: "Eylem planı döneminde özellikle sulama altyapısında ciddi gelişmeler sağlanmış, sulamaya açılan alan 273 bin hektardan 378 bin hektara yükseltilmiştir." diye yazıyor. Evvela bir hatırlatmada bulunmak istiyorum: Gerek eylem planında yazılı olan gerekse Diyarbakır'da yaptığı hararetli konuşmasında Sayın Başbakanın ifade ettiği sulanacak alanın miktarı tam 1 milyon 60 bin hektardır. Bakanın başarı olarak lanse ettiği rakam ne? 273 bin hektar olan alanı 378 bin hektara çıkarmıştır. Aradaki fark ne? 105 bin hektar. Yani hedeflenen miktarın onda 1'i bile değil. İnsaf yani!

Şimdi, basit bir hesap yapacak olursak: Eylem planı ne zaman başladı? 2008'de. 2008 yılını da dâhil edersek, bugüne kadar aradan geçen süre tamı tamına altı yıl. Altı yılda sulamaya açılan alan 105 bin hektar olduğuna göre, bir yılda sulamaya açılacak olan alan miktarı tam 17.500 hektar.

Hesap yapmaya devam edelim. Master planına göre GAP'la sulanacak alan ne kadar? Tam 1 milyon 800 bin hektar. Kırk yıldan bugüne kadar sulamaya açılmış toplam alan ne kadar? Yuvarlıyorum, 400 bin hektar. Geriye ne kaldı? 1 milyon 400 bin hektar. Yılda sulamaya açtığımız alanı ne bulmuştuk? 17.500 hektar. Hadi, bunu da 20 bin hektar olarak yuvarlayalım. Bu hızla gidecek olursak sulanmayı bekleyen 1 milyon 400 bin hektarı kaç yılda bitirebiliriz? Bölelim 1 milyon 400 bini 20 bine. Ne çıktı şimdi? 70, değil mi? Hesap ortada. İşte, bizim GAP'a ilişkin düşüncelerimizin, meramımızın özeti de budur.

Değerli milletvekilleri, AKP'nin eylemi de paketi de, tıpkı kendisinden önceki diğer hükûmetlerin paketleri gibi boş çıkmıştır. Aldığımız duyumlara göre, AKP şimdi de GAP'a ilişkin yeni bir eylem planı hazırlığı içindeymiş; hayırlı olsun diyelim.

Görüyorum ki geçen yıl yaptığım eleştiri ve uyarıları dikkate almamışsınız. Bu nedenle, geçen yıl yaptığım uyarıların aynısını bu yıl da aynen tekrarlıyorum. Boşuna uğraşmayın çünkü GAP'a, bölgeye ve Kürtlere olan yaklaşımınız değişmedikçe bu projeyi bitiremezsiniz. "Yüzyılın projesi" olarak lanse edilen bu projenin odağında iyi niyet yok, çözüm yok, doğa yok, insanlık yok ve en önemlisi de o coğrafyada yaşayan Kürtler yok. Bu projenin odağında aldatma var, tarihsel ve kültürel kıyım var, siyasi rant var, enerji var, sömürü var değerli arkadaşlar. Bu anlayış devam ettiği sürece, uçsuz bucaksız verimli topraklar tuzlanıp çoraklaşmaya devam edecektir. Bu anlayış devam ettiği sürece, yanı başındaki suyu tarlasına taşıyamadığı için açtığı kuyular nedeniyle elektriğe muhtaç edilen çiftçi icra kapılarını aşındıracaktır. En önemlisi de, bu anlayış devam ettiği sürece, projede yeri olmayan ve yıllardır kandırılmaktan usanmış milyonlarca Kürt'ün ruhsal bağı aşınacaktır.

Hepinize saygılar sunuyorum. (BDP sıralarından alkışlar)