GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2014 YILI MERKEZİ YÖNETİM BÜTÇE KANUNU TASARISI İLE 2012 YILI MERKEZİ YÖNETİM KESİN HESAP KANUNU TASARISI NEDENİYLE
Yasama Yılı:4
Birleşim:31
Tarih:14.12.2013

MHP GRUBU ADINA SEYFETTİN YILMAZ (Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Orman ve Su İşleri Bakanlığı ile Orman Genel Müdürlüğü bütçesi hakkında Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, gerçekten, bütün konuşmacılar da belirtti, vatandaşlardan alınan vergilerin nerelere harcandığının Sayıştay denetimince denetlenmesi gerekirken ve rapor altına alınarak bu denetim yetkisinin kullanılması gerekirken, denetim raporlarının gelmediği bu ortamda hangi bütçeyi konuşacağız, Orman ve Su İşleri Bakanlığının hangi bütçesinden bahsedeceğiz? Ben örnek olsun diye bir iki tane soracağım.

Mesela, Su Yönetimi Genel Müdürlüğünüzde, Sayın Bakan, 1,5 trilyona verilen bir ihale iptal edilip tekrar 2,5 trilyona verilerek burada kamunun zarara uğratıldığıyla ilgili herhangi bir denetim var mıdır, herhangi bir konu var mıdır? Bunları nasıl denetleyeceğiz, nasıl göreceğiz? Yani, bunu nasıl açığa çıkaracağız, bu ihaleyi? Denetimin şeffaf olması gereken yerde bu denetim raporunu görmeyince, bunun doğruluğunu nereden ortaya koyacağız? Veya Su Yönetimi Genel Müdürünüz, her hafta sonu, yaklaşık 70'e yakın "olur"la, evi İstanbul'da olduğu için uçakla İstanbul'a gidiyor mu? Bu gittiği süre içerisinde harcırah alıyor mu? Yani, her hafta sonu, eğer evi oradaysa, oraya gitmek için "olur" alıp bir de uçak parasını ve harcırahını alıyorsa bunu nasıl denetleyeceğiz? Bunları denetlemesek olur mu? Şimdi, bunları görmemiz lazım.

ALİ ÖZ (Mersin) - Yapmaz öyle bir şey!

SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) - Şimdi, ben bunları, burada birtakım iddiaları dile getirdiğim için Orman Bakanlığı Müsteşarı 10 bin liralık tazminat davası açmış; devam edeceğim, getirsin. Yani, ben 10 bin lirayı alın terimin hakkı olarak vermeye hazırım, yeter ki kamunun malına zarar gelmesin.

Biz ne demişiz? Aynı şeyi söylüyorum, biz diyoruz ki, Sayın Bakan burada, cevap versin: 10 trilyonluk yolsuzluk, zimmete para geçirme Bakanlığınızda oldu mu, olmadı mı? Söylüyorum, açık ve net soruyorum.

İDRİS ŞAHİN (Çankırı) - Olduysa savcılara göndersin, işine baksın. Buraya niye...

SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) - Evet, Bakan cevap verir Sayın Vekil.

MUHARREM VARLI (Adana) - Sen bakan mısın?

SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) - Oldu mu? Sayın Bakan diyor ki: "Oldu." Ben de diyorum ki... Bakın, değerli milletvekilleri, benim söylediğim şu: 10 trilyonluk olduğu...

İDRİS ŞAHİN (Çankırı) - Varsa savcılığa versin.

SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) - ...ortaya çıkan bu konuyla ilgili, burada, genel müdürlerin harcama yetkilisi olarak imzası var mıdır yok mudur? Sorduğum soru net, bu soruyu soruyorum: Harcama yetkilisi olarak genel müdürlerinizin imzası var mıdır yok mudur? Evet, bu 10 trilyonluk zimmete para geçirmede harcama yetkilisi olarak genel müdürün imzası var, harcama yetkilisi olarak. Burada bir ihmal vardır.

Şimdi, sayın milletvekili veya Sayın Bakan, siz, ormanda, dağda, binlerce hektar alanda iki tane ağaç kesildi diye -bakın, iki tane ağaç kesildi binlerce ağacın içinde- ta, oradaki işçiden başlıyorsunuz, orman muhafaza memuru, orman işletme şefi, orman işletme müdürü, orman bölge müdürüne kadar soruşturma açıyorsunuz, mahkemeye veriyorsunuz. Veya 250 metrekare, bir yerde iznin dışında aşım oldu diye -oradaki muhafaza memurundan başlıyorsunuz, imzası olmadığı hâlde, parafı var diye bölge müdürüne kadar- 46 kişiyi yargılıyorsunuz. Biz kendimizi mahkeme yerine koymuyoruz ama 10 trilyonluk yolsuzluk var mıdır, yok mudur? Var. Burada ihmal de olsa, bu ihmali görmeyen genel müdürü müsteşar yapamazsınız, bizim görüşümüz bu. Bununla ilgili de mahkemede gideriz, bunları ifade ederiz, aslan gibi de savunmamızı veririz Sayın Bakan. Bunlarla falan da, 10 milyarlık tazminatla falan da bunlardan geri durmayız.

Şimdi, yine, bakın, burada dile getirdim, önüne gelene müfettiş gönderiyorsun. Benimle ilgili 10 tane- iki buçuk yıldır- müfettişlerin biri geliyor biri gidiyor, biri geliyor biri gidiyor, daha da bekliyorum.

ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) - Bölge Müdürü olduğun için geliyorlar.

SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) - Evet, gelsin.

Şimdi, ben buradan vicdanlara sesleniyorum: Ya, diyorum ki: Gelibolu'da...

OKTAY VURAL (İzmir) - Biraz da kendinize müfettiş göndersenize!

SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) - Bakın, diyorum ki: Gelibolu'da...

OKTAY VURAL (İzmir) - Sizi İçişleri Bakanına havale ediyorum!

SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) - Gelibolu'da Tarihî Millî Park simülasyon merkezinde, şehitlerimizin hatırası olan yerde, siz, kitabınızda yolsuzluğu belirtiyorsunuz, yolsuzluğu. Bu, Yüce Divanlık. Sizi Yüce Divana göndereceğim Sayın Bakan, müfettişe değil. Allah bu iktidarı bize nasip edecek, o Yüce Divanda hesap vereceksiniz, çok açık söylüyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

OKTAY VURAL (İzmir) - Bomba uzmanı zaten Veysel Bey! Değerli bir bomba uzmanı!

SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) - Evet, şimdi, burada, kitapta müsteşar muavini kendisi itiraf ediyor: "Bir firma ihaleyi kazandı ama biz davayı kazanan firmanın paralarını, masraflarını verdik." diyor -"Verdi." diyor, "Müteahhit sağ olsun." diyor- "Yetmedi, kâr mahrumiyeti istedi." diyor, kâr mahrumiyeti. Yani "Kârımı da verin bu ihaleden dolayı." diyor. Şimdi, onun üzerine ne oluyor? Onlar da veriliyor, adam, davayı kazanan firma ihaleden çekiliyor ve diğer firma devam ediyor.

Ne oluyor sayın milletvekilleri? 58 trilyona çıkan iş 80 trilyona bitiyor ve burada sözleşmede olmamasına rağmen, şartnamede olmamasına rağmen elektrik malzeme ve ses düzeyiyle ilgili hak edişlerin imzalanması için komisyona baskı yapılıyor. Komisyon diyor ki: "Bunlar şartnamede ve sözleşmede yok, biz imzalayamayız." Ne yapıyor bu sefer? Komisyon değiştiriliyor; komisyon üyelerinden 1 tanesinin tayini Van'a çıkıyor, 1 tanesi istifa ediyor.

E şimdi biz bunları dile getirmeyecek miyiz? Rapor yok, bu bilgiler ortada. Şimdi her şeye müfettiş gönderiyorsunuz. Bunu bir senedir dile getiriyoruz, niye göndermiyorsunuz müfettiş? Niye müfettiş göndermiyorsunuz?

ALİ ÖZ (Mersin) - AKP'li, AKP'li.

SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) - Şimdi, siz denetim hususlarını saklarsanız, ben bu bilgilere sağdan soldan, oradan buradan hafiye gibi, dedektif gibi -benim görevim mi- ulaşmaya çalışacağım, bunları ortaya koyacağım, dava açacaksınız, şunu yapacaksınız, bunu yapacaksınız... Çıkarın bunları, açık açık belgeleri ortaya koyun, getirin -şu destansı merkezin, şehitlerimizin ruhunu incitmeyelim o Çanakkale'de- o ihaleyi baştan başa şu Meclisin önüne bir koyun da bir inceleyelim bakalım herhangi bir şey var mı, yok mu.

Evet, sayın milletvekilleri, Sayıştay raporlarıyla girdik ama gerçekten bugün küresel ısınma ve iklim değişikliği dünyamızı tehdit eden en önemli tehlikedir. Küresel ısınma ve iklim değişikliğinin dünyayı tehdit ettiği bu ortamda bununla mücadele açısından en önemli yapılması gereken, orman varlığımızın korunması ve orman varlığımızın artırılmasıdır. Bunun bilincinde olan Orman Genel Müdürlüğü, ormancılık teşkilatı yüz yetmiş dört yıldır özveriyle gerçekten çok önemli çalışmalara imza atmıştır. Örneğin, İstanbul'un yüzde 50'sinin su ihtiyacını karşılayan Terkos kumul ağaçlandırması, Ankara'yı çepeçevre saran 50-55 bin hektarlık yeşil kuşak ağaçlandırması, Adana Akyatan kumul ağaçlandırması, Antalya Belek kumul ağaçlandırması, Pozantı, Ulukışla, Çakıt erozyon projeleri, gerçekten, bunun gibi yüzlerce devasa projeler Türk ormancısının alın teridir, emeğidir. Bu çalışmalar yüz yetmiş beş yıldır yapılıyor ama biraz sonra Sayın Bakan çıkacak, Türk ormancılık tarihini kendisiyle başlamış gibi bir algıyla anlatacak ama Bakanın suçu yok. Bakın, öyle yöneticilerle çalışıyor ki şimdi, Bakanın her açılışında "Su akar güldür güldür, Veysel Hoca akıtır suları paldır paldır..."

OKTAY VURAL (İzmir) - Gözleri fıldır fıldır!

SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) - "...ormanları korur." bilmem ne gibi şiirler okutulduğu zaman bizim Sayın Bakan sanıyor ki Orman Bakanlığı tarihi benimle başladı, Orman Bakanlığının tarihini ben yazdım.

OKTAY VURAL (İzmir) - Zaten daha önce orman nedir bilmezdi millet ya!

SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) - Şimdi, çıkacak "İşte, fidanlıkları şu yaptık, ağaçlandırmayı bu yaptık." Ya, Allah rızası için ben buradan soruyorum: Fidanlıklar sizin Hükûmet döneminizde kapatıldı mı, kapatılmadı mı?

OKTAY VURAL (İzmir) - Kapattılar.

SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) - Niye kapattınız fidanlıkları? Şimdi, açıyorsunuz. Şimdi, yeniden açtılar. Niye kapattınız? Siz kapattınız. Fidanlıkları sattılar. Baktılar olmuyor, yeniden açtılar.

Ya, ben 1992 yılında Ankara'da Orman İşletme Şefliği ve Orman İşletme Müdürlüğü yaparken 17-18 tane fidanlık vardı. Bir de diyor ki "İSKİ Genel Müdürüyken ben fidan bulamıyordum." Ben işletme şefiyken binlerce fidanı belediyeye, okullara sadece şeflik olarak; öyle törenlerle değil, otobanlara resimler asarak değil, televizyonlardan, gazetelerden reklamlar vererek değil, sadece şef olarak binlerce, yüz binlerce, milyonlarca fidanı okullara, belediyelere elden dağıttık. 14 tane, 15 tane... Arkanızda Ağaçlandırma Genel Müdürü, Çölleşme Genel Müdürü var, gösterin.

Neyse, zaman daralıyor, ben şunu diyeceğim: Bakın, bugün küresel ısınmanın karşısında ormanlar olduğunu söyledik. Orman mühendislerimiz iş bulamıyorlar, orman mühendislerimizin kadroya geçmesi lazım. 5 milyon hektar genç ormanımız var. Her yıl 1 milyon 200 bin hektar genç ormanların bakımı gerekiyor. İşte, Kyoto Protokolü'ne taraf olduk. Kyoto Protokolü'nden milyarlarca dolar yatırım yapacakken... Bu orman mühendislerini işe başlatmamız gerekiyor, açık ve net söylüyorum. Bu pazartesi günü eylem yapıyor genç orman mühendisi arkadaşlarım. Allah rızası için, bir dinle bakalım şu orman mühendislerini ya, "Ulaşamıyoruz." diyorlar, bize geliyorlar. Bir dinle bunların şeylerini de bir alalım, şu kadar çalışma yapacağız.

Yine, gerçekten, her yıl ortalama 2 bine yakın yangın çıkmakta, yaklaşık 8 bin ile 10 bin hektar arasında da orman alanımız yanmaktadır. Ben burada tüm ormancı çalışanlarına, yangınlarla mücadelede gösterdikleri özveriden dolayı hepsine teşekkür ediyorum. Bu uğurda, 108 meslektaşımız ormanları korumak için, orman yangınlarıyla mücadelede şehit olmuştur. Hepsine Allah'tan rahmet diliyorum.

Beş ay yirmi dokuz gün bu geçici işçiler çalışıyor Sayın Bakan, bu kadar iş var. Rehabilitasyon var, ağaç dikimi var, ormanların bakımı var. Beş ay yirmi dokuz gün çalışan bu geçici işçileri kadroya alsanız ne olur? Bunlar altı ay bir gün ne yiyecekler, ne içecekler ey iktidar partisi, ey Hükûmet? Bunları kadroya almak için bir çalışma yapın Sayın Bakan.

Şimdi, tabii, Sayın Bakan, Komisyonda yaptığımız görüşmede dedi ki... Gazi yerleşkesini hepiniz biliyorsunuz, bununla ilgili verilen mücadele de ortada. Burada çok açık ve net bir şekilde dile getirdiğimizde, Sayın Bakan "Ya, burada bir tane bile ağaç kesilmeyecek." dedi. CHP milletvekilleri, MHP milletvekilleri, bütün partilerin milletvekilleri sorduğunda bunu dedi. Şimdi bakın burada, şurayı görüyorsunuz, on binlerce ağaç, başkanlık sarayı, buyurun.

ALİ ÖZ (Mersin) - Yeni ağaçlar dikmişler!

SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) - Bütün ağaçlar kesildi. Ondan sonra da "Siz Bakanın yalan söylediğini mi söylüyorsunuz" diyor. Biz söylemiyoruz. Biz söylüyor muyuz "Bakan yalan söylüyor." diye? Ben söylemem, Türkiye Cumhuriyeti hükûmetlerinin bakanına yalan söylemeyi yakıştıramam ama tutanaklar ortada, realite ortada.

OKTAY VURAL (İzmir) - Kendi kendilerini yalanlıyorlar.

SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) - Şimdi, bakın, yine çıkıp "Aslan ormancılar, kaplan ormancılar, fedakâr ormancılar; biz sizin haklarınızı yedirmeyeceğiz. Sizin idare binalarınızı ve sosyal tesislerinizi yapmadan, lojmanlarınızı yapmadan sizleri yerinizden yurdunuzdan etmeyeceğiz." diye söyleyen Bakan ve onun Genel Müdürü, çıktığı her ortamda bunu söylediler. Peki ne oldu, ne oldu şu anda?

ALİ SARIBAŞ (Çanakkale) - Saray yaptılar, saray.

SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) - Şimdi, saray bitmek üzere.

Orman Genel Müdürlüğünün o fedakâr çalışanları var ya, biraz sonra anlatacak Bakan "Aslan ormancılar, kaplan ormancılar." diye, bu fedakâr çalışanların hepsi yersiz yurtsuz bırakıldı, çil yavrusu gibi dağıttılar.

BÜLENT BELEN (Tekirdağ) - 2/B'ler ne oldu, 2/B'ler?

SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) - Kimi orada, kimi burada, soğuk yerlerde, masaları olmayan yerlerde sürünerek bir yapı oluşturdular. Yetmedi, 5 Ocak tarihi itibarıyla, lojmanda oturan 55 kişiye tebligat yapılıyor.

Sayın Bakan, Allah rızası için, ben size soruyorum: Bu karda, kışta, kıyamette -hepimizin çoluğu çocuğu var- 5 Ocak tarihine kadar o lojmanları boşaltmayı vicdanınızın neresine sığdırabiliyorsunuz? Nereye gidecek orada oturanlar?

ALİ SARIBAŞ (Çanakkale) - "Var mı?" diye sor.

MUSA ÇAM (İzmir) - Kara vicdanlı, kara vicdanlı!

SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) - Şimdi -zaman yetmiyor- Orman Mühendisleri Odasını vesayet altına alıyor Sayın Bakan. İhtilal döneminde, 1983 yılında çıkarılan ama ihtilal hükûmetinin bile uygulamaya cesaret edemediği yapıyı Bakanlar Kurulu kararıyla Sayın Orman Bakanı yaptı.

OKTAY VURAL (İzmir) - Aynı yolun yolcusu.

SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) - Buradan soruyorum: Amaç, Orman Mühendisleri Odasını ele geçirmek ama Orman Mühendisleri Odası, orman mühendisleri sizin bu uygulamalarınıza destek vermeyecektir, ele geçiremeyeceksiniz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) - 2 tane müfettiş göndermiş odaya, hiç duydunuz mu böyle bir şeyi? (MHP sıralarından alkışlar)

ALİ SARIBAŞ (Çanakkale) - Seçimler var diye gönderiyor, seçimler yaklaştı ya denetleyecekler, bütün kurumları denetleyecekler.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Öteki odaların da kararnamesi geliyor, sade o değil.

ALİ SARIBAŞ (Çanakkale) - Sivil toplum örgütü yok, diktatörlüğe devam, faşizme devam.

SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) - Sayın Başkan, Muharrem Bey yerine iki dakika alabilir miyim?

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Borç alıyor.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Veriyor, veriyor.

BAŞKAN - Tamam.

Evet, Sayın Varlı'nın yerine iki dakika süre veriyorum.

Buyurun.

MUHARREM VARLI (Adana) - Devam et kardeşim, devam et.

SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) - Şimdi, değerli arkadaşlar, ileri demokrasiden bahsediyoruz. Adalet ve Kalkınma Partisinin grup başkan vekilleri çıktığında ileri demokrasiden bahsediyor. Ya, Orman Mühendisleri Odasının siz neresinde varsınız Sayın Bakan?

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Tepesinde!

SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) - Benden çekiliyor -ben orman mühendisiyim, 4 tane de Mecliste orman mühendisi var- orman mühendisinin aidatlarıyla, kendi çalışmalarından elde ettikleri gelirlerle... Orman Bakanlığından 1 kuruşluk destek yok. Odalar, biliyorsunuz, seçilirken denetim organlarını da...

İDRİS ŞAHİN (Çankırı) - Genel Müdüre bakarak konuşun.

SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) - Size bakıyorum Sayın Genel Müdürüm.

...TMMOB denetim organlarını da ve kendi denetim organlarını da, denetim organlarını seçiyorlar. Allah rızası için, hangi ileri demokrasiden bahsediyorsun? Susturamadın. Tabii, bunları yazıyor, alıştı ya Sayın Bakan kendine şiir döşeyen, methiyeler döşeyen... Şimdi, bütün, kendine yakın, yandaş sendika elemanlarına talimat vermiş. Ocak ve şubat aylarında orman mühendisleri odası seçimi var. Şu anda benim bölgem olan Adana Bölge Müdürlüğü de dâhil olmak üzere, Mersin, Maraş, Urfa bölge müdürlükleri bir araya geliyor, Bakan adına "Orman mühendisleri odasını nasıl alırız?" diye çalışma içerisinde oluyorlar.

ALİ SARIBAŞ (Çanakkale) - Baskı ve zulme hayır!

SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) - Ben şunu size açık ve net söylüyorum: Orman mühendisleri onurlu duruş sergilerler, hiçbir baskıya ve dayatmaya da boyun eğmezler. Şubat ayında da göreceğiz, bütün baskılara rağmen alamayacaksınız. 2 tane müfettiş gönderdi. Orman Mühendisleri Odasında, şu anda, 2 tane müfettiş 7 Şubata kadar inceleme yapacak. Niye? Çünkü, şube seçimleri var, "Baskıyı ortaya koyabilir miyim?" diye.

ALİ SARIBAŞ (Çanakkale) - Padişahlığa hayır!

SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) - Bir de yöremle ilgili bir şey söylüyorum: Bakın, bu Meclisten, yaylalarla ilgili -şimdi, telefon geldiği için söylüyorum- yasa çıktı, yönetmelikler çıktı; iki senedir uygulanmıyor Sayın Bakan. Bırakın artık şu reklam yapmayı, Başbakanı ağırlamayı, bizim şeflerle açtığımız yerleri törenlerle açıp insanları buraya toplamayı bırakın da şu yönetmeliği bir an önce uygulayın. Adana'da, Osmaniye'de, Tekir'de, yaylalık yerlerde, millet, orada çalışanlara baskı yapıyor; diyorlar ki: Kış geçmiş, evlerini tamir ettirecekler. "Yasa çıktı, yönetmelik çıktı, şunun gereğini yapın da bir an önce halledin." Bunu bari söyleyeyim.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) - Ben hepinize çok teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)