GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2014 YILI MERKEZİ YÖNETİM BÜTÇE KANUNU TASARISI İLE 2012 YILI MERKEZİ YÖNETİM KESİN HESAP KANUNU TASARISI NEDENİYLE
Yasama Yılı:4
Birleşim:30
Tarih:13.12.2013

CHP GRUBU ADINA TOLGA ÇANDAR (Muğla) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, konuşmamın hemen başında, esas konuya geçmeden önce, 27 Ağustos 2013 tarihinden beri termik santrallerin, Muğla yöresindeki termik santrallerin ve kömür ocaklarının özelleştirilmesine karşı mücadele eden ve 9 Aralıktan bu yana da açlık grevine başlayan maden ve enerji işçileriyle direnişe tam destek veren başta Yatağan, Milas, Muğla Merkez ve Bodrum olmak üzere tüm bölge halkını saygıyla selamlıyorum, onurlu ve haklı mücadelelerinde başarılar diliyorum. (CHP sıralarından alkışlar) Hoşgörünün egemen olduğu Muğla'mızda, demokratik haklarını kullanmak isteyen işçilerimize karşı TOMA'larla, polis coplarıyla ve biber gazıyla yapılan polis saldırılarını da şiddetle kınıyorum.

Ayrıca "Başbakan gelecek" diye dört gün boyunca Muğla'ya yaşattığınız sıkıyönetim benzeri uygulamalarınızı da kınıyorum. (CHP sıralarından alkışlar) Madem bu kadar korkuyordunuz, 6 bin polisle... Kendi halkından bu kadar korkar mı bir Başbakan? Korkuyordunuz, gelmeyecektiniz. Başbakan istediği her yere gider elbette ama bu korku niye? Biz Muğla'da kimin şeyine "kış" dedik? Gelirdiniz hep beraber, biz de beraber giderdik, havaalanında karşılardık bu ülkenin Başbakanı... Giderdik, elini sıkardık "Hoş geldin Başbakanım" der, eşlik ederdik kendisine ama bu şekilde 4 bin, 6 bin polisle gelince "Kusura bakmayın" dedik, çekildik.

Sayın Bakan, elli yılı aşkın bir süredir ekilip biçilen ve üç kuşağın geçim kaynağı olan Milas, Bodrum başta olmak üzere Muğla 2/B arazilerinin bir anda turizm bölgesi ilan edilip, köylülerimize âdeta "Çekin gidin benim arazimden." diyen köy ağası tavrıyla davranmak Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetine yakışır mı? Çamovası köyü, Kısırlar köyü, Demirciler köyü, Karacahisar köyü civarındaki arazilerin bir anda turizm bölgesi ilan edilmesi enteresan. Ne tür yatırımlar yapacaksınız çok merak ederek bekliyoruz. 2/B konusunda halkımız son derece mağdur, 894 aile... Biz size büyük bir dosya hâlinde bunu hem elden gönderdik hem posta yoluyla gönderdik ama şu anda aradan bu kadar uzun süre geçmiş olmasına rağmen... İncelediğinizi düşünüyorum kötü niyetli değilim asla, incelediğinizi ve cevap vereceğinizi ve bu konuda bir çözüm üreteceğinizi umuyorum.

Sayın milletvekilleri, bir sanat dalının diğer sanat dallarından daha az ilgi görüyor olması, o sanat dalının diğer sanat dallarından daha az değerli olduğu anlamına gelmez. Ayrıca "Biz o sanat dalından bir şey anlamıyoruz." diye o sanat dalı, bizim gözümüzde bir değer kaybetmiş olabilir ama gerçek değerinden hiçbir şey kaybetmez. Opera ve baleye sağlanan devlet desteği gereklidir çünkü bu tür sanatlar, gişe kaygısı duyarak yaşayabilecek sanat dalları değildir. Yerleşik çalışma alanlarına, gösteri alanlarına, opera sanatçılarının sürekli çalıştıkları göz önünde bulundurularak... Yani "Benim bugün gösterim, temsilim var, çarşamba günü, pazartesi iki prova yapayım..." denilecek bir sanat dalı değil. Yaz döneminde bile sürekli çalışılması gerekir. Bunun için de çalışma alanları olması gereklidir. Bir opera sanatçısı, bir bale sanatçısı kolay yetişmiyor. Bir tıp doktoru kadar ağır eğitim alıyor, çalışma şartları da son derece ağır. Dolayısıyla, opera ve balenin bugüne kadar ülkemize sağladığı yararlar, yurt içi ve yurt dışındaki tanıtımına sağladığı saygınlık göz önünde bulundurulursa opera ve balenin kapatılmasının düşünülmemesi bile lazımdır.

Oysa bugün Hükûmetimizin opera ve baleyi bir yük olarak gördüğü ve kapatılacağı söylentileri, sahne ve sahne gerisi sanatçılarıyla sanatseverleri tedirgin etmektedir. Sadece bir tek savaş uçağına ödediğiniz para kadar parayla bir yıl geçiniyor opera. Yani, bir savaş uçağına ödediğiniz paradır, bugün üzerinde konuştuğumuz, operaya ayrılmasını istediğimiz para. Savaş uçağı gerekli, bunu gereksiz gördüğüm için söylemiyorum ama eğer bu para... Bir başka deyişle şunu da söyleyeyim: Suriye'de, bu Suriye macerasında harcanan paranın çok küçük bir bölümünü Türk kültür ve sanat yaşamının düzenlenmesine ve geliştirilmesine harcamış olsaydık bugün Türkiye dünyada savaş kışkırtıcısı bir ülke olarak değil, barışçı, sanatsever ve çağdaş bir ülke olarak anılırdı. Oysa bugün, ne yazık ki son günlerde öyle değil.

Birçok ülkede, ayrıcalıklı sınıfların tekeline girmiş bir sanat dalı olarak algılanan opera, bizim ülkemizde diğer ülkelere göre, daha doğrusu, bize hareket, çıkış noktası olan ülkelere göre bile daha saygın bir konumdadır. Biz öğrencilik yıllarımızdan hatırlıyoruz, Orta Doğu Teknik Üniversitesi, cuma günleri akşam saat dörtte otobüs kalkar senfoniye ve operaya, opera izlemeye giderdik ki benim babam taş ocağı işçisi emeklisi, annem de ilkokula gitmiş. Biz köylü çocuklarıyız ama operaya gittiğimizde de hiç rahatsız olmadık. Niye rahatsız olalım? Doğru bir şey, güzel bir şey yapılıyorsa... Dolayısıyla da gereklidir. Sanat, Platon'un da dediği gibi, insan eğitiminde son derece önemlidir, kişilik gelişmesinde. Bu tür yüksek sanatların da kapatılması değil, tam aksine, yaşatılması gerekir.

Devlet Tiyatroları Opera ve Bale Çalışanları Yardımlaşma Vakfı (TOBAV), 4 Ekim 2013 tarihinde 189530 sayıyla kayda alınan 46.643 imza ile yeni yasa hazırlanması için çalıştay önermişti. Aradan geçen süreye rağmen -bakın 4 Ekim 2013- henüz olumlu ya da olumsuz bir yanıt verilmemiştir. Daha sonra çeşitli defalarca 4982 sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanunu'nu kullanarak bu konuda bir yasa çalışmasının yapılıp yapılmadığı sorulmasına rağmen yine de bir cevap alınamadı Sayın Bakan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; opera ve çalışanlarının istedikleri, son derece mütevazı ve basit şeylerdir. Kısaca -zamanım bitiyor- özetleyeceğim:

1) 5441 sayılı Kuruluş Yasası'nın korunması gerekli çünkü opera sanatçılarının 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'ndan farkı olduğunun bir kanıtıdır.

2) 1970 yılında geçici bir maddeyle bağlanılan 657 sayılı Devlet Memurları Yasası'ndan çıkarılmalıdır çünkü 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun geçici 1'inci maddesinin dipnotunda "Kendi özel kanunu yapılana kadar" diye bir not vardır "...yapıldıktan sonra özel kanunlarına bağlanacak ve 657'den çıkacaktır." denmiştir. 1970 yılından beri bu ülkeye, buraya gelen hükûmetlerin hiçbiri bu konuda bir çalışma yapmamış. Dilerim, size nasip olur.

3) Bu şartlar altında ILO ve ISO tanımlarında olduğu gibi, opera ve bale mesleklerini aktif olarak sahnede gerçekleştirenlerle sahne gerisinde çalışanların meslek tanımları, Çalışma Bakanlığı tarafından yapılacak statü tanımlaması üzerine bu tanımlara dayanan özlük haklarını ve komşu haklarını da kapsayan özel bir kanun çıkarılmalıdır.

Teşekkür ederim, saygılar sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)