GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2014 YILI MERKEZİ YÖNETİM BÜTÇE KANUNU TASARISI İLE 2012 YILI MERKEZİ YÖNETİM KESİN HESAP KANUNU TASARISI NEDENİYLE
Yasama Yılı:4
Birleşim:29
Tarih:12.12.2013

CHP GRUBU ADINA KEMAL EKİNCİ (Bursa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Karayolları Genel Müdürlüğünün 2014 yılı bütçesi hakkında CHP Grubu adına söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın Bakan, bu üçüncü yıl oldu, her seferinde Karayollarıyla ilgili bütçede söz aldım ve ben konuşuyorum. O kurumun kurumsal kimliğini dikkate alarak bir tek incitici laf etmedim, hatta bilgimin, görgümün, teknik özelliklerimin yeterliliği kadar yol göstermeye çalıştım, "Şunu da yapsanız.", "Bunu da yapsanız." gibi laflar ettim, zaman zaman kendi arkadaşlarımdan da eleştiri aldım. Bu sefer de yine Karayollarının kurumsal kimliğini ötelememek için aynı doğrultuda, aynı incelikte, aynı nezakette konuşmayı düşünüyordum, ne zaman ki 2012 Sayıştay raporu elime geçti, iki sene, kurumun kimliği de gitse bu yanlışlıkların düzeltilmesi adına niye doğru şeyler ifade etmedim diye kendi kendime hayıflandım.

Bu kurum -arkadaşların çoğu bilmez- kendi misyonunu, vizyonunu belirleyen, kendi ilkelerini belirleyen kuruluştur. Bu kuruluşu geçmişte temsil eden hiçbir bürokrat siyasete teslim olmamıştır. İlk defa, yapılan uygulamalarda, yapılan harcamalarda ve kendi emlaklerinin kullanımında, Sayıştayın ortaya koyduğu raporda görüyoruz ki Karayolları Bakkal Recep'in defteri gibi, bakkal defteri gibi işletilmiş. Böyle bir anlayışın kabul görmesi mümkün değil.

Şimdi, ben bir şey söylemiyorum, sadece Sayıştayın raporundan birtakım şeyler okumaya çalışacağım. Diyor ki Sayıştay: "Kendi gayrimenkulünü kiraya vermiş, o kira gelirlerini Karayollarının hesabına aktarmak yerine bir özel bankada hesap açmış, bir kısmı vadeli, bir kısmı vadesiz." Böyle bir keyfiyet olabilir mi ya?

Yine Karayolları, kendi arsalarını, emlakini bir titizlikle, kıskançlıkla korurdu. Nasıl? Dağ başında da olsa kendi kamulaştırma alanı içindeki yerlere hiçbir şekilde yapı yaptırmaz, onları bir titizlikle korurdu. Kavacık'taki arsayı hazineye devretti, hazine kırk dokuz yıllığına bir kuruma kiraya verdi. Bunu daha önce de dile getirmiştim. Yine Karayolları, 130 dönümlük bir bölgenin yerini -şu anda ne olduğunu bilmiyorum- bir kuruma verecek. Bunlar haksızlık.

Bir başka şey: Demin benden önce konuşan arkadaşımız da söyledi, kurumun bütçesi belli, kalemler belli. Öyle bir geçiş sağlamışlar ki hiç o iş programında yeri olmayan bir işe -bunun miktarını da söyleyeyim, adedini de söyleyeyim- işlere daha doğrusu, para aktarılmış. Bunlar yanlış şeyler.

Bir başka şey: İhaleli işlerde sözleşmede bellidir, kime ne şekilde yardım edileceği, hangi malzemenin idare tarafından verileceği bellidir. "Bazı firmalar bitümü kendi temin edecek." deniyor, bitümü Karayolları veriyor; Sayıştayın yine tespiti. Bu, ihalenin özüne aykırı, rekabet gücünü ortadan kaldırıyor. Karayolları gibi bir kuruluş böyle vurdumduymazlıkla asla yönetilemez.

Yatırım programında yer alan ve bütçeyle tahsis edilen projelere ait ödenekler başka işlerde kullanılmış; bir. Yol Yapım Dairesine tahsis edilen ödenekler yatırım niteliği taşımayan harcamalar için kullanılmış. "Ödeneklerin tahsis edildikleri amaç doğrultusunda harcanmamaları hem bütçe ilkelerine hem de analitik bütçenin 'kurumsal kodlar' ilkesine aykırılık teşkil etmektedir." diyor. Bunu Sayıştay söylüyor. Niye, bütçenin ilk görüşülmeye başladığı andan itibaren, arkadaşlar "Bu Sayıştay raporları gelsin." diye iddia ediyoruz? Bütün kurumlardan Sayıştay raporları geldiğinde ortaya çıkan manzarayı hep birlikte görüyoruz. Bunu bilhassa Bakandan rica ediyorum.

Bir başka şey: Karayolları -yine kendi ilkelerinde görülen- çevreci bir kuruluş olarak bilinir. Karayollarında çevrecilik kalktı arkadaşlar. Üçüncü köprünün bağlantı yollarının nereden geçtiğini gördük. Hiçbirine ÇED raporu alınmamıştır. Bunu nasıl ıskalarsınız siz?

Bir başka şey: Karayollarında nitelikli personel bulundurmakta zorluk çekiliyor. Bir gün daha, Sayın Bakan, Genel Müdür "Arkadaşlar, kalifiye teknik elemanı bulundurmak için bunların ücret politikasında bir değişiklik yapalım." dememiştir. O parayla orada nitelikli insan çalıştıramazsınız.

Başka şey: Karayollarında aslolan şey liyakattir. Bundan kırk sene önce, inanın -inançlı arkadaşlar var- o kurumda, takunyasını giyip abdest almaya giden bir daire başkanımız vardı ama hepimiz önünde el pençe divan dururduk; Muammer Tuğlu. Şimdi, tarikatla ve inançla ilgili kendilerine yakın olanlar kurumda barındırılıyor; bu kabul edilemez.

Yine bir başka şey, Karayollarında kendi kurumsal kimliği içinde AR-GE çalışmaları yapılır. Bu çalışmalara ne hikmetse ara verildi. Yazmış Karayollarında: "Bir gün bilmem ne kursuna katıldım." Böyle bir AR-GE çalışması yapılır mı ya? Ayrıca, kurum kültürü var Karayollarında. Karayollarında sosyal tesisleri kapattılar. Bu sosyal tesislerin kapatılması Karayolculuk ruhunu zedeledi. Sosyal tesisler kapatılınca Karayolcuların çocukları birbirlerini tanımaz hâle geldiler. Bu sosyal tesisler Karayolculuk ruhunu, Karayolculuk anlayışını geliştiren bir müesseseydi, kurumdu. Bunun, sosyal tesislerin mutlaka faal hâle getirilmesi lazım.

Çevreye saygı yok, kendi kurumunun çalışanlarına saygı yok, efendim, Sayıştaya, denetime saygı yok, sonra "Bu kadar yol yaptık." Bizim çalıştığımız yıllarda bir kazıcı ekskavatör yoktu. 6 metre, 7 metre toprağın derinliğine elle kazı yapılarak iniliyordu. Tabii ki bu teknolojiyle, bu yapı makineleriyle çok daha iş yapacağız ama ne yazık ki bunların yerini başka şeyler aldı. İhaleli işlere hiç girmeyeceğim, onlar tarzım değil. Hâlâ o kurumun kimliğinin korunmasından yanayım.

Saygılar sunuyorum, teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)