GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2014 YILI MERKEZİ YÖNETİM BÜTÇE KANUNU TASARISI İLE 2012 YILI MERKEZİ YÖNETİM KESİN HESAP KANUNU TASARISI NEDENİYLE
Yasama Yılı:4
Birleşim:28
Tarih:11.12.2013

TURGUT DİBEK (Kırklareli) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Değerli arkadaşlar, birinci bölüm üzerinde aleyhteki düşüncelerimi açıklamak üzere söz aldım. Öncelikle sizleri saygıyla selamlıyorum.

Şimdi, ülkemizde, yargının, adaletin, adetâ AKP'yle cemaatin arasına sıkıştığı bir süreçte Anayasa Mahkemesi bir karar verdi geçen hafta. Aslında, hukuk devletinin ne kadar gerekli olduğunu, elzem olduğunu da bizlere bir parça da olsa hatırlatan bir karardı. Fakat bu kararın irdelenmeyen bir yanı var değerli arkadaşlar yani konuşulmayan bir yanı var onu öncelikle sizlerle paylaşmak istiyorum.

Şimdi, mahkemenin kararının kısa özeti önümde. Bakın -Sayın Haberal Hocam da burada- Sayın Haberal, bu hakların ihlal edildiğini, yani mahkemenin 4 Aralıkta verdiği kararla tescil ettiği evet, Anayasa'mızın 19'uncu maddesine göre ve Anayasa'mızın 67'nci maddesine göre Sayın Haberal ile Sayın Balbay'ın haklarının ihlal edildiğinin tespit edildiğine dair olan bu kararı verirken kendileri... Sayın Haberal Hocam 30 Kasım 2012'de başvuru yapmış mahkemeye, 30 Kasım 2012 yani bir yıl önce başvuru yapmış. Sayın Balbay'ın başvuru tarihi de 26/12/2012. Şimdi, değerli arkadaşlar, burada hukukçu arkadaşlarımız var, tutuklu işlerle ilgili Ceza Muhakemesi Kanunu'na bakarsanız şunu görürsünüz: Bir itiraz varsa mahkeme bunu üç gün içerisinde sonuçlandırmak ya da işte karara bağlamak zorunda. Şimdi, Anayasa Mahkemesinin üç günlük bir sürede değerlendirmesini belki bizler de beklemeyebiliriz, iş yoğunluğu var ama bir yıl ya, bir yıl. Bakın, hep beraber buradan şunu...

HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - Sen ona bile destek vermedin, sen ona bile destek vermedin ya.

BÜLENT TURAN (İstanbul) - "Hayır" mı dedi?

HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - "Hayır" dedi.

BÜLENT TURAN (İstanbul) - "Hayır" mı dedin sen de?

TURGUT DİBEK (Devamla) - Bakın arkadaşlar, şimdi, buradan şunu görmemiz gerekir, Anayasa Mahkemesi bu kararı, Anayasa'daki bireysel hakların ihlal edildiğine dair kararı verirken hangi tarihi baz alıyor biliyor musunuz? Başvuru tarihini baz alıyor. Yani "Gerek Sayın Haberal'ın gerek Balbay'ın başvurduğu tarih olan 2012'nin sonunda hakları ihlal edilmiştir." diyor ama ne zaman diyor? Bir yıl sonra diyor. El insaf.

Bakın, bu kararı ocak ayında verdiğini varsayalım, bıraktım üç günü...

BÜLENT TURAN (İstanbul) - Yüzde 58 "Evet" olmasaydı...

HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - Beş gün için sen...

TURGUT DİBEK (Devamla) - Hakan, laf atma lütfen!

... bir ay sonra kararı verdi işte, ne olacaktı biliyor musunuz?

HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - Bir yanlış yaptın orada, keşke verseydin.

TURGUT DİBEK (Devamla) - Ocak ayından bu yana gerek Haberal gerekse Sayın Balbay halktan aldığı yetkiyi burada kullanmaya devam edeceklerdi. Bakın, bunu görmezden gelemeyiz.

Bu konuşulmadı, atlandı, şimdi Anayasa Mahkemesinin kararının doğru olduğunu bizler de belirtiyoruz ama bakın, Anayasa Mahkemesi "Onlar hakkını teslim ederken ilgili mahkeme yani 12'nci Ağır Ceza Mahkemesi yıllarca haksız bir şekilde kendilerini cezaevinde, hapishanelerde tuttu." derken aslında Anayasa Mahkemesi de bir anlamda onların haklarını ihlal ediyor bu kararı verirken, geciktirerek. Bir defa, Sayın Haşim Kılıç'ın çıkıp bence açıklaması lazım. Şimdi, Adalet Komisyonunda beraber çalışıyoruz. Arkadaşlar, bir Anayasa Mahkemesi Vakfı var...

HAKAN ÇAVUŞOĞULU (Bursa) - Ya, sen "Hayır" dedin ya, "Hayır" dedin, sen buna da "Hayır" dedin.

TURGUT DİBEK (Devamla) - Sayın Haşim Kılıç ısrarla bu Anayasa Mahkemesi Vakfıyla uğraşıyor. Onunla uğraşırken niçin 2 milletvekilinin Anayasa'daki sabit haklarının ihlal edildiğini gördüğü hâlde bu dosyayı zamanında almamış, çıksın açıklasın; öncelikle onu belirtmek istiyorum.

Ben geçen yıl burada konuştuğumda Danıştay üzerinde konuşmuştum ve baktım bugün zabıtlara 11 Aralıkta konuşmuşum, yani bugün konuşmuşum. Konuşmamın sonunda şunu söylemiştim; dedim ki: "Artık, bu Danıştayla ilgili olarak sizler muradınıza erdiniz. Bu saatten sonra değişiklik falan yapmanıza gerek yok." Çünkü referandumdan sonra bir 6110 sayılı Yasa vardı, onunla bir değişiklikler yapıldı. Ardından, o yetmedi beş altı ay sonra bir kanun hükmünde kararname yaz aylarında yapıldı. Ardından, geçen yıl, nisan ayı olabilir, üçüncü yargı paketinde de Danıştayı bir daha alaşağı ettiniz. Dedim ki: "Artık, muradınıza ermişsiniz; bitti. Bundan sonra Danıştayla ilgili bir uğraşınız olmaz." Meğer yanılmışız, Danıştayla ilgili bir tasarı daha geldi.

Bakın, Danıştayla ilgili... Burada Danıştaydan yetkililer var, Danıştayı ben şöyle değerlendiriyorum: Hani "Danıştay Kanunu'nda veya oradaki değişikliklerin tek rakibi var Kamu İhale Kanunu" diyorum. Yani Kamu İhale Kanunu'yla Danıştay Kanunu neredeyse yarışıyor.

Değerli arkadaşlar, Danıştayın İdari Dava Daireler Kurulu var. Bakın, içtihat üreten Kurul, yani Yargıtaydaki Hukuk Genel Kurulu veya Ceza Genel Kurulu gibi değerlendireceğimiz bir Kurul, önemli bir Kurul. Bu Kurulu 6110'la 31 kişi yaptık, yaptınız. O yetmedi, geçen yıl 21'e düşürdünüz, üç yıl geçici bir çalışma koydunuz. Bu yıl yine bakıyorum 31 kişiye çıkmış. Buradaki amacın ne olduğunu biliyoruz da... Bakın, çare nedir biliyor musunuz? Çare şudur: Çare, kesinlikle adaleti AKP ile cemaat arasına sıkıştırmak değildir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

TURGUT DİBEK (Devamla) - Türkiye'de hukuk devletinin tüm kurum ve kurallarıyla eninde sonunda -bakın, sizler de bunu göreceksiniz, görmek zorundasınız- hukuk devletini kurmak zorundayız değerli arkadaşlar.

BÜLENT TURAN (İstanbul) - Çare Sarıgül Sayın Dibek!

TURGUT DİBEK (Devamla) - Çare şudur: Tam bağımsız...

İBRAHİM KORKMAZ (Düzce) - Tam bağımsız Sarıgül!

TURGUT DİBEK (Devamla) - Tam bağımsız hukuk devleti, yargıdır ve hukuk devletinin her kurumuyla, kurallarıyla Türkiye'de işlemesidir. (CHP sıralarından alkışlar)

BÜLENT TURAN (İstanbul) - Yalova'ya Muharrem Bey, İstanbul'a ...

TURGUT DİBEK (Devamla) - Çık konuş burada kardeşim, çık konuş ya!