| Konu: | CHP GRUBUNUN, 2014 YILI MERKEZİ YÖNETİM BÜTÇE KANUNU TASARISI İLE 2012 YILI MERKEZİ YÖNETİM KESİN HESAP KANUNU TASARISI'NIN KAMU İDARELERİ BÜTÇELERİ ÜZERİNDE YAPILACAK GÖRÜŞMELERİN BİRİNCİ VE İKİNCİ TURLARINDA GRUPLAR VE HÜKÛMET ADINA YAPILACAK KONUŞMALARIN YETMİŞ BEŞER DAKİKA, KİŞİSEL KONUŞMALARIN ONAR DAKİKA OLMASINA İLİŞKİN |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 28 |
| Tarih: | 11.12.2013 |
ENGİN ALTAY (Sinop) - Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Her vesileyle söylediğim bir şey var: Siyaset, önce nezaket işidir; siyaset, vicdan işidir.
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) - Bu tarafa bakarak söyleyin!
ENGİN ALTAY (Devamla) - Nereye söyleyeceğimi biliyorum Sayın Başkan!
Bununla beraber, Parlamentonun çalışması, çalışma saatlerinin insan haklarına aykırılığının bütün milletvekillerinde yarattığı gerginliğin doğal sonucu olarak herkesin ağzından istenmeyen lafların çıktığı, çıkabildiği de bir vakıa ama değerli arkadaşlar, bizler milletvekiliyiz, milletvekillerinin Parlamentodaki görevi, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü'yle ve Anayasa'yla belirlenmiş ve sınırlanmıştır. Burada, bu çatı altında bulunan herkesin bu Anayasa'da ve İç Tüzük'te belirlenmiş ve sınırlanmış şekilde, çerçeve içerisinde hareket etmek gibi bir mecburiyeti vardır. Hiç şüphesiz, bu sıralarda oturan siz saygıdeğer milletvekillerinin birinci görevi yasama faaliyetleri, ikinci görevi de denetim faaliyetleridir. Dolayısıyla, iktidar partisine mensup milletvekillerinin içlerinden çıkardıkları Hükûmeti, esasen, denetlemek gibi bir görevi var iken sizlerin, bırakın denetlemeyi, muhalefet milletvekillerinin denetleme hakkını kullanmaları esnasında işinize gelmeyen, hoşlanmadığınız, hatta hoş karşılanmadığınız kimi sözler, beyanlar buradan serdedildiği zaman kontrolden çıkmanızı anlamak mümkün değil.
Bir parlamentoda, sayın milletvekilleri, bir sayın başbakan şu veya bu şekilde bu kürsüden Genel Kurula, muhalefet sıralarına "Terbiyesiz herifler ya!" diye... Şüphesiz, kasten söylenmemiştir, şüphesiz, kastı aşmıştır, planlı ve isteyerek kurulmuş bir cümle değildir ama elhak soruyorum: Bu doğru mudur, bu tavır kabul edilebilir mi? Bu tavırdan, bu ifadeden sonra çıkıp bir grup başkan vekilinin Genel Kuruldan ve yüce Türk milletinden, vatandaşlarımızdan ya da halklardan özür dilemesi gerekmez mi? Hâl böyleyken -grup önerisini de bunun için verdik- muhalefetin çok kısıtlı denetim sürelerine bile tahammül edemeyip oturduğunuz yerden muhalefet milletvekillerine, grup başkan vekiline "Kafa kırarım, mafa kırarım." gibi laflar haddiniz değildir. Herkes de haddini bilecek. Yani burada, şu anlayış içindeyse iktidar milletvekilleri bu Meclisin önümüzdeki günlerde huzur içinde çalışabilmesi mümkün değildir: "Biz çoğunluğuz, biz kalabalığız, biz istersek bunları şöyle kalkar püskürtürüz." Böyle bir şey yok, bunu yapamazsınız. Burada bir tane muhalefet milletvekili bile kalksa orada oturur ve sizinle çatır çatır mücadele eder. Neyin mücadelesini eder? Beytülmali koruma mücadelesi eder, yetim hakkını koruma mücadelesi eder.
Sayın milletvekilleri, ortada sorunlar var; başından beri söylediğimiz, dün sayın liderlerin söylediği, ortaya koyduğu tezler var. Türkiye Büyük Millet Meclisinde Anayasa ihlal ediliyor. Türkiye Büyük Millet Meclisi bu bütçeyi, 2014 yılı bütçesini ve 2012 mali yılı kesin hesabını bu şartlarda görüşürse biz diyoruz ki: Bu bütçe meşru bir bütçe değildir.
Hükûmet bir suç işliyor. Denetim raporlarını Meclise getirmiyor, kaçırıyor. Peki, bizim de size suç ortaklığı yapmamızı bizden hangi mantıkla bekliyorsunuz? Bunu anlayamıyorum. Hadi sizin yasa yapmak gibi birinci öncelikli bir göreviniz var. Bizim de birinci öncelikli görevimiz, denetim hakkını kullanmaktır. Meclisin iki tane işi var, hep söylerim: Yasama, denetim. E, biz denetim hakkımızı kullanmazsak suç işleriz. Buradan, bu kürsüden söylüyorum: Cumhuriyet Halk Partisi denetim hakkını sonuna kadar kullanacaktır. Bunu kullanmaya mecburuz.
Bununla beraber, bir konu daha var, hep atlanıyor sayın milletvekilleri: Bu Sayıştay raporlarıyla ilgili -gene önümüzdeki dakikalarda çok şey söylenecek- ortaya sürdüğünüz tezlerin hepsi çürümüştür, en azından kamu vicdanında çürümüştür. Bunun hesabını kamuoyuna nasıl vereceksiniz, bunu çok merak ediyorum.
Şimdi, sayın milletvekilleri, demokrasi olduğu için bu kürsü var, demokrasi var diye bu Meclis var ama demokraside "muhalefete tahammülsüzlük", "çoğunluk şımarıklığı" diye zaman zaman sizi itham ettiğim noktadan biraz çekilmeniz lazım. Ayrıca şunu da anlamıyorum: Siz muhalefetten ne bekliyorsunuz? Siz, muhalefet olarak "Aferin, ne güzel de işler yapmışsınız, bak bak bak, bravo!" falan mı diyeceğimizi zannediyorsunuz? Böyle bir şey olabilir mi sayın milletvekilleri?
Yapılan her işin mutlaka daha iyisi vardır, her işin daha iyisi vardır. Biz diyoruz ki: "Biz Türkiye'yi sizden daha iyi yöneteceğiz." Demeyelim mi? Biz "Siz yetim hakkı yiyorsunuz." diyoruz Hükûmete. Demeyelim mi? Bunları bütçe görüşmeleri boyunca milletvekillerimiz belgeleyecek ve önünüze koyacak. Biz diyoruz ki: "Siz demokrasiyi tahrip ediyorsunuz." Demeyelim mi? Yani bir ülkede herkes dinlendiğini ve dikizlendiğini düşünüyorsa, bir ülkede herkes özel hayatının gizliliğiyle ilgili bir şüphe içindeyse, bir ülkede devletin valisi vatandaşına "Nokta, nokta..." -ben burada onu söyleyemem- diyor da Başbakan "Ben bu valiyi yedirmem." diyorsa bu ülkede kaliteli bir, nitelikli bir demokrasiden kim söz edebilir? Bir ülkede insan haklarına fevkalade aykırı bir şekilde, dünyanın hemen hemen hiçbir demokrasisinde görülmeyecek boyutta uzun tutuklulukla Türkiye Büyük Millet Meclisinin üyeleri dâhil -ki üyelerin dışındakileri de bu kapsamda almamız lazım- otuz aydır 7 tane milletvekili cezaevinde tutuluyorsa "Bu Parlamento ayıplıdır, bu Parlamento firelidir, bu Parlamento kusurludur." demeyelim mi sayın milletvekilleri? Biz bunları söyleyeceğiz.
Size düşen şudur: Ben siyaseti... Bu çatıda on ikinci yılım. Genç bir milletvekiliyken, yeni bir milletvekiliyken benim de yerimden çok atraksiyonlarım olmuştur. Parlamentonun geleneğinde sataşma vardır, Sayın Başkan, vardır ama Parlamentonun geleneğinde sistematik taciz yoktur. Kimi, iktidar partisine mensup milletvekilleri, özellikle muhalefet partisine mensup milletvekilleri Sayın Başbakanla ilgili konuşmaya başlayınca, görevlendirilmiş gibi, özel seçilmiş birlikler gibi, özel kuvvetler gibi yerinden, sistematik taciz muhalefet milletvekillerine uyguluyor. Benim onlara da bir tavsiyem var.
AHMET AYDIN (Adıyaman) - Nurettin Bey'i konuşturmadınız.
ENGİN ALTAY (Devamla) - Burada Bekir Bozdağ bir konuşma yaptı. Sayın Başbakan da oradaydı, Bekir Bozdağ'ı dinledi, önce grup başkan vekili yaptı, sonra bakan yaptı. Eğer siyasette yükselmek istiyorsanız bu yolu izleyin. Yerinizden, muhalefete sistematik taciz yaparak siyasette yükselemezsiniz genç arkadaşlar, bunu bileceksiniz.
AHMET AYDIN (Adıyaman) - Muhalefette de hakaret eden ön plana çıkıyor.
ENGİN ALTAY (Devamla) - Bunu bileceksiniz.
İki, bir şeyi daha bileceksiniz: Muhalefet konuşacak, muhalefet yeri gelecek sesini yükseltecek. Siz iktidarsınız, iktidar olgunluğu gösteremiyorsanız ben size iktidarın bol geldiğini düşünürüm. Bunu yapmayın, bunu yaparsanız bundan size bir hayır yoktur.
Partinizin, son zamanlarda, kamuoyu nezdinde, kamu vicdanında iyi günlerden geçmediğini bilenlerdenim. Siz bunun aksini söyleyebilirsiniz. Hatta dün, Genel Başkanımız konuşurken, rakamlarla Hükûmetin iflas belgesini ortaya koyarken bir sayın milletvekili "Madem öyle niye oy alamıyorsunuz?" dedi. Göreceğiz 30 Martta. (CHP sıralarından alkışlar)
AHMET AYDIN (Adıyaman) - Bu rakamlar yanlıştı, bu rakamlar hep yanlış rakamlardı.
ENGİN ALTAY (Devamla) - Göreceğiz, göreceğiz, 30 Martta göreceğiz.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) - Biz bunları çok gördük Engin Bey, biz bunları her seçimde gördük.
ENGİN ALTAY (Devamla) - Bu millet şu kanaate varmıştır: Sayın Başbakanın, birtakım çevrelerden de söylendiği gibi, bir güç zehirlenmesi hâletiruhiyesi içine girdiğini millet görmüştür.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) - On yıldan beri söylüyorsunuz bunları.
ENGİN ALTAY (Devamla) - İki, millet işin tadını kaçırdığınızı da görmüştür. Millet, şımardığınızı da görmüştür.
AHMET AYDIN (Adıyaman) - On yıldır aynı şeyleri söylüyorsunuz.
ENGİN ALTAY (Devamla) - Millet devleti bakkal dükkânı gibi yönettiğinizi de görmüştür. Biz bunları burada konuşuruz.
Şimdi, bu kürsüden, biraz önce Sayın Meclis Başkanına bir mektup yazdım, dün Sayın Başbakanın oğlunun attığı twitter'la ilgili Meclis Başkanından, eğer hepimizin Başkanıysa yasal işlem başlatmasını yani suç duyurusunda bulunmasını talep ettim ve sonucunu da merakla bekliyorum.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) - Ya, Meclisle ne alakası var bunun? Herkes atıyor, herkes söylüyor. Twitter'ın burayla ne alakası var?
METİN KÜLÜNK (İstanbul) - Her gün hakaret ediliyor AK PARTİ Grubuna, her gün AK PARTİ Grubuna hakaret ediliyor o "twitt"lerden, çıtınız çıkmıyor.
ENGİN ALTAY (Devamla) - Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)