| Konu: | ECZACILAR VE ECZANELER HAKKINDA KANUN İLE UYUŞTURUCU MADDELERİN MURAKABESİ HAKKINDA KANUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TEKLİFLERİ |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 108 |
| Tarih: | 17.05.2012 |
CHP GRUBU ADINA ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; yüce Meclisi şahsım ve grubum adına saygıyla selamlıyorum.
Ayrıca, bu görüşmeleri takip eden -gerek izleyici localarından gerek televizyonları başından- Türk Eczacıları Birliğinin, bölge eczacı odalarının değerli başkan ve yöneticilerini, ayrıca Türkiye'deki 32 bin eczacıyı ve 7 bin tane eczacılık fakültesi öğrencisini de saygıyla selamlıyorum.
Kolay kolay kürsülerde heyecanlanan, kürsüde heyecandan dolayı eli ayağına karışan bir yapım yok ama biraz önce Sayın Vekilime izah ettim, ilk kez bir kürsüye çıkarken avuçlarımın içinin terlediğini hissediyorum çünkü altmış yıldır yürürlükte olan ve değiştirilmesini otuz beş yıldır beklediğimiz, son on beş yılına da aktif olarak benim de şahsen katkı koymaya çalıştığım bir yasa değişikliğini bugün burada yapıyoruz. Biz, Yasa'mızdan, altmış yıl önceki hâlinden ve bizi bugüne kadar taşımasından son derece memnunuz ama bugün belli ihtiyaçlara cevap vermemesinden dolayı bu Yasa'da bazı değişiklikler ve düzenlemeler yapılması noktasındayız.
Tutanaklara bakıldığında, 1953 yılında bu Yasa'nın Meclisteki bütün gruplar tarafından uzlaşıyla çıkarıldığını öğreniyoruz. Benim adıma şahsen memnuniyet veren bir diğer husus da 2 rahmetli Manisa Milletvekili, Eczacı Sudi Mıhçıoğlu ve Muhlis Tümay'ın da o gün bu Yasa'nın yapılmasına katkı sunmuş olması. O günden sonra, altmış yıl sonra tekrar böyle bir noktada benim de bu yasada partim adına, geneli üzerinde söz almış olmam hem benim hem de pek çok milletvekili, pek çok eczacı arkadaşımızın hayal ettiği böyle bir düzenleme açısından son derece önemli, ben de son derece mutluyum.
Biz, son on iki-on üç yıldır ciddi şekilde mücadele veriyoruz. Birkaç kez Meclise gelmesi son anda aksadı ama bugün burada dört parti grubundaki eczacı milletvekillerinin ortak çalışmaları, Türk Eczacıları Birliğinin Sağlık Bakanlığıyla, eski ismiyle İlaç Eczacılık Genel Müdürlüğüyle, yeni kurulan kurumumuzla, sayın bürokratlarıyla yaptıkları çalışmalar burada dört partinin ortak metni hâline dönüştü. Aslında tek bir kanun teklifini hep beraber imzalayıp vermeyi çok arzu ettik ama siyasetin bazı gerekliklerinden dolayı her grup aynı metni belli sayıda imzayla teklif ettiler. Komisyonumuzda da uzlaşıyla alt komisyona sevk edildi, alt komisyondan uzlaşıyla geçti. Komisyonumuzda görüşüldü ve bütün metinler tek bir metin hâline getirilerek bugün huzurlarınızda.
Cumhuriyet Halk Partisi açısından bakıldığında, bu teklif, Cumhuriyet Halk Partisinin eczacılarla ilgili yapmayı düşündüklerinin çok az bir kısmını içermekle beraber, bunun ortak katların en küçüğü olması ve bir genel uzlaşının aranması noktasında da bütünüyle arkasında olduğumuzu ve teklif üzerinde de Komisyondan geçtiği şekliyle de Mecliste kanunlaşması noktasında gayret sarf edeceğimizi, oy kullanacağımızı ifade etmek isterim.
Bu kanun niye gerekli? Bu kanun şu sebepten gerekli: Bütün dünyada profesyonel mesleklerin işçileştirilmesi süreci yaşanıyor ve bu konuyla ilgili, Türkiye'de, pek çok serbest meslek erbabında olduğu gibi, eczacılar açısından da konjonktürel, küresel, yerel birtakım sıkıntılar vardı. Bu sebepten dolayı eczacılık alanına etkin bir müdahale yapılacaktı. Bu müdahale noktasında çok kaygı duyduğumuz birtakım sistemler vardı. Ama özellikle Türkiye genelinde sağlıkta dönüşüm uygulamaları açısından bakıldığında da eczacılar ciddi şekilde sıkıntıya girdiler. Sağlıkta dönüşüm iyidir, kötüdür, onları hep konuşuyoruz -o konudaki kanaatlerimi aktarmaya daha sonraki konuşmalarda devam edeceğim- ama her partiden, her siyasi görüşten eczacının üzerinde birleştiği bir nokta var ki, eczacılar sağlıkta dönüşüm değişiminin âdeta altında kaldılar; çünkü geçmişte almadıkları çeşit katılım payını hastadan tahsil etmek, geçmişte almadıkları muayene ücretlerini eczanelerden tahsil etmek, bir türlü işlemeyen bilgisayar ve İnternet sistemlerinden dolayı birer bilgi işlem işçisi gibi çalışmak ve sıkıntı içinde bulmak, sağlığın patronajının el değiştirmesinden dolayı, her biri sağlıkçı olmayan Sosyal Güvenlik Kurumunun sayın bürokratlarının meseleyi biraz finans temelli ele aldığı ve sık sık değiştirdiği geri ödeme kurallarından dolayı hem stoklarında zarara uğramak hem bunlardan dolayı mağdur olan hastalara uygulamayı bire bir anlatan -sanki savunan- doğrudan uygulayıcısı noktasında kalmak gerçekten eczacıları sıkıntıya soktu.
Bütün dünyada ilaç fiyatlandırma sistemleri değişirken Türkiye'de de değişti. Referans fiyat sistemi, bütün dünyadaki ülkelerin birbirinin fiyatlarını baz alması ve baz aldıkları ülkelerdeki fiyat düşüşünün diğer ülkelere de yansıması sonucu Türkiye'de de son on yılda ilaç fiyatları kaçınılmaz olarak geriledi. Eczacılar açısından çok ciddi stok zararları oluştu. Bu dertlerini anlatmak istediler ama bunlara etkin çözümler bulunamadı.
Ben bundan on beş yıl önce eczacılık fakültesinden mezun olurken 7 eczacılık fakültesinden birinin mezunuydum, ama şu anda tam 27 tane eczacılık fakültesi var. Bunların 19'u öğrenci alıyor ve mezun ediyor. Yılda 300-400 tane eczacı mezun eden bir sistem bir anda 1.500-2 binlere doğru ilerledi. Sistemde 7 bin tane eczacılık fakültesi öğrencisi var ve bu sürece etkin bir müdahale yapmak gerekiyordu.
Bugün ortaya koyduğumuz taslak orta ve uzun vadede eczacıların çok önemli sorunlarını çözecek bir taslaktır. Özellikle Fransa'da en iyi şekilde uygulanan ve uygulandığı ülkeler açısından da etkin sonuçlar üreten bir taslaktır. Ama teklifin can alıcı noktasını ifade etmek gerekirse, nüfusa göre eczane sınırlamasıdır. Her 3.500 kişiye bir eczane düşecek şekilde bir düzenlemeye gidilecektir.
Diğer önemli noktalardan bir tanesi, eczacılık fakültelerinden mezun olan eczacıların, bir serbest eczanede en az bir yıl yardımcı eczacı olarak ama ücreti de kanunla güvence altına alınmış bir yardımcı eczacı olarak çalışmalarıdır.
Bunun yanında, belli bir cironun üzerinde ciro ya da reçete yapan eczacıların, mutlaka, cirosuna göre, ikinci, üçüncü, dördüncü eczacı çalıştırması gibi etkin, çağdaş ve halk sağlığı açısından da önemli düzenlemeleri içermektedir.
Bu çalışmaların sonunda, şunu da açıkça ifade etmek gerekir ki, şu anda okuyan öğrencilerin, hatta bu sene sınava girecek -o öğrencileri de biz meslektaşımız kabul ediyoruz- öğrencilerin de, kamuda çalışan eczacıların, eczacılık yapma hakkı olan ama şu anda bunu kendi isteğiyle tercih etmemiş olan kişilerin de her türlü hakları güvence altındadır ve onlar da istedikleri bir zaman, bu kanundan öncesinde eczane açmışçasına, istedikleri yere bir eczane açacaklardır.
Biraz önce vurguladığım gibi, bu kanun eczane eczacılarını kısa ve orta vadede rahatlatacak bir tekliftir ama her biri birer sağlık emekçisi olan, bulundukları toplumun sosyal lideri olan, bulundukları mahallin, mahallenin, köyün dert ortağı, sırdaşı olan eczacıların son dönemde açıkçası her biri dert küpüne dönmüş durumdadır. Eczacılar eskiye göre artık çok daha fazla çalışıyorlar, daha çok borçlanıyorlar, daha çok sıkıntı çekiyorlar, hatta daha büyük risklerin altına giriyorlar ama daha az kazanıyorlar. Devletin, kurumların, bakanlıkların rakamlarına bakıldığında da her 3 eczaneden 1 tanesinin iflasın eşiğinde olduğu, diğer 3 eczaneden 1 tanesinin de açık bir ekonomik çıkmaz içinde olduğu ve iflasa sürüklenmekte olduğunu biliyoruz. Bizim acilen ve hızlı bir şekilde bu "orta vade" dediğimiz altı-yedi sene, on sene sonrasına eczaneleri taşımak için eczanelerin akut sorunlarına çözüm üretecek birtakım sistemleri de geliştirmemiz gerekiyor. Eczaneler arasındaki eşitsiz dağılım sorununa hızla çözüm getirmemiz gerekiyor.
Eczacılar profesyonel emekçiler. Almış oldukları bilimsel eğitim gereği olarak eczanelerinde danışmanlık hizmeti veriyorlar, sağlık hizmeti üretiyorlar, işlerinin kaçınılmaz bir sonucu olarak da bir ticarethane işletiyorlar ve orada da ticari risklere giriyorlar ama biz eczacılara biraz önce anlattığım sebeplerden dolayı her gün gerilemekte olan fiyatlar üzerinden yüzdesel bir kârlılık tanımlıyoruz sadece. Bu, Nasreddin Hoca'nın "Kedi buradaysa ciğer nerede? Ciğer buradaysa kedi nerede?" hesabına geliyor. Eğer bu para eczacıların girdikleri risklerin, borçlanmaların, yaptıkları ticari faaliyetin karşılığıysa profesyonel emeklerinin, bilimsel olarak aldıkları ve uyguladıkları mesleklerinin karşılığı ortada yok, bütün dünya bunu gördü.
Eczacıları bu sistemlerin karşısına değil, yanına, arkasına almanın yolları var. Bu, eczacılar açısından yüzdesel kâr marjının yanında kutu başına sabit ücret, etkin sabit ücret uygulamalarıyla ve daha da doğrusu, eczacıları yapmakta olduğu? Sağlık sisteminde -Türkiye'de de konuşuluyor, o noktada da destekliyoruz- obeziteyle mücadele, sigarayla mücadele, hipertansiyon kontrol programları ve benzeri sistemlerde eczacılardan yararlanmak ve onların, bütün dünyanın da ifade ettiği gibi, meslek haklarını bu ticari kaygılardan uzak bir şekilde tanımlamak gerekiyor. Bunların yapıldığı bir süreçte, bu düzenlemeyle birlikte, bugün her birisi deyim yerindeyse ölüm döşeğinde, iflasın eğişinde, bir damla oksijene muhtaç yaşam sürdüren 8 bin eczacıyı o günlere taşımanın yollarını bulmak zorundayız. Bunu yaptığımız zaman sıkıntılar daha kolay ortadan kalkacak.
Açık ve net olarak da şunu söylemek gerekir: Bugün buradaki uzlaşı, hep söylediğimiz muhalefetin samimiyetini gösteriyor. Bütün partiler olumlu bir kanun olduğu zaman arkasında duruyorlar, lehinde konuşuyorlar, komisyonlarda katkı veriyorlar. Bugün sadece geneli üzerinde konuşarak hızlı bir şekilde bu kanunu geçireceğiz.
Bizim burada gönül borcumuz olan meslek grupları var; hem Sağlık Komisyonunda geldiler ifade ettiler hem de Komisyonumuzun değerli üyeleri inanılmaz katkı sundular. Doktorların sorunlarına, diş hekimlerinin sorunlarına, hemşirelerin sorunlarına, diğer sağlık çalışanlarının sorunlarına, hatta her birisi eczanede bizimle et ile tırnak gibi çalışan eczane emekçisi arkadaşlarımızın sorunlarına getirilecek düzenlemeler noktasında da tüm partiler olarak arkalarında yer alıp çözüm üreteceğimize ilişkin biz kendimizi bugün burada ispatladık. Görev yürütmenindir, görev Sayın Bakanlığındır, sayın bürokratlarındır.
Ben bu duygularla, bugün burada bu çalışmaya katkı sağlayan Sayın Bakana, sayın bürokratlara Komisyon Başkanına, her partideki eczacı ve sağlıkçı milletvekillerine, partilerimizin sayın grup başkan vekillerine gösterdikleri anlayış için ve her birisi hem birer sağlık emekçisi hem de mahallelerinin sevimli birer yüzü olan eczacılarımıza göstermiş oldukları bu teveccüh, bu katkı için herkese teşekkür ediyorum. Bu tip uzlaşmalarla tüm meslek gruplarıyla, meslek birlikleriyle, odalarıyla birlikte anlaşılarak bu şekilde çözüm üretilmesinden vatandaşlarımızın, ülkemizin fayda göreceğini ümit ediyorum.
Bu duygu ve düşüncelerle hepinizi saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Özel.