| Konu: | SAĞLIK BAKANLIĞI VE BAĞLI KURULUŞLARININ TEŞKİLAT VE GÖREVLERİ HAKKINDA KANUN HÜKMÜNDE KARARNAME İLE BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 25 |
| Tarih: | 04.12.2013 |
CEMALETTİN ŞİMŞEK (Samsun) - Sayın milletvekilleri, 480 ve 480'e 1'inci Ek sıra sayılı Kanun Tasarısı'nın 16'ncı maddesi üzerine vermiş olduğumuz değişiklik önergesi üzerine söz aldım. Gecenin bu saatinde uyumayan milletvekillerine de saygılar sunuyorum.
Değerli milletvekilleri, bu teklifimizde "480'e 1'inci ek Kanun Tasarısının çerçeve 16'ncı maddesiyle değişiklik yapılan Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununun ek 17'nci maddesinin (Ç) bendinde yer alan rütbelere göre düzenlenmiş sağlık hizmetleri tazminatı oranlarını gösteren cetvelin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini ve çerçeve 16'ncı madde çerçevesinde buna göre düzenlenmesini arz ve teklif ederiz." diyoruz.
Bundan muradımız şu değerli arkadaşlar: Biliyorsunuz, döner sermayesi olmayan kurumlara -askerî birliklerin döner sermayeleri yok- belli bir ek ödeme altında ödeme yapılıyor. Burada, uzman hekimler ile uzman diş tabipleri arasında öğretim üyesi oldukları zaman bu tazminatlarda bir değişiklik yok ancak uzman hekimler ile uzman diş tabipleri ve tabipler ile diş tabipleri arasında çok azımsanmayacak bir farklılık var. Dolayısıyla bu da çalışma barışını, gerçekten, bir arada, yan yana aynı çalışanları, çalışma barışını bozuyor. Bir diş hekimi ile bir uzman hekim -uzman diş hekimiyle- aynı mesaiyi yapıyor, aynı risk altında çalışıyor, aynı şekilde çalışıyor ama çok farklı ücretler alıyorlar.
Değerli arkadaşlarım, biliyorsunuz, demokratik devlet, hakkaniyetli devlettir yani insanların her türlü hakkını teslim eden, temel haklarını hukuk karşısında vesaire ama ülkemize baktığımızda bu adaletlerin hiçbirini göremediğimiz için herhâlde burada da adalet değil de artık neye göre hesap yapılıyor onu anlayamıyorum. Bir çıkar çevresine göre mi, güce göre mi? Bir şeye göre bir şeyler yapılıyor ve bu durum bu hâle geliyor.
Değerli arkadaşlarım, şimdi, bunun en büyük kaynağının da bu gibi haksızlıklarda belli yerlere ilettiğimizde bize deniyor ki: "Kaynak yok, onun için düzeltemiyoruz, yapamıyoruz." Ağız ve diş sağlığı hizmetlerinde de, her zaman dile getirdiğimiz gibi, bu kaynak yoksulluğu nedeniyle vatandaşın ağız ve diş sağlığı hizmetlerine ulaşımı zorlaştırılıyor biliyorsunuz. Sadece kamuda veriliyor ve kamuda da 128-130 civarında ağız ve diş sağlığı merkezi var ve buralarda da 6-7 bin civarında bir hekimle ağız ve diş sağlığı hizmeti sunmaya çalışıyor devlet. Dolayısıyla, 2011 yılı istatistiklerine baktığımızda 29 milyon poliklinik yapılmış ağız ve diş sağlığı merkezlerinde yani bu, 10 milyon civarında insana ulaşıldı demektir. Hani genel tababette 8'e ulaştık diyenler ama ağız ve diş sağlığında sekizde 1'ine ancak ulaşmışlar. Burada da sağlık hizmetlerinin sunumunda, devletin sosyal devlet olma ilkesini yerine getirmede çok büyük bir eksiklik olduğunu görüyoruz. Bunu da ileri sürdüğümüzde, bunu da söylediğimizde "Haklısınız, ama maliye, kaynak yok." deniyor. Şimdi, ya biz Sayın Başbakanla başka, farklı ülkelerde yaşıyoruz ya Başbakanımızın dediği doğru ya maliyenin bize verdiği bilgiler doğru. Başbakana bakarsak "Ne isterseniz isteyin. Çok büyük ülke olduk. İhracatımız şu noktaya geldi. Eskiden böyle miydi Türkiye bir düşünün." diye anlatıyor ama buradaki tartışmalardan, buradaki konuşmalardan görüyoruz ki Sayın Başbakanın çizdiği Türkiye tablosuyla bizim yaşadığımız Türkiye tablosu arasında da çok büyük farklılıklar var çünkü buradaki teklif edilen şey, değerli arkadaşlarım, 168 tane diş hekimi ve uzman diş hekimini ilgilendiriyor. Bunun için mali kaynak yok diyenlerin yani Başbakanın söylediğiyle ne kadar çeliştiğini sizin takdirlerinize bırakıyorum. Onun için, bu önergemizin... Hakikaten çok da az bir fark var. 160 tane diş tabibi ve uzman diş tabibi çok büyük mağduriyetler yaşıyor. Aynı rütbedeki, aynı derecedeki uzman hekimle aralarındaki fark 2-3 bin lirayı buluyor. Para da bir şey değil ama hakikaten aynı mesaiyi, aynı emeği, bulaşıcı hastalıklara karşı aynı riski taşıyan insanların farklı farklı muamele görmelerine biraz evvel söylediğim demokratik devlette müsaade edilmemesi gerektiğine inanıyorum.
Hepinizi tekrar gecenin bu saatinde saygılarımla selamlıyorum.
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.