| Konu: | AK PARTİ GRUBUNUN, GENEL KURULUN ÇALIŞMA GÜN VE SAATLERİNİN YENİDEN DÜZENLENMESİNE; GÜNDEMİN "KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER" KISMINDA BULUNAN 480 VE 480'E 1'İNCİ EK VE 335 SIRA SAYILI KANUN TASARILARININ BU KISMIN 3'ÜNCÜ VE 4'ÜNCÜ SIRALARINA ALINMASINA VE DİĞER İŞLERİN SIRASININ BUNA GÖRE TESELSÜL ETTİRİLMESİNE; 480 VE 480'E 1'İNCİ EK SIRA SAYILI KANUN TASARISI'NIN İÇ TÜZÜK'ÜN 91'İNCİ MADDESİNE GÖRE TEMEL KANUN OLARAK BÖLÜMLER HÂLİNDE GÖRÜŞÜLMESİNE İLİŞKİN |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 24 |
| Tarih: | 03.12.2013 |
MEVLÜT DUDU (Hatay) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Adalet ve Kalkınma Partisinin gündemle ilgili grup önerisi üzerinde söz almış bulunuyorum. Ancak, bugün, ülkemizin en önemli gündem maddelerinden birini oluşturan Suriye krizi konusunda gündemle ilgili herhangi bir öneri olmamasını da anlayamadığımı ifade etmek istiyorum.
Değerli milletvekilleri, Suriye krizinin başladığı günden beri gerek yazılı soru önergeleri gerekse bu yüce kürsüden yaptığım konuşmalarla Suriye konusunda hem sizleri hem de Hükûmeti defalarca uyardım. Basın açıklamalarıyla, Hatay'ın Suriye sınırı boyunca yaptığım inceleme ve gözlemlerle uyarılarımı sürdürdüm. Sizlere ve Hükûmete yaptığım tüm uyarıları kamuoyumuzla paylaşarak vatandaşlarımızı da bilgilendirdim.
Değerli milletvekilleri, Suriye konusunda bugüne kadar 50'nin üzerinde yazılı soru önergesi verdim. Gerek Başbakan gerekse soru sorduğum bakanlar sorularımı ciddiye alıp gereğince cevaplamadılar. Bütün sorularım deve kuşu misali kafalar kuma gömülerek cevaplandı ya da hiç cevaplanmadı. On bir yıldır ülkemizi yöneten AKP iktidarının ve o iktidarın kayıtsız şartsız tek adamı Başbakan Erdoğan'ın bu konuşmamı da ciddiye almayacağını biliyorum. Ne yaparsanız yapın, istediğiniz kadar reddedin, istediğiniz kadar gerçeklerden kaçmaya çalışın, istediğiniz kadar kendi yüreğinizi, aklınızı yok sayarak Başbakanın iki dudağı arasından çıkan emirleri uygulayın, hiçbir zaman gerçeklerden kaçamayacaksınız, kaçamazsınız. Siz gerçeklerden kaçtıkça, kaçmaya çalıştıkça bu ülkenin başına örülen çoraplar sizlerin başına örülecektir.
Değerli milletvekilleri, sizlere bazı yazılı soru önergelerimi hatırlatmak istiyorum. Suriye konusunda ilk önergem 15 Mart 2012 tarihli. "Hatay'da Suriyeli üst düzey askerî ve sivil bürokratlar ne yapıyor?" diye sordum. Bugün bütün dünya ne yaptıklarını biliyor.
Suriye konusunda ikinci önergemin tarihi 26 Haziran 2012. "Hatay'da sınır nöbetleri neden kaldırıldı?" diye sordum. Bugün nöbetlerin eli kanlı, kafa kesen, insanlıktan nasibini hiç almamış katillerin Suriye'ye rahat giriş çıkış yapmaları için kaldırıldığını bilmeyen var mı?
Suriye konusunda üçüncü önergemin tarihi 13 Ağustos 2012. Bu önergemde El Nusra'yı ve Hatay'ın El Nusra'nın merkezi olup olmadığını sordum. Şimdi tekrar soruyorum, özellikle iktidar partisinin milletvekillerine soruyorum: Aranızda bu gerçekleri hanginiz reddedebilir? Suriyeli çocukların, gençlerin eğitimlerini de 2013'ün Eylül ayında sordum. Bu çocukların ne idiği belirsiz kişilere teslim edilmesine sizler göz yummadınız mı? Züheriye Okul Lisesi ya da liseleri de yalan mı? Tek tek önergelerime burada zaman yetmez. Bazı sorularımı buradan yeniden soruyorum: Apaydın Kampı da mı yalan? Apaydın Kampı'ndan gidip savaşıp gelenler de mi yalan? VIP salonlarından -havaalanlarının VIP salonlarını kastediyorum- gidip savaşıp gelen sakallı ve bıyıksızlar kimler? Ambulansların silah götürüp yaralı getirdiği mi yalan? Hatay'da yakalanan silahlar ve patlayıcılar mı yalan olan? Adana'da Suriyeli muhaliflerde yakalanan sarin gazı da mı yalan? Akçakale'de Suriye tarafından gelen mermilerle ölen ve yaralanan vatandaşlarımız ile emniyet mensuplarımız da mı yalan? Cilvegözü'nde patlayan bomba ve ölen insanlarımız da mı yalan? 7 Mayıs 2013 tarihinde verdiğim önergede -sorduğum- "Hatay ili ile Suriye'yi ayıran sınır boyunca hiçbir bir önlem bulunmamaktadır. Ülkemizin ve insanlarımızın korunması adına bu büyük sıkıntılara yol açan durumun giderilmesi ve sınır denetiminin sağlanması için Hükûmet ne yapıyor?" demiştim. Bu sorudan dört gün sonra Reyhanlı'da patlayan bombalar da mı yalan? Bu bombalar sonucu ölen 53 can da mı yalan?
Bilmeden, düşünmeden, aklını hiç kullanmadan tek otorite Başbakan Erdoğan'ın direktiflerine uyarak hareket eden AKP milletvekilleri, sizlere sesleniyorum: Yaşanan gerçekler ortada, yalan olan kendi iradelerini kullanamayanlardır, yalan olan akılları ve kalpleriyle oyları bir olmayanlardır.
Değerli milletvekilleri, doğrudan yana olanlara sözüm yok ama yanlıştan yana olanlara, kafasını kuma gömenlere bir çift sözüm var. Tarih her zaman yanlışları yok etmiş, doğruları ortaya koymuştur. Tıpkı biraz önce "Yalan mı?" diye sorduğum gerçekler gibi.
Değerli milletvekilleri, insanlık, tarih ve hukuk daima yalandan yana olanların yakalarında olacaktır. İnsanlık, tarih ve hukuk üzerlerine kan bulaşanları hiç unutmayacaktır. Reyhanlı'da, Cilvegözü'de, Akçakale'de üzerlerine, ellerine kan bulaşanlar bu kanlardan gerçeklerden kaçarak kurtulamayacaklardır. Bu iktidar ve destekçileri Hataylıları birbirine düşürmek için tezgâhlamaya çalıştıkları oyunların hesabını vermekten kaçamayacaklardır. Akıl ve vicdandan yoksun olanlar, gerçekleri saklamaya çalışanlar, kafalarını kuma gömenler, kendi aklını kullanmayan, kendi iradesiyle hareket etmeyenler ülkemizin savaş suçlusu konumuna düşmesi hâlinde bu utançtan kurtulamayacak ve bu utancın karasından sokağa çıkamayacaklardır. Ellerinizdeki ve üzerinizdeki kanın, saklamaya çalıştığınız gerçeklerin tarih, insanlık ve hukuk önünde mutlaka hesabını vereceksiniz.
Değerli milletvekilleri, daha geçen hafta İskenderun'da bir vatandaşımız Suriyeliler tarafından öldürüldü. Bu cinayet geçen hafta işlendi. Hastanede çıkan küçük bir tartışma -devlet hastanesinde- çok daha büyüdü ve bu vatandaşımız en az 6-7 Suriye vatandaşı tarafından kaçırılarak bir evde işkenceyle, kafasına çekiçle vurularak öldürüldü. Katillerin bir kısmı yakalandı, bir kısmı, birisi daha doğrusu, Suriye'den alınarak getirildi. Bu nasıl oldu? Kim getirdi? Nasıl getirdi? Bu çok önemli bir sorudur ve bunun cevabının yetkililer tarafından mutlaka verilmesini bekliyoruz.
Bayır'da öldürülen Türkmenlerin katillerine kim silah veriyor? Suriye'nin Bayır-Bucak bölgesi Hatay'a hemen komşu bir bölgedir. Bu bölgede Türkmen soydaşlarımız yaşarlar ve bunların akrabalarının büyük bölümü de Hatay'da yaşamaktadır. Şimdi, sizin, daha doğrusu, AKP iktidarının besleyip büyüttüğü, ellerine silah verdiği, Suriye'ye gönderdiği katiller Bayır bölgesinde bu Türkmenleri katlediyor.
İDRİS ŞAHİN (Çankırı) - Eski katille de fotoğraf çektiren sizlersiniz.
MEVLÜT DUDU (Devamla) - Bayır bölgesinde bir insanlık dramı yaşanıyor, neden kimsenin sesi çıkmıyor? Suriye'de işlenen her insanlık suçuna karşı sesini yükselten Sayın Başbakan, orada Türkmenlerin öldürülmesi konusunda neden tek kelime söylemiyor, bunun cevabını da merak ediyorum değerli milletvekilleri.
Bugün yine gazetelerde yer alan bir haber: Bir MİT raporu basın organlarımız tarafından yayınlandı. Suriye'de "Türkiye için tehlikelidir." denilen 47 cihatçı grubun faaliyet gösterdiği ve bunların birileri tarafından desteklendiği söyleniyor, MİT tarafından söyleniyor bu. Bu gruplardan bir tanesinin 10 tane bomba yüklü aracı hazırladığı ve en kısa zamanda Türkiye'ye sızdırarak Türkiye'nin herhangi bir yerinde patlatmak için çareler aradığı yine bu raporda yer alan ayrıntılardan bir tanesi.
Değerli arkadaşlarım, bunların ellerine silahı kim veriyor? Ceplerine parayı kim koyuyor? Bu soruların cevabını en iyi Sayın Başbakan biliyor.
Doğrulardan hiçbir zaman kaçamayacaksınız, yakanızı bu hesabı vermekten kurtaramayacaksınız.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)