| Konu: | AFET RİSKİ ALTINDAKİ ALANLARIN DÖNÜŞTÜRÜLMESİ HAKKINDA KANUN TASARISI |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 107 |
| Tarih: | 16.05.2012 |
MHP GRUBU ADINA ALİM IŞIK (Kütahya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz 180 sıra sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun Tasarısı'nın 7'nci maddesinin tekrar görüşülmesi üzerine Grubum adına söz aldım. Bu vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, gerçekten çok önemli bir yasa üzerinde iki buçuk ay önce başlayan bir sürecin sonuna gelmiş bulunmaktayız. Her şeye rağmen bu yasadan sonra ülkemize katkı sağlayacak düzenlemelerin hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum. Ancak, bu yasa sırasındaki görüşmelerde de dile getirildiği gibi, söz konusu tasarıyla TOKİ devi yaratılmaktadır. TOKİ, hepimizin yakından bildiği gibi, özellikle seçimler öncesinde iktidar partisinin âdeta reklam aracı olarak finansör bir kurum niteliğine bürünmüştür. Bunu bu millet hiçbir şekilde affetmeyecektir. Şimdi, böyle bir durumda yeni reklamlara gebe olan bir kuruma çekidüzen verilmesi gerekiyor.
Değerli milletvekilleri, afet bölgelerinde elbette ki acil iş yapmak doğrudur, ama müteahhit seçimi nasıl yapılmaktadır, hangi kriterlere göre TOKİ bu müteahhitleri seçmektedir, bunlar belirsizdir. Afet bölgesi dışında da acil kapsamda ihalelerle iş yapılıyor, bunun amacı nedir, mantığı nedir? Seçilmiş müteahhitlerin özelliğinde neler vardır, neler aranmaktadır, bunlar belirsizdir. Örneğin, Ankara'nın göbeğinde acil iş kapsamında ihale yapmanın mantığını TOKİ bir şekilde Sayın Bakan aracılığıyla bize açıklamalıdır. Birilerini zengin etmek gerekiyorsa, çıkarın kanunu, cebine koyun parayı, zengin edin, ama hiçbir aciliyeti olmaksızın afet kapsamı dışında da TOKİ aracılığıyla acil iş yaptırmanın bir gerekçesi olmalı bu ülkede. Ama ne yazık ki böyle bir gerekçeyi hiç kimsenin açıklayacağını düşünmüyorum. Biz bu konuyla ilgili, ilgili kurumlardan bunun takipçisi olmaya devam edeceğiz.
Değerli milletvekilleri, bu ülkedeki doğal afetlerde maalesef, AKP İktidarı döneminde ayrımcılık yapılması bu ülkede yaşayan 75 milyon insanın vicdanını yaralamaktadır. Son bir yılda bu ülkede iki deprem yaşandı. Bu depremden etkilenen vatandaşlarımızın hepsine geçmiş olsun diyorum. Ama şimdi bir tarafta bir ilde altyapı TOKİ aracılığıyla değişik ihalelerle hızla yapılırken, bir başka ilde veya bu ilin ilçelerinde altyapı projelerinin ilgili makamlardan geri dönmesinin bir anlamı olmalı.
Van'da -Allah razı olsun yapanlardan- hızla altyapı projeleri yenilenirken Sayın Bakanım, Kütahya'da bu depremden zarar gören ilçelerdeki altyapı projeleri neden işleme konulmuyor? Simav Belediyesinin teklif ettiği projeler niçin desteklenmiyor? Dolayısıyla bunların mutlaka bu Afet Yasası kapsamında yeniden gözden geçirilmesi ve ayrımcılığın giderilmesi gerekiyor.
Daha üç gün önce, Simav'da dört daireli bir bina sahibinin bana ve sayın iktidar partisinden bir milletvekili arkadaşımıza getirdiği notu aynen sizlerle paylaşıyorum: "Sayın vekilim, dört daireli bir bina sahibiyim. Orta hasarlı olarak binam tespit edildi. Hükûmetin teklif ettiği para 15 bin TL ama proje mühendislerinin benden istediği para 160 bin TL. Ben 15 bin TL ile bu binayı nasıl güçlendireceğim? Bu Hükûmet neden bu desteğini bizden esirgemektedir?" Duyuruyorum Sayın Bakanım. Bunun önüne geçmemiz lazım ve şu anda bin civarında orta hasarlı olarak tespit edilmiş binalardan şu güne kadar bir yıllık süre içerisinde sadece dört tane proje belediyeden onay almış ve dört binanın güçlendirilmesi yapılabilmiştir.
Değerli Bakanım -Allah korusun- yakın zamanda beklenmedik bir depremde hafif ve orta hasarlı olarak belirlenmiş birçok binanın başına ne geleceğini bilmemiz, tahmin etmemiz mümkün değildir.
Elimde en son Simav depremiyle ilgili Birbirini Tetikleyen Depremler 2011-2012 Simav Deprem Etkinliği diye bir bilimsel rapor var. Bu raporda Simav havzasının diri fay parçaları tarafından çevrildiği ifade edilmekte, "2011 depreminde yani 5,9 şiddetindeki deprem sonucunda bölgede bulunan küçük tali faylar tetiklenmiş ve bölgenin yapısından kaynaklanan çok uzun süren deprem aktivitesine yol açmıştır." denmektedir.
Yine burada bu süreçte yaşanan birçok depremin teknik özellikleri açıklanmış ve en son Ocak 2012'de toplam 48 adet -1,7 ile 3,9 arası- Şubat 2012'de 64, Mart 2012'de 89, Nisan 2012'de 586, 1 Mayıs ve 5 Mayıs 2012 tarihleri arasında da 244 deprem bu bölgede yeniden ortaya çıkmıştır. Acilen bu bölgenin teknik anlamda özelliklerinin mutlaka ortaya konup bu tedbirlerin söz konusu tasarı kapsamında gerçekleştirilen değişikliklerle yeniden incelenmesi gerekiyor.
Değerli Bakanım, bu raporun son cümlesini sizlerle paylaşmak istiyorum: "Bu kapsamda değerlendirildiğinde, Simav depremlerinin, basında farklı kişiler tarafından söylendiği gibi, 1970 yılında kırılan Gediz fayını tetiklemesi ve büyüklüğü 7'den büyük olmak üzere çok büyük deprem üretmesi söz konusu değildir. Bununla birlikte daha çok 2009, 2012 depremleriyle -17 Şubat 2009'dan bu yana bu bölgede deprem devam ediyor- kırılan tali fay zonundaki varsa kırılmayan aktif, diri fay parçalarının kırılmasını tetiklemesi söz konusu olabilir. Ancak 2009-2012 yılları arası meydana gelen depremler ile bu zon içerisindeki tali faylarda büyük enerji boşalımının meydana geldiği de olumlu bir gelişme olarak göz ardı edilmemelidir. Bu kapsamda deprem etkinliğinin azalarak bir müddet daha devam etmesi beklenmelidir." Şimdi bu rapor da dikkate alındığında bölgedeki vatandaşların tedirginliği bir süre daha devam edecektir. Şu anda evine giremeyen, korkudan dolayı, her an deprem olacağı endişesiyle sokaklarda geceleyen insanların feryadını ne olur bir kez daha ben buradan seslendireyim, siz de duyunuz Sayın Bakanım. Bu insanlara yeterli miktarda çadır, yeterli miktarda battaniye ve diğer acil ihtiyaç malzemelerini Kütahya Valiliğine mutlaka göndermemiz lazım. Olası bir depremde yeni afetlerin yaşanmaması için bu tedbirin önceden alınmasında büyük yarar görülmektedir.
Değerli Bakanım, bölge esnafı bitmiş durumdadır, şu anda ertelenen vergi borçlarının ödeme zamanı geldiğinde cari ayla beraber biriken paraların devlete ödenmesi asla ve asla mümkün değildir. Bu konuda yeni bir yapılandırma ve taksitlendirmeyle bu insanların bölgeden göçlerinin önlenmesi lazım. Son depremlerle beraber Simav ilçesinden yaklaşık 7 bin kişinin göç ettiğini bir kez daha sizlerle paylaşıyorum. Bu vesileyle ilimizde meydana gelen bu depremden dolayı gecikmiş hizmetlerin acilen oraya iletilmesinde yarar görüyorum.
Değerli Bakanım, size daha önce de ilettiğim gibi hafif ve orta hasarlı bina sahiplerinin kendi arsaları üzerinde devletin vereceği krediyle daha ucuza iş yeri ve konut sahibi olmalarının önü açılmalıdır. TOKİ'den mutlaka daire alması konusundaki zorlamadan bu Hükûmet vazgeçmelidir. O bölgeye lütfen en güvendiğiniz insanınızı gönderiniz, beş-on tane TOKİ hak sahibi vatandaşla görüştürünüz, çektiği çileleri siz birinci ağızdan öğreniniz. Bu insanlara "Beldeden, köyden kalkın gelin; Simav'daki TOKİ binalarından daire alın." diyerek cezalandırmanın bir anlamı yoktur. Bu insanlar zaten depremin psikolojik etkisiyle bitmiştir. O insanlara köyünde ve beldesinde kendisinin birlikte yaşadığı hayvanlarıyla beraber olabileceği bir mekânın oluşturulması kaçınılmazdır.
Bu konuda bu son uyarılarımı da bir kez daha yapıyor, tekrar hepinize saygılar sunuyorum. Kanunun hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum. İyi akşamlar diliyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Işık.