GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: ANAYASA UZLAŞMA KOMİSYONUNUN ÇALIŞMALARINA İLİŞKİN
Yasama Yılı:4
Birleşim:23
Tarih:28.11.2013

FARUK BAL (Konya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün size bir rüyanın nasıl kâbusa dönüştürüldüğünü anlatmak için söz aldım. Yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.

Yüz otuz yedi yıllık bir rüya idi; milletin sesi ve nefesi olacak, insan şeref ve haysiyetine dayanacak, hiç kimseyi dışlamayacak, herkesi kucaklayacak, hak ve hürriyetleri genişletecek, derinleştirecek, devlet organlarını iyi işletecek, yargıyı bağımsız ve tarafsız kılacak, yürütme organını hukukla sınırlayacak ve Türk milletinin her kesiminin saygı duyacağı, herkesin kendini sadakatle bağlı hissedeceği bir anayasa yapılacaktı.

Değerli milletvekilleri, ilk defa yüzde 95 temsile ulaşmış Türkiye Büyük Millet Meclisi dört siyasi partinin katılımıyla masaya oturdu, ilk defa dört siyasi parti heybelerindekini masaya döktü, ilk defa sivil toplumun sesi alındı, ilk defa akademisyenlerin, siyasetçilerin sesi, nefesi masaya ulaştı ve iki yıldan fazla müzakere edildi. Gelecek nesillere iyi bir anayasa armağan edilecekti.

Vaziyet böyleyken bir el arı kovanına çomak soktu, arı kovanından bal beklerken her şey berbat oldu. 327 toplantıdan sadece 40'ına katılmış olan Uzlaşma Komisyonunun sembolik Başkanı da rüyayı kâbusa çevirenlerin safına katıldı. Kırmızı ışıkta mazot yakmaktan, güneşin batmasından dem vurarak çalışmaları değersizleştirdi. "Komisyon daha verimli nasıl çalışır?" gündemiyle yapılan toplantıda, toplantı tarihi vermeden "Liderlere mektup yazacağım." diyerek toplantıyı kapatmak ve çalışmaları fiilen sona erdirmek istedi. Oyun fark edilip toplantı tarihi belirlenince, Sayın Başkan Uzlaşma Komisyonu Başkanlığından istifa ettiğini söyledi. Bu oyun kirliydi ve bu oyun maalesef Anayasa Uzlaşma Komisyonu çalışmalarını rüyadan kâbusa döndürmüştü. Sayın Başkan da bunun farkındaydı, istifasını kendisi değil, Sayın Mehmet Ali Şahin açıkladı. Sayın Başkan istifa etmesine rağmen, parti gruplarına mektup yazdı. Komisyonun takip eden iki toplantısında Milliyetçi Hareket Partisi vardı ve oradaydı, diğer partilerin sayın üyeleri de oradaydı ama AKP yoktu. İki toplantıya sayın AKP üyeleri gelmediği gibi, Sayın Başkan da tutanakçıları göndermedi, memurları göndermedi. Bu arada basına da ambargo kondu veya candaş ve yandaş basın Komisyonun bu durumuna karşı suskunluk sarmalına büründü ama masayı devirenlere karşı ekranlarını, sayfalarını açtı. AKP'liler bu ekranlardan ve bu sayfalardan hem suçlu hem de şikâyetçi konumunda birtakım laflar söylediler. Sayın İyimaya Komisyonun üyesi olarak Komisyonu hapishaneye benzetti, Sayın Şahin kahvehaneye benzetti, Sayın Şentop kıraathaneye benzetti. Ne diyelim, dervişin fikri neyse zikri de odur. Demek ki anayasa inşa etmek için değil, anayasa yapmak gibi bir düşünceleri yok, orada kahvehanede bulunmak, kıraathanede bulunmak ve hapishanede bulunmak gibi bir psikoloji içerisinde bulunmuşlar.

Bunlara Sayın Kılıç da katıldı, Anayasa Mahkemesi Başkanı. Kendisini evlenme vaadiyle kandırılmış birisine benzetti. Milliyetçi Hareket Partisinin ne evlenme vaadi olmuştur Sayın Kılıç'a ne de Komisyonun bir vaadi olmuştur. Sayın Kılıç'a bu vaadi kim vermişse gitsin ondan hesabını sorsun, bedelini ödetsin. Sayın Kılıç da ulu orta konuşmak yerine namusunu böylece temizlemiş olsun.

"Kırmızı çizgiler var." diyorlar; evet, MHP'nin kırmızı çizgileri vardır. Bu çizgiler dört soru altında toplanmaktadır. Bunlardan bir tanesi: Biz bu anayasayı kurulacak bir devlete mi yapıyoruz, kurulmuş bir devlete mi yapıyoruz? MHP'nin cevabı: İstiklal Harbi'yle kurulan Türkiye Cumhuriyeti devletine yapıyoruz. MHP'nin cevabı: Türk milletine yapıyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Bal.

FARUK BAL (Devamla) - MHP'nin cevabı: Türk vatandaşlarına yapıyoruz. Masadan kaçanlara soru: Siz bu soruya ne cevap veriyorsunuz? Siz yeni bir devlet mi kurmak istiyorsunuz, başka bir millete anayasa mı yapmak istiyorsunuz?

BAŞKAN - Sayın Bal, teşekkür ederim, size süre ekledim.

FARUK BAL (Devamla) - Sayın Başkan ama...

BAŞKAN - Ekledim size süre.

FARUK BAL (Devamla) - Peki, teşekkür ederim. (MHP sıralarından alkışlar)