GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: TÜRKİYE CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE BELARUS CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ ARASINDA GERİ KABUL ANLAŞMASININ ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR
Yasama Yılı:4
Birleşim:22
Tarih:27.11.2013

ENGİN ALTAY (Sinop) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Bugün Parlamento açıldığından beri, dün Japonya Büyükelçiliğinde yaşanan hoş olmayan, şık olmayan bir olayla ilgili iktidar partisi mensuplarında bir gerginlik görüyoruz. Elbette olayı şimdi değerlendireceğim ancak değerlendirmemin tümünü dinleyin, ondan sonra refleksinizi verin yani başından sonundan şey yapmayın.

Sayın milletvekilleri, öncelikle peşinen söylüyorum, esasen benim söylememe gerek yok, bugün Cumhuriyet Halk Partisi Genel Merkezinde Parti Sözcümüz Profesör Doktor Sayın Haluk Koç'un da bu olayla ilgili bir açıklaması vardır. Sanıyorum Anadolu Ajansında da oldukça geniş yer bulmuş, buna bakmanızı tavsiye ederiz.

Ben, grup başkan vekili olduktan sonra bu kürsüde ilk söylediğim şey, siyasetin bir nezaket ve vicdan meselesi olduğudur. Siyaseti böyle düşündüm, böyle yapıyorum, bundan sonra da böyle yapacağım ancak bu, bizim elbette muhalefeti maksimum düzeyde yapmamıza, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü'nden, Anayasa'dan kaynaklı hakları kullanmamıza hiçbir zaman engel de olmayacaktır.

Bugün Genel Kuruldaki atmosfer bize gösterdi ki -iktidar partisinin kimi milletvekilleri- çoğunluğun da verdiği bir öz güvenle, Genel Kurulun ambiyansına, iklimine, manzarasına -eski bir başkan vekilimiz vardı "mehabeti" derdi- mehabetine yakışmayan bir tarz bugün sergilenmiştir.

Sayın milletvekilleri, Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkan Vekili olarak söylüyorum ki, dün akşam Japonya Büyükelçiliğinde Sayın Hanımefendi'ye yönelik olarak yapılan sözlü, yerinden, hatta Sayın Hanımefendi'nin duymadığı, konuşması bittikten sonra "Ne oldu?" dediği, "Ne yetkiyle, hangi yetkiyle konuşuyorsun?" ifadesi hoş olmamıştır, uygun düşmemiştir. Bunun böyle bilinmesi lazım. Ancak, bununla beraber, şüphesiz, Sayın Milletvekilimiz de Ankara'nın içinde olduğu için, kendisinin Japonya topraklarında olduğunu unutmuş olsa gerek ki... Türkiye'deki devlet geleneklerinde bir hanımefendinin -genel tabirle "first lady"lerin- yanında, bir resmî etkinlikte Hükûmet görevlileri varken onun konuşmasını garipsediğinden kaynaklı... Ve bize gelen bilgilere göre de Sayın Hanımefendi'nin, konuşması esnasında duymadığı; sonra, inince, "Ne oldu?" diye sorulunca "Kamer Genç böyle bir laf etti." diye kendisine bilgi verilmiş. Bugün Sayın Taner Yıldız'ı dinledim, "Hanımefendi'nin duyması önemli değil, ben duydum." diye bir açıklaması var.

Sayın milletvekilleri, siyasetin bir refleks işi olduğu da unutulmamalıdır. Özellikle kadınlara karşı hepimizin çok nazik, çok saygılı olmamız gerektiğinin de altını dikkatle ve itinayla çizmek istiyoruz. Bunun da bilinmesini istiyorum. Şüphesiz ki Sayın Büyükelçi -daha önce de Japonya'da benzeri yapılan bir uygulamanın neticesi olarak- burada Hanımefendi'nin konuşmalarını istemişlerdir, bizce de çok doğaldır, hiçbir sakıncası da yoktur. Bunun da altını çizmek isterim. Ancak, Sayın Kamer Genç'in tepkisi ne kadar uygun değilse, ne kadar doğru değilse bir sayın bakanın ve Türkiye Cumhuriyeti Emniyet Genel Müdürlüğüne bağlı koruma güvenlik mensuplarının Japonya topraklarında Türkiye'nin bir milletvekiline yönelik fiziki müdahaleleri de şık olmamıştır. Zira, Sayın Kamer Genç'in Sayın Hanımefendi'ye yönelik hakaretamiz bir sözlü saldırısı, sataşması, bir fiilî durumu asla söz konusu değildir bizim yaptığımız tetkiklere göre. Böyle bakınca, bu olayda bir uygun olmayan durum başka bir uygun olmayan durumla örtüşmüş ve ülkemiz açısından hiç de şık olmamıştır.

Öte yandan bugün gazetelere baktığımızda kimi gazetelerin bu olayı gereğinden fazla abartarak değişik manşetlerle vermesi belli ki sizi de, partinizin taraftarlarını da, şüphesiz, partinizin Sayın Genel Başkanını da, Sayın Hanımefendi'yi de üzmüş olabilir ama siyasette bunlar hep vardır, keşke olmasaydı, bunun altını çizmek isterim.

Bununla beraber sayın milletvekilleri, bugün iktidar partimizin Sayın Grup Başkan Vekili Sayın Satır da bir basın toplantısı yaptı, kadın milletvekillerini, Cumhuriyet Halk Partisindeki kadın teşkilatlarımızı da bir göreve çağırdı. Ben peşinen söyledim, burada kişisellik vardır, Cumhuriyet Halk Partisinin kadınlara bakışını bu olaydan yola çıkarak başka bir pencereden, perspektiften kamuoyuna sunmanızı da kesinlikle doğru bulmayız. Ancak, bununla beraber şunu da söyleyeyim: Keşke Hanımefendi Japon Büyükelçiliğinde konuşurken Türkiye Cumhuriyeti'nin Enerji ve... Ne Bakanlığı oldu şimdi?

İLHAN DEMİRÖZ (Bursa) - "Enerji" yeter.

ENGİN ALTAY (Devamla) - Neydi ya Bakanlığın adı? Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanımız böyle konu mankeni gibi Sayın Hanımefendi'nin yanında durmasaydı bence. Bence... Bence...

GÖKCEN ÖZDOĞAN ENÇ (Antalya) - Ne yapsaydı?

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) - Ya, protokol var orada ya!

ENGİN ALTAY (Devamla) - Hayır, hayır. Bence durmamalıydı. Hanımefendi orada konuşurdu.

AHMET YENİ (Samsun) - Konuştukça, devam edin, batıyorsunuz.

ENGİN ALTAY (Devamla) - Öte yandan, kadınlara, kim olursa olsun, hangi partide olursa olsun, hangi siyasi gelenekte olursa olsun biz Türkiye'nin bütün kadınlarına nazik olmaya, saygılı olmaya, anlayışlı olmaya mecburuz ama aynı anlayışı, keşke, Rize Belediye Başkanı "İkinci eşlerinizi Kürtlerden alın." dediği zaman da iktidar partisi kadın milletvekillerimizin göstermesini isterdim.

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) - Ya yapma şimdi ya, yani suimisal emsal olmaz.

ENGİN ALTAY (Devamla) - O zaman diğerlerini söylemeyim. İyi ya, bir suimisal daha vereyim o zaman yani içinde çok sayıda kadın sanatçının da olduğu insanlara "Ulan hepiniz oradaydınız." denmeseydi keşke. Keşke denmeseydi. Keşke denmeseydi. Bir örnek daha vereyim mi? Bence vermeyeyim, bu işi tatlıya bağlayalım.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)