GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: MHP GRUBUNUN, HATAY MİLLETVEKİLİ ADNAN ŞEFİK ÇİRKİN VE ARKADAŞLARININ SURİYE'DE YAŞANAN SAVAŞ ORTAMINDAN KAYNAKLANAN TERÖR GRUPLARININ SURİYE TÜRKMENLERİNE UYGULADIKLARI SALDIRININ ARTMASI NEDENİYLE HÜKÛMETÇE GEREKEN TEDBİRLERİN ALINMASI AMACIYLA TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA VERMİŞ OLDUĞU MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGESİNİN, GENEL KURULUN 26 KASIM 2013 SALI GÜNKÜ BİRLEŞİMİNDE OKUNARAK GÖRÜŞMELERİNİN AYNI TARİHLİ BİRLEŞİMİNDE YAPILMASINA İLİŞKİN
Yasama Yılı:4
Birleşim:21
Tarih:26.11.2013

ALPASLAN KAVAKLIOĞLU (Niğde) - Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; Milliyetçi Hareket Partisi Grubunun Suriye'de yaşanan savaş ortamından kaynaklanan terör gruplarının Suriye Türkmenlerine uyguladıkları saldırının artması nedeniyle Hükûmetçe gereken tedbirlerin alınması amacıyla verdiği Meclis araştırması önerisi aleyhine söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, bilindiği gibi Suriye'de bir insanlık dramı yaşanmaktadır. Suriye'de Esed rejiminin şiddet ve yıkım politikası sonucunda ölen insan sayısı 150 bine, Suriye'den diğer ülkelere sığınan insan sayısı 2 milyon 100 bine, yerlerinden edilmiş insan sayısı ise 5 milyona yaklaşmıştır.

Yaşanan insanlık dramı sadece Suriye'yi değil, aynı zamanda bölgenin de güvenlik ve istikrarını olumsuz yönde etkilemektedir. Rejimin saldırgan politikalarının oluşturduğu ortam, Türkiye bakımından ciddi bir ulusal güvenlik meselesi hâline gelmiştir.

Esed rejiminin kendi halkına yönelik askerî saldırıları, gerek ülkemize gerekse diğer komşu ülkelere yönelik kitlesel göç hareketlerine ve bir insanlık dramına yol açmıştır.

Acil Durum Yönetimi Başkanlığı tarafından 2011 yılından bu yana 4'ü Hatay'da, 2'si Şanlıurfa'da, 3'ü Gaziantep'te ve 1'er tane de Kahramanmaraş, Adıyaman, Osmaniye, Adana ve Mardin'de olmak üzere 14 adet çadır kent; ayrıca 2'si Kilis ve 1'er tane de Şanlıurfa, Malatya, Hatay ve Gaziantep'te olmak üzere 6 adet konteyner kent oluşturulmuştur. Ülkemizdeki kamp ve konteyner kentlerde bulunan mültecilerin sayısı hâlihazırda 200 bini geçmiştir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Suriye'de ihtilafın ve çatışmanın bir iç savaşa dönüşmesi üzerine Esed rejiminin uluslararası toplumun gözü önünde gerçekleştirdiği eylemler, uluslararası hukuku ihlal eden ve insanlık onurunu ve vicdanını yaralayan bir mahiyet kazanmıştır. Bu saldırıların en son örneği, 21 Ağustos tarihinde Şam banliyölerinde sivil halkı hedef alan kimyasal silah saldırısıdır. Çoğu çocuk yaklaşık 1.400 masum insanın ölümüne yol açan kimyasal silah saldırısı, Birleşmiş Milletlerin bu konuda yetkilendirdiği heyet tarafından incelenmiştir. İnceleme heyetinin raporunda, Suriye'de kimyasal silah kullanıldığı, uluslararası hukukun ihlal edildiği bir kez daha teyit edilmiştir.

ADNAN ŞEFİK ÇİRKİN (Hatay) - Türkmen'den bahsedelim.

ALPASLAN KAVAKLIOĞLU (Devamla) - Değerli milletvekilleri, Suriye'de sürmekte olan kriz, Suriye halkının gördüğü acı ve zulmün her geçen gün artmasına neden olmaktadır. Suriye güvenlik birimleri, savaşta bile suç sayılabilecek şekilde, hava unsurlarıyla, topçu birlikleriyle, tanklarla kentlere saldırılar düzenlemektedirler. AK PARTİ Hükûmeti, Suriye'de yaşananlara baştan beri bir kardeş diğer bir kardeşin yaşadığı trajediye nasıl bakıyorsa öyle bakmaktadır. Hemen yanı başımızda acı çeken, zulme uğrayan kardeşlerimizin bir an önce huzur ve sükûna kavuşması için Türkiye olarak vicdan sahibi bir ülke duyarlılığı sergilenmiş ve sergilenmeye devam edilmektedir.

Suriye politikamız, bizim millî değerlerimize uygun bir politikadır. Suriye politikamız diz çöken bir politika olmadığı için eleştirilmekte, "yalnızlık" iddiaları bu yüzden ileri sürülmektedir.

ADNAN ŞEFİK ÇİRKİN (Hatay) - Hangi millî değerlere uygun? Yani Türkmen'i yalnız bırakmak millî değerlere uygun mu?

ALPASLAN KAVAKLIOĞLU (Devamla) - Pek çok grup gibi Suriye'deki Türkmen kardeşlerimiz de rejimin zulmüne maruz kalmışlardır.

AHMET DURAN BULUT (Balıkesir) - Size vermişler okuyorsunuz.

ALPASLAN KAVAKLIOĞLU (Devamla) - Bu husus uluslararası temaslarımız çerçevesinde her vesileyle muhataplarımızın dikkatine getirilmekte ve gereken önlemlerin alınması için girişimlerde bulunulmaktadır. Türkmen kardeşlerimizin Suriye'de maruz kaldığı bu ızdırap ve istibdat karşısında sessiz kalmamız asla düşünülemez. Hükûmetimizden Türkmen kardeşlerimiz konusunda gelen açıklamalara bakıldığında, her şartta yanlarında olduğumuz ve birlik beraberliklerini muhafaza edip güçlendirmelerine destek verdiğimiz görülmektedir.

Değerli milletvekilleri, Suriye'de rejimin baskıcı politikaları nedeniyle örgütlenme imkânı bulunmayan diğer toplumsal kesimler gibi Suriyeli Türkmenler de Mart 2011'de ülkede patlak veren ihtilaf sonucunda siyasi, toplumsal, askerî olarak örgütlenme gayreti içine girmişlerdir. Bu dönemde başlayan halk hareketleriyle birlikte rejimin hedefi hâline gelen ve muhalif saflarda yer alan Suriyeli Türkmenler, siyasi alanda faaliyet göstermek üzere "Suriye Ulusal Türkmen Kitlesi" ve "Suriye Demokratik Türkmen Hareketi" adı altında iki ayrı oluşum kurmuştur. Bunun yanı sıra, Türkiye'deki Suriye Türkmenlerinin girişimiyle "Suriye Türkmenleri Platformu" adı altında partilerüstü bir yapı oluşturulmasına yönelik çalışmalar başlatılmıştır.

Ayrıca, rejimin uyguladığı şiddet ve baskı politikalarının artarak devam etmesi üzerine Suriyeli Türkmenler de kendi yerleşim birimlerini korumak amacıyla askerî birlikler oluşturmuşlardır.

ADNAN ŞEFİK ÇİRKİN (Hatay) - Vermiyor, silah yok!

ALPASLAN KAVAKLIOĞLU (Devamla) - Değerli üyeler, Suriye'deki Türkmen kardeşlerimizin çektiği acıları yüreğimizin derinliklerinde hissediyoruz. Biz bu gelişmelere böyle bakıyor, Türkmen kardeşlerimizin acılarını dindirebilmek için elimizden gelen gayreti gösteriyoruz. Zor şartlardaki Türkmenlerin birlik ve beraberliğini güçlü bir biçimde ortaya koyacak çalışmaları baştan beri takip ediyor, yanlarında oluyoruz.

Türkmen kardeşlerimizin Suriye'de acı çeken insanlara moral sağlayan ve manevi destek olan her çalışmasını ülke olarak memnuniyetle karşıladığımız bilinmektedir. Başbakanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan, Suriye Türkmenlerinin sesi ve vicdanı olması beklenen bir meclis kurulması çalışmasını desteklediğimizi ifade etmişti. Böyle bir meclisin ilanı, Suriyeli Türkmenlerin aynı amaç etrafında birleşemeyeceğini iddia eden, Suriyeli Türkmenlerin geleceğin Suriye'sinde hak ettikleri yeri almalarını engellemeye çalışanların gayretlerini de boşa çıkarmış durumdadır.

Değerli üyeler, Türkiye Cumhuriyeti, Türkmen kardeşlerimizin çıkarlarını her platformda en yüksek sesle dile getirmektedir, getirmeye de devam edecektir. Suriye'de Türkmenlerin ülkenin asli unsurlarından biri olarak hak ettikleri yeri alabilmelerine katkı sağlayabilecek çalışmalarda her zaman yanlarında olmaya devam edeceğiz. Destek verdiğimiz Suriyeli Türkmenlerin verdiği mücadelenin ülkede özgürlüğün temin edildiği gün inşa edilecek demokratik Suriye'nin temel taşlarını oluşturacağına inanıyoruz. Suriye Türkmenleri, içinde bulundukları zor durumlar karşısında tek dayanaklarının ve tek destekçilerinin Türkiye olduğunu ifade etmektedirler. Suriye Türkmen Meclisi Başkanı Samir Hafız da kendilerine gösterilen ilgi ve destekten ötürü Suriye Türkmenleri adına Türkiye'ye müteşekkir olduklarını belirtmişlerdir.

Öte yandan, ülkemize sığınan Türkmenlere de bize yakışan bir misafirperverlik sergilemeye devam ediyoruz. Suriye'deki çatışma ortamından kaçarak ülkemize sığınan ve hâlihazırda barınma merkezlerinde ikamet eden Türkmenlerin sayısı bugün itibarıyla 21.376'dır. Suriye içerisinde yaşayan Türkmenlerin ihtiyaçlarının karşılanması amacıyla gerekli destek de sağlanmaktadır.

ADNAN ŞEFİK ÇİRKİN (Hatay) - Yağı yok, yiyecek yağı yok! Hangi desteği sağladınız Sayın Milletvekili ya?

ALPASLAN KAVAKLIOĞLU (Devamla) - Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığının da başta eğitim olmak üzere pek çok destek ve yardımları olmaktadır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Suriye'ye karşı Hükûmet olarak izlediğimiz politikamızın temel dayanağı, Suriye'nin egemenliği, bağımsızlığı ve toprak bütünlüğünün korunarak Suriye halkının meşru haklarının karşılanmasıdır; bu suretle, Suriye halkının acıları dinecek ve bölge yeniden istikrara kavuşacaktır. Kendi halkıyla ve komşularıyla barışık, toprak bütünlüğünü ve egemenliğini koruyan bir Suriye bizim için de, bölge için de çok önemlidir. Suriye'de yaşanan olayların bir an evvel son bulmasına, barış ve istikrar ortamının yeniden sağlanmasına, halkın meşru taleplerini karşılayan siyasi sürecin en kısa sürede başlamasına ve Suriye'nin egemenliği, toprak bütünlüğü ve ulusal birliğin muhafazasına yönelik çalışmalara katkı sağlamaya devam edeceğiz.

Milliyetçi Hareket Partisi Grubunun, Suriye'de yaşanan savaş ortamından kaynaklanan terör gruplarının Suriye Türkmenlerine uyguladıkları saldırıların artması nedeniyle Hükûmetçe gereken tedbirlerin alınması amacıyla vermiş olduğu Meclis araştırma önergesine katılmadığımı belirtiyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)