GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: BDP GRUBUNUN, MARDİN MİLLETVEKİLİ EROL DORA VE ARKADAŞLARI TARAFINDAN TÜRKİYE'DE HAK İHLALLERİNE UĞRAYAN ÇOCUKLARIN SORUNLARININ ARAŞTIRILMASI AMACIYLA 23/11/2012 TARİHİNDE TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA VERİLMİŞ OLAN MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGESİNİN, GENEL KURULUN 21 KASIM 2013 PERŞEMBE GÜNKÜ BİRLEŞİMİNDE SUNUŞLARDA OKUNMASINA VE GÖRÜŞMELERİNİN AYNI TARİHLİ BİRLEŞİMİNDE YAPILMASINA İLİŞKİN
Yasama Yılı:4
Birleşim:20
Tarih:21.11.2013

AYTUĞ ATICI (Mersin) - Teşekkürler Sayın Başkan.

Böyle bir önergenin aleyhinde nasıl konuşacağım, gerçekten ben de bilmiyorum. Ama ben, bu önergenin lehinde konuşacağımı buradan ilan ediyorum. Sonu nereye varırsa varsın, böyle bir önergenin aleyhinde konuşulmaz.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; BDP Grubunun, hak ihlaline uğrayan çocukların sorunlarının araştırılması amacıyla vermiş olduğu bu önerge nedeniyle kendilerini kutluyorum. Bu önergenin böyle bir güne gelmesini de, yani çocuk haklarını kutladığımız, çocuk hakları haftasını kutladığımız bir döneme gelmesini de gerçekten anlamlı buluyorum. Bu vesileyle, insan haklarına ve çocuk haklarına sözde değil özde saygılı, diliyle değil, yüreğiyle sahip çıkan milletvekillerini de saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, en önemli çocuk hakkı ihlallerinden birisinin ayrımcılık olduğunu hepimiz çok net bir şekilde biliriz. İlkokul seviyesinde bile kız ve erkek çocukların bir arada olmasına tahammül edemeyen zihniyeti de buradan esefle kınıyorum. Sayın Sadık Yakut'a AKP'nin gerçek yüzünü ortaya gösterdiği için çok teşekkür ediyorum. Evet, AKP'nin gerçek yüzü budur. (CHP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar) Bir masum başörtüsüyle başlayan hikayenin buraya geleceğini zaten hepimiz çoktan biliyorduk. İlkokul seviyesine kadar çocukların bir arada olmasını hazmedemeyen zihniyet bu şekilde en üst ağızdan dile getirilmiştir. Tabii ki bunu dile getiren şahsiyetin Meclis Başkan Vekili olmasının da ne kadar önemli olduğunu da sizlerin takdirine bırakıyorum.

Şimdi şöyle bakıyorum AKP sıralarına, saysam herhâlde 15 milletvekili ya vardır ya yoktur. Burada oturan milletvekillerinin de bazılarının bu partide milletvekili oldukları için içlerinin sızladığını hissediyorum.

HALİDE İNCEKARA (İstanbul) - Yapma ya!

AYTUĞ ATICI (Devamla) - Burada, AKP'ye oy veren, milletvekili seçimlerinde AKP'ye oy veren insanların da ne hissettiklerini alan çalışmalarında net olarak duyuyoruz, sizin de duymanız iyi olur diye düşünüyorum.

Değerli milletvekilleri, bir kez olsun siyaset üstü düşünün ve çocuk gibi, siyasetten ve her türlü kirlilikten uzak olan en değerli varlığımızın sorunlarının araştırılması için "Evet." deyin. Bir kez olsun Başbakandan değil, vicdanınızdan gelen sese kulak verin. Ben "Çocukların sorunları araştırılmasın." diyecek bir tane milletvekili tanımıyorum ama içinizden birisi çıkacak diyecek ki: "Efendim, Meclisimiz çok ama çok yoğun, çok meşgul. Şu anda çocuk sorunlarını araştıracak durumda değiliz; yeri, zamanı gelince biz önergeyi veririz, biz gerekirse araştırırız." Hani demişlerdi ya: "Bu ülkeye komünizm gerekirse onu da biz getiririz." Aynı mantık, aynı zihniyet. Eğer bu önergeye "Hayır." derseniz ben de gerçekten artık vicdanınızın dahi kalmadığına inanacağım ve her ortamda sizi çocuklara şikâyet edeceğim.

Değerli arkadaşlar, bir süre, kısa bir süre arkanıza yaslanıp çocukluğunuzu düşünmenizi ve hemen ardından da kendi çocuklarınızı düşünmenizi istiyorum, hiç parti ayrımı yapmadan. Her partiden milletvekilinin, bazılarının çocuk işçi olarak çalıştığını anımsayacağını düşünüyorum. Her partiden bazı milletvekillerinin çocukluğunda ayrımcılığa uğradığını, şimdi de çocuklarının ayrımcılığa uğradığını düşündüğünü buradan ben de hissediyorum ve haklarının yendiğini hatırlayacaklarını biliyorum. Şimdi, empati yapma zamanı, empati yaparak bu önergeyi değerlendirin.

Değerli arkadaşlar, her çocuk anne karnında büyür ve çıplak olarak dünyaya gelir. Bu söylemimi felsefi olarak da değerlendirebilirsiniz yani her çocuk eşit olarak doğar. Hiçbir çocuk ailesini bilinçli bir şekilde tercih etmez, hiçbir çocuk dinini, mezhebini bilinçli bir şekilde tercih etmez değerli arkadaşlarım ve yine hiçbir çocuk ırkını ve dilini yine bilinçli bir şekilde tercih etmez. Bu farklılıkların tamamını onlara biz yetişkinler öğretiyoruz ve bunlarla gurur duymalarını istiyoruz, gerektiğinde de bu değerler için ölmelerini onlara öğretiyoruz ve an geliyor, bu değerler için maalesef ölüyorlar ve öldürüyorlar.

Peki, madem uğruna ölünecek kadar önemli bulunan bu değerleri ortadan kaldırmak mümkün müdür? Hayır, mümkün değil, mümkün olsaydı herhâlde bugüne kadar kalkardı. O hâlde yapılacak bir tek şey var, diğerlerin değerlerine saygı duymak. İşte, bu saygıyı duymadığımız için sorunlar ortaya çıkıyor ve insan hakkı ihlalleri başlıyor. En kötü insan hakkı ihlali de çocuklara karşı yapılan ihlallerdir.

Değerli arkadaşlarım, "Savaşlardan etkilenen en çok kimdir?" diye sorarsanız, en çok çocuklardır. Günahsız, hiçbir şekilde savaş nedeni olmayan çocuklar. Bugüne kadar dünyada çıkan hangi savaşın arkasında çocuklar vardı? Hiçbirisinin. Ama savaşta en çok onlar etkileniyorlar. Savaş bittikten sonra bu etki bitiyor mu? Hayır. Yine biz yetişkinlerinin o "uğruna öldüğümüz" değerler var ya hani tırnak içinde, işte o değerler adına döşediğimiz mayınlara da çocuklar basıyor değerli arkadaşlarım ve hâlâ ülkemizde mayına basmaktan dolayı sakat kalan ve ölen çocuklarımız var. Ülkede ekonomik sıkıntı olduğu zaman yine en çok çocuklar vuruluyor. Eğer "En çok kim istismar ediliyor?" diye sorarsanız yine en çok çocuklar istismar ediliyor. Bir yere nükleer santral yaptığınızda "En çok kim etkileniyor?" diye sorarsanız en çok çocuklar etkileniyor çünkü onlar ışınlara maruz kaldıkları zaman kanser olmaya zamanları var. Siz ışınlara maruz kaldığınızda kanser olmadan ölebilirsiniz ama onların böyle bir şansları yok, mutlaka yaşamlarının bir döneminde kanser oluyorlar.

Değerli arkadaşlarım, Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme bakın ne diyor; diyor ki: "Çocukların hakları vardır. Çocukların hakları sadece ve de sadece onlar çocuk olduğu için onlara verilmiştir. Çocuklar bu hakları elde etmek için herhangi bir bedel ödemezler.", "Hiçbir bedel ödemeden, hiçbir çaba göstermeden bu haklara sahiptirler ve bu hakkı onlara devlet verir." diyor. "En önemli hakkı da çocukların yaşama hakkıdır." diyor Birleşmiş Milletler ve biz Türkiye Cumhuriyeti devleti olarak Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi'ne imza koymuşuz. Ne zaman? Gazi Mustafa Kemal Atatürk imzasıyla konulan, taraf olunan bir anlaşmadır bu anlaşma.

Evet, "Çocukların yaşama hakkı var." diyoruz. Bugün geldiğimiz noktada Uludere'de 19 tane çocuğun ölümüne hâlâ seyirci kalıyoruz. Şimdi, biz bunu araştırmayacağız da neyi araştıracağız? "Çocuğun gelişme hakkı vardır." diyor Birleşmiş Milletler, diyor ki: "Çocuklar gelişmek durumundadır, buna saygı duyacaksınız ve devlet olarak sağlayacaksınız." Peki gelişiyor mu çocuklarımız? Nükleer santrallerin, termik santrallerin olduğu bir ortamda bir çocuk nasıl gelişir, ben sizlere soruyorum. Yine, Birleşmiş Milletler diyor ki Çocuk Hakları Sözleşmesi'nde: "Çocuklar korunmalıdır." Koruyor muyuz? Hayır, koruyamıyoruz. Neden? Çünkü çocuklara yeterince önem vermiyoruz. Bugün kızamık ve çocuk felci Türkiye'ye yeniden geldiyse, Türkiye çocuk felci ve kızamıkla yine anılır olduysa burada hepimizin sorumluluğu var, çocuklarımızı koruyamıyoruz demektir. Bunu araştırmayacağız, neyi araştıracağız?

Yine, çocuk hakları diyor ki: "Çocukların katılım hakkı vardır." Yani, yönetim hakları vardır. Peki, katılıyor mu çocuklar yönetim hakkına? Evet, katılıyorlar. Nerede katılıyorlar? Gezi olaylarında katılıyorlar. Size, bize diyorlar ki: "Ülke öyle yönetilmez, böyle yönetilir." Ama biz onların üzerine ateş ediyoruz, gaz sıkıyoruz, silah sıkıyoruz.

Yine, çocuk hakları diyor ki: "Sosyal ve kültürel haklara sahiptir çocuklar, bu haklar devredilemez." Peki benim ülkemde çocuklarımız sosyal ve kültürel haklara sahip mi? Hayır, değil. Sadece ve sadece de Kürt olduğu için, sadece ve de sadece Alevi olduğu için dışlanan binlerce, on binlerce çocuğumuz var.

Yine, çocuk hakları diyor ki: "Çocuklar ifade özgürlüğüne sahiptirler." Benim ülkemde böyle bir özgürlük var mı değerli arkadaşlarım? Hayır, böyle bir özgürlük yok. Parasız eğitim isteyen çocukları bile içeri tıkmakla mahirdir AKP Hükûmeti.

Yine, bu haklar içerisinde örgütlenme özgürlüğünden bahsediyor. Bizim çocuklarımız örgütleniyor mu? Örgütlenemiyor sayenizde. üç-beş kişi, üç-beş çocuk bir araya geldiğinde hiçbir şey bulamazsanız yeni bir suç örgütü ortaya çıkarıyorsunuz.

Değerli arkadaşlarım, bu konu gerçekten önemli bir konu. Sadece ve de sadece devletin ihmali ve koruyamaması yüzünden yüzlerce çocuk ölüyor, cezaevlerinde binlerce çocuk var. Bizim bu sorunları araştırmamız gerekiyor diyor, hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)