GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: KAMU İHALE KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR
Yasama Yılı:4
Birleşim:17
Tarih:14.11.2013

AK PARTİ GRUBU ADINA MEHMET DOĞAN KUBAT (İstanbul) - Teşekkür ederim Başkanım.

Sayın Başkanım, çok değerli milletvekili arkadaşlarım; görüşülmekte olan 493 sıra sayılı Kanun Teklifi üzerinde grubum ve şahsım adına görüşlerimi ifade etmek üzere söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle de yüce heyetinizi saygılarımla selamlarım.

Değerli arkadaşlar, söz konusu teklifle 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu'nun 22'nci maddesinin (i) bendinde bir değişiklik öngörülmektedir. Bu değişikliğe komisyon raporuna muhalefet şerhi yazan değerli arkadaşlarımızın ileri sürdüğü birkaç hususa da sözlerimin başında cevap vererek konuşmama başlamak istiyorum.

İleri sürülen usulî itirazlardan birisi, bu kanun teklifinin görüşüldüğü komisyonun hatalı olduğu yönünde. Yani bunun, esas komisyon olarak Adalet Komisyonunda görüşülmesi gerekliliği vurgulanmış.

Şimdi, saygı duyuyorum eleştiriye. 2002 tarihinde 21'inci Dönemde kabul edilen Kamu İhale Kanunu'nun o günkü tasarısının şu anda "tbmm.gov.tr"ye girdiğimiz zaman alacağımız metnine bakarsak, tali komisyon olarak Adalet Komisyonuna ve Plan Bütçe Komisyonuna, esas komisyon olarak da Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonuna havale edildiği, bunlardan Plan Bütçe ve Bayındırlık Komisyonunun da bu kanun tasarısına ilişkin raporlarını hazırlayıp yüce Meclise sunduğu, Adalet Komisyonunun da o dönem içerisinde yine görüş belirtmediği çok rahatlıkla görülmektedir. Dolayısıyla, komisyon olarak Bayındırlık Komisyonuna havale edilmiş olması, bu kanunun ilk görüşülmesindeki usule uygunluk açısından doğru bir yaklaşımdır.

Değerli milletvekilleri, bu kanun teklifiyle, sadece erken seçim, Türkiye Büyük Millet Meclisi seçimlerinin erkene alınması -mahallî idare seçimlerinde böyle bir uygulama olamaz Anayasa gereği- ve ara seçim hâlleriyle Anayasa değişikliklerinin halkoyuna sunulmasına yönelik şu anda mevcut 22/(i)'de olan hüküm genişletilmek suretiyle, Yüksek Seçim Kurulunun tüm bu seçimlerde kullanmak zorunda olduğu filigranlı oy zarfları ile oy pusulalarının teminine yönelik bir satın alma yöntemi, doğrudan temin olarak kabul edilmektedir. Bu gereklilik neden kaynaklanmaktadır, ona ilişkin de kısaca değerlendireceğim.

Şimdi, evvelemirde, Anayasa'nın 67'nci maddesinde seçimler ve halk oylamasının serbest, eşit, gizli, tek dereceli, genel oy, açık sayım ve döküm esaslarına göre ve yargı yönetim ve denetimi altında yapılacağı hükme bağlanmış. Yine, Anayasa'nın 79'uncu ve 298 sayılı Kanun'un 14 ve devamı maddelerinde, seçimlerin başlamasından bitimine kadar seçimin düzen içerisinde yönetimi ve dürüstlüğüyle ilgili bütün iş ve işlemleri yapma ve yaptırma görevi, alt seçim kurullarına talimat verme, genelgeler yayınlamak suretiyle genel düzenleyici işlemlerle Yüksek Seçim Kuruluna verilmiştir. Yani, Yüksek Seçim Kurulu bir seçimi veya hal koylamasını Anayasa ve yasalara uygun biçimde belirlenmiş o tarihte gerçekleştirmek için her türlü tedbiri almak mecburiyetindedir Anayasa gereği. Bilindiği üzere, seçimlerin amacı, milletin iradesinin tespitidir. Bu da seçmenlerin kullanacağı oy pusulasıyla olmaktadır. Dolayısıyla, seçme hakkının anayasal gereklere uygun biçimde oy verme günü kullandırılması için Yüksek Seçim Kurulunun bu tedbirleri alması gerekmektedir.

Şimdi, değerli arkadaşlar, seçimlerde yani oy verme günü oy verme araç ve gereçleri var. Bunlardan bir kısmı bugün de hazırlanabilir, seçimlerden altı ay önce de hazırlanabilir. Zaten şu anda, örneğin, oy verme sandığı, kapalı oy verme kabini, mühür mumu, sicim, basılı örnek, her seçim türü için özel matbu tutanaklar; bunlar her seçim için kullanılan standart malzemeler olduğu için hâlihazırda seçim kurullarının taşrada, ilçe seçim kurullarının depolarında, uygun yerlerde muhafaza edilmekte ve her seçimde kullanılmaktadır ancak oy pusulası ister seçim dönemi bitmeden önce yapılan seçimler bakımından olsun isterse zamanında yapılan seçimler bakımından olsun, hiç farkı yok; oy pusulası kanunla belirlenmiş, daha doğrusu Anayasa ve yasalara dayanarak Yüksek Seçim Kurulunun seçim takviminde belirlemiş olduğu kısa ve kesin bir süre içerisinde tamamlanması gereken bir işlem, en önemli işlem bu. Oy zarflarını da şimdi alabiliriz, altı ay önce de alabiliriz. Oy pusulalarının bizatihi filigranlı kâğıdını da boş olarak önceden hazır tutabiliriz ama o oy pusulalarının siyasi partilerin ve adayların kesinleşmesinden sonra hazırlanma mecburiyeti olduğu için, bu da yirmi, yirmi iki günlük bir süreci kapsadığı için oy pusulasının doğru biçimde ve o kısa ve kesin süre içerisinde hazırlanma mecburiyeti var. Yani, yirmi gün içerisinde hazırlayacağımız oy pusulasında, örneğin, bir amblemin ters basılmış olması, bir adayın isminin eksik yazılmış olması, bir siyasi partinin ambleminin o pusulada yer almamış olması, oradaki seçimin iptali sebebidir. Yüksek Seçim Kurulunun onlarca kararı var bu konuda.

Şimdi, oy pusulası -mutlaka- aday listeleri kesinleştikten sonra ancak basılabilir. Buna bağlı olarak siyasi partilerin hangi seçim çevresinde ve hangi seçim türü için seçime gireceği de yine bu kısıtlı zaman diliminde belli olmaktadır. Örneğin, 919 tane ilçemiz oldu, bir siyasi parti bugün bu ilçelerin her birinde, her seçim türüne katılmıyor. Belediye meclisine katılan var, il genel meclisine katılmıyor; belediye başkanlığına katılan, belediye meclis üyeliği seçimlerine katılmıyor. Yani, bu 919 tane seçim çevresindeki seçim türlerinden hangilerine katılıp katılmayacağı ve onun öncesinde bu siyasi partilerden hangilerinin bu seçimlere katılma yeterliliği olduğu yine kısa süreli bir zaman diliminde belirli hâle geldiği için bu işlemin bu yirmi günlük zaman diliminde yapılması gerekiyor. Örneğin, 2009 yılında, Yüksek Seçim Kurulunun açıkladığı takvimde, 29 Mart'ta yapıldı seçim. Şimdi, orada 1 Mart tarihi -takvime bakıldığı zaman görülecektir- oy pusulalarının basılmasına başlanma tarihi olarak belirlendi.

Şimdi, 298 sayılı Kanun'da yüce Parlamento 2010 yılında değişiklik yaptı. 68'inci maddede der ki: "İl seçim kurulları..." Çünkü, yerel seçimlerde bütün seçim çevreleri için, 3-4 tane, bütün seçim pusulalarını -muhtarlık hariç- bastırma görevi Yüksek Seçim Kurulu veya onun vereceği izinle il seçim kurulları marifetiyle yapılıyor. Biz, o 68'inci maddede yapılan değişiklikle, il seçim kurullarına, on gün önce bunları ilçe seçim kurullarına teslim yükümlülüğü getirdik. Neden? Çünkü, mart ayı, kış koşulları, iklim koşulları ve bu ilçe seçim kurulunun sandık kurullarına bu seçim araç ve gereçlerini dağıtması, bunların eğitimi ve kırk sekiz saat önce sandık kurullarına teslimi vesaire bir süreç, bu filigranlı oy pusulalarının basımının ihale kanunlarına tabi olmadan yapılmasını zorunlu hâle getirmektedir. Bu, bizim dönemimizde olan bir uygulama mıdır? Hayır, değildir.

2886 sayılı Devlet İhale Kanunu, bütün kamu kurum ve kuruluşlarının yapmış olduğu alım, satım, kiralama, trampa, ayni hak tesisi gibi bütün bu iş ve işlemleri kapsamaktaydı, bilirsiniz. Ve o dönem, 298 sayılı Kanun'un 183'üncü maddesinde, hem 1979 tarihli birinci fıkrasında "2490 sayılı Artırma, Eksiltme ve İhale Kanunu seçim işleri bakımından uygulanmaz." diye bir istisna hükmü var doğrudan temini bile kabul etmeyen.

Yine, o 183'üncü maddenin üçüncü fıkrasına baktığımız zaman, seçim malzemeleri alımı 2886 sayılı Kanun'un istisna kapsamına alınmış yani Kamu İhale Kanunu'nun yürürlüğe girdiği 1/1/2003 tarihinden önce yapılan bütün seçimlerde Yüksek Seçim Kurulu herhangi bir ihale kanununa tabi olmaksızın, o günkü devlet ihale kanununa tabi olmaksızın bu oy verme araçlarından en önemlisi olan oy pusulalarını bastırma işini yaptırmış. Doğru olan da budur arkadaşlar.

Teknik bir konu bu yani on, on beş gün içerisinde ihale yapacağız... Şimdi, eşik değerlere göre, yirmi beş gün, kırk güne kadar gidiyor. Büyükşehirlerde şimdi, milyonlarca insan oy kullanacak. Bu pusulaların... Efendim, kurallara, tamam uyulsun, şeffaf yapılsın ihaleler, ben buna tamamen saygı duyuyorum ama bu sürelerin kısa olması maalesef bunu zorunlu kılmaktadır. Ondan dolayı, yapılan değişiklik doğru ve yerinde bir değişikliktir. Bu, ihalelerin gayrikanuni yapılacağı anlamına gelmez. Bu iş doğrudan teminle, Kamu İhale Kanunu'nda düzenlenmiş, evet, bir ihale usulü olmaktan çıkartılmıştır 2003 yılında, doğrudur ama kamu kurum ve kuruluşlarının ihtiyaçlarını karşılaması için öngörülmüş, Kamu İhale Kanunu'nda öngörülmüş ve orada kriterleri belirlenmiş bir satın alma yöntemidir ve burada, ihale yetkilisi yani Yüksek Seçim Kurulu, oradaki yargı mercisi, yönetim kapsamında seçimi dürüst biçimde, düzgün biçimde yapabilmek, zamanında yapabilmek için bu işlemleri kısa sürede yaptırmak zorundadır. Dolayısıyla teklifin özü budur. Bunun arkasında ve ötesinde, gerçekten, bir şey aramak haksızlık olur çünkü bu konu, 2013 yılında 6111'e konulan geçici 13'le de zaten tartışılmıştır. Yüksek Seçim Kurulu sahadaki bu sıkıntılardan dolayı, seçimin yaptırılamaması... Çünkü oy pusulasını sandık başında o gün bulunduramazsanız, orada seçim iptal oluyor, iptal de olmaz da hukuken yenilenmek durumu söz konusu oluyor. Dolayısıyla, bu gibi aksaklıklara meydan vermemek bakımından Yüksek Seçim Kurulunun da sadece bizden değil...

Bakın, yine 2010'da yaptığımız değişiklikle Yüksek Seçim Kurulunda siyasi partilerin genel başkanlarının imzasıyla temsilci bulundurma hakkı getirdik. O Kurulun toplantılarına bütün siyasi partilerden arkadaşlarımız katılıyor, genel başkan yardımcısı düzeyinde katılanlar oldu. Buradaki hâkimlerimizin, Yüksek Seçim Kurulumuzun Değerli Başkan ve üyeleri de bu konularda, eminim, taleplerini, daha doğrusu, bu ihtiyaçlarını, taleplerini sizlere de aktarmışlardır.

Onun için, bu getirilen düzenleme seçimlerin zamanında yaptırılması için, hatasız biçimde yaptırılması için mecburi bir düzenlemedir, bunun ötesinde bir şeyi lütfen aramayalım.

Ben, kanunun hayırlı olmasını diliyor, yüce heyetinizi saygılarımla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)