GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: MHP GRUBUNUN, OSMANİYE MİLLETVEKİLİ HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU VE ARKADAŞLARI TARAFINDAN SURİYE KRİZİNİN TÜRKİYE EKONOMİSİNE OLUMSUZ ETKİLERİ İLE İLGİLİ SORUNLARIN GİDERİLMESİ VE ÇÖZÜM YOLLARININ BELİRLENMESİ AMACIYLA 11/10/2012 TARİH VE 6295 SAYI İLE TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA VERİLMİŞ OLAN MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGESİNİN, GENEL KURULUN 14 KASIM 2013 PERŞEMBE GÜNKÜ BİRLEŞİMİNDE SUNUŞLARDA OKUNMASINA VE GÖRÜŞMELERİNİN AYNI TARİHLİ BİRLEŞİMİNDE YAPILMASINA İLİŞKİN
Yasama Yılı:4
Birleşim:17
Tarih:14.11.2013

MEHMET MUŞ (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Milliyetçi Hareket Partisinin Suriye'de yaşanan krizin civar iller ve ülke ekonomimizin tamamı üzerinde meydana getirdiği etkileri araştırmayla alakalı verdiği önergenin aleyhinde AK PARTİ Grubu adına söz almış bulunmaktayım, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, tabii öncelikle şu konuya değinmek istiyorum: Suriye meselesinin durumu ve bu noktaya nasıl geldiği, gelişiyle alakalı fikirlerimi, düşüncelerimi Genel Kurulda paylaşmak istiyorum. İktidara geldiğimizde tüm komşularımızla hem siyasi hem ekonomik anlamda ilişkilerimizin daha yukarılara, daha iyi seviyelere çıkarılmasıyla alakalı hummalı bir çalışmaya başladık. Suriye de bu ülkelerden bir tanesiydi ve hakikaten iktidarımız döneminde Suriye'yle çok ciddi mesafeler katettik. Serbest ticaret anlaşmaları imzaladık, ortak bakanlar kurulu toplantıları yaptık, ortak baraj yapımına başladık, vizeler kaldırıldı. Çok ciddi anlamda, hem siyasi hem ekonomik ilişkilerimizde iyileşmeler yaşandı. Az önce ifade ettiğim gelişmeler meydana geliyorken bir taraftan da ekonomik anlamda Suriye'yle çok farklı noktalara çıkan dış ticaret hacmimiz ortaya çıktı.

Bakınız değerli milletvekilleri, 2001 yılında Suriye ihracatımız 281 milyon dolardı; Suriye'den ithalatımız ise 463 milyon dolar. Yani biz net ithalatçı durumundaydık, dış denge, ticaret dengesi bizim aleyhimize 182 milyon dolardı. 2002 yılında Suriye ihracatımız 267 milyon dolar; Suriye'den ithalatımız ise 315 milyon dolar olarak gerçekleşmiştir. Yani bu durumda da biz yine dış denge anlamında Türkiye aleyhine bir tabloyu görüyoruz ve bunun 48 milyon dolar olarak gerçekleştiğini görebilmekteyiz. 2003 yılından itibaren değerli milletvekilleri, artık roller değişmeye başladı ve Türkiye ihracatını daha fazla artırarak 411 milyon dolar ihracat tutarıyla ithalatı da 261 milyon rakamında gerçekleştirmek suretiyle artık net ihracatçı durumuna geçmiştir ve net ihracatımız 150 milyon dolar olarak gerçekleşmiştir yani dış denge bizim lehimize dönmeye başlamıştır.

Bakınız değerli milletvekilleri, 2003'ten itibaren lehimizde olan bu denge devam etmiştir. 2004'te 395 milyon dolar, 2005'te 552 milyon dolar, 2006'da 600 küsur milyon dolar ve bu devam etmektedir.

Tabii, tüm bu gelişmeler devam ediyorken, az önce ifade ettiğim olumlu gelişmeler sürüyorken 17 Aralık 2010 tarihinde Tunus'ta bir halk hareketi başladı. Tunus yönetimine karşı bir gencin kendini yakmasıyla, ateşe vermesiyle dalga dalga tüm Orta Doğu'yu saran, "Arap Baharı" olarak nitelendirilen, mevcut yönetimlere karşı halkın bir ayaklanmasıydı ve Tunus'tan sonra Mısır ve Libya'da da benzer karışıklıklar görülmüş ve yönetim değişikliğine gidilmek durumunda kalınmış ve yeni gelen yönetimlerin de seçim yoluyla iktidara geldiklerini müşahede etmekteydik.

Yine, bu halkanın en son ülkesi Suriye olarak cereyan etti ve Suriye'de bu olaylar başlamaya, cereyan etmeye başlayınca dikkatli bir şekilde gelişmeleri takip ettik ve daha olayların başlamasının ilk günlerinde kanaatlerimizi, görüşlerimizi mevcut şu anki yönetime ifade ettik fakat mevcut yönetim bunları kulak arkası edip halkına zulmetmeye başlamış, halkını katletmeye devam etmişti. İşte bizler, bu noktada, Tunus'ta, Mısır'da, Libya'da olduğu gibi bir karar vermek durumundaydık; ya mevcut yönetimden taraf olacaktık ya da halktan taraf olacaktık. Bizler halktan taraf olmayı seçtik ve Suriye halkının yanında olmaktan yana tavır koyduk.

Bakın değerli milletvekilleri, Suriye'de yaşananlar tam anlamıyla insanlık trajedisi. Olayların başladığı ilk günden itibaren Suriye'de 110 binden fazla can kaybı yaşandı; 6,5 milyon insan yerlerini değiştirmek durumunda kaldı; 9 milyon insan her gün insani yardıma muhtaç duruma düşmüştür; 2 milyon insan civar ülkelere göç etmek zorunda kalmıştır. Çatışmaların ortaya çıkardığı ekonomik tahribat 100 milyar doların üzerindedir ve Suriye'de insanlar hayatlarını idame ettirebilmek için çok ciddi bir mücadele içerisindedirler.

Değerli milletvekilleri, tabii, bizim her şey bu kadar güzelken bu tavrı almamız -az önce de ifade ettiğim gibi- ilkelerimiz ve bir duruş olarak değerlendirilmelidir ve önergede ifade edilen bölge iller ve Türkiye ekonomisiyle alakalı olan kısma baktığımız zaman, Suriye meselesinin iddia edildiği gibi ülkemize bir sıkıntı, bir yük, bir problem çıkartmadığını ben biraz sonra rakamlarla sizlere ifade edeceğim.

Bakınız değerli milletvekilleri, bizim ekonomimiz büyüyor ve ihracatımız da artmaya devam etmektedir. Dünyanın en büyük ekonomik krizinden bu yana Türkiye hem reel hem de kümülatif anlamda yüzde 20,7 büyümüştür. 2013 yılında avro bölgesindeki 17 ülkenin sadece 7'si kriz öncesi duruma dönebilmiştir, 10'u hâlâ kriz öncesi durumuna dönememektedir ama Türkiye bu dönemde reel olarak yüzde 20,7 büyümeyi başarmıştır.

Türkiye, değerli milletvekilleri, 2002 yılında yüzde 2,2 büyümüştür, millî gelirini 786 milyar dolara, kişi başına millî gelirini 10 bin doların üzerine çıkarmıştır; 2013 yılının ilk altı ayında ise yüzde 3,7 büyümeyi başarmıştır. Orta Vadeli Program'ımıza göre yılın tamamında büyüme hedefimiz 3,6 olarak ifade edilmektedir.

Değerli milletvekilleri, 2012 yılına baktığımız zaman ihracatta da çok ciddi bir artışı kaydettiğimizi buradan rahatlıkla ifade edebiliriz. İhracatımız bir önceki döneme göre yüzde 13'lük artış ile tüm zamanların rekorunu kırarak 152,5 milyar dolara ulaşmıştır; ithalatımız ise yüzde 1,8 azalarak 236,5 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir. İhracatın ithalatı karşılama oranı ise yüzde 64,5 olarak gerçekleşmiştir.

Değerli milletvekilleri, yine bu dönemde dış ticaretin büyümeye katkısı pozitif ve 4,1 puan olarak gerçekleşmiştir.

Değerli milletvekilleri, Orta Vadeli Program'ımıza göre 2013 yılında ihracat hedefimiz 153,5 milyar dolardır, 2014'te bu hedefin 166,5 milyar dolara yükseleceğini hedeflemekteyiz. İthalatın ise 2013'te 251,5 milyar dolar, 2014'te ise 262 milyar dolar olarak gerçekleşeceğini öngörmekteyiz.

Değerli milletvekilleri, az önce 2013'le alakalı büyüme oranlarına değindim. Bizler yılın tamamında, Orta Vadeli Program'ımızda büyüme hedefini yüzde 3,6 olarak öngördük fakat uluslararası kuruluşlar bizden daha iyimser bir tahmin ortaya koymaktadırlar ve onların tahminine göre bu oranın yüzde 3,98 olarak gerçekleşmesi öngörülmekte.

Değerli milletvekilleri, bu oran ile Türkiye dünyada 30 ülke arasında Çin, Endonezya ve Birleşik Arap Emirlikleri'nden sonra 4'üncü en hızlı büyüyecek ekonomi durumundadır. Sanayi üretimine baktığımız zaman, 2013 Eylül ayında bir önceki döneme göre yüzde 6,4 iyileşme kaydedilmiş ve sanayi üretim endeksimiz 123,8 olarak gerçekleşmiştir. Yine, 2013 Ocak-Eylül döneminde merkezî yönetim bütçe açığı 9,9 milyar TL azalarak 4,5 milyar TL olarak gerçekleşmiştir. 2013 merkezî bütçe açığının millî gelire oranının yüzde 1,2 olarak gerçekleşmesi öngörülmektedir. Türkiye'nin bu bütçe açığı ile Avrupa Birliğindeki 28 üyeden 23'ünün bütçe açığına mukayeseyle çok daha iyi bir performans sergileyeceği ortadadır.

Değerli milletvekilleri, burada, tabii, Türkiye çok ciddi anlamda ihracat odaklı bir büyümeyi de göstermekte. Türkiye olarak biz ilk dokuz ayda 237 ülke ve bölgeye ihracat gerçekleştirdik. Bu ülkelerin 159'una gerçekleştirdiğimiz ihracatımızda artış vardır. Dokuz ayda ihracatı yapılan 97 faslın 80 tanesinde ihracat arttı.

HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) - İthalatı neden anlatmıyorsun? İthalatı da anlatın.

MEHMET MUŞ (Devamla) - Az önce ifade ettim Sayın Türkoğlu.

2013 Ocak-Eylül dönemindeyse ihracatçı firma sayımız yüzde 5,9 artışla 54.346 olarak gerçekleşmiştir.

KORAY AYDIN (Trabzon) - Cari açık ne âlemde?

MEHMET MUŞ (Devamla) - Değerli milletvekilleri, rakamlarla ortaya koyduğumuz şekliyle, Milliyetçi Hareket Partisinin vermiş olduğu grup önerisinin aleyhinde olacağımızı ifade ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyor ve şunu da ifade etmek istiyorum: Ben önerge sahibini de dikkatle dinledim, sadece bir cümleyle ekonomik kısma değindi fakat önerge, ağırlıklı olarak ekonomiyle alakalıydı.

Bunu da Genel Kurulun takdirine sunuyorum, saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)