GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: BDP GRUBUNUN, BDP GRUP BAŞKAN VEKİLİ BİNGÖL MİLLETVEKİLİ İDRİS BALUKEN TARAFINDAN CEZAEVLERİNDE YAŞANAN SÜRGÜNLERİN İNSAN HAKLARI BOYUTUYLA İNCELENMESİ, POLİTİK ARKA PLANIN ORTAYA ÇIKARILMASI VE CEZAEVLERİNDEKİ HAK İHLALLERİNİN AÇIĞA ÇIKARILMASI AMACIYLA 13/11/2013 TARİHİNDE TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA VERİLMİŞ OLAN MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGESİNİN, GENEL KURULUN 14 KASIM 2013 PERŞEMBE GÜNKÜ BİRLEŞİMİNDE SUNUŞLARDA OKUNMASINA VE GÖRÜŞMELERİNİN AYNI TARİHLİ BİRLEŞİMİNDE YAPILMASINA İLİŞKİN
Yasama Yılı:4
Birleşim:17
Tarih:14.11.2013

BÜLENT TURAN (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; BDP grup önerisi aleyhine söz aldım grubumuz adına. Öncelikle hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Mecliste bir teamül var diye düşünüyorum: Özellikle, grup önerilerinde, ilk konuşan arkadaşımızın derdini daha iyi anlattığını, konuyu daha iyi ifade ettiğini, bizim de cevap verirken buna göre cevap vermemiz gerektiğini düşünüyorum. Az önceki çok kıymetli arkadaşımızın bu kadar sert konuşmasına, bu kadar agresif davranmasına hiç gerek olmadığı kanaatindeyim. Hukuki bir mesele varsa bu meseleyi beraber değerlendiririz, sorun varsa bunu çözeriz diye düşünüyorum.

Bizler, cezaevlerindeki...

ÖZDAL ÜÇER (Van) - Hukuki mesele var.

BÜLENT TURAN (Devamla) - Ben sizi dinledim, siz de beni dinlerseniz sevinirim; hiç konuşmadım, bir izin verin.

ÖZDAL ÜÇER (Van) - Benim davranışlarım üzerine yorum yapıyorsun.

BÜLENT TURAN (Devamla) - Az önce sayın vekilimiz dedi ki: "Herkes haddini bilecek." Ben diyorum ki: "Evet, herkes haddini bilecek." Onu net söylüyorum.

ÖZDAL ÜÇER (Van) - Evet, herkes haddini bilecek, sen de bileceksin.

BÜLENT TURAN (Devamla) - Şimdi, değerli arkadaşlar, cezaevlerinde hiçbir değişiklik yokmuş gibi, insani anlamda, ailelerle ilişkiler anlamında, sağlık anlamında, fiziki koşullar açısından sanki hiçbir yeni değişiklik yokmuş gibi ifade edilmesinin adaletten uzak, vicdandan uzak bir yaklaşım olduğunu düşünüyorum.

Bizler, cezaevinde "Sağdan birini, soldan birini asın." anlayışından bu günlere geldik. Bizler, daha geçen hafta kararı verilen Engin Ceber davasının... Yani cezaevinde, polis noktasında, sokakta işkence görerek öldürülen insanların hesaplarının sorulamadığı günlerden bu günlere geldik. O yüzden, ben "insaf" diyerek başlamak istiyorum.

Bakınız, değerli arkadaşlar, her partinin, her hükûmetin bir güzel tarafı vardır, belki ikinci bir tarafı vardır ama AK PARTİ'nin kurulduğu günden bugüne adaletle ilgili, insan haklarıyla ilgili, demokrasiyle ilgili iddiası ilk günkü kadar canlı ve heyecanlı.

Bizler, siz istediniz diye değil, insan olunduğundan dolayı, cezaevinde kim varsa Allah'tan bugüne gelmesine bağlı olarak hakları olduğundan dolayı iyileştirmeler yaptık; bunlardan bir kısmını 4 partinin ortak ittifakıyla beraber yaptık. Daha geçen yasama döneminde yaptıklarımız, adli kontrol gibi, denetimli serbestlik gibi birçok düzenleme daha kamuoyunun çok yakın hafızasının gündeminde.

Değerli arkadaşlar, bu dil doğru bir dil değil. Ülkemizde, son bir yıldan beri hepimizin gururla takip ettiği, bir kardeşlik havasının esmeye başladığı, son bir yıldan beri şehit haberinin gelmediğinin, ölüm haberinin gelmediğinin gururunu yaşadığımız bir zamanda sadece bağırarak çağırarak, kızarak gündem yapmanın bu dile faydası olmadığı kanaatindeyim. Eksik varsa bizim eksiğimiz, çözeriz; cezaevinde yanlış varsa bizim işimiz, çözeriz ama daha geçen hafta Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin gündemindeki Türkiye'ye ilişkin davalarda yüzde 25 düşüş olduğunu hep beraber yaşadık, gördük; ben bununla gurur duyuyorum. Daha geçen haftalarda yapılan düzenlemelerle inancına bağlı yemek tercihinin bütün mahkûmlara verildiğini hep beraber gördük. Daha geçenlerde yapılan düzenlemelerle insan hakları adına yapılan çalışmalarda, demokrasi paketinin içerisinde olan çalışmalarda hep beraber keyifle gördük, merkezimizde insan var arkadaşlar.

Bakınız, bundan birkaç gün sonra, Diyarbakır'da, hepinizin yakından takip ettiği, Sayın Başbakanın da katılacağı bir toplantı olacak. Türkiye'deki terörün bitirilmesine ilişkin iddiamızın ne kadar reel olduğuna ilişkin ciddi bir gündem. Ben isterdim ki buraya çıkan arkadaşlarımız, âdeta otuz yedi yıldan beri Türkiye'ye gelemeyen -az önce gazeteden aldım- Şivan Perwer'in babasının diline sahip olsaydı. Diyor ki Şivan Perwer'in babası: "Ben 90 yaşındayım, Kürt'üm ama Türk Bayrağı altındayım. Oğlumu özledim." Bu dil önemli bir dil arkadaşlar.

ÖZDAL ÜÇER (Van) - Konu cezaevleri, Şivan Perwer'in şarkıları değil.

BÜLENT TURAN (Devamla) - Türk'üyle, Kürt'üyle 76 milyonun beraber yaşayacağı bu ülkeyi beraber inşa edeceğiz.

Cezaevlerinde yapılan çalışmalarda, cezaevlerinde nakle ilişkin mevzuatta yanlışlık varsa beraber konuşuruz, bir daha söylüyorum ama bu dille konuşulmaz, bu dil çözüm üretmez. Beraber çözüm üreteceksek bu dille çözüm üretilmez. Bakınız değerli arkadaşlar, vaktim olmadığı için ayrıntıya girmeyeceğim ama hepinizin bildiği, teröre son otuz yılda 400 milyar dolara yakın para ayrıldığının yani diğer bir ifadeyle 10 tane GAP projesinin, 75 tane Atatürk projesinin, 50 bin kilometre duble yolun maliyeti olan ve 30 bin cana mal olan, askerimizin, polisimizin ailelerini perişan eden bu sürecin bitmesi en büyük derdimiz. Herkes dilini gözden geçirmek zorunda.

Biz hep beraber, tüm vekil arkadaşlarımızla beraber seçim bölgelerimizi gezdik yazın. En çok önümüze çıkan konulardan bir tanesi, denetimli serbestlikle ilgili şikâyetlerdi. "Cezaevinde adam kalmadı, niye böyle yapıyorsunuz?" dediler. Değerli arkadaşlar, Türkiye'nin gerçekleri var, beraber bu masaya bakacağız. Öyle tek taraflı bakarak, sadece deve kuşu gibi kafamızı kuma basarak "Kendi doğrumuz var başka doğru yoktur." anlayışı doğru bir anlayış değil.

ÖZDAL ÜÇER (Van) - Tamam, öyle yapmayın o zaman, deve kuşu gibi davranmayın.

BÜLENT TURAN (İstanbul) - Bakınız, son on yıldan beri bu ülkede 210 tane cezaevi kapandı arkadaşlar, 210 tane cezaevi kapandı. Adalet Bakanlığımızdan aldım az önce notları, 2017 yılına kadar 196 tane daha kapanacak.

SIRRI SAKIK (Muş) - Kaç tane yenisi açılacak?

BÜLENT TURAN (Devamla) - Biz çalışıyoruz. Zaman zaman nakillere ilişkin problemler var. Arkadaşlar...

ÖZDAL ÜÇER (Van) - Sen işkencelerden bahset, sekiz aydır işkence var.

BÜLENT TURAN (Devamla) - Niye bağırıyorsun?

ÖZDAL ÜÇER (Van) - Sen niye bağırıyorsun?

BÜLENT TURAN (Devamla) - Ben bağırmıyorum, sakin ol, sakin ol. Hepsini çözeriz.

ÖZDAL ÜÇER (Van) - Deve kuşu da sensin, anlatabiliyor muyum? Ben çok sakinim. İnsanlar ölürken, insanlar katledilirken sen benim üzerimden konuşma yapamazsın.

BAŞKAN - Sayın Üçer, lütfen.

BÜLENT TURAN (Devamla) - Bu ülke size rağmen çözüm üretecek.

BAŞKAN - Sayın Turan, Genel Kurula hitap edin lütfen.

ÖZDAL ÜÇER (Van) - Sayın Başkanım, gündemle ilgili konuşuyorsa konuşsun, benimle ilgili konuşma hakkına sahip değildir.

BÜLENT TURAN (Devamla) - Bu ülke sana rağmen sonuç alacak, bu ülke sana rağmen kanı, terörü, her türlü engeli bitirecek. Bu ülkenin kardeşlik atmosferi, tarihten gelen...

BAŞKAN - Sayın Turan, Genel Kurula hitap edin lütfen.

BÜLENT TURAN (Devamla) - ... medeniyet algısı seni aşacak, bu anlayışı aşacak, hep beraber kardeş olacağız. Sana rağmen bunu yapacağız, kavgayla olmaz bu işler. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

ÖZDAL ÜÇER (Van) - Keşke aşmış olsa.

BÜLENT TURAN (Devamla) - Değerli arkadaşlar, cezaevlerinde son yapılan düzenlemelerde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine, Birleşmiş Milletlerin ilgili komisyonuna açıldığını, uluslararası anlaşmaların gereği olarak bütün cezaevlerinin denetiminin bu konuda serbest olduğunu hatırlatmak isterim. Yapılan adımlar çok önemli adımlar. Eğer cezaevlerindeki süreci iyi takip etmezsek yanlış yere varırız.

Bakınız, 4 tane eğitim merkezi kuruldu çünkü... Bir daha diyorum: Bizler bugüne "Bir sağdan bir soldan adam astık." anlayışından geldik. 4 tane eğitim merkezi kurulması, daha insani çalışmaların yapılması, daha makul davranılmasının sağlanması için yapıldı. Oraya gelen insandır arkadaşlar, suçu ne olursa olsun. İnsana insan gibi davranmak da bizim insanlığımızın gereğidir. Biz, cezaevlerinin cezadan öte bir rehabilitasyon merkezi olmasını istiyoruz, adamı yok etmekten öte topluma kazandırmanın yolu olsun istiyoruz. O yüzden bunları konuşarak halledeceğiz.

Daha on yıl önce, cezaevlerinde ilaç almak, doktora ulaşmak problemdi. Daha on yıl önce, Bu arkadaşların, bu arkadaşlarımızın aileleriyle görüşmesi sorundu. Hastalığa ilişkin engellemeler, hastalığa ilişkin ertelemeler mümkün değildi. Şu an 160'tan fazla arkadaşımızın -cezaevindeki mâhkum- hastalığıyla ilgili, sorunuyla ilgili ertelendi cezaları, bunu hepiniz biliyorsunuz. Disiplin cezalarına karşı itiraz yoktu, bugün mahkemeye itiraz hakkı var bu arkadaşların. İnancı gereği yemek yemekle ilgili sıkıntısı olanlar, vejetaryen olanlar vesaire vardı. Bir sürü not var, bir sürü; hangi birini anlatayım ama makul değil, sorunları da çözer.

Bir daha diyorum: Şivan Perwer'le keşke hafta sonu düet yapacak kadar yüreğiniz olsaydı, beraber keyfiniz olsaydı.

Bir daha söylüyorum: Bağırarak olmaz, kızarak olmaz. Adım atılıyor, bunu görün artık; çözüm üretiliyor, bunu görün artık.

"Efendim, niye nakiller varmış." E, tabii nakil olacak; suçların oranının fazla olduğu yerler var. Siz Diyarbakır'la Çorum'u, Şırnak'la, Çanakkale'yi bir tutabilir misiniz? Suç oranı fazlaysa cezaevinde sıkışıklık olacak ve nakil mecburen gündeme gelecek. Nakiller de hangi mevzuata bağlı yasal olarak, bizler de var, ben size de vereyim isterseniz.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) - Ortada "suç" diye bir şey yok. Sizin antidemokratik yasalarınız var. Bunların hepsi siyasi...

BÜLENT TURAN (Devamla) - Kaldı ki bir şey daha söyleyeceğim: Nakillere ilişkin problem varsa itiraz hakkı var; 145, 153, hepsini biliyorsunuz.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) - Onları içeri atanların suçu.

BÜLENT TURAN (Devamla) - Bununla ilgili sorunlar aşılacaktır diye düşünüyorum.

Değerli arkadaşlar, bir şey daha söyleyeceğim. Algı bazen gerçeğin önüne geçiyor maalesef. Bakınız, cezaevlerinde 2002 yılında bulunan insanların yüzde 50'si tutukluydu; yüzde 50. Bugün cezaevlerinde tutuklu olanların sayısı yüzde 20. AB ortalaması yüzde 24 arkadaşlar.

ÖZDAL ÜÇER (Van) - Sen 12 yaşındaki çocuğa on üç yıl ceza verirsen, herkes de cezalı olur

BÜLENT TURAN (Devamla) - Sesi çok çıkan insanların, makamı çok büyük olan insanların, siyasi gücü fazla olan insanların ceza alıyor olması, tutukluluk süresinin uzadığı anlamına gelmez. Çok makul adımlar atıldı, atılmaya devam edecek.

Değerli arkadaşlar, bu konuyla ilgili de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde dosyalarda çok önemli düşüşler olduğunu ifade etmek isterim. Engin Ceber'den bahsettim. Türkiye tarihinde şimdiye kadar işkenceyle ilgili en fazla ceza alınan davadır. Hem işkenceyi yapan hem göz yuman hem ihmal eden ilgili müdür ceza almıştır. Hiç mi bunları görmeyeceksiniz. "Deve kuşu" deyince kızıyorsunuz, hiç mi bunları görmeyeceksiniz? Bir teşekkür etseniz, bir makul davransanız...

İDRİS BALUKEN (Bingöl) - Ya, niye teşekkür edeceğiz, göreviniz o zaten. Bir katilin cezasını vermek göreviniz zaten. Bunun neresine teşekkür edeceğiz.

BÜLENT TURAN (Devamla) - ..."Şunları yaptık ama olan sorunla ilgili de bunu çözeceğiz." deseniz, hep beraber daha iyi sonuç alacağız diye düşünüyorum.

Değerli arkadaşlar, şimdiye kadar cezaevlerinde yapılmayan insani düzenlemeleri hep beraber yaptığımızı da takdir ederseniz diye düşünüyorum.

Bu iyileştirmelere rağmen mevzuattan kaynaklanan, insan kalitesinden kaynaklanan, fiziki şartlardan kaynaklanan, ekonomik sorunlardan kaynaklanan ve sizden kaynaklı sorunlarımız tabii ki mevcut. Bunun aşılması için çalışacağız, daha iyi işler yapacağız.

Vaktim olmadığı için toparlamak istiyorum. İzleme kurulu gibi, infaz hâkimliği gibi, İnsan Hakları Kurulu gibi, Kamu Denetçiliği Kurulu gibi, adalet müfettişleri gibi birçok yeni düzenleme yapıldı. Bu düzenlemelere sıkıntı varsa, itiraz varsa iletilebilir, çözüm üretilebilir diye düşünüyorum. Değerli arkadaşlarımız, mevzuatı bu konuda tekrar gözden geçirme görevimiz var. Ben Adalet Komisyonundayım, beraber çalışıp çözmeye çalışacağız inşallah. Onun dışında, özel sıkıntı varsa, problem varsa ben de buradayım, beraber çözeceğiz ama "benim mahkûmum, senin mahkûmun" anlayışı reddedilen bir karardır, reddedilen bir anlayıştır. Her mahkûm eşittir bu hukuk önünde diye düşünüyorum.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) - Niye aleyhindesiniz o zaman? Destek verin.

ÖZDAL ÜÇER (Van) - O zaman destek verin.

BÜLENT TURAN (Devamla) - Grup önerisinin aleyhinde olduğumuzu söylüyor, herkesi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)