GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ İÇTÜZÜĞÜNDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR İÇTÜZÜK TEKLİFİ
Yasama Yılı:4
Birleşim:16
Tarih:13.11.2013

ÜLKER CAN (Eskişehir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye Büyük Millet Meclisi İç Tüzük değişikliği teklifi hakkında şahsım adına söz aldım. Bu vesileyle Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tüm grupların ortak teklifi olarak görüştüğümüz İç Tüzük değişikliği, esasında "normalleşme" adına atılan adımların, bu anlamda genişletilen özgürlüklerin bir örneği olarak değerlendirilmelidir.

Büyüyen ekonomisiyle, vesayetten kurtulan demokrasisiyle, genişleyen özgürlükleriyle son on yılda yeniden inşa ettiğimiz bir Türkiye'de yaşıyoruz. Yeni Türkiye'nin kadınları da dün olduğundan çok daha fazla söz sahibi, dün olduğundan çok daha fazla özgür.

Bu ülkenin tüm kadınları, hiçbir şekil, ırk, inanç ayrımı gözetmeksizin bizim kardeşimizdir. Bu ülkedeki her kadının sorunu bizim sorunumuzdur, her derdi bizim derdimizdir. Kadın milletvekili olarak hiçbir kadın vatandaşımız arasında o veya bu sebepten dolayı fark gözetme lüksümüz de olmamalıdır.

Kadın, nasıl bir şiddetin mağduru olduğunda aynı tepkiyi veriyorsak, her zaman bu duyarlılıkla kadınlarımız için ortak paydada buluşmak zorundayız. Erkeklerin siyaset sohbetine konu olmaktan şikâyet ederken kadının tam anlamıyla seçilme hakkına kavuşmasını eleştirmek değildir kadın özgürlüğü. Seçim döneminde çarşaflı kadınlarımıza rozet takıp kamuda başörtülü çalışmayı Danıştaya götürmek de değildir kadın özgürlüğü.

AK PARTİ'nin özgürlük anlayışında hiçbir zaman Çamlıca Parkı'ndaki gencin başörtüsüyle dalga geçilmez; AK PARTİ'nin özgürlük anlayışında hiçbir zaman ikna odaları da olmamıştır; AK PARTİ'nin özgürlük anlayışında Anayasa'yla kadına pozitif ayrımcılık sağlanırken Meclisi terk etmek de asla yoktur.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bizim kültürümüzde, dinimizde kadının yeri, her zaman çok farklı bir konumda, anne olması hasebiyle çok özel bir değerde olmuştur. Yeni nesillerin mimarı olan anneleri, ülkelerin geleceğini inşa ederken kadınlarımızı sadece başörtüleriyle, giyim kuşamlarıyla değerlendirmek, en basitinden, kadını siyasetin bir argümanı olarak görmektir. AK PARTİ, kadını, siyasetin bir nesnesi değil, öznesi olarak gören bir anlayışla bugünlere geldi. Bugün, dünyanın en büyük kadın sivil toplum örgütü, 4 milyona yakın üyesiyle AK PARTİ kadın kollarıdır. Aynı şekilde, gerek temsilde gerek iş hayatında kadınlarımız dün olduğundan çok daha fazla söz sahibi bir konuma gelmiştir. Türkiye, 2002 yılına kadar kadını sadece başörtüsüyle, şiddet haberleriyle konuşuyorken, bugün kazandığı haklarla konuşuyor. Eşi vefat etmiş kadınlarımızdan yeni evlenen kadınlarımıza sağlanan haklarla konuşuyor. Mikro kredilerle girişimcilik örneğini sergileyen kadınlarımızdan siyasette temsili yüzde 100 artan kadınlarımızı konuşuyor.

Bunun yanında, bu ülkenin ikna odalarında işkence edenleri ve edilenleri de unutmadı bu millet. Üniversite kapılarından döndürülen gençleri, 28 Şubatta eşi başörtülü olduğu için görevinden ayrılmak zorunda kalan bu milletin evlatlarını da unutmadı. Birileri unutturmaya çalışsa da bu millet o günleri unutmadı. O zaman kadının haklarını savunanlar neredeydi? Kimse bu yapılanları özel yaşama müdahale saymadı mı? Bugünü dünden ayrı tutmaya çalışanlar, bugün yaşanan normalleşmeyi de tam anlamıyla okuyamazlar.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tarihin bu anlamda bıraktığı acı mirası bir nebze de olsa unutturmak, kadın haklarını korumak ve güçlendirmek adına bugün olduğu gibi, çok daha önemli ve anlamlı konularda ortak paydada buluşmayı temenni ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)