| Konu: | BDP GRUBUNUN, AĞRI MİLLETVEKİLİ HALİL AKSOY VE ARKADAŞLARININ CEZAEVLERİNDE SÜRGÜN CEZASI GİBİ UYGULAMAYA KONULAN ZORUNLU NAKİLLERİN NEDENLERİNİN ARAŞTIRILMASI AMACIYLA 5/5/2013 TARİHİNDE TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA VERMİŞ OLDUĞU MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGESİNİN, GENEL KURULUN 12 KASIM 2013 SALI GÜNKÜ BİRLEŞİMİNDE SUNUŞLARDA OKUNMASINA VE GÖRÜŞMELERİNİN AYNI TARİHLİ BİRLEŞİMİNDE YAPILMASINA İLİŞKİN |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 15 |
| Tarih: | 12.11.2013 |
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Barış ve Demokrasi Partisinin grup önerisinin aleyhinde söz aldım. Barış ve Demokrasi Partisi grup başkan vekili burada önemli iddialarda bulundu. Gerçekten bu iddialar üzerinde infaz savcılığının, mahkemenin araştırma yapması gerekiyor. Bu iddialar doğruysa ilgililer hakkında idari, adli ve yasal işlemler yapılmalıdır; şayet doğru değilse bu konu da basında değerlendirilmelidir diye düşünüyorum.
Diğer taraftan, muhalefet partisi diğer sözcüsü ise raporların iyi olmadığı -kendi hazırladıkları raporun- mahkûmlara insanlık dışı muamele yapıldığı, hastalandığı, AK PARTİ hükûmetlerinin infaz rejimiyle ilgili çalışmalarının olmadığı... Gazetecilerin -Çin'de bile- gazetecilik yaptığı için mi tutuklandığı yoksa gazetecilik haricinde başka iş vesilesiyle mi tutuklandığı sorusuna tabii ki cevap verilmesi gerektiğine inanıyorum ben. Eğer gazetecilik mesleğini yaparken fikir ve düşünce hürriyeti açısından, ifade hürriyeti açısından yapmış oldukları faaliyetten dolayı tutuklandılarsa Sayın Özgür Özel'in beyanlarına katılmamak mümkün değil fakat orada iddianame ve yargılama sürecindeki deliller değerlendirildiğinde, gazetecilik yapmadıklarından tutuklandıkları aşikârdır.
Diğer taraftan, milletvekillerini tutuklandığı süreçte aday yaparken, milletvekili seçilmeleri hâlinde tutuklamadan kurtarmak bir amaç değil miydi?
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Kimi milletvekili yapacağımızı size mi soracağız, siz mi karar vereceksiniz?
RAMAZAN CAN (Devamla) - Nitekim, bir mülakatta Sayın Kılıçdaroğlu, "Eğer tutuklu adaylarınız milletvekili seçilmeleri hâlinde tutukluluk süresi devam ederse, tahliye edilmezlerse bu konudaki yorumlarınızı alabilir miyim?" diye soran gazetecilerin sorusuna verdiği cevapta ise...
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Bir gün yer değiştirirsiniz inşallah, onlar dışarı, siz içeri.
RAMAZAN CAN (Devamla) - ..."Tabii ki yargı kararına uyacağız, tabii ki yargı kararına karşı boynumuz kıldan ince." demiştir. Ama netice itibarıyla, görüyoruz ki, yargı kararlarını da kesinlikle dikkate almamaktalar.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Oraya da ziyarete geliriz, alışığız biz, en çok da Sayın Bakana gideriz.
RAMAZAN CAN (Devamla) - Şimdi, burada infaz rejimiyle ilgili değerlendirmeler yapıldı. İnfaz rejimiyle ilgili hükûmetlerimiz döneminde Birleşmiş Milletler ve Avrupa Konseyi standartlarını karşılamayan 208 cezaevi kapatılırken, 2002-2013 yılları arasında Birleşmiş Milletlerin önerdiği standartta 68 cezaevi yapılmıştır.
Hükûmetlerimizin iş başına gelmesiyle birlikte cezaevi şartlarının modern ceza infaz rejimiyle ilgili her türlü altyapısı oluşturulmuştur. Cezaevlerimizin evrensel olarak denetlenmesinde ortaya çıkan raporlarda -Cumhuriyet Halk Partisinin raporları değil, evrensel raporları kastediyorum ben- cezaevlerimizdeki şartlar modern infaz rejimi anlamında takdir edilmiştir. Ceza infaz rejiminde, ceza ve güvenlik tedbirlerinin infazına dair hukuk mevzuatındaki kurallar, tutuklu ve hükümlülerin ırk, dil, din, mezhep, milliyet, renk, cinsiyet, doğum, felsefi inanç, millî ve sosyal köken ve siyasi veya diğer fikir yahut düşünceleri ile ekonomik güçleri ve diğer toplumsal konumları yönünden ayrım yapılamaz ve hiç kimseye ayrıcalık tanınmadan uygulanır. İnfazda zalimane, insanlık dışı, aşağılayıcı ve onur kırıcı davranışlarda bulunulamaz. Bütün modern cezaevlerindeki genel ilke budur, bizim cezaevlerimizde de bu kurallara azami ölçüde riayet edilmektedir. Aksi ihlaller varsa şikâyet edilmeli ve infaz savcılığı ve mahkemelerce bu konuların üzerine derhâl gidilmelidir.
Hükûmetlerimiz AB'ye uyum çalışmaları çerçevesinde işkenceye karşı sıfır tolerans politikasını hayata geçirerek işkencenin önlenmesi ve bu yöndeki iddiaların ortadan kaldırılması için tüm yasal mevzuat değişikliklerini yapmıştır. Biliyorsunuz, işkencede zaman aşımı kaldırılmıştır.
İşkence ve kötü muamelenin önlenmesi kapsamında ceza infaz kurumlarımız da ulusal ve uluslararası denetime açık olup ulusal düzeyde 135 bağımsız izleme kurulu ve 141 infaz hâkimliğinin, uluslararası düzeyde Avrupa İşkenceyi Önleme Komitesi ve Birleşmiş Milletler Keyfi Tutuklama ve İşkenceyi, Aşağılayıcı Muameleyi Önleme Komitesinin denetimi altındadır. Bu, şu demektir: Bizim cezaevlerimiz Avrupa standartları anlamında devamlı denetime açıktır. Cezaevlerinin bu denetimlerde eksiklikleri varsa rapor hâline getirilmektedir. Demin de belirttiğim üzere, bu raporlar cezaevlerimizdeki durumu, hukuki mevzuatı modern infaz rejimine uygun bulmaktadır.
Yine, bu organların yanı sıra cumhuriyet savcıları, adalet müfettişleri, insan hakları kurulları, Türkiye Büyük Millet Meclisi İnsan Hakları Komisyonu hak ihlallerinde iddiaları yerinde incelemek, müdahale etmek hakkını haiz olup bu denetimler de devamlı suretle yapılmaktadır. Ve bu kurul ve komisyonlarda görev alanların çoğu da STK temsilcileridir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, diğer yandan, Hükûmetlerimiz döneminde cezaevlerinde ana dilde görüş yasağı bizzat Başbakanımızın genelgesiyle kaldırılmıştır.
Yine, ana dilde savunma hakkı Cumhuriyet Halk Partisi ve MHP'nin bütün engellemelerine rağmen Genel Kurulca yasalaştırılmıştır.
Tutuklu ve hükümlülerin yakınlarının ağır hastalığı veya ölümü hâlinde mazeret izni verilmesi sağlanmıştır.
Koşullu salıverilmelerine bir yıl veya daha az süre kalan hükümlülerin denetimli serbestlik hükümlerinden yararlanmasını sağlayan düzenlemeler çıkarılmıştır. 20 bini aşkın tutuklu ve mahkûm vatandaşımız bu düzenlemeden yararlanmıştır.
İnancı gereği veya vejetaryen gibi özel hükümlü ve tutukluların beslenmesi için gerekli tedbirler alınmıştır.
Hükümlü ve tutukluların eşleriyle bir araya gelmelerine imkân tanıyan, çocuk hükümlülerin anne ve babalarıyla daha çok vakit geçirmelerini sağlayan düzenlemeler iktidarımız döneminde yasalaşmıştır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; AK PARTİ'nin gerçekten, tutuklu veya mahkûmlara vermiş olduğu özel itina, gayret takdire şayandır. Bu, evrensel raporlarda da göz önündedir. Dolayısıyla, buraya gelip birtakım keyfî raporları buradan deklare etmek doğru değildir. Bu nedenle Barış ve Demokrasi Partisi grup önerisinde eğer ciddi müşahhas, somut iddialar varsa bunlar tetkik edilmelidir, değerlendirilmelidir, üzerine gidilmelidir. Yalnız, gündem bellidir, gündemi uzatmaya matuf grup önerisinin aleyhinde olduğumu beyan ediyor, Genel Kurulu tekrar saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)