GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: BDP GRUBUNUN, AĞRI MİLLETVEKİLİ HALİL AKSOY VE ARKADAŞLARININ CEZAEVLERİNDE SÜRGÜN CEZASI GİBİ UYGULAMAYA KONULAN ZORUNLU NAKİLLERİN NEDENLERİNİN ARAŞTIRILMASI AMACIYLA 5/5/2013 TARİHİNDE TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA VERMİŞ OLDUĞU MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGESİNİN, GENEL KURULUN 12 KASIM 2013 SALI GÜNKÜ BİRLEŞİMİNDE SUNUŞLARDA OKUNMASINA VE GÖRÜŞMELERİNİN AYNI TARİHLİ BİRLEŞİMİNDE YAPILMASINA İLİŞKİN
Yasama Yılı:4
Birleşim:15
Tarih:12.11.2013

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bugün BDP'nin vermiş olduğu grup önerisi üzerinde söz aldım. En kısa yoldan şunu ifade etmek gerekir ki bu öneriyi sonuna kadar destekliyoruz. Defaatle verilmiş benzer önerilerde de hep lehte oy kullandık ancak iktidar partisi oylarıyla, bir türlü gereken komisyon kurulamadı.

Ben, Malatya Milletvekilimiz Veli Ağbaba ve Muğla Milletvekilimiz Nurettin Demir'le birlikte Cumhuriyet Halk Partisinin bu dönem oluşturduğu cezaevleri komisyonunun bir üyesiyim. Komisyonumuz, 60'tan fazla cezaevine 150'yi aşkın ziyarette bulundu. Her bir ziyaretten sonra bu ziyarete özel olan raporlarımızı yayınlıyor ve kamuoyuyla paylaşıyoruz ancak ziyaretler arttıkça, benzer özellikler, dikkatimizi çeken konularda da özellikli raporlar yazıyoruz. Bunlardan bir tanesi de bugünkü konumuzla ilgili olan hasta mahpuslar raporu, hasta tutuklu ve hükümlüler raporuydu. Bu rapor Cumhuriyet Halk Partisi tarafından yazıldığında, ortaya konduğunda... Sayın Fatih kardeşimin biraz önce yapmış olduğu konuşma bu rapor olmadan olsaydı elbette bir karşılığı olabilirdi. Ben iktidar partisi adına Fatih Bey'in yaptığı konuşmanın yapıldığı bir ülkede milletvekili olmak çok isterim ama maalesef, öyle bir ülkede milletvekili değiliz şimdi. Fatih Bey söz söylüyor, söz uçuyor ama yazı kalıyor. İşte, kalan yazılardan bir tanesi bu rapor. Bu raporu bütün kamuoyuyla paylaştık, çok olumlu tepkiler aldı. Fatih kardeşimin bilgisi olması açısından ifade ediyorum ki Adalet Bakanımız bütçe konuşması sırasında "CHP'nin hastalar hakkındaki raporu bizim açımızdan yönlendirici olmuştur. Sorunların bir kısmını çözdük, önemli bir kısmı için çalışıyoruz." dedi ama Fatih diyor ki: "Böyle bir şey yok." Ama CHP'nin cezaevi komisyonunun raporu diyor ki Türkiye'de cezaevlerine sağlam girenin sağlam çıkma şansı yok, hasta çıkar ya da -hiçbirisi için temenni etmeyiz ama o görüntüler hepimizi her seferinde vicdanen çok rahatsız ediyor- cezaevinden hasta çıkmazsanız tabutla çıkıyorsunuz, bunun birçok örneği var. Cezaevleri hastalık üreten merkezler hâline gelmiş durumda. Her 3 mahkûmdan 2 tanesinin göz rahatsızlığı çektiği bir popülasyon düşünülemez. Tüm rahatsızlıklar açısından Türkiye'deki ortalamaların misliyle fazlasında istatistikler mevcut. Bu açıdan yani buradan çıkıp yaptığınız konuşmanın kendi seçim bölgenizde, Bakanlık bürokrasisinde, iktidar partisi sıralarında bir tebessümle karşılanması olabilir ama bunu diğer siyasi konularda yapınız. Böylesine ciddi konularda, 150 bine yakın tutuklu ve hükümlünün sizi takip ettiği -ve çok yakından izlediklerini Meclis TV'yi biliyorum- bir durumda birazcık eliniz vicdanınızda olsun ve çok açık bir şey söylüyorum size: Cumhuriyet Halk Partisi komisyonu özel bir statüye sahip değildir. Her milletvekili, kullanabileceği haklarla Adalet Bakanlığına başvurur, iznini alır gider. Bu Komisyonu 4 kişiye çıkarabiliriz Fatih Bey, siz bu komisyonda bizimle birlikte yer alabilirsiniz ve bu cezaevi gerçeğini görürsünüz. İşte, o zaman biraz önce yaptığınız konuşmadan -tırnak içinde söylüyorum- kendiniz utanç duyacaksınız. Bunu çok açıkça ifade etmek istiyoruz.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) - Müşterek komisyon kuralım, müşterek.

ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) - Meclisin kurulmuş olan komisyonlarının valilikten tahsisli eskortlarla sirenler çalarak, hem de uçak paraları, yemek paraları Meclis bütçesinden karşılanarak, önceden haberli şekilde gittiği, yaptığı ve her zaman muhalefetin temsilcileriyle iktidar temsilcilerinin çelişki içinde olduğu ve yazdığı raporların gerçeği yansıtmadığı bir durumda daha sivil bir komisyona ihtiyaç var. Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak böyle bir şeyi tesis etmiş durumdayız. 1 lirası ne partimizden ne de Meclisin bütçesinden, tamamı katılan milletvekillerinin kendi harcamalarıyla böyle sivil bir iş yapmaktayız. Bu da gerçekleri ortaya çıkarmakta. O zaman, işte bu kulaklar sizin kulaklarınızdan başka bir şey duyabilir. (CHP sıralarından alkışlar) Bu kulaklar Pozantı'daki çocukların çığlıklarını duydu. Bu kulaklar, genç kızların sütyenlerinin, pedlerinin arandığını duydu. Sincan Cezaevindeki babasının "Bir daha gelme" dediği, hem de İslami bir davadan yatan mahkûmun "Gelme." dediği 19 yaşına gelmiş 12 yaşındaki kızı hâlâ daha gidemiyor çünkü insanlık onuruna aykırı bir aramadan geçiriliyor mahkûm yakınları.

Şimdi, bu durumda, o kulakların bir şeyleri duyabilmesi, bu gözlerin görmesi için bir kere iktidar kibrinden arınmış olunması gerekiyor. (CHP sıralarından alkışlar) Bir kere, "Benim partim ne yapıyorsa doğru yapar.", "Benim bürokratım hep doğruyu söylüyordur.", "Benim cezaevi müdürüm" demeye başladınız mı, işte o zaman buranıza kadar devleti elde bulunduruyor olmanın ve iktidar olmanın, muktedirliğin kibridir bu, gözleri kör eder, kulakları sağır eder ama vicdanlarda da yara açar söyledikleriniz.

Tutuklu gazeteciler raporu yazdık biz, tutuklu gazeteciler raporu. Çin'le yarışıyoruz, Çin. Çin'i geçtik, Çin'i solladık. O Esed var ya, eski Esad, yeni Esed, "Kardeşim Esad"da bunlar görülmüyordu. Yeni Esed var ya, basın özgürlüğüne karşı sizden inanılmaz eleştiriler alan Esed, Esed'deki tutuklu gazeteci sayısı 1 iken bizde 4, Esed'i 4'e katlamış durumdayız. İşte, burada.

Biz bu cezaevi raporunu yazdık, Bülent Arınç çıktı, dedi ki -herhâlde beni kastediyor, diğer arkadaşlarım için bu ifadeyi kabul etmem mümkün değil- "Ben o arkadaşları yakından tanırım, böylesine İngilizce, Türkçe, bu kadar güzel bir raporu yazabilecek kabiliyette ve etkinlikte değil." Ben üzerime alıyorum bunu, diğer arkadaşlar için değil. Hemşehrim herhâlde beni eleştirdi, biz de çıktık, cevap verdik, şimdi de buradan söylüyorum: Evet, bu rapor bizim eserimiz değil, bu rapor sizin eseriniz, Adalet ve Kalkınma Partisinin eseri. (CHP sıralarından alkışlar)

Ve daha sonra, bir tutuklu milletvekilleri raporu yazdık biz. Yazmaz olaydık ama yazan değil yazdıran utanacak. Kendisi "Muhtar bile olamaz." yorumları arasında partisinin genel başkanı olmuş ama milletvekili olamamış birisine Cumhuriyet Halk Partisinin demokrasi anlayışı gereği açtığı yol bir yerde dururken, o yoldan geçip buralara gitmiş, şu koltukta otururken birisi, Türkiye'yi ilk kez tutuklu milletvekili ayıbıyla tanıştırdı.

Fatih Bey, açın raporu bir okuyun baştan sona. Raporun her yeri geçmişimizde tutukluyken milletvekili seçilen ve salıverilen örneklerle dolu ama bir tek bizde, iktidar partisi dışında, her muhalefet partisinden en az 1, toplam 8 milletvekili tutukluydu. Bir tanesi şu anda Cumhuriyet Halk Partisi sıralarına geri döndü. Kendi alanında dünyanın en ileri, organ transplantasyonunda en ileri bilim adamalarından bir tanesi. Yıllarca içeride tuttunuz, yıllarca sordu "Suçum ne?" diye ve onu her seferinde ziyarete gittiğimizde biz yüzümüzü öne eğdik. O, bize sordu "Suçum ne?" diye. Ne için salmıyorduk, niçin salmıyordu onu ve niçin burası müdahale etmiyordu? Delilleri karartırdı, kaçma şüphesi vardı. Evet, serbest kaldı, şu anda delilleri karartmakla meşgul, üç sıra arkanızda oturuyor. Kaçma şüphesinin aksine ve inadına da burada oturuyor, yasama faaliyeti yapıyor.

Şimdi, bir oturup düşünün bakalım, geçen sefer bunu söylediğimizde sizin "Kaçar, delilleri karartır." dediğiniz bir arkadaşınız burada, Meclisin en devamlı milletvekili. Siz de gidip tebrik ediyorsunuz "Hoş geldiniz." diyorsunuz. Başka bir sorumluluğunuz yok mu? İktidar partisinin bu konuda başka bir sorumluluğu yok mu?

Bakın, yurt dışından heyetler geliyor, her alanda konuşuyoruz. Türkiye'deki demokrasiyle ilgili konuşurken laf tutuklu milletvekillerine gelince, her partiden en az birer milletvekilinin tutuklu olduğunu öğrenince "tık" kalemi atıyorlar. O atılan kalemin "tık" diye masaya düşüş sesi var ya, hepimiz için bir utanç vesilesidir, ben o utancı kendi adıma taşıyorum, ama Cumhuriyet Halk Partisi elinden geleni yapıyor; hangi partiden olursa olsun tutuklu milletvekillerinin yanında, İbrahim Ayhan'ın da yanında, Engin Alan'ın da yanında ama iktidar partisi hiç üzerine alınmıyor. Ben diğer muhalefet partilerinin de birbirlerinin sorununa aynı duyarlılıkta yaklaşması noktasındaki iradeyi güçlendirmeleri gerektiğini düşünüyorum. Ama, bundan sonra, ne suçun türünü ne suçlunun etnik kökenini ne dinî inancını ne dilini, ırkını, mezhebini bir yere yapmadan, o kapıdan içeri girip bu saydıklarımın hepsine karşı kör olabilecek bir Meclis gözüyle artık cezaevlerine bakmak gerekir. Biz öyle yapıyoruz. Bu saydıklarımızın hepsine karşı körüz. Bizim gözümüz bir tek şeyi görüyor, gerçekleri görüyor. Bizim gözümüz bir tek şeyi görüyor, insan hakları temelinde yaklaşım. Bizim gözüm bir tek şeyi görüyor, hak ihlali varsa onu görüyor, tecridin, en büyük insanlık suçu olan tecridin Mussolini'nin "devlet intikamı" mantığında uygulanışını görüyor.

"İleri demokrasi" diyorsunuz ya ileri demokrasi; "ileri demokrasi" dediğiniz iş, en son, geçen hafta bütün Türkiye'de temayül yoklamaları yaptınız, mühürlediniz torbaları, aldınız, getirdiniz, Ankara'da kendiniz sayacakmışsınız; mühürlü demokrasi!

ÖZNUR ÇALIK (Malatya) - Seni ne ilgilendiriyor? Siz onu bile yapamıyorsunuz.

ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) - Gönüller mühürlendi, diller mühürlendi, kulaklar mühürlendi, gözler mühürlendi. Öyle bir noktaya getirdiniz ki artık, sadece bir kişi, sadece bir kişi her şeye karar veriyor ve o, tutuklu milletvekilleri olsun istiyor Türkiye'de, parti gruplarına ayar vermek için, "Aklı başında konuşurlar bundan sonra." diyor. O istiyor ki tutuklu gazeteciler olsun ve tutuyor diyor ki: "Hiçbirisi gazetecilik faaliyetlerinden dolayı tutuklu değil." İşte, kitap burada. Kitabı okuyunca "Siz yazmış olamazsınız." oluyor ama bunun içindeki her şey Başbakanı yalanlıyor, Başbakanı tekzip ediyor. İşte, hasta tutuklular raporu.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) - Bunların hepsi, bu Meclisin üzerine el basması gereken sorunlara işaret ediyor. Ben bunu iktidar partisi grup başkan vekilleriyle paylaşmıştım, bir kez daha paylaşıyorum.

Saygılar sunuyorum. (CHP ve BDP sıralarından alkışlar)