| Konu: | BDP GRUBUNUN, AĞRI MİLLETVEKİLİ HALİL AKSOY VE ARKADAŞLARININ CEZAEVLERİNDE SÜRGÜN CEZASI GİBİ UYGULAMAYA KONULAN ZORUNLU NAKİLLERİN NEDENLERİNİN ARAŞTIRILMASI AMACIYLA 5/5/2013 TARİHİNDE TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA VERMİŞ OLDUĞU MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGESİNİN, GENEL KURULUN 12 KASIM 2013 SALI GÜNKÜ BİRLEŞİMİNDE SUNUŞLARDA OKUNMASINA VE GÖRÜŞMELERİNİN AYNI TARİHLİ BİRLEŞİMİNDE YAPILMASINA İLİŞKİN |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 15 |
| Tarih: | 12.11.2013 |
FATİH ŞAHİN (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Barış ve Demokrasi Partisi grup önerisinin aleyhine söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Barış ve Demokrasi Partisi grup önerisi, cezaevlerinde uygulanan nakillerin nedenlerinin ve sonuçlarının araştırılması amacıyla Anayasa'nın 98'inci ve İç Tüzük'ün 104 ve 105'inci maddeleri gereğince Meclis araştırması açılmasını teklif etmektedir.
..-0-...
FATİH ŞAHİN (Devamla) - Meclis araştırma önergesinin gerekçesine baktığımızda, cezaevlerinde hukuk dışı ve keyfî uygulamaların olduğu, onur kırıcı muamelelerin yaşandığı, kapasitenin çok üzerinde tutuklu ve hükümlü barındırma gibi sorunların yaşanmakta olduğu, insan hakları ihlallerinin yoğun bir şekilde sürmekte olduğu ifade edilmekte. Gerekçenin ilerleyen satırlarına baktığımızda ise özellikle son dönemlerde yoğunlaştığı iddia edilen nakil olaylarının bir hukuka aykırılık hâli olarak yoğun bir şekilde uygulandığı ifade edilmekte.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye'de on bir yıldır yapılan reformlar sonucu büyük bir dönüşüm ve değişim yaşandı ve hâlen de yaşanmakta. Adalet sistemindeki değişikliklerle uluslararası standartların yakalanması konusunda hep beraber önemli mesafeler katettik. Özellikle Hükûmetimiz döneminde adalette, ceza infaz sistemi ve kurumlarında köklü değişiklikler yapıldı, yeni ve çağdaş yasal düzenlemeler hayata geçirildi. Bu anlamda bu Parlamento, bu konuda çok yoğun mesailer verdi ve üzerine düşen görevi harfiyen yerine getirdi. Bu reform sürecinde ceza infaz kurumu şartları iyileştirildi, insan hakları, temel özgürlükler konularında yüksek bir bilinçle hareket edildi. Amacımız, mahkûmların dört duvar arasında cezalarını tamamlamaları değil, onları rehabilite ederek topluma yeniden kazandırmaktır. Bu kapsamda, cezaevlerinin fiziki yapılarının iyileştirilmesi amacıyla başlatılan çalışmalar sonucu, 2002 yılından bugüne kadar uluslararası standartlara uymayan 210 ceza infaz kurumu kapatıldı. 2017 yılına kadar 196 ceza infaz kurumunun kapısına daha kilit vurulacak. Kapatılan cezaevleri uluslararası standartlara uygun hâlde olmadığı için kapatıldı ve kapatılmayanların da uluslararası standartlara uygun bir hâle getirilmesi için çalışmalar yürütülmekte. Bu kapsamda, cezaevi personeli sayısı ve niteliği artırıldı. Tutuklu ve hükümlülerin canları ve sağlıkları devletin güvencesi altındadır. Hükümlü ve tutukluların gıda, sağlık, barınma ve benzeri gibi temel ihtiyaçları ceza infaz kurumları bütçesi tarafından karşılanmaktadır.
Az önce Barış ve Demokrasi Partili hatibin iddia ettiklerinin aksine 2012 ve 2013 yılında cezaevlerinde kötü muamele ve işkenceye yönelik somut hiçbir olay ve şikâyet yetkili mercilere intikal etmemiştir. Hatibin anlattığı fotoğraf eski Türkiye fotoğrafına çok uymakta. Âdeta, kendisi, burada 1990'lı yılların Türkiye'sini tasvir etti. Ancak, iktidarımızdan sonra artık böyle bir fotoğraf yaşanmaması için var gücümüzle çalıştık. Sorunların sıfır olduğunu elbette ki söyleyemeyiz. Ancak, kötü muameleye ve işkenceye karşı toleransımızın, müsamahamızın sıfır olduğunu çok net bir şekilde ifade edebiliriz.
Şu hususun da özellikle altını çizmek istiyorum ki iktidara geldiğimiz 2001 yılında cezaevinde bulunan her 100 kişiden 50,4'ü tutukluyken, geldiğimiz bu noktada şu anda her 100 kişiden 23'ü tutuklu bulunmaktadır. Bu konuda Avrupa Birliği standardının 24,8 olduğu dikkate alındığında, Türkiye'nin, insan hakları noktasında, demokrasi noktasında katettiği mesafe çok açık bir şekilde anlaşılmaktadır.
Değerli milletvekilleri, bu değişim ve gelişim sürecine ivme kazandıran temel unsur, insanı ve insan haklarını merkeze koyan yönetim anlayışıdır. Başta Avrupa Birliği olmak üzere, diğer ülkeler ve uluslararası kuruluşlarla yapılan iş birliği çalışmaları ve bu kapsamda yürütülen projelerin de bu sürece olumlu katkısı olduğunu hep birlikte görmekteyiz.
Yargı sisteminde yaşanan sorunları başlıca 4 başlık hâlinde toparlayabiliriz; bunlar: Mevzuattan kaynaklanan sorunlar, insan unsurundan kaynaklanan sorunlar, fiziki şartlar ve altyapıdan kaynaklanan sorunlar ve ceza infaz sisteminden kaynaklanan sorunlar.
Türkiye'de ceza infaz sistemindeki iyileştirmelere burada kısaca değinmek istiyorum: Cezaevleri ulusal ve uluslararası denetime açıldı. Cezaevlerini düzenli denetleyen ve sivil bireylerden oluşan cezaevi izleme kuruluşları oluşturuldu.
Ceza infaz kurumlarında görev yapan personelin mesleki yeterliliğinin artırılması için dünya standartlarında 4 eğitim merkezi kuruldu.
Tüm ağır ceza merkezlerinde denetimli serbestlik şube müdürlükleri kuruldu ve denetimli serbestlik uygulaması hayata geçirildi.
Ceza infaz kurumlarındaki sağlık hizmetlerinin Sağlık Bakanlığı tarafından verilmesine olanak tanıyan protokol hayata geçirildi.
Adli kontrol müessesesi hayata geçirildi ve adli kontrol uygulaması için öngörülen üç yıllık ceza sınırı ortadan kaldırıldı.
Tutuklu ve hükümlülere, yakınlarının ağır hastalığı veya ölümü hâlinde mazeret izni hakkı tanındı.
Koşullu salıverilmelerine bir yıl veya daha az süre kalan hükümlülerin, kalan cezalarını denetimli serbestlik tedbiri uygulamak suretiyle infaz etmeleri imkânı getirildi.
İnancı gereği veya vegan/vejetaryen gibi özel durumu olan hükümlü ve tutukluların beslenmesinin sağlanması, haftalık yemek listesinin görülüp takip edilecek yerlere asılmasıyla ilgili, mevzuatımızda gerekli değişiklikler yapıldı.
Metris R Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu açılarak bakıma muhtaç veya akıl hastalığı dışında ruhsal rahatsızlığı bulunan hükümlü ve tutukluların burada tedavi edilmeleri sağlandı. Bununla birlikte, iki ayrı R tipi cezaevinin yapımı da devam etmektedir.
İşkence ve kötü muamelenin önlenmesi konusunda ceza infaz kurumları ulusal ve uluslararası denetime açık olup bu kurumlar, ulusal düzeyde bağımsız izleme kurulları ve infaz hâkimliklerinin, uluslararası düzeyde ise Avrupa İşkenceyi Önleme Komitesi ve Birleşmiş Milletler Keyfi Tutuklama, İşkenceyi ve Aşağılayıcı Muameleyi Önleme Komitesinin denetimi altındadır.
Ağır hastalığı veya sakatlığı sebebiyle cezaevi koşullarında hayatını yalnız idame ettiremeyen hükümlülerin iyileşinceye kadar cezalarının infazının ertelenmesinin önü açıldı.
Hükümlülere belli sürelerle mahrem aile görüşmesi imkânını sağlayan düzenleme hayata geçirildi.
Saygıdeğer milletvekilleri, cezaevlerinde uygulanan nakiller konusuna gelirsek, Türkiye'de bulunan ceza infaz kurumları, kanun, tüzük, yönetmelik, genelge, yönerge ve yapılan protokollerle idare edilmektedir. Keyfî yapılan muamelelere karşı hükümlü ve tutukluların her zaman ilgili yerlere şikâyet hakkı mahfuzdur. Şikâyetlere konu olan hususlarla ilgili olarak adli ve idari soruşturmalar yapılmaktadır. Bunun yanında, herhangi bir hak ihlaline karşı 135 bağımsız izleme kurulu, 141 infaz hâkimliği, cumhuriyet başsavcıları, adalet müfettişleri, ceza infaz kurumu kontrolörleri ile il ve ilçe insan hakları kurulları ve Kamu Denetçiliği Kurumu ceza infaz kurumlarında her zaman denetleme yapma yetki ve imkânına sahiptirler.
Nakillerle ilgili olarak ise, 13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Kanun'un 56'ncı maddesi ve 18/6/2012 tarih ve 151 no.lu Nakil Genelgesi gereği nakil yapılmakta olup dönemsel olarak mahallinde yargılanan tutuklulara yer açmak amacıyla kapasiteleri müsait ve yeni yapılmış ceza infaz kurumlarına hükümlülerin nakilleri yapılmaktadır. Dönemsel olarak nakil işleminin yapıldığı bölgelerde, yapımı devam eden cezaevi inşaatlarının bitmesi hâlinde yeniden o bölgelere gitmek isteyen hükümlülere bu imkân sağlanacaktır. Örneğin, Diyarbakır ilinde yapımı devam eden kampüs ceza infaz kurumlarının, Şırnak, Siverek, Doğubeyazıt'ta yapımı devam eden ceza infaz kurumlarının inşaatı bittiği takdirde bu bölgelere gitmek isteyen hükümlülere bu imkân sağlanacaktır. Ayrıca, nakillerin sadece ring aracıyla yapılmadığını, uçakla da nakillerin gerçekleştirildiğini ve hükümlülerin daha hızlı ve sağlıklı ortamlarda nakillerinin sağlandığını burada ifade etmek istiyorum.
Değerli milletvekilleri, her geçen gün insan hakları karnesi düzelen, aleyhine yapılan müracaatlar azalan bir Türkiye hedefine hep birlikte adım adım ilerliyoruz. Demokrasinin güçlendirilmesi, hukuk devletinin inşası, güven veren adaletin tesisi noktasında çok önemli adımlar attık, atmaya devam ediyoruz. 30 Eylül 2013 tarihinde açıklanan demokratikleşme paketi, özellikle insan hakları ve temel hak ve özgürlükleri ilerletmeyi amaçlamaktadır. Bu uygulamalar yürürlüğe girdiğinde devletimiz, partimizin ve Hükûmetimizin 2023 vizyonuna, uluslararası standartlara uygun bir yargı ve ceza infaz sistemiyle halkımıza hizmet etmeye devam edecektir.
Arz ve izah ettiğim nedenlerle Barış ve Demokrasi Partisinin grup önerisinin aleyhinde olduğumuzu ifade ediyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)