GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: TÜKETİCİNİN KORUNMASI HAKKINDA KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
Yasama Yılı:4
Birleşim:14
Tarih:07.11.2013

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun Tasarısı'nın 31'inci maddesi üzerine vermiş olduğumuz önerge üzerinde konuşacağım ama önergeye gelmeden önce de yine tüketicinin korunmasıyla ilgili, keşke Bakan da burada olsaydı, ona bir soru önergesi verdim ama Bakan burada olmadığı için umarım arkadaşlar kendisine iletirler.

Aslında, tüketicilerden en çok mağdur olanlar -tüketici kredisiyle birlikte- otomobil alan tüketiciler. Bu alanda iki şekilde mağduriyet mevcut. Bir tanesi, bu vatandaşların karşılığını bulamaması Türkiye'de. Nasıl karşılığını bulamamaları? Yani, problemleriyle ilgili karşılık bulamıyorlar. Aslında, Avrupa'dan baktığınızda veya... Hükûmetinizin övündüğü bir şey var, Türkiye en büyük otomobil üreticilerinden biri olarak kabul ediliyor. Baktığınız zaman böyle ama Türkiye'de kullanılan otomobillerin yüzde 75'ine yakını ithal yani Türkiye tam bir otomobil pazarı, yabancı otomobil pazarı. Peki, bu otomobiller Türkiye'ye girdiğinde gerekli denetimden, gerekli testlerden geçiyor mu? "Tabii ki. Bunlar uluslararası kartel, sermaye; bunlara ihtiyaç yok." diyeceksiniz. Doğrudur, ihtiyaç yok belki, hepsinin standartları var ama bir problemle karşılaştıklarında tüketiciler karşılarında muhatap bulamıyorlar. Neyle korunmaları gerekiyor? Tüketiciyi koruma yasasıyla korunmaları gerekiyor. Peki korunuyorlar mı? Hayır, korunmuyorlar.

Yine, Türkiye'de üretim yapan çok dev bir otomobil üreticisinin ama Türkiye'de üretmediği modellerinde, 2010 ve 2011 yıllarında, yağ yakma problemiyle karşılaşılıyor. Bu yağ yakma problemi sonucunda, insanlar bireysel olarak mahkemelere başvuruyorlar. Mahkemeyi kazananlar var, kaybedenler var ama çoğunluğu mahkemeyi kazanıyor. Tabii, kazanırken bu, bir elin beş parmağını geçmiyor kazananların sayısı ya da başvuranların sayısı çünkü Türkiye'de hak aramak henüz çok gelişmiş bir vaka değil ama mahkeme bunların lehine karar veriyor. Tüketici yasası şunu getiriyor: Herkes bireysel olarak başvuracak, uğradığı mağduriyetin karşılığını mahkeme kanalıyla alacak. Yine, bugün Kocaeli'de böyle bir mağdur vatandaş, mahkemeye gitmeden, satın aldığı şirkete başvuruyor ve diyor ki: "Ben bu şekilde mağdurum, otomobilin değişmesini istiyorum." ve değiştiriliyor ama sadece o vatandaşın otomobili değiştiriliyor, binlerce insan... 2010 model ve 2011 model, üç ayrı modelde aynı problem var, tespit edilmiş problem var; mahkeme kararlarıyla, bilirkişi kararlarıyla tespit edilmiş problem var. Peki, böyle olunca, yani tüketicilerin tek tek başvurması, mahkeme kararı aldırması yerine, işte, tüketiciyi koruma kanununda olması gereken şeylerden bir tanesi de bu. Ama baktığınız zaman bu tüketici koruma kanununa, böyle bir şey görmüyorsunuz. Ne görmemiz gerekiyor? Birden fazla üründe, aynı üründe, eğer ayıp, gizli ayıp -neyse artık- tespit edilmişse ve bu, ilgili kurumlar tarafından ve bilirkişi heyetleri tarafından tespit edilmişse bunların geri çağrılması gerekiyor üretici firma tarafından. Peki, bunu kim yapıyor? Avrupalı, aynı otomobiller için yapmış, üç ayrı model için, 2010, 2011'de üretilenler için bunları yapmış ama Türkiye bunu yapmıyor. Niye yapmıyor? Çünkü bugün çıkardığınız yasa da yine o kartelleri, büyük üreticileri kolluyor. Yine, bu yasanın içerisinde tüketici yok arkadaşlar. Bakın, Reklam Kurulunu oluştururken bile tüketicinin temsilcisi en az sayıda temsil ediliyor, devletin bütün kurumları yerleştiriliyor ama tüketici derneklerinden bir kişi alınıyor. Onun için tüketici yok bu yasanın içerisinde.

Size, yine -zamanım az kaldı- bir örnek vermek istiyorum: Türkiye'de kredi kartları yeni kullanılmaya başlandığında ilk kredi kartı -herkesin hatırlayacağı gibi- bir Türk şirketine ait bir karttı, alışveriş kartıydı bu, bir banka kartı değildi, daha sonra bir banka satın aldı. Sonra, bu kredi kartının 1 milyon 200 bin adetti Türkiye'deki sayısı ve bir günde bütün hesaplardan, bütün insanlardan bir ürün bedeli olarak 10 TL tahsil ettiler, ekstrelerine yansıdı ve tahsil ettiler. Altında şöyle bir not geçiyordu: "Eğer bu ürünü kabul etmiyorsanız istemiyorsanız lütfen yazılı olarak bize başvurun." diyordu. Bakın, 1 milyon 200 bin tane, 10'la çarptığınızda 11 milyon 200 bin TL yapıyor bunun karşılığı, cebine nakit olarak bir ayda koyduğu para. Ve bu şirket hakkında, bu kart hakkında tek kelime işlem yapılmadı. Neymiş? Üretici veya mağdur buna yazılı başvuracakmış. Böyle bir olayda ne yapması lazım Tüketiciyi Koruma Birliği Derneğinin, kurumların? İşte, o üretici firmaya veya onu dikte eden firmaya "Bu haksız kazancı geri ödemelisin, haksız tahsilatı geri vermelisin." demeli. Türkiye'de bu yapılıyor mu? Yapılmıyor.

Yine, kredi kartlarıyla ilgili birçok bankalarda hesaplarımız var, hesaplarımızdan dünya kadar para çekiliyor. Niye çekiliyor? "İşlem bedeli" diyor, "EFT bedeli" diyor, "fatura ücreti" diyor, diyor da diyor.

Peki, bu hesap niçin açılmıştır? Banka beni müşteri olarak kabul etmiş, paramı oraya yatırmam karşılığında hizmet verecek. Ama ne yapıyor? Bu hizmeti ücretlendiriyor, paramı da kullanıyor, hizmeti de ücretlendiriyor? Karşılığında ne yapıyorsunuz? Sadece kredi aldığınız hesaba...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

HAYDAR AKAR (Devamla) - ... ilişkin masraflar ortadan kaldırılıyor, bu da doğru bir şey değil.

Bu yasanın tüketici lehine değiştirilmesini talep ediyor, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)