Konu: | CHP GRUBUNUN, ISPARTA MİLLETVEKİLİ ALİ HAYDAR ÖNER VE 26 MİLLETVEKİLİ TARAFINDAN LÜBNAN'DA KAÇIRILAN PİLOTLARIMIZIN KAÇIRILMA VE ALIKONULMA NEDENLERİ İLE SERBEST KALMA SÜREÇLERİNDE YAŞANAN OLAYLARIN AÇIKLIĞA KAVUŞTURULMASI, ÜLKEMİZİN DIŞ POLİTİKASI VE SURİYE'YE YÖNELİK UYGULAMALARIN DİPLOMATİK AÇIDAN GELECEKTEKİ OLASI SONUÇLARININ ARAŞTIRILMASI AMACIYLA 25/10/2013 TARİHİNDE TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA VERİLMİŞ OLAN MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGESİNİN, GENEL KURULUN 7 KASIM 2013 PERŞEMBE GÜNKÜ BİRLEŞİMİNDE SUNUŞLARDA OKUNMASINA VE ÖN GÖRÜŞMELERİNİN AYNI TARİHLİ BİRLEŞİMİNDE YAPILMASINA İLİŞKİN |
Yasama Yılı: | 4 |
Birleşim: | 14 |
Tarih: | 07.11.2013 |
ALİ HAYDAR ÖNER (Isparta) - Teşekkürler Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekillerimiz; bugün bir çağrı yapacağız. 9 Ağustos 2013 tarihinde, Beyrut'ta, Türk Hava Yolları pilotları Murat Akpınar ile Murat Ağca kaçırıldılar. Yetmiş bir gün sonra, 20 Ekim 2013 tarihinde 23.15'te salıverilen pilotlar Katar'a ait özel bir uçakla İstanbul'a getirildiler, Sayın Başbakan ve yakınları tarafından karşılandılar. Salıverilmeleri herkesi mutlu etti ancak bu sürece nasıl gelinmişti? Pilotlar kurtulmanın, özgürlüklerine ve ailelerine kavuşmanın sevinci ve heyecanıyla duygusal yoğunluk içinde herkese teşekkür ettiler. Kendilerine geçmiş olsun diyor, aileleriyle birlikte ulusça sevinçlerini paylaşıyoruz.
Hep birlikte, 5N 1K için düşüncelerimizi paylaşalım.
Sayın milletvekilleri, "Stratejik derinlik ve komşularla sıfır sorun" sloganı altında yola çıkılmıştı. Ermenistan'la, İran'la, Irak'la, Suriye'yle, Kıbrıs Rum Yönetimi'yle, Yunanistan'la sorunlar sıfırlanacak idi, Gürcistan ve Bulgaristan'la zaten ilişkiler olumlu seyretmekteydi. Sonra ne oldu? Ermenistan'la sorunları çözeceğiz derken, iki millet bir devlet olarak anıldığımız Azerbaycan'la ilişkilerimiz sarsıldı. İşgalinde vebalimiz bulunan Irak'ta başımıza çuval geçiren Amerikan askerlerine dua ederken "Ne muhtırası, müzik notası mı veriyorsunuz?" gibi anlamakta zorluk çektiğimiz ifadeler kullanıldı. Irak'ı bir bütün olarak ele almak yerine, uzun süre sadece Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi'yle ilişkilere ağırlık verdik. Şimdi, ilişkileri dengelemeye çalışıyoruz. Bu sürece de Cumhuriyet Halk Partisinin iki değerli milletvekili Sayın Loğoğlu ve Sayın Korutürk'ün katkılarda bulunduğunu belirtmekten onur duymaktayım.
Kıbrıs Rum Yönetimi'yle ilişkilerimiz ayrı bir başlıkta değerlendirilmesi gereken sorunlar yumağına dönüştü. İran'la ilişkilerde kabul edemeyeceğimiz olumsuzluklarla karşılaştık. Sayın Başbakanımız İran Cumhurbaşkanı ve dinî lider tarafından hepimizi üzen bir durumla karşı karşıya bırakıldı.
Sorunlar çok ama asıl konumuz Suriye ile ilişkiler ve kaçırılan pilotlarımız. Suriye ile âdeta can ciğer kuzu sarmasıydık. Baştaki yöneticileri diktatördü ama "Kardeşim Esad" diyebiliyor, Şam'da ortak bakanlar toplantısı yapıyor, anlaşmalar imzalıyor; sandıktan yine Aziz Yıldırım'ı ezici çoğunlukla çıkaran Fenerbahçe ile Suriye'nin gözde takımı El İttihat 3 Nisan 2007'de karşılaşma yapıyorlardı. İş bununla da kalmıyor, Esad ve Erdoğan aileleri Türkiye'nin gözde tatil bölgelerinde kameraların ilgi odağı oluyordu. Sonrası? Sonrası hiç de iyi değil. Ne olduysa oldu "Kardeşim Esad" iken bir anda "Zalim Esed" olan komşumuzla kanlı bıçaklı oluverdik. Esad nush ile uslanmamış, muhalifleri desteklenerek devrilmek zamanı gelmişti. Bu aşamada Suriye'nin yurt içindeki ve yurt dışındaki rejim muhalifleriyle bir araya gelindi, mülteciler kabul edildi. "Mülteci kampı" adı altında muhaliflerin bir kısmına silahlı eğitim verildiği, sınırların yolgeçen hanına döndüğü gerçeğiyle karşı karşıya kalındı. Hatay'da, Reyhanlı'da kardeşlerimiz suikastlarda hayatlarını kaybettiler. Kendilerine Allah'tan rahmetler diliyoruz. Kayıplar Hatay'la sınırlı kalmadı, sınır boylarında da kayıplar, acılar yaşadık. Sayın Başbakan da sınır boylarında savaş nutukları attı, tez zamanda Emevî Camii'nde namaz kılmaktan söz etti. Şam rejimi er geç yıkılacaktı ama Sayın Başbakanın ve gözde Dışişleri Bakanının öngörüleri bugüne kadar gerçekleşmedi.
Esad'ın öldürdüklerine, ÖSO'nun, Özgür Suriye Ordusu'nun, El Kaide'nin, El Nusra'nın ve benzeri örgütlerin öldürdükleri karıştı. Kimyasal silahlarla öldürülenler ile klasik silahlarla öldürülenler, kafası kılıçla kesilenler ile ciğerleri yenenler acıları, ızdırapları çoğalttılar. İnsanlık dışı görüntüler ortaya çıktı.
AKP hükûmetleri kimlere destek verdi de ABD desteğinden mahrum kaldı, yalnızlaştı? Derin stratejiden değerli yalnızlığa dönüşüldüğü söylendi ama düşülen trajik yanlışlıktı. Bunun "değerli yalnızlık" olarak adlandırılması da trajikomik bir söylem olmaktan öteye geçemedi.
Değerli milletvekillerimiz, bu süreçte pilotlarımız niçin kaçırıldı? Hükûmet politikalarının kaçırılmaya etkisi olmuş mudur? 9 Lübnanlı, Şam'daki 127 kadın mahkûm salıverildiler. Bunların pilotlarımızın salıverilmeleriyle ilgisi var mı? Sayın Başbakan alana gittiği hâlde sadece resim çektirmekle yetindi de niye kurtarılmanın kahramanlık öyküsünü anlatmadı ya da "Kusura bakmayın, bizim de bu işte hatamız oldu." diye öz eleştiride bulunmadı? Fidye verildi mi, verildiyse ne kadar verildi? Kim verdi? Niçin güçlü ülke Türkiye'nin Türk Hava Yollarıyla değil de Katar'ın özel bir uçağıyla getirildiler? Bundan sonra yeni kaçırılmalar, rehin almalar, şantajlar olabilecek midir? Biliyorsunuz, o süreçte Dışişleri Bakanlığımız, Lübnan'daki yurttaşlarımızın ülkeyi terk etmeleri, Hükûmete danışılmadan yeni ziyaretler yapılmaması bildirilmişti. Hükûmet kendi yanlışlarından bir kahramanlık öyküsü uydurmaya çalıştı. Şimdilerde de güncel olan öğrenci evleriyle gündemi değiştirmeye çalışıyor.
Değerli milletvekillerimiz, Sayın Başbakan'ın, bir iki istisna belki vardır ama, Türkiye'nin öğrencilerine, ailelerine, ulusumuza hakaret etmeye hakkı yoktur çünkü burada iktidar kendi yanlışlarından bir oy devşirme sürecine girmeye çalışmaktadır. Ailelerin hassasiyetlerini kaşıyarak bundan kazanım beklemektedir. Başbakan bir şey söylüyor, yardımcıları birbirine benzemeyen ifadeler kullanıyorlar. 2012, 2013 verilerine göre; ön lisans, lisans ve yüksek lisans öğrenci sayısı 4 milyon 975 bin 690. Bunlardan 414.969 öğrenci yurtta kalıyor. Hangi milletvekiline yurt için talep gelmedi söyleyebilir misiniz? Çocuklar yurtlar dışında olumsuz koşullarda barınmaya çalışıyorlar ve istikballerini kazanma gayreti içindeler. 2.241 yurttan 1.873 yurt özel. Niçin yeterince yurt yapmadınız, çocuklarımızı sıkıntılarla baş başa bıraktınız? Yeri geldikçe "Şunu başardık, bunu başardık." diyorsunuz ama en çok önem verilmesi gereken üniversite gençliği ve geleceğimiz değil mi? Niye bu konularda ihmal içindesiniz ve bu konuları niye önemsemiyorsunuz?
Saygılar sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)