| Konu: | TÜKETİCİNİN KORUNMASI HAKKINDA KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 13 |
| Tarih: | 06.11.2013 |
CHP GRUBU ADINA HASAN ÖREN (Manisa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun Tasarısı üzerinde söz almış bulunuyorum ama bu kürsüye ne zaman çıksam kendime söz verdim AKP'nin bu ileri demokrasi anlayışıyla ilgili devamlı tekrarlayacağım.
TRT-3'te yani Meclis kanalında Hakan Şükür'ün nostaljik golleri gösteriliyormuş Sayın Bakanım, Başkanım. Eğer tüketiciyi koruma kanunundan daha önemliyse Hakan Şükür'ün o nostaljik golleri bu Meclisi TRT 3 vermiyor ise, bu Mecliste bu çalışmayı vermeyecek ise o zaman biz burada kendi kendimize spor mu yapıyoruz? Yani böylesi önemli bir konu...
MİHRİMAH BELMA SATIR(İstanbul) - Bizi yok mu sayıyorsun?
HASAN ÖREN (Devamla) - Meclis Başkan Vekilim, saat 19.00'dan sonra acaba gerçekten TRT 3 niçin bu Meclis çalışmasını vermez? Yani o her zaman "sandık" dediğiniz, sandığa gidip oy kullanan insanların gerçekten bizi denetleme hakları yok mu? Böylesine önemli bir tasarı görüşülürken onlar televizyonların başında bu boş koltukları görseler, yasamanın baypas edildiğini görseler acaba sizinle nasıl bir ilişki geliştirirler, anlamak mümkün değil.
Bu kanunla ilgili 2006 yılında Sayın Abdüllatif Şener bankalardan sorumlu Devlet Bakanıydı. O zamanlar çok yalvarmıştık kendisine. "Sayın Bakanım, ne olursunuz -komisyonda tartışıyorduk- bu kredi kartlarıyla ilgili yurttaşlarımızın kullanma alışkanlıkları gelişmiş ülkelerdeki gibi gelişmemiş." Promosyonla, iş yerlerine girerek bu kredi kartlarının özendirilmesi ve toplumdaki yaşayan insanlara verilmesinin sakıncalı olduğunu... "Buna bir limit koyalım. İnsanların aldığı aylıklarının, kazançlarının 2 katı, 3 katı, 4 katı, 5 katı olsun." dediğimizde hani o Gezi Parkı'ndan sonra Başbakanın söylediği faiz lobisi var ya, AKP'nin döneminde palazlanan, güçlenen, o gün de Abdüllatif Şener'e istedikleri boyunduruğu vurdular ve bu kredi kartlarıyla ilgili bütün vatandaşların ellerinde fazlasıyla olma imkânını sağladılar. 56 milyon kredi kartı, 17 milyon vatandaşın elinde. 17 milyon vatandaşın elinde 56 milyon kredi kartı var.
2002 yılında 6,5 milyar olan tüketici kredileri, o çok söylediğiniz, yakındığınız faiz lobisi tarafından 2013 yılı itibarıyla 232 milyara çıkmış. Bireysel kredi kartı, sokaklarda sattığınız kartlar, 2002 yılında 4,5 milyarmış, yani vatandaşın, izleyemeyen vatandaşımızın daha iyi anlayabileceği şekilde 4,5 katrilyonmuş, 2013 yılı sonu itibarıyla 81 milyara gelmiş. Yani on yıllık siyasi anlayışınız, uyguladığınız politikayla faiz lobisini yaratmışsınız ve bu ülkenin yüzde 62 dar gelirli insanını da kredi kartı mağduru olarak bir yana koymuşsunuz. 17 milyon kredi kartı kullanıcısının 2 milyonu icrai takipte...
EMİN HALUK AYHAN (Denizli) - Perte olmuş, perte.
HASAN ÖREN (Devamla) - ...1,5 milyonu eksik ödemede. Yani yüzde 20 ödemeden bahsetmiyorum, bir ay ödüyor, iki ay ödeyemiyor. 2010 yılı sonu itibarıyla 10 milyon vatandaş yüzde 20'sini ödüyor. 17 milyon kart, 13,5-14 milyon insan ödeme zorluğu içerisinde. Şimdi, BDDK diyor ki: "Ben kredi kartlarına sınırlama getiriyorum." Uyan, sabah oldu. 2006 yılında söylemiştik. Bu vatandaşların, kredi kartı kullanımıyla ilgili bu kadar özendirilir ise, sokaklarda bu kadar kredi kartı satılır ise, sonucunun bu olacağını söylemiştik. Şimdi, borçlu olan bu kadar kredi kartlısına çözüm getirmeden, BDDK, birinci yıl aldığınız aylığın 2 katı, ikinci yıl 4 katına çıkaralım uygulamasına geçiyor.
Peki, icrada olanlara gerekli çözümü getirmeyecek miyiz? 52 milyar yani 52 katrilyon para kazanmış bankalar. Türkiye'de en fazla para kazanan 10 firma içerisinde 8'i banka. Bunlar taşın altına ellerini koymayacaklar mı? Hamama girip biraz terlemeleri gerekli değil mi? O zaman ne yapalım? Bakın, kanun teklifleri var, benim de kanun teklifim var. İcrai işleme düşmüş olan arkadaşlarımızı -veya ödeme zorluğu çeken arkadaşlarımızla ilgili- kolaylaştırıcı, aldıkları aylığın içerisinden ödeyebilecek duruma getirelim ilk önce, ondan sonra beyaz sayfa açalım. 120 ay vade yapalım, faizleri silinsin, alınacak ücretler silinsin. Bu icrai işlemle ilgili devam eden dosyaları yüz yirmi ay vade yapalım. Bankalar bunun dışında yeni kredi kartlarını dağıtacaksa işte o zaman aldığı aylığın iki katıyla veya dört katıyla ilgili bulunan çözüm işe yarar. Yoksa 4 milyon insan kredi kartı ödeyemez iken siz şimdi "üç aylık" deseniz, "beş aylık" deseniz, bu kredi kartını sınırlandırsanız ne işe yarayacak? Hiçbir işe yaramayacak. E, siz Meclisi bypass eder iseniz sadece Bakanlar Kurulunda hatta Bakanlar Kurulunun ötesinde Recep Tayyip Erdoğan'ın iki dudağının arasından çıkan kararlarla, kanun hükmündeki kararlara bu işi yürütmeye kalkar iseniz Meclisin hâli de bu olur. Meclisin o "ceylan derili koltukları" denen halkın öyle bildiği yerlerde kimse oturmaz.
OKTAY VURAL (İzmir) - Ama "aşınmasın" diye.
HASAN ÖREN (Devamla) - Olabilir, o da olabilir. Evet, "aşınmasın" diye de olabilir.
Değerli arkadaşlarım, 2002 yılında 500 lira, 1.000 lira ücret alan bir arkadaşımız aldığı 1.000 liranın sadece 75 lirasıyla borçlanmıştı yani 1.000 lira para alan arkadaşımızın 75 lira borcu vardı. Öyle bir hâle getirdiniz ki ülkeyi pembe bulutların üzerinde tarif ediyorsunuz. E, bu kadar medya bana çalışsa ben de bundan daha iyisini yaparım, Cumhuriyet Halk Partisi de bundan daha iyi yapar, muhalefetin bütün partileri de bundan daha iyisi yapar.
OKTAY VURAL (İzmir) - Zaten yaparız canım.
HASAN ÖREN (Devamla) - TRT 3'ü bile siz "Muhalefetin sesi duyulur." diye kısıtlamaya gittiniz. Meclis Başkan Vekilleri bu konuda sıkıntı duymuyorlar. Ben sıkıntı duyarım o koltukta otursam. Benim emrimde olan, İç Tüzük'üyle beraber benim hükmettiğim bu Mecliste Hakan Şükür'ün attığı nostaljik gollerden daha değersizse ben orada oturmaktan sıkıntı duyarım. Niçin gecenin bu saatlerinde sabahlara kadar burada olacağız? Size anlatacak bir şeyimiz yok. Topu topu 25 milletvekili var. Peki, buradaki sesimizi halka duyurmak istiyoruz, onu da siz engelliyorsunuz.
ENGİN ALTAY (Sinop) - Hepsini çağıracağız şimdi.
HASAN ÖREN (Devamla) - Ondan sonra dönüp diyorsunuz ki: "Muhalefet çözüm üretmedi." E, peki, çözümü nerede üreteceğiz? Bu kürsüde üretmeyeceğiz mi? Bu kürsüden sizlere konuşmayacak mıyız? Ortak aklı bu yasamada ortaya koymayacak mıyız? Değerli arkadaşlarım, bu, Sayın Genel Başkanımızın söylediği gibi, bir diktatörlüktür. Eğer sandıktan çıkmayı, sandıktan çıkanları meşru görüyor iseniz onun Meclisi de meşrudur. Bu Meclise kısıtlama getiremezsiniz. Bu Mecliste biz bunları tartışmaz isek, bunları konuşamaz isek tüketicinin haklarını kimin koruduğunu, kimin korumadığını nasıl anlatacağız? İşte, çözüm getiriyoruz, bölün yüz yirmi aya. İnsanlar ödeme kolaylığını bulsunlar. Ödeme kolaylığını bulduktan sonra yeni koyduğunuz kuralın da işlemesini sağlayın ama buraya geldiğinde "faiz lobisi" diye yakındığınız, "faiz lobisi" diye yanına yaklaşmadığınız o bankalar yine size istediklerini yaptırıyorlar.
Türkiye'de 2002 yılında toplam 47 katrilyon yani bugünkü parayla 47 milyar borç varmış; Türkiye'de yaşayanların ev kredisi, araba kredisi aldığı bütün kredilerin hepsi 2002 yılında. 2013 yılı sonu itibarıyla 965 milyar yani eski parayla telaffuz etmeye kalkar isek 965 katrilyon. Sıfırları atmasaydınız Türkiye'yi, Türkiye'de yaşayan yurttaşların dilinin alışık olmadığı bir kelimeyle karşı karşıya bırakacaktınız, kentilyonla. Biraz daha gayret eder iseniz eski parayla 47 milyon olan Türkiye'deki yurttaşlarımızın borcunu 965 katrilyona çıkarmışsınız. Hani, fakir, fukara, gurabanın sizler temsilcileriydiniz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
HASAN ÖREN (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, kredi kartlarıyla ilgili sorunun çözümü bulunmadığı süre içerisinde yapılan düzenlemelerle halkın rahatlaması mümkün değildir. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Ören.