GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 10/753, 10/754, 10/755, 10/756, 10/757, 10/758, 10/759, 10/760, 10/761, 10/762, 10/763, 10/764, 10/765 SIRA SAYILI MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİNİN ÖN GÖRÜŞMESİ NEDENİYLE
Yasama Yılı:4
Birleşim:12
Tarih:05.11.2013

BDP GRUBU ADINA DEMİR ÇELİK (Muş) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi şahsım ve partim adına saygı ve sevgiyle selamlayarak dört siyasi partimizin spor ve sporda kullanılan dopinge ilişkin araştırma önergeleri adına söz almış bulunmaktayım.

Konuşmama başlamadan önce de öncelikle altıncı gününe girdiğimiz Türkiye ve Rojava arasında mayınlı tarlalar, tel örgülerle yetinmeyen zihniyetin yol açtığı utanç duvarlarının karşısında canını, bedenini ölüm orucuna yatırarak halkın ve toplumun temel meşru taleplerinin arkasında duran Nusaybin Belediye Başkanımız Sayın Ayşe Gökkan'a kararan vicdanlarımıza insanlığımızı yeniden hatırlattığı için buradan selam, saygılarımı iletiyor, başarı dilekleriyle ayın yedisinde yanında olacağımızı ifade etmek istiyorum.

Keza, bin üç yüz otuz üç yıl önce Kerbela'da mağdur ve mazlumların maruz kaldığı katliam, vahşet ve soykırımın yıl dönümü. Yine, inkârın, imhanın, tekleştirmenin, tek tipleştirmenin hareket noktasının ortaya çıkardığı, günümüzde Dersim'de vücut bulan, Alevilere Kahramanmaraş'ta, Sivas'ta layık görülen katliamların bir benzeri bin üç yüz otuz üç yıl önce Kerbela'da yaşanmıştı.

Biz öncelikle bu katliamı kınıyor, insanlığın barışa, özgürlüğe erişmesine vesile olacak bir Muharrem geleceğini paylaşmak istiyoruz.

Yine, bugün Urfa'nın Bozova ilçesinde Rojavalı mültecilerin de içinde bulunduğu bir minibüs şarampole yuvarlanarak 7 vatandaşın yaşamını yitirmesi, onlarca vatandaşın da yaralanmasıyla sonuçlanan elim bir kazayı da duymuş bulunmaktayız. Öncelikle, yaşamını yitiren vatandaşlara Allah'tan rahmet, yaralılara acil şifa dileklerimi iletiyor, trafik canavarına ilişkin bir duyarlılığın da Mecliste ertelenemez bir görev ve sorumluluk olarak gündeme alınması ricamı, talebimi iletmek istiyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle dört siyasi partinin insanlığın temel sorunlarından biri olan zararlı ve öldürücü fonksiyona, özelliğe sahip doping gibi bir sorunu Meclise taşıdıkları, Meclis araştırması ve gerekenlerin yapılması yönlü bir ortak noktada buluştukları için ben şahsım ve partim adına Mecliste grubu bulunan bütün siyasi partileri kutluyor, onlara bu yönlü duyarlılıklarından dolayı teşekkürlerimi sunuyorum. Bütün bu kötülüklerin ortaya çıkmasına neden olan tekçi, katı, merkeziyetçi devlet zihniyetinin aşıldığı, eşitlikçi, adil, özgürlükçü bir sivil anayasayı da birlikte, ortak kararlaştırmamızla halklarımıza kazandırabileceğimiz umudunu taşıyarak ve dileyerek konuşmama başlamak istiyorum.

Değerli Başkan, sevgili milletvekilleri; doping tarih boyunca olagelmiştir. Yeni değil, binlerce yıldır, Atina site devletlerinden bugüne bir yanıyla iktidara erişebilmenin hırsı, öbür yanıyla mülk ve maddiyatı sağlayabilmenin hırsına tabi tutulduğundan kaynaklı, insanlar doğal olan, ekosistemin parçası olan biyolojik varlığın doğal ve demokratik rekabeti yerine adil olmayan, hile içeren ve ötekini âdeta dolandırarak sahteci yöntemlerle ekarte etmeye dönük doping olmuştur, olacaktır da. Söz konusu olan, insanın biyolojik varlığının ötesinde, onu sosyal bir varlık olarak iktidara, egoya, güce tapınan bir noktada tuttuğunuzda, o ister istemez, ötekisini ekarte etmek adına başka yollara, yöntemlere, araçlara başvurmak durumunda kalır. Bu hileli yoldur. Sporla alakası yoktur. Sportif ve centilmenlikle bağdaşır bir özelliği, konumu dile getirilemez. Bu yönüyle de Uluslararası Anti-Doping Ajansı ve kuruluşların önemle üzerinde durmuş olmaları anlamlıdır. Anlamlı olan bu duyarlılığın Meclisimizde de gündemleştirilmiş olması da tarafımızdan takdirle karşılanır.

Ancak, Sayın Bakanım, doping ve dopinge yol açan ilaçlar zararlıdır, zehirdir, ölümcüldür. Ama esrar gibi, eroin gibi, kumar gibi zararlı ve ölümcül olan hastalıkları, kirleticileri, ölümcül ve tehlikeli olan bu maddeleri nasıl ki kanunla, yasalarla bertaraf edip toplumun gündeminden çıkaramadıysak tek başına ceza, tek başına kanun, tek başına yasa bizi sporda kullanılan doping maddelerine erişilmekten alıkoyamaz. Bu, her şeyden önce bir zihniyet işidir; bu, her şeyden önce topluma ve toplulukların ihtiyaçlarına meşru zeminde yaklaşıp yaklaşmadığımızın kendisidir.

Biz her şeyi iktidara, her şeyi hiyerarşiye, her şeyi güce tabi tutarsak ve bu anlamda, her şeyi, gücü elinde bulunduran, iktidarda olanın etrafında ve yörüngesinde dönen bir ilişkiye dönüştürürsek spor da kirlenir, sporcu da kirletilir. Hele hele günümüzde, maddiyatın, paranın ön plana çıktığı, her şeyin piyasalaştırılıp taşeronlaştırıldığı, ticari metaya dönüştürüldüğü bir ortamda spor da, sportif faaliyetler de bundan azade değildir, bundan nasibini almıştır ziyadesiyle. Nasibini almıştır çünkü söz konusu olan dolardır, söz konusu olan altındır, söz konusu olan madalyadır, söz konusu olan statüdür, söz konusu olan iktidardır. O yönüyle bundan insanı uzak tutmak her şeyden önce yasadan ve cezadan bağımsız zihniyetin değişimidir, zihniyetin dönüşümüdür. Buna yol açabileceksek, buna ilişkin ekosistemin bizatihi parçası olan insanın insan üzerindeki tahakkümüne son vereceksek, insanın doğa üzerindeki tahakkümüne son verebileceksek, doğal, demokratik, ekolojik bir topluma yol açabileceksek bu zararlılara ihtiyaç duymadan insanlar barış içerisinde, demokratik ve meşru zeminde her türlü yarışa koşarlar. Dün koşuyordu. Bu insanlar spor profesyonelleştirilmeden, spor ticarileştirilmeden, metalaştırılmadan önce, onlar köylerinde, mekânlarında, sahalarında, alanlarında atletizmden her türlü sportif faaliyetlere açık alanda, bu işi, yürütüyorlardı ama ne zaman ki spor da bir kısım amaçlara ulaşmak adına kullanılan bir araca dönüştürüldü, bu araç üzerinden insanlar bir kısım maddi koşullara, olanaklara ulaşmanın aracı durumuna dönüştürüldü, o zaman spor da, sporcu da kirletildi, kirletiliyor. Bu manada da öncelikle yapılması gereken her şeyden önce profesyonelleştirmek ve ticarileştirmek zihniyetinden insanları kurtaran, meşru ve demokratik zeminde yarışı amatör ruhla ama amatörce her alanda ve mekânda yapacak alanlara dönüştürebilmeliyiz. Ankara'nın ana arterleri, caddeleri ve sokakları, İstanbul'un, İzmir'in, yetmez, tüm metropol kentlerimizin ana caddeleri, ana arterlerinde insanlar bırakın spor ve sportif faaliyetlere katılmak, yapmak neredeyse nefes alamaz, kuşatılmışlığın tahakkümü altında iktidar karargâhlarının hegemonik ilişkisi içerisinde özgürlüklerinden yoksun bırakılmıştır. O sokaklar bu manada demokratik ve sportif yarışmaların alanına dönüştürüleceğine izbe, kör karanlık alanlarında, sokaklarında tabletlerin, eroinin, esrarın satıldığı izbe noktalara dönüştürülmüştür. Biz dopingi üreten, biz eroini, esrarı üretip her türlü gümrük duvarlarına rağmen dünyanın bir ucundan öteki ucuna sınır tanımaz uluslararası ilişkilerin girift ve karmaşık yapısına müdahale edemezsek, itiraz edemezsek eroini, esrarı nasıl ki istemediğimiz hâlde yanımızda, yöremizde, sokağımızda, kentimizde görebiliyorsak doping de uluslararası tekellerin, uluslararası tröstlerin ürettiği bir meta olduğu sürece maalesef istemesek de gençlerimizin, sporcularımızın ulaşmak ve erişmek adına kıyasıya bir mücadele içerisine giriştikleri kirli bir rekabete dönüştürmüş oluruz. Ki, onun eseridir ki 2011, 2012, 2013 verileriyle ölen sporculardan buna kalkışan ve tenezzül eden sporcuların istatistiklerini Sayın Bakan paylaşıyor. Acıdır ama gerçektir, WADA yani Uluslararası Anti Doping Ajansının ifadesi ve istatistiklerine göre dünya genelinde yüzde 14 sporcu yani 7 sporcudan 1'i dopinge tenezzül edip başvuran bir noktadadır. Bu sayı ürkütücüdür. Bu sayı gün be gün iktidara ve metaya dönük bir alana dönüştürdüğümüz sürece çoğalacağa benzer. Bu manada dört siyasi partinin araştırma önergeleriyle doping ve doping maddelerine erişimi engelleyen araştırma önergesiyle birlikte engelleyen bir kısım kanunlara ihtiyaç duyması elbette ki bizim de arkasında ve yanında olacağımız ve bu manada da her türlü desteğimizi esirgemeyeceğimiz bir yaklaşımımız olacaktır. Ama yetinmemeliyiz, her şeyin ceza olmadığı, her şeyin yasa olmadığı, her şeyin kanunlarla şekillenemeyeceği, biçimlenemeyeceği, engellenemeyeceği gerçeğinin önünde dün olduğu gibi bugün de yüzleşerek bu gerçek nezdinde toplumsal ihtiyaçları demokratik meşru zeminde karşılayacak bir algı, bir anlayışla yaklaşmak ve bu manada da toplumun çoklu kimliğini, çoklu kültürünü esas alan, çoklu kimliğin birliği üzerinden yani tek tipleştirip, aynılaştırmadan, birbirine benzeştirmeden bu çoklu kimliğin, çoklu kültürün anlayışıyla soruna yaklaşmalıyız. Dili yasak, kimliği yasak, kültürü yasak, rengi yasak, başörtüsü yasak, pantolonla giriş yasak olan Meclis yerine özgürlüklerin derinliğine yaşandığı, herkesin istediği gibi yaşadığı inandığına ve inancına göre yaşamı kendisine hak gördüğü bir Meclis var edebilirsek bu Meclisten özgürlükleri toplumlara ve topluluklara kazandırabilirsek biz toplumsal noktada kirleticilere ve zararlılara ölümcül hastalıklara neden olan sorunları da karşılamış, ötelemiş ve bu manada engellemiş oluruz.

O yönüyle evet, sporda doping kabul edilmezdir. Sporda doping ölümcül hastalıklarla sonuçlanan bir başkasının hakkının gaspıdır. Adil ve eşitlikçi olmayan bir yarışa bu yarışa koşan ve koşturulan sporcusundan canlı varlığına zaman zaman metalaştırıldığı için atlara ve diğer yarışmacı hayvanlara da uygulanan, onların iradesine rağmen kendilerine uygulanan bu zararlıdan kurtulmak sadece ve tek başına kanunlarla biçimlendirilemez. Öncelikle rekabeti meşru zeminde tutan, iktidara, metaya, güce, erke ulaşım yerine insanların eşitlikçi olma ilkesi temelinde çokluğun, çeşitliliğin birliği ilkesi temelinde birlikte var olmanın birbirini bütünleyen, birbirini tamamlayan milyarlarca canlı organizmadan biri olduğumuz gerçekliğiyle öncelikle kendimizle, bireyin bireyle, bireyin toplumla, toplumun topluluklarla barışını ama yetmez, insanın doğayla barışını sağlayabilmeliyiz ki bu ve benzeri kötülüklerden, kirleticilerden uzak durabilelim. Bu anlayışı dinler reddetmiştir. Dinler iyiye, doğruya, güzele erişmenin en mukaddes yolu, yöntemidir. Onlar, bu işin üstesinden gelememişken "Hıristiyanlık, Musevilik, İslamiyet" gibi önemli ve kutsi dinler hâlâ insanlığın temel problemleri üzerine iyiye, doğruya güzele ulaştırmamışsa yapacak, kat edecek çok yolumuz var. Bu manada da meclisler önemlidir. Ama meclisleri sadece ve tek başına bir siyasal temsiliyetin cereyan ettiği alanlardan çıkarmalı, köyde, mahallede, kentte meclisleri çoğaltan, büyüten, bölgesel biyosistemin çeşitliliğine uygun bölgesel yönetimlerle demokratik, meşru ilişkileri de, yönetimleri de harekete geçirebilmeliyiz.

Bölgesel ilişkiler nezdinde idari, mali özerkliğe sahip yerel yönetimleri güçlü kılabilirsek, idari mali özerkliğe sahip yerel yönetimlerin meclislerini topluma ve topluluklara mal edebilirsek, kentinde, ilçesinde, yöresinde yaşanan sorunlarda onlarla sağlık konusunda, eğitim konusunda, kültür konusunda fırsat verebilirsek bu sorunları yerinde, çoğalmadan, büyütmeden engelleyebiliriz.

Biz demiyor muyuz ki en nihayetinde doping zararlı ve ölümcül bir maddedir, kalıcı hastalıklara yol açan bir zararlıdır. Ama ondan öte, birey olarak biz, ama aynı zamanda toplum olarak hepimiz, ruhsal, bedensel, iyilik hâlinden yoksun, siyasal, sosyal iyi olma koşullarından uzak, bu manada da iyi olma hâlinden çok psikolojik, sosyal, kültürel sorunları, yoksunlukları yaşayan bir gerçeklikle bu ve benzeri zararlılardan uzak duramayız. Öncelikle ruhsal, bedensel, siyasal, sosyal iyihâli sağlayabilmeliyiz ki bu sağlık koşullarına sahip bireyden oluşan toplum da sağlıklı ruhsal, bedensel bir koşula; siyasal ve sosyal iyi olma hâline kavuşabilsin.

Bu yönüyle de Meclis, her şeyden ve herkesten önce bu sorumluluğun, cereyan ettiği, bu sorumluluğun sahibi olan bir mekândır. Bu mekânda özgürlüklerin, adaletin, eşitliğin harekete geçtiği, adalet, eşitlik üzerinden insanın insanı ezmediği, sömürmediği, insanın insanı baskılamadığı, baskılamak adına bir kısım araçlara ulaşmak adına bir kısım yöntemlere tenezzül etmediği bir ilişki insanidir, doğaldır. Doğal ve insani olan ilişkiyi de ertelemeden bu Meclisin, bu Meclis üzerinden de siyasal iradenin, siyasal partilerin harekete geçirip Türkiye halklarına, kimliklerine, inançlarına, hele hele muharrem ayı içerisinde olduğumuzdan hareketle tüm İslamiyet'in muharremdeki yaşanan acının, yasın yâd edilmesi, Kerbela'da yaşanan katliamın kınanmasındaki duyarlılığı dile getirmişken mağdur ve mazlum olan halkların, inaçların kimlikleri, kültürleri ve özgürlükleri hâlâ çözüm bekler pozisyondayken bu manada da o özgürlükleri sağlamak gibi bir aciliyetle karşı karşıya kalan Meclisin görevi, elbette ki bu özgürlükleri de es geçmeyen, dikkate değer bulan ve onlar üzerinde titreyen bir noktada yaklaşmalıdır.

Bu manada da sporda dopingi engellemek isteyen ve bu yönüyle de bir Meclis araştırması önergesi veren dört siyasi parti, her şeyden önce hepimizin temel problemi olan siyasal, sosyal problemlerimizin çözüm adresi olan sivil bir anayasayı halklarımıza kazandırmaktır diyor, bu gayret ve çabanın esirgenmeden partimiz ve grubumuz tarafından harekete geçirileceğini belirtiyor, hepinize saygılar sunuyorum.

İyi akşamlar diliyorum. (BDP ve CHP sıralarından alkışlar)