| Konu: | AFET RİSKİ ALTINDAKİ ALANLARIN DÖNÜŞTÜRÜLMESİ HAKKINDA KANUN TASARISI |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 106 |
| Tarih: | 15.05.2012 |
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkındaki Kanun Tasarısı'nı görüşüyoruz.
Konuya geçmeden, AKP'den milletvekili seçilen ve şu anda Parlamentoda görev yapan bir arkadaşımızın yazmış olduğu "Büyük Türkiye İdeali" adlı kitabın 194'üncü sayfasından bir alıntı yapmak istiyorum. Kitabında AKP'nin kuruluş amacını şöyle açıklıyor: "Katılımcı, demokratik, şeffaf siyaset, hukukun istinasız herkes için eşit olduğu Türkiye, hakkın ve adaletin tesis olduğu Türkiye." Bunlar gibi maddeleri sıralayarak on yıl önce bu çerçeve ile bir araya geldiğini anlatıyor. Tek hedefinizin daha özgür, daha zengin bir Türkiye olduğunu söylüyor ve "Bizler halka saygı, sevgi üretmek için bir araya geldik." diyor ve soruyor: "Bugün bunları sorgulamamızın nedeni nedir?" diyor: Size soruyor bana değil. "Bugün bunları sorgulamamızın nedeni nedir?" diye soruyor.
Arkadaşlar, lütfen, siz de aynaya bakın ve kendinize sorun, "Bu iktidar hastalığının bizde yarattığı tahribat nedir?" diye. Fuzulî'nin dediği gibi "Söylesem tesiri yok, sussam gönül razı değil."
Afet Riski Altındaki Alanlarının Dönüştürülmesi Hakkında Kanun Tasarısı'nın bir kısmını daha önce görüştük. Bu kanunla getirilmek istenenleri ve 14'üncü maddeye kadar geçen kısmı birazdan özetleyeceğim.
Dün Başbakanlık Özelleştirme İdaresi Başkanlığı tarafından yollanan rakamları, özelleştirme kitabını incelediğimde 32 milyar dolarlık özelleştirme yaptığınız görülmektedir. Bugün satacak vatan topraklarından başka bir şey kalmadığı için, sırayla, yabancılar da dâhil olmak üzere, ne varsa satıyorsunuz.
Bu arada sizleri kutluyorum. Enflasyonun yüzde 10'un üzerinde olduğu bir ülkede beş aydır çalışarak memur maaşlarına teklif ettiğiniz zam oranı 3+3. Bulmuş olduğunuz formül için sizi kutlamak gerekiyor.
Kanuna geldiğimizde, bu kanun ile vatandaşın malına mülküne göz diktiğiniz açıkça ortadadır. Aslında bu kanunun adının "Mülkiyet hakkını vatandaşın elinden alma, yerel yönetimleri etkisizleştirme yasası" olarak adlandırılmasının daha doğru olduğunu düşünmekteyim. Bana göre bu kanunu iki bölüme ayırmalıydınız: Birinci bölümde afet olmuş bölgelerin yeniden yapılandırılması. İkinci bölümde afet olmadan önceki durum, yani kanunun başlığında olduğu gibi kentsel dönüşüm. Afet sonrası oluşan tüm şartlar riskli alanların tümünde ve aynı şartlarda oluşacakmış mantığıyla düşünüldüğünde, böyle merkeziyetçi, siyasi iktidara büyük imkânlar tanıyan, mülkiyet hakkını ortadan kaldıran durum ortaya çıkar.
Değerli milletvekili arkadaşlarım, bu kanunla getirilmek istenenler ve 14'üncü maddeye kadar olan kısmı kısaca özetlersek, tasarı bu şekilde yasalaşırsa Çevre ve Şehircilik Bakanlığına büyükşehir belediyesi sınırları içerisinde dilediği gibi çalışma, istemediğiyle çalışmama yetkisi verilmektedir. Rezerv yapı alanıyla seçilmiş yerel yönetimlerin yetki alanına tecavüz edilmekte, belediyeler ile il özel idareleri baypas edilmektedir. Riskli alan tespitinde itirazların değerlendirilmesinde yurttaş hakları korunmamakta, yine bu kanun ile kamunun ve yurttaşların ortak kullandığı alanlar yapılaşmaya açılmaktadır. Yine bu kanun ile mera, yaylak ve kışlak olarak kullanılan alanlar yapılaşmaya açılmaktadır. Bu yasa ile tapusu sizde olan evinizi boşaltmanız istenebilir. Bir sabah ziliniz çalar ve zil çaldığında kapıyı açıp baktığınızda otuz gün içerisinde evinizi boşaltmanız istenebilir. Yine, bu kanunla, Türkiye'nin kalbi olan Anıtkabir, Ayasofya, Dolmabahçe gibi yerlerin taşındığına şahit olabilirsiniz. Yine, ihtiyacınız olduğunda, evinizi, arsanızı teminat gösterilip iş yapmak istediğinizde "Riskli alan, riskli bina" sürpriziyle karşılaşabilirsiniz. Yine, eş zamanlı çıkartılmaya çalışılan veya çıkarılan 2/B yasasıyla, sahip olacağınız, para ödeyeceğiniz arsalar, binalar elinizden alınabilir. Bu yasayla kamu ve özel mülkiyet artık olmayacaktır, kısaca her şey siyasal iktidarın iki dudağı arasında olacaktır.
Hepinizin bildiği gibi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde yargı adaletsizliğinden sonra -rekor Türkiye'ye ait biliyorsunuz, yargılandığı en çok konu yargıdaki adaletsizlikler- ikinci konu mülkiyet hakkıdır. Türkiye, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde OECD ülkeleri içerisinde rekor seviyede mülkiyet hakkı davasını kaybetmiştir. Bu yeni çıkacak kanunla birlikte bu rekor egale edilemeyecek bir seviyeye ulaşacaktır.
Bu yasa, yerel yönetimlerin yetkisini yok eden, yerinden yönetim ilkeleriyle bağdaşmayan, mülkiyet hakkını zayıflatan, hatta yürütmenin durdurulmasını ortadan kaldıran bir yasadır. "Kentsel dönüşüm" dendiğinde dünyada örnek alınan ödüllü proje Dikmen Vadisi Projesi'dir. Bu projenin içinde hukuki boyut var, sosyoekonomik boyut var, süreç yönetimi var, çıkarımlar ve öneriler var ama getirdiğiniz yasada vatandaşın malına mülküne göz dikme var.
Bu nedenlerden dolayı yasanın doğru olmadığını ifade ediyor, hepinize sevgiler, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Akar.