| Konu: | SÖZLÜ SORU ÖNERGELERİ |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 7 |
| Tarih: | 22.10.2013 |
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne) - Değerli milletvekilleri, Bakanlığımıza ve Hükûmetimize atfedilen soru önergelerini cevaplandırmak üzere huzurlarınızda bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Bu vesileyle geçmiş Kurban Bayramı'nızı tebrik ediyor, milletçe huzur içinde nice bayramlarda buluşmak üzere diyorum.
Sayın Mesut Dedeoğlu'nun (6/3948) esas no.lu sözlü soru önergesinin cevabını takdim ediyorum: İlaçların reçeteyle satılması yeni bir uygulama değildir; aksine, 1262 sayılı İspençiyari ve Tıbbi Müstahzarlar Kanunu ile 6197 sayılı Eczacılar ve Eczaneler Hakkında Kanun'da öteden beri mevcut olan ilaçların reçeteyle satılmasına ilişkin amir hükümler, Sağlık Bakanlığımıza bu konuda şikâyetler ulaşması üzerine genel bir yazı ile eczacılarımıza hatırlatılmıştır. Hekim dışında hiç kimsenin tedavi planı oluşturmak ve ilaç başlatma gibi bir yetkisi bulunmamaktadır. İlaç yarar zarar ilişkisi gözetilerek kullanılan bir madde olup hekime danışılmadan rastgele alınan ilaçların kullanılması sonucunda ekonomik yönden kıyas yapılamayacak kadar olumsuz neticelerle karşılaşılabilmektedir. Özellikle bazı ilaçların reçetesiz temini, uyarıcı ve bağımlılık yapıcı maddeler içermeleri sebebiyle ciddi sıkıntılara neden olabilmektedir. Öte yandan, ülkemizde aile hekimliği uygulaması ile sağlık hizmetlerine erişim kolaylaştığı gibi, aile hekimlerine muayene olmak da ücretsizdir. Hâlihazırda yeni bir çalışma yapılması zarureti bulunmamaktadır.
Göstermiş olduğunuz ilgiye teşekkür ediyorum.
Yine Mesut Dedeoğlu'nun Sayın Başbakanımıza atfettiği (6/4301) esas no.lu soru önergesinin cevabı: Ülkemizde iş kazaları ve meslek hastalıkları konusunda koruyucu sağlık hizmetlerinin verilmesi, teşhis ve tedavi, danışmanlık gibi hususlarda hizmet vermek üzere Ankara, İstanbul ve Zonguldak'ta üç meslek hastalıkları hastanemiz bulunmaktadır. Bununla birlikte, 11/10/2008 tarih ve 2701 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği'nin 22/1/2011 tarihli ve 27823 sayılı değişiklik ile 5'inci maddesinin (2)'nci fıkrası gereği, meslek hastalığı sonucu meslekte kazanma gücü kaybı oranları tespitinde esas alınacak sağlık kurulu raporlarını düzenlemeye Bakanlığımız meslek hastalıkları eğitim ve araştırma hastaneleri ve devlet üniversite hastaneleri yetkili kılınmıştır. Ayrıca, 5510 sayılı SGK Kanunu'nun 14'üncü maddesine göre meslek hastalığı, sigortalının çalıştırıldığı işin niteliğine göre tekrarlanan bir sebeple veya işin yürütüm şartları yüzünden uğradığı geçici veya sürekli hastalık, sakatlık veya ruhi arıza hâlleri olarak tanımlanmaktadır. Mevcut tanıma göre ülkemizde bir hastalığın meslek hastalığı olarak kabul edilmesinde bir kısıtlılık bulunmamaktadır.
Tunceli Milletvekili Sayın Kamer Genç'in Dışişleri Bakanımız Sayın Ahmet Davutoğlu'na (6/116) esas no.lu soru önergesine cevap: Türkiye Ulusal Geçiş Konseyini Libya devleti ve halkının tek meşru temsilcisi olarak tanımış, Libya'ya yönelik insani ve kalkınma yardımlarımızın finansmanı için Hükümetimiz 100 milyon dolar yardım taahhüdünde bulunmuştur. Bahse konu yardımlar hibe niteliğinde olup yetkili kurumlarımızın sorumluluğundadır. Ayrıca, Libya'ya acil ihtiyaçlarının karşılanmasını teminen 100 milyon doları nakit ihtiyaç kredisi, 100 milyon doları da ülkemizden temel ihtiyaç maddelerinin temininde kullanılmak amacıyla ticari kredi olmak üzere toplam 200 milyon dolarlık kaynak sağlanmasını öngören kredi anlaşması 6 Temmuz 2011 tarihinde Ankara'da imzalanmıştır. Kredi anlaşması, Türkiye'nin cari borçlanma faiz oranları üzerinden yapılmış olup benzer diğer kredi anlaşmalarında olduğu gibi 4749 sayılı Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanun'un 10'uncu maddesi bahse konu kredilere ilişkin anlaşmanın yürürlüğe girmesi konusunda Bakanlar Kurulunu yetkili kılmaktadır. Krediye konu olan meblağlar bir Türk bankasında Ulusal Geçiş Konseyi tarafından açılan iki hesaba transfer edilmiştir. Bilahare Ulusal Geçiş Konseyi 100 milyon dolarlık nakit ihtiyaç kredisini bu amaçla yetkilendirdiği resmî temsilcileri vasıtasıyla Libya Merkez Bankasının Bingazi Şubesine aktarmıştır. Bu işleme ilişkin belgeler kredi anlaşmasının ilgili maddesi uyarınca tarafımıza iletilmiştir. 100 milyon dolarlık ticari kredi ise bankacılık işlemleri çerçevesinde ülkemizde gıda, ilaç ve yakıt alımlarına tahsis edilmiştir. Kredi, faiziyle birlikte 2012 Mart ayında ülkemize geri ödenmiştir.
BAŞKAN - Sayın Bakan, öbür soruya geçmeden... Sayın Genç'in bir sorusu var, tek sorusu var zaten.
Buyurunuz Sayın Genç.
KAMER GENÇ (Tunceli) - Sayın Başkan, aslında, ben Dışişlerine sormuştum, Sağlık Bakanı cevap veriyor.
Bir defa, verdiği cevap yetersiz. O zaman bu 200 milyon doların bir kısmının çantalarla verildiği yazılıydı, şimdi başka cevap veriliyor. Ve hibe olduğu söyleniyordu, şimdi deniliyor ki: "Biz bu parayı geri aldık." Bunlarla ilgili belgeleri o zaman bize göndersinler. Yani bu verdikleri cevap gayriciddi bir cevap. O zaman -tabii, aradan çok uzun zaman geçmiş Libya'nın olayları üzerinden ama- bunlar "Çantada getirip verdik." dedi. Bizim de onun için "Bu çantayla 100 milyon doları nasıl getirdiniz verdiniz? Kime teslim ettiniz? Alanlar cebine attı mı atmadı mı?" diye bu konuda açık şeylerimiz var ama şimdi deniliyor ki: "Biz banka havalesiyle ödedik." Biz o zamanki duruma mı inanalım, şimdiki duruma mı inanalım? Verilen cevap kifayetsizdir, gerçekleri tahrif edecek şekilde cevap vermiştir. Ben eğer bu parayı Libya'da tahsil etmişlerse onunla ilgili belgeleri istiyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Genç.
Buyurunuz Sayın Bakan devam ediniz.
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Devamla) - Sayın Genç, Hükûmetimiz 100 milyon dolar yardım taahhüdünde bulunmuştur.
Tekrar okuyorum: Bahse konu yardımlar hibe niteliğinde olup yetkili kurumlarımızın sorumluluğundadır.
FARUK BAL (Konya) - Sayın Davutoğlu 300 milyon doları çantayla uçakla götürdü Sayın Bakan.
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Devamla) - 100 milyon...
FARUK BAL (Konya) - 300 milyon dolar...
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Devamla) - Ben cevabı okudum, tekrar isterseniz Sayın Bakana iletirim.
KAMER GENÇ (Tunceli) - Peki, o zaman niye cevap siz veriyorsunuz? O gelsin.
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Devamla) - Kütahya Milletvekili Sayın Profesör Doktor Alim Işık'ın (6/4088) esas no.lu soru önergesinin cevabını takdim ediyorum: 2012 yılı TÜİK verilerine göre Kütahya ili Pazarlar ilçemiz 5.664 nüfusa sahiptir. İlçenin merkez nüfusu 3.365'tir. İlçemizde 1 adet toplum sağlığı merkezi, 2 adet aile hekimliği birimlerinden müteşekkil 1 adet aile sağlığı merkezi, 3 adet sağlıkevi ve 1 adet (A2) tipi acil sağlık hizmetleri istasyonu mevcuttur. İlçemizde sağlık hizmetleri 3 hekim, 1 diş hekimi, 4 ebe, 4 hemşire, 4 toplum sağlığı teknisyeni, 2 tıbbi sekreter, 1 acil tıp teknisyeni ve 2 aile sağlığı elemanı ile verilmekte olup, toplam 19 sağlık personeli görev yapmaktadır. İlçede yaşayan vatandaşlarımız hastane hizmetlerini 30 kilometre uzaklıkta bulunan Simav Doçent Doktor İsmail Karakuyu Devlet Hastanesinden almaktadırlar. Hâlihazırda ilçede verilen sağlık hizmetleri herhangi bir eksiklik, aksaklık veya kesintiye sebebiyet vermeksizin özenle sürdürülmekte olup ihtiyaç olması ve gerekli kriterlerin karşılanması durumunda yeni sağlık yapılarının planlanması mümkündür.
Ardahan Milletvekili Sayın Ensar Öğüt'ün (6/3759), (6/3757) esas no.lu soru önergelerinin cevabı: Aile hekimliği uygulamasına yönelik mevzuat hükümleri ülke birinci basamak sağlık hizmetlerinde sağlık hizmeti sunan aile hekimleri için geçerli olup aile hekimliği birimleri tek hekim olarak sadece Gümüşhane, Bayburt, Batman, Hakkâri, Şırnak, Ağrı, Kars ve Iğdır illerimizde bulunmamaktadır. Bakanlık olarak önceliğimiz, bir aile sağlığı merkezinde 2 ila 6 aile hekimliği biriminin bir arada hizmet sunması yönündedir. Yerleşim yerlerinin nüfus yoğunluğu, merkeze uzaklıkları ve coğrafi konumları dikkate alınarak vatandaşlarımızın birinci basamak sağlık hizmetine ulaşmalarını kolaylaştırmak maksadıyla aile hekimliği birimi aile hekiminin kendine bağlı nüfusunun yoğun olarak bulunduğu yerleşim yerlerine kurulmaktadır.
Aile hekimlerimizin ve aile sağlığı elemanlarımızın izin kullanmaları, hizmet içi eğitimi ve kongreye katılmaları konusunda 24/12/2010 tarihli ve 2010/1237 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı'yla yürürlüğe konulan Aile Hekimliği Uygulaması Kapsamında Sağlık Bakanlığınca Çalıştırılan Personele Yapılacak Ödemeler ile Sözleşme Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik'te belirtilen hükümler çerçevesinde düzenlenmiştir. Adı geçen mevzuatın ilgili maddelerine göre sözleşmeli olarak çalıştırılan aile hekimi veya aile sağlığı elemanı izinli veya raporlu olduğu süre içinde Aile Hekimliği Uygulaması Kapsamında Sağlık Bakanlığınca Çalıştırılan Personele Yapılacak Ödemeler ile Sözleşme Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik'in 5'inci maddesinde belirtilen şartları taşıyan hekim ya da sağlık personeliyle anlaşarak hizmetin görülmesini geçici olarak sağlar. Bu anlaşma müdürlükçe uygun görülmesi hâlinde uygulanır, bu mümkün olmadığı takdirde halk sağlığı müdürlüğümüzce geçici aile hekimi veya geçici aile sağlığı elemanı görevlendirir. Aile hekimi ve aile sağlığı elemanlarının Bakanlığımızca öngörülen hizmet içi eğitimler için görevlendirilmeleri ve acil hâller ile doğal afet gibi olağanüstü durumlarda o ilin valiliğince başka yere görevlendirilmeleri hâlinde hizmetin devamı için halk sağlığı müdürlüğümüzce gerekli tedbirler alınır. Ayrıca, aile hekimliği uygulaması gönüllülük esasına göre yürütülmekte olup hizmet verecekleri birimleri hekimlerimiz kendileri seçmektedirler. İlgili mevzuatın "aile hekimine yapılacak ödemeler" başlığı altında aile hekimlerimize yapılan ödemeler açıkça belirtilmiştir. Buna göre aile sağlığı merkezi giderle, sözleşmeyle çalıştırılan aile hekimine hizmet verdiği merkezin kira, elektrik, su, yakıt, telefon, İnternet, bilgi işlem, temizlik, büro malzemeleri, küçük onarım, danışmanlık, sekretarya ve tıbbi sarf malzemeleri gibi Aile Hekimliği Uygulama Yönetmeliği'nin 19'uncu ve 20'nci maddeleriyle belirlenen asgari, fiziki ve teknik şartların devamına yönelik giderleri için her ay tavan ücretin yüzde 50'sinin Türkiye İstatistik Kurumu tarafından yayımlanan illerin satın alma gücü paritesi puanı ile çarpımı sonucuna göre bulunacak tutarda ödeme yapılır.
Ülke geneli tek hekimli aile sağlığı merkezlerimizin listesi sayın milletvekilinin aynı konuya ilişkin verdiği yazılı, sözlü önergesine verdiğimiz cevapla kendisine sunulmuştur.
Kahramanmaraş Milletvekili Sayın Mesut Dedeoğlu'nun (6/4007) esas no.lu soru önergesi: Bilindiği gibi ülkemizde kurum ve kuruluşlarca yüzde 3 oranında engelli personel istihdam etme zorunluluğu 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 53'üncü maddesiyle düzenlenmiştir. Bu maksatla 29 Nisan 2012 tarihinde yapılan Özürlü Memur Seçme Sınavı sonrasında Bakanlığımız ve bağlı kuruluşlarının merkez ve taşra teşkilatlarına toplam 1.817 engelli personel yerleştirilmiştir.
Kahramanmaraş Milletvekili Sayın Mesut Dedeoğlu'nun (6/4325) esas no.lu sözlü soru önergesi: Ülkemizde ilk olarak 2002 yılında görülen Kırım Kongo kanamalı ateşi hastalığı sebebiyle bugüne kadar Kahramanmaraş ilimiz ikametli 1 vatandaşımız hayatını kaybetmiştir. Kırım Kongo kanamalı ateşi hastalığına yönelik olarak bugün için etkinliği kanıtlanmış bir aşı bulunamadığından ve tedavinin esasını destek tedavisi oluşturduğundan hastalıktan korunmada kişisel korunma önlemlerinin alınması büyük önem taşımaktadır. Bu sebeple 2003 yılında ülkemizde vakaların tespit edilmesini müteakip Bakanlığımızca gerek topluma gerekse sağlık çalışanlarına yönelik eğitim çalışmalarına daha çok önem verdik ve bu çalışmaları titizlikle yürüttük. 2013 yılında da bu çalışmalar kapsamında Kırım Kongo kanamalı ateşinin görülme durumuna göre yaptığımız risk değerlendirmelerine göre birinci ve ikinci öncelikli yerleşim alanlarını belirledik ve eğitim çalışmalarını bu kapsamda yürüttük. Birinci öncelikli bölgelerde sağlık personelimiz haneleri kapı kapı dolaşarak yüz yüze hastalık ve korunma tedbirleri hakkında bilgi vermiş, ilave olarak birinci öncelikli bölgelerde her hanede yaşayan yedi yaş ve üzeri kişi sayısı kadar kene eğitim ve koruma seti dağıtılmıştır. İkinci öncelikli bölgede ise okul, cami, köy odası ve kahvehane gibi mekânlar kullanılarak toplu bilgilendirme çalışmaları yapılmıştır. Ayrıca okullarda da Bakanlığımız tarafından hazırlanan afiş ve broşürler kullanılarak belirlenen mesajlar ve bilgiler çerçevesinde eğitim çalışmaları sürdürülmüştür. Bakanlığım tarafından afiş ve broşür gibi eğitim materyallerinin yanı sıra, vatandaşları bilgilendirmek ve dikkatlerini çekmek üzere televizyon filmleri de hazırlanmış ve hastalığın kırsal kesimde görülmesi nedeniyle yerel televizyon kanallarıyla paylaşılmıştır. Ayrıca ilgili uzmanlarla saha çalışmaları yapılmış, Bilim Kurulunun tavsiyeleri doğrultusunda tedbirler alınmıştır.
Kırım Kongo kanamalı ateşine yönelik aşı geliştirme çalışmaları başta olmak üzere bilimsel çalışmalara da yoğun destek verilmektedir. Bakanlığımızca desteklenen aşı geliştirme projesinde önemli bir mesafe katedilmiştir. Bunların yanı sıra yeni tedavi seçeneklerine yönelik araştırmalar da devam etmektedir. Bu kapsamda vakaların hiperimmun serum kullanımı ve etkilerine dair bir çalışma da yürütülmektedir. Kanamalı Kırım Kongo ateşi vakalarının sevk edilmesi gerektiği durumlarda sevklerde sıkıntı yaşanmaması amacıyla hasta sevklerinin yapılacağı bölge sevk merkezleri belirlenmiştir. Kene tutunması ile gelen kişilere yaklaşım algoritması Kanamalı Kırım Kongo Ateşi Vaka Yönetim Algoritması hazırlanmış ve 2012 yılında da güncellenmiştir. Bununla birlikte hastalığın sık olarak görüldüğü illerde kene popülasyonunun azaltılabilmesi için sığırlar başta olmak üzere çiftlik hayvanlarında Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından kene mücadelesi çalışmaları yürütülmüş olup Bakanlığımız tarafından da bu çalışmalara destek verilmektedir.
Kahramanmaraş Milletvekilimiz Sayın Mesut Dedeoğlu'nun (6/4287) esas no.lu soru önergesi: Ülkemizde 319 tesis damacana su dolumu yapmaktadır. Bu tesisler en az yılda bir defa Türkiye Halk Sağlığı Kurumunca ve yine en az üçer aylık periyotlarla halk sağlığı müdürlüklerince mahallinde denetlenmektedir. Tesislerin yıllık denetim sayıları ve bu denetimlerde yapılan analizlerde bakılacak parametrelere ilişkin standartlar günlük üretim miktarı göz önüne alınmak suretiyle İnsani Tüketim Amaçlı Sular Hakkında Yönetmelik ile belirlenmiştir. Üretimi yapılan ambalajlı sular üretim tesisleri yanı sıra piyasada da en az üçer aylık periyotlarla denetime tabi tutulmaktadır. Gerek üretim yeri gerekse piyasa denetimlerinde damacana sularda az oranda da olsa mikrobiyolojik ve kimyasal olarak uygunsuzluk tespit edilebilmektedir. Uygunsuzluğu tespit edilen suların uygunsuzlukları giderilinceye kadar piyasa sunumuna izin verilmemektedir.
Yine Mesut Dedeoğlu Milletvekilimizin (6/4283) esas no.lu soru önergesine cevabımız: Bakanlığımız tarafından 2007 yılından itibaren her yıl yayınlanan Türkiye Verem Savaşı Raporu verileri incelendiğinde, ülkemizde verem hastalığına tutulanların sayısının her yıl ortalama yüzde 6 oranında azaldığı görülmektedir. Ülkemizde son yıllarda verem hastalığına yakalananlarının sayısında artış söz konusu değildir. Son beş yıl içinde yıllara göre dağılıma baktığınızda da bu durum görülmektedir. 2008 yılında 18.452 hasta, 2009 yılında 17.402 hasta, 2010 yılında 16.551 hasta, 2011 yılında 15.679 hasta ve 2012 yılında da 14.691 hasta kayda alınmıştır. Ayrıca, ülkemizdeki mevcut hastalık yükünü azaltmak için Ulusal Tüberküloz Kontrol Programı uygulanmaktadır. Başarıyla uyguladığımız Sağlıkta Dönüşüm Programı kapsamında Bakanlığımız ulusal ve uluslararası kuruluşlarla iş birliği içerisinde tüberküloz kontrol hizmetlerini sürdürmektedir. Ulusal Tüberküloz Kontrol Programı çalışmaları tüberkülozsuz bir dünya oluşturmak amacıyla kurulan Tüberkülozu Durdurma Stratejisi çerçevesinde kamunun yanında özel sektör ve gönüllü kuruluşlarla birlikte yürütülmektedir. Tüberküloz kontrolü için gerekli altyapı, insan kaynakları, bütçe ve program Bakanlık olarak sağlanmaktadır. Bakanlığımızın politik kararlılığı altında yürütülen tüberküloz mücadelesinde ülke genelinde faaliyet gösteren 179 adet toplum sağlığı merkezi, verem savaş dispanserine ek olarak Bakanlığımızın diğer kurumlarının da faaliyetlere katılımıyla vatandaşlarımızın sağlık hizmetlerine erişimleri sağlanmaktadır.
Kütahya Milletvekilimiz Sayın Profesör Doktor Alim Işık'ın 6/4090 esas no.lu soru önergesine: Kütahya Simav Doçent Doktor İsmail Karakuyu Devlet Hastanesi meydana gelen deprem öncesi 17.375 metrekare arsa alanı üzerinde 6.892 metrekare kapalı alanda 230 yatak kapasitesiyle hizmet vermekteyken meydana gelen deprem sonrası hasar gören ve sağlık hizmet sunumunu riske edecek bloklar boşaltılarak kapasite azaltımı ile 135 yatakla hizmet sunumuna devam etmektedir. Kütahya Simav ilçesinde Bakanlığımızın planlamaları doğrultusunda 150 yatak kapasiteli yeni bir hastane yapılması planlanmakta olup arsa çalışmaları devam etmektedir. Kütahya Simav ilçesinde 19 Mayıs 2011 yılında meydana gelen deprem sonrası Simav Doçent Doktor İsmail Karakuyu Devlet Hastanesinin hasar gören blokları hasta çalışan güvenliği gerekçesiyle boşaltılmış olup, sağlık hizmet sunumu hasar görmemiş bloklarda devam etmektedir. Kütahya Simav Doçent Doktor İsmail Karakuyu Devlet Hastanesi hizmet binalarında Pamukkale Üniversitesi Mühendislik Fakültesince yapılan güçlendirme tetkikleri neticesinde "Güçlendirme yapılabilir." kararı gereğince Bakanlığımız sağlık politikaları gereği nitelikli sağlık hizmet sunumunun verilebilmesi dikkate alınarak, anılan hizmet binalarında güçlendirme yapılmak üzere proje çalışmalarına başlanılmıştır. Yapılacak güçlendirme sonrası hizmet sunumu açısından fiziki alan yetersizliği bulunursa mevcut hastane arsa alanı üzerine prefabrik ek blok yapılması düşünülmektedir.
Ardahan Milletvekilimiz Sayın Ensar Öğüt'ün (6/3752) esas no.lu soru önergesi: Ardahan ilinde Bakanlığımıza bağlı kurum ve kuruluşlarda 853 personel görev yapmaktadır. Bakanlığımız ve bağlı kuruluşlarında görev yapmakta olan personel arasındaki ücret farklılığı bir kısmının kadrolu ve bir kısmının da sözleşmeli pozisyonlarda çalışıyor olmasından kaynaklanmaktadır. Aynı statü ve pozisyonda çalışan personel arasında herhangi bir ücret ya da maaş farklılığı söz konusu değildir. Sözleşmeli personelin kadroya geçişiyle birlikte bu farklılıklar sona ermiş olacaktır.
Kütahya Milletvekilimiz Sayın Profesör Doktor Alim Işık'ın (6/4042) esas no.lu soru önergesi: 2002-2013 yılları arasında Bakanlığımız ve bağlı kuruluşlarına ait herhangi bir taşınır satışı yapılmamıştır.
Ardahan Milletvekilimiz Sayın Ensar Öğüt'ün (6/2879) esas no.lu soru önergesi:Elâzığ ilinde 22 adet 112 acil sağlık hizmetleri istasyonu hizmet vermekte olup istasyon başına düşen nüfus 25.577'dir. Elâzığ ilinde 112 acil sağlık hizmetlerinde 38 adet acil yardım ambulansı kullanılmakta olup ambulans başına düşen nüfus 14.808'dir. Elâzığ ilinde 112 acil sağlık hizmetlerinde 17 doktor, 19 paramedik, 197 ATT, 75 diğer sağlık personeli ve 84 şoför olmak üzere toplam 392 personel görev yapmakta olup acil sağlık hizmetleri ihtiyaca cevap vermektedir.
Kahramanmaraş Milletvekilimiz Sayın Mesut Dedeoğlu'nun (6/4628) esas no.lu soru önergesi: Bebek ve çocuklara yönelik pek çok program başarıyla hayata geçirilmiş ve uygulamaları sonuçlarını vermeye başlamıştır. Bebek ölümleri içinde ön plana çıkan yenidoğan dönemine yönelik programlar ve engelliliğin önlenmesine yönelik çalışmalar ana stratejilerimizi oluşturmaktadır. Bu noktadan hareketle, Sağlık Bakanlığı olarak, çocukların sağlığını korumak ve geliştirmek amacıyla pek çok çalışma yürütmekteyiz. Sağlıkta Dönüşüm Programı'yla hükûmetlerimizin bugüne dek bu konuda göstermiş olduğu kararlılık, yeni programlar üretmemiz ve var olan programları ileri götürme çabalarımız meyvelerini vermiştir. Başta koruyucu sağlık hizmetlerine ulaşımı arttıran ve hizmetlerin kalitesini geliştiren aile hekimliği uygulaması bu alanda ciddi katkı sağlamıştır. Özel olarak çocukların sağlığını korumak ve geliştirmek için hâlen yürüttüğümüz programlar: Genişletilmiş Bağışıklama Programı, Bebek Ölümleri İzleme Programı, Yenidoğan Temel Bakım ve Canlandırma Programları, Yenidoğan Yoğun Bakım Programı, Beslenme Programları, Anne Sütünün Teşviki ve Bebek Dostu Hastaneler Programı, 6-24 Ay Bebek ve Küçük Çocuk Beslenmesi Programı, "Demir Gibi Türkiye, Bebeklerde D Vitamini Yetersizliğinin Önlenmesi ve Kemik Sağlığının Geliştirilmesi Programı, İyot Yetersizliği Hastalıkları ve Tuz İyotlaması Programı, Yenidoğan Tarama Programları, Ulusal Neonatal Tarama Programı, İşitme Taraması Programı, Gelişimsel Kalça Displazisi Taraması Programı, Kalıtsal Kan Hastalıkları Kontrol Programı, Çocuk Acil ve Yoğun Bakım Programı, Bebek ve Çocuk İzleme Programı.
Dünya genelinde gerçekleşen yüksek sayıda bebek ve çocuk ölümleri, kalkınmanın vazgeçilmez bir göstergesi olarak uluslararası topluluklar tarafından da kabul edilmiştir. Çocuk ölümlerinin azaltılması, Birleşmiş Milletlerin Binyıl Deklarasyonu ile Binyıl Kalkınma Hedefleri'nin 8 ana temasından biri olarak belirlenmiş, yeni binyılın başlangıcında ortaya konulan hedef 2015 yılına dek 5 yaş altı çocuk ölümlerini üçte 2 oranında azaltmak olmuştur. 1988 Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması'nda 5 yaş altı çocuk ölüm hızı binde 97 iken, 2008 yılında binde 23'e düşmüştür. 2011 yılında İstanbul Üniversitesinin yaptığı bir çalışmaya göre, bu rakam binde 11 olarak saptanmıştır. Bu düşüş ile ülkemiz binyıl kalkınma hedeflerine zamanından önce ulaşan ve hedefi geçen az sayıda ülke arasında yer almaktadır. Birleşmiş Milletlerin bu konudaki yayınlarında da ülkemizin elde ettiği başarılar açıkça kaydedilmektedir. Türkiye 1990 yılından 2001 yılında dek yaklaşık yüzde 80'lik bir azalma oranıyla dünya üzerinde çocuk ölümlerini en hızlı azaltan 5'inci ülke olma özelliğini taşımaktadır. Hem Bakanlığımıza ait kayıtlar hem de bağımsız akademik kurumlarla yaptığımız çalışmalar şu an çocuk ve bebek ölümlerinde uluslararası kurumların bildirdiğinden daha iyi bir noktada olduğumuzu göstermektedir. Yine de diğer ülke verilerinin de karşılaştırılması için Dünya Sağlık Örgütünün yıllık olarak yayımladığı dünya sağlık istatistikleri kullanılmıştır. 2013 yılı dünya sağlık istatistiklerinde hâlâ dünya genelinde 5 yaş altı çocuk ölüm hızı binde 51 iken bu oran bizim ülkemiz için binde 15 olarak açıklanmıştır. İçinde bulunduğumuz yüksek orta gelir grubunun ortalama 5 yaş altı çocuk ölüm hızı binde 20, Avrupa bölgesinin 5 yaş altı çocuk ölüm hızı ortalaması ise binde 13 olarak bildirilmiştir. Bu da göstermektedir ki çocuk ölümleri açısından bulunduğumuz nokta yıllar içinde oldukça iyileşmiştir. Burada bir kez daha altı çizilmesi gereken, bu seviyeye ne kadar kısa sürede geldiğimizdir. Geçtiğimiz yirmi yılda dünya ortalaması yüzde 40, Avrupa bölgesinin ortalaması yüzde 60 oranında azalırken bizim ülkemiz için azalma oranı yüzde 80 olarak gerçekleşmiştir. OECD ülkelerinin bebek ölümlerinde 1960-90 yılları arasında, otuz yılda kat ettiği yüzde 30'luk azalmayı son sekiz yıla sığdırmayı başardık. Sonuç olarak, çocuk sağlığına verdiğimiz değerin somut kanıtlarını sizlerle paylaşmaktan mutluluk duyuyorum.
Kahramanmaraş Milletvekilimiz Sayın Mesut Dedeoğlu'nun (6/3996) esas no.lu soru önergesine cevabımız: Bilindiği üzere genel sağlık sigortası hak sahiplerinin tedavileri için ödenmesi gereken tedavi giderlerinin birim fiyatları, 5510 sayılı Kanun gereğince oluşturulan ve Bakanlığımızın da üyesi bulunduğu Sağlık Hizmetleri Fiyatlandırma Komisyonu tarafından belirlenerek Resmî Gazete'de Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Uygulama Tebliği olarak yayımlanmaktadır. Bu kapsamda, Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından 24/3/2013 tarihli ve 28597 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 2013 yılı Sağlık Uygulama Tebliği'nde sağlık hizmetlerinin fiyatları artırılmamıştır. Örneğin diş hekimi muayenesi 7 TL, akrilik tam protez tek çene 150 TL, akciğer grafisi iki yön 12,8 TL, üç boyutlu ultrasonografi 39 TL.
Kahramanmaraş Milletvekilimiz Sayın Mesut Dedeoğlu'nun (6/4571) esas no.lu soru önergesinin cevabı: Bilindiği gibi ülkemiz kamu kurum ve kuruluşlarında görev ifa etmekte olan personelin iş yerine servisle taşınması işlemi 25/02/2004 tarihli ve 25384 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Kamu Kurum ve Kuruluşları Personel Servis Hizmet Yönetmeliği doğrultusunda yürütülmektedir. Bakanlığımızda hâlihazırda Sıhhiye'deki merkez yerleşkemiz dışında hizmet vermekte olan Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu, Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu ile Strateji Geliştirme Başkanlığının personeli servisle taşınmakta ve bunun için 98 araç hizmet vermektedir. Sıhhiye merkez yerleşkesindeki Bakanlık merkez birimlerimizde görev yapmakta olan personelin 2/1/2014 tarihinden itibaren servis ile taşınma işlemi için gerekli çalışmalar sürdürülmektedir.
Ardahan Milletvekilimiz Sayın Ensar Öğüt'ün (6/3749) esas no.lu soru önergesine cevabımız: Bakanlığımız ve bağlı kuruluşlarında Gümüşhane ilinde 1.196, Bayburt ilinde ise 776 personel görev yapmaktadır. Bakanlığımız ve bağlı kuruluşlarında görev yapmakta olan personel arasındaki ücret farklılığı bir kısmının kadrolu ve bir kısmının da sözleşmeli pozisyonda çalışıyor olmasından kaynaklanmaktadır. Aynı statü ve pozisyonda çalışan personel arasında herhangi bir ücret ya da maaş farklılığı söz konusu değildir. Sözleşmeli personelin kadroya geçişiyle birlikte bu farklılık sona ermiş olacaktır.
Kütahya Milletvekilimiz Sayın Profesör Doktor Alim Işık'ın (6/4383) esas no.lu soru önergesine cevabımız: Söz konusu unvan ve branşta açıktan vekil olarak atanmış 613 ebe ve hemşire taşra teşkilatımız sağlık evlerinde görev yapmaktadır.
Yine, Kütahya Milletvekilimiz Profesör Doktor Alim Işık'ın (6/4080) sıra sayılı soru önergesine cevabımız: Bakanlığımıza bağlı Kütahya Simav Doçent Doktor İsmail Karakuyu Devlet Hastanesinde Kasım 2002 tarihi itibarıyla 11 uzman hekim görev yapmakta iken bugün gelinen son durum itibarıyla anılan hastanede 2 anesteziyoloji, 1 biyokimya, 2 çocuk hastalıkları, 1 enfeksiyon hastalıkları, 1 deri ve zührevi hastalıkları, 1 fiziksel tıp ve rehabilitasyon, 2 genel cerrahi, 1 göğüs hastalıkları, 1 göz hastalıkları, 2 iç hastalıkları, 1 kadın hastalıkları ve doğum, 1 kardiyoloji, 1 kulak burun boğaz hastalıkları, 1 mikrobiyoloji, 1 nöroloji, 1 ortopedi, 1 radyoloji, 1 ruh sağlığı ve hastalıkları, 2 üroloji uzmanı olmak üzere toplam 24 uzman hekim, 6 pratisyen hekim, 100 hemşire, 32 ebe ve diğer branşlarda 114 sağlık personeli aktif olarak görev yapmaktadır. Simav Doçent Doktor İsmail Karakuyu Devlet Hastanesinde mevcut durum itibarıyla uzman hekim ve diğer branşlarda sağlık personeli eksikliği söz konusu olmamakla birlikte, Bakanlığımız tarafından 5 Eylül 2013 tarihinde yapılan 52'nci Dönem Devlet Hizmet Yükümlülüğü Kurası'nda kadın hastalıkları ve doğum uzmanlığı branşında 1 uzman hekim ve 3 pratisyen hekim planlanmış ve atanmıştır. Ayrıca, 2013 Eylül dönemi yer değiştirme suretiyle atanma kurasında da anılan hastaneye hemşire, sağlık memuru ve sağlık teknikeri branşlarında personel planlamaları yapılmıştır. Bakanlığımızın mevcut insan kaynakları kapsamında Simav Doçent Doktor İsmail Karakuyu Devlet Hastanesinin sağlık insan gücü kapasitesinin artırılması için önümüzdeki dönemde de hekim, uzman hekim ve diğer branşlarda da sağlık personeli planlamalarımız devam edecektir.
Gaziantep Milletvekilimiz Sayın Doktor Mehmet Şeker'in (6/3813) esas no.lu sorusuna cevabımız: Bakanlığımızın insan kaynakları kapasitesi dikkate alındığında, bazı uzmanlık branşlarında yeterli sayıda uzman hekim olmadığından sağlık kurum ve kuruluşlarımıza en adil ve eşit bir şekilde personel planlaması ve dağıtımı yapılmaktadır. Ülkemiz genelinde sağlık hizmet sunumunu daha üst seviyelere çıkarabilmek için ileriye dönük belirlenen sağlık politikaları doğrultusunda sağlık insan gücü kapasitesinin artırılmasına çalışılmaktadır. Bakanlığımız tarafından yayımlanan 2010/50 sayılı Sağlık Bölge Planlamasına İlişkin Genelge gereğince ülkemiz sağlık hizmet sunumu ve sağlık planlaması bakımından 29 sağlık bölgesine ayrılmıştır. Her bir sağlık bölgesi için nüfus, ulaşım imkânları, sağlık insan gücü mevcudu, sağlık tesislerinin şartları, hizmet sunum kapasitesi ve sahip olduğu benzeri sağlık kaynakları itibarıyla bölge sağlık merkezi konumunu üstlenecek kapasitedeki bölge merkezi iller ve bu illere bağlı alt bölge merkezi rolü verilmiş iller belirlenmiştir. Alt bölge merkezi iller güçlendirilmiş, ilçelerle ilişkilendirilmiştir. Güçlendirilmiş ilçelere nüfus yoğunluğu bakımından daha küçük ilçeler bağlanmıştır. Bu bağlamda, Araban ilçesi mezkûr genelge gereğince Gaziantep ili merkezinde Bakanlığımıza bağlı sağlık kurum ve kuruluşlarından sağlık hizmeti alabilmektedir. Ancak, Bakanlığımız tarafından önümüzdeki dönemlerde yapılacak kuralarda Gaziantep Araban Devlet Hastanesine çocuk sağlığı ve hastalıkları branşında uzman hekim planlanması konusunda değerlendirmeler yapılmaktadır.
Kahramanmaraş Milletvekilimiz Sayın Mesut Dedeoğlu'nun (6/4289) esas no.lu soru önergesi: Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de obezite görülme sıklığı giderek artmaktadır. Bakanlığımızca yapılan Türkiye Beslenme ve Sağlık Araştırması 2010 sonuçlarına göre obezite sıklığı 19 yaş ve üzerinde genel toplamda yüzde 30,3; erkeklerde yüzde 20,5 ve kadınlarda yüzde 41 olarak bulunmuştur. Bakanlığımızın 2011 yılında yapmış olduğu Kronik Hastalıklar Risk Faktörleri Araştırması'nda obezite 20 yaş üzeri kadınlarda yüzde 44, erkeklerde yüzde 17,9; toplamda ise ortalama yüzde 26,4 olarak bulunmuştur. Ülkemizde beş yılda bir tekrarlanan Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması sonuçları incelendiğinde de obezitenin kadın nüfusta giderek arttığı görülmektedir. Bu oranın 1998 yılında 15-49 yaş grubu 7.405 evli kadında yapılan çalışmada yüzde 18,8 iken 2008 yılında yüzde 23,9 olduğu görülmüştür.
Obezite kalp damar hastalıkları, diyabet, hipertansiyon ve çok çeşitli kronik hastalıklar için risk faktörüdür. Dünya Sağlık Örgütü Küresel Durum Raporu'na göre fazla kilo ve obezite yüzünden her yıl en az 2,8 milyon kişi hayatını kaybetmektedir. Bakanlığımızca 2004 yılında yapılan Türkiye Hastalık Yükü Çalışması'na göre, obezitenin önlenmesiyle ilgili, toplam ölümler içerisinde 57.143 ölüm önlenebilmekte olup bu rakam tüm ölümlerin yüzde 13,3'ünü oluşturmaktadır. Bakanlığımızca ilgili kurum ve kuruluşlarla iş birliği içinde Türkiye Sağlıklı Beslenme ve Hareketli Hayat Programı hazırlanmış ve Başbakanlık genelgesi olarak Resmî Gazete'de yayınlanmıştır. Program kapsamında belirlenen faaliyetler uygulanmaktadır. Mevcut durum tespiti ve izleme için çeşitli araştırmalar yapılmıştır, yapılmaktadır.
2010 yılında ilköğretim çağı çocuklarda (6-10 yaş grubunda) beslenme ve fiziksel aktivite alışkanlıklarıyla, şişmanlık ve zayıflık durumunun belirlenmesine yönelik Türkiye Okul Çağı Çocuklarda Büyümenin İzlenmesi Projesi yürütülmüş, 6-10 yaş çocuklarda obezite oranı yüzde 6,4 bulunmuştur. 2010 yılında iki çalışmamız tamamlanmış ve ülkemizde obezite, yetişkinlerde yüzde 30 bulunmuştur. Çocuk ve bölge dağılımlarımız da bu çalışmamızda elde edilmiştir. Bu yıl Dünya Sağlık Örgütü Avrupa Bölge Ofisi ve 21 ülkenin birlikte yürüttüğü Çocukluk Çağı Obezite Araştırması'nın saha çalışmaları tamamlandı, istatistikler, analiz ve raporlama çalışmaları devam etmektedir.
Okul sağlığı çalışmalarımız devam etmektedir. Millî Eğitim Bakanlığıyla sürdürdüğümüz çalışmalar sonucunda 21/7/2011 tarihli Millî Eğitim Bakanlığı Genelgesi ile okul kantinlerinde doğal maden suları hariç enerji içecekleri, gazlı, kolalı, aromalı içecekler ile kızartma ve cipslerin satışının yapılmaması, otomatik satış yapan makinelerin de bulundurulmaması; bunların yerine süt, ayran, yoğurt, meyve suyu, taze sıkılmış meyve suyu ve taneyle satışı yapılabilen meyve bulundurulması zorunlu hâle getirilmiştir. Tam gün eğitim veren okullara yönelik geliştirilen menü modelleri ve örnek öğle yemeği listeleri hazırlanmıştır. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Millî Eğitim Bakanlığı Ulusal Süt Konseyi ve Bakanlığımız iş birliğiyle ilköğretim okullarında Okul Sütü Programı uygulanmaktadır. Beslenme Dostu Okul Programı, Dünya Sağlık Örgütü kriterlerine göre güncellenmiştir.
1 ve 4'üncü sınıflarda daha önce iki ders saati beden eğitimi dersi bulunmaktayken ilk defa olarak "oyun ve fiziki etkinlikler" adı altında yeni bir derse yer verilmiştir. 2014 yılı içinde okullarda eğitici eğitimler planlanmıştır.
Halk bilgilendirme ve farkındalık çalışmalarımız yürütülmektedir. 81 ilimizde sağlıklı beslenme, besin hijyeni, okul çağı çocuklarının beslenmesi, yaşlıların beslenmesi, anemi, kalp damar hastalıklarında beslenme, şişmanlık ve bunun gibi hastalıklarla ilgili programlar yürütülmektedir. Aile hekimine başvuran bireylerin fiziksel aktiviteye teşvik edilmesi amacıyla pedometre alımı gerçekleştirilmiştir. Ayrıca, Aile Hekimliği Bilgi Sistemi içinde oluşturduğumuz obezite izlemleriyle özellikle evde bakıma muhtaç olan morbid obez hastalarımız tespit edilerek tedavilerinin sağlanması amacıyla sağlık kuruluşlarına yönlendirilmeleri yapılmaktadır. Obez vatandaşlarımızın acil ya da tedavi amacıyla nakilleri için 60 adet obez ve yoğun bakım ambulansı alınmıştır.
Kahramanmaraş Milletvekilimiz Mesut Dedeoğlu'nun (6/4009) esas no.lu soru önergesine cevabımız: 2012 yılında, Türkiye genelinde toplam 5.312 yataklı 32 adet sağlık yatırımı faaliyete geçirilmiştir. Faaliyete geçen hastanelerin illerimize göre dağılımını gösteren tablo ektedir, sayın milletvekilimize tabloyu göndereceğim.
Kahramanmaraş Milletvekilimiz Sayın Mesut Dedeoğlu'nun (6/4300) esas no.lu soru önergesine cevabımız: Piyasada, belirli dönemlerde, üretim yetersizliği ve benzer sebeplerle çeşitli ilaçların temininde sıkıntılar yaşanabilmektedir. Bununla beraber, Bakanlığımız tarafından sağlık harcamalarında tasarrufa gidildiği ve bu sebeple ilaca ulaşımın zorlaşması gibi bir durum söz konusu değildir. Bakanlığımız tarafından, Türkiye'de ruhsatlı olmasına rağmen piyasada bulunmayan ilaçlar sebebiyle hastaların mağdur olmasını önlemek amacıyla ilgili ilaç firmaları, dernekler ve sendikalarla 26/9/2012 tarihli ve 90850 sayılı bir yazı yazılmıştır. Bu yazıyla, çeşitli sebeplerle piyasada temin edilememe riski olan ilaçların isimlerinin piyasada tükenmesinden en az bir ay önce yazılı ve sözlü olarak firmalar tarafından Bakanlığımıza bildirilmesi istenmiştir. Bakanlığımız, piyasada bulunma sıkıntısı olması sebebiyle vatandaş mağduriyeti oluşturabilecek ilaçları önceden belirleyerek bunları engelleme yolunda çalışmalar yapmaktadır. Türkiye'de bulunmayan ilaçlar için Sağlık Bakanlığından ek onaya gerek olmayan ilaç listesi sürekli olarak güncellenmekte ve Türk Eczacılar Birliği tarafından ilaçların yurt dışından temini sağlanarak hasta mağduriyeti oluşması engellenmektedir.
Kahramanmaraş Milletvekilimiz Sayın Mesut Dedeoğlu'nun (6/3952) esas no.lu soru önergesine cevabımız: Türkiye Halk Sağlığı Kurumumuz tarafından akrep, difteri, tetanos antiserumu üretimi yapılmaktadır. Difteri, tetanos, boğmaca, polio, influenza içeren beşli ve dörtlü karma aşıların dolumu ile zatürre hastalığına karşı kullanılan konjuge pnömokok aşısının formülasyon ve dolumu ülkemizde yapılmaktadır. Ülkemizde üretimi yapılamayan aşılar için son on yılda 1 milyar 898 milyon 251 bin TL ödenmiştir. Aşıların tüm aşamaları ile ülkemizde üretilmesine yönelik çalışmalarımız devam etmektedir. Hastalıklardan korunmak amacıyla alınan ve ülkemizde üretimi yapılamayan aşılara ödenen bütçe aşağıdaki tablodadır. Tabloyu sayın milletvekilimize göndereceğim.
Adana Milletvekilimiz Sayın Ali Halaman'ın (6/3792) esas no.lu sorusuna cevabımız: Malumlarınız olduğu üzere, ülkemizde kamu kurumlarında alt işverene bağlı işçi çalıştırmanın temel sebebi, kurumlardaki kadrolu işçi sayısının yıllar içinde azalarak düşmesidir. Mevcut kadro durumları dikkate alındığında, bahse konu işçilerin çalıştırılmaması durumunda, iş hacmi hayli yüksek olan birçok birimde hizmet sunumunda büyük aksaklıklar yaşanacaktır. Kamuda yeniden yüksek sayıda kadrolu işçi çalıştırmak ise hükûmetlerin personel istihdam politikasıyla, ülkenin plan, bütçe ve ekonomik dengeleriyle yakından bağlantılı bir durumdur. Böyle bir uygulama ülke ekonomisine yüksek maliyete yol açabileceği gibi, bu durum Türkiye kamu yönetimindeki örgütlenme değişimine de aykırılık teşkil edecektir. Adana ili ve ilçelerinde Bakanlığımız ve bağlı kuruluşlarının ilgili birimlerinde toplam 3.375 alt işveren işçi çalışmaktadır. Hükûmetimizce, alt işveren işçilerinin çeşitli sorunlarını çözmeye yönelik birtakım çalışmalar sürdürülmektedir ancak bu çalışmalardan bahisle, ilgililerinin 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu kapsamındaki kadroya alınması gibi bir sonuca da varmamak gerekir. Bu itibarla, Bakanlığımızda çalışmakta olan alt işveren işçilerinin kadroya alınması gibi bir çalışmamız söz konusu değildir.
Osmaniye Milletvekilimiz Sayın Hasan Hüseyin Türkoğlu'nun (6/3984) esas no.lu sorusuna cevabımız: Osmaniye Devlet Hastanesi bünyesindeki fizik tedavi ve rehabilitasyon ünitesinin Osmaniye dışında bir ilçeye taşınıp taşınmayacağına ilişkin sözlü sorusuna istinaden cevap vermekteyim. Bakanlığımızca uygulamaya konulan Sağlıkta Dönüşüm Programı kapsamında, sağlık hizmetlerinin yeniden yapılandırılması, mevcut sağlık kaynaklarının en etkin şekilde kullanılarak verimli, kaliteli ve kolay erişilebilir sağlık hizmeti sunulması, ülke genelindeki il ve ilçe merkezlerinde mevcut olan yataklı tedavi kurumlarının yeni hizmet rollerinin belirlenmesi ve her sağlık kurumunun belirlenen hizmet rolüne uygun olarak faaliyet göstermesi hedeflenmiştir. Bu hedefler doğrultusunda, sağlığa ayrılan ülke kaynaklarının rasyonel olarak planlanabilmesi amacıyla, sağlık tesisi binaları ve tıbbi donanım ihtiyaçları, sağlık alanındaki insan gücü ihtiyaçları tespit edilerek sağlık hizmetlerinin bölge merkezli bir anlayış içerisinde atıl kapasite yaratılmaksızın akılcı şekilde sunulması amaçlanmaktadır.
Osmaniye ilindeki mevcut planlama doğrultusunda, Osmaniye Devlet Hastanesi bünyesindeki fizik tedavi ve rehabilitasyon ünitesinin yataklı bölümü Bahçe ilçesinde bulunan ek hizmet binasına taşınmış ve yatak sayısı 19'dan 30 adede çıkarılmıştır. Osmaniye il merkezinde bulunan ana hizmet binasında ise ayakta başvuran hastaların fizik tedavi ve rehabilitasyon polikliniğinde tedavilerine devam edilmektedir. Hâlihazırda randevulu olarak yatışı yapılan hastalarımız, sabah dokuzda, gün içerisinde yatışı yapılan hastalarımız ise 14.00'te hasta nakil servisleriyle Bahçe Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Merkezine götürülmekte, istisnai durumdaki hastalarımız hasta nakil ambulansımız ile taşınmaktadır. Taburcu olan hastalarımız ise her gün saat dokuz ve saat on ikide hasta nakil servislerimiz ile taşınmaktadırlar.
Kahramanmaraş Milletvekilimiz Sayın Mesut Dedeoğlu'nun (6/3951) esas no.lu sözlü soru önergesi: Ülkemizde kalp nakli bekleyen toplam hasta sayısı 23/7/2013 tarihi itibarıyla 367, 2012 yılında kalp nakli yapılan hasta sayısı 61. Ülkemizde böbrek nakli bekleyen toplam hasta sayısı 23/7/2013 tarihi itibarıyla 20.581, 2012 yılında böbrek nakli yapılan hasta sayısı 2.903'tür. Canlıdan nakil 2.397, kadavradan nakil 524, toplam 2.900'dür. Ekstremite nakli bekleyen hasta sayısı 43, yine 2007-2013 tarihi itibarıyla; 2010 yılında ekstremite nakli yapılan hasta sayısı 3. Yüz ve saçlı deri nakli bekleyen hasta sayısı 3, 2012 yılında yüz ve saçlı deri nakli yapılan hasta sayısı 4. İnce bağırsak nakli bekleyen hasta sayısı 2, 2012 yılında ince bağırsak nakli yapılan hasta sayısı 5. Kornea nakli bekleyen hasta sayısı 4.898, 2012'de kornea nakli yapılan hasta sayısı 1.913'tür.
Kütahya Milletvekilimiz Sayın Profesör Doktor Alim Işık'ın (6/4079) esas no.lu soru önergesine cevabımız: Kütahya Tavşanlı Doçent Doktor Mustafa Kalemli Devlet Hastanesinde Kasım 2002 tarihi itibarıyla 13 uzman hekim görev yapmakta iken bugün gelinen nokta itibarıyla anılan hastanemizde hâlihazırda 4 anesteziyoloji, 2 beyin ve sinir cerrahisi, 1 biyokimya, 3 çocuk hastalıkları, 1 deri ve zührevi hastalıklar, 1 enfeksiyon hastalıkları...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Müezzinoğlu, bir saatimiz doldu. Soruları olan vekillerimizin de ekstra açıklama talepleri var
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Devamla) - Bitireyim isterseniz.
BAŞKAN - Kaç tane soruydu?
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Devamla) - Yok, bunu bitireyim.
BAŞKAN - Onu bitirin, tamam.
Buyurunuz.
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Devamla) - ... 1 fiziksel tıp ve rehabilitasyon, 4 genel cerrahi, 1 göğüs hastalıkları, 3 göz hastalıkları, 4 iç hastalıkları, 1 kadın hastalıkları ve doğum, 2 kardiyoloji, 2 kulak burun boğaz, 1 mikrobiyoloji, 1 nöroloji, 3 ortopedi, 1 radyoloji, 1 ruh sağlığı, 2 üroloji uzmanı olmak üzere toplam 40 uzman hekim, 5 pratisyen hekim, 6 diş hekimi, 136 hemşire, 48 ebe ve diğer branşlarda da 236 sağlık personeli aktif olarak görev yapmaktadır. 2002 yılından itibaren devamlı olarak güçlendirilen Tavşanlı Doçent Doktor Mustafa Kalemli Devlet Hastanesinde mevcut durum itibarıyla uzman hekim ve diğer branşlarda sağlık personeli eksikliği söz konusu olmamakla birlikte, Bakanlığımız tarafından 5 Eylül 2013 tarihinde yapılan 52'nci dönem devlet hizmet yükümlülüğü kurasında göğüs hastalıkları ve kadın doğum uzmanlığı branşlarında 2 uzman hekim, 6 pratisyen hekim planlanmış ve atanmıştır. Ayrıca, 2013 Eylül döneminde yer değiştirme suretiyle atama kurasında da anılan hastaneye tıbbi patoloji uzmanı ve diş tabibi, fizyoterapist, hemşire, psikoloji ve sağlık memuru branşlarında personel planlanmıştır. Bakanlığımızın mevcut insan kaynakları kapsamında Tavşanlı Doçent Doktor Mustafa Kalemli Devlet Hastanesinin sağlık insan gücü kapasitesinin artırılması için uzman hekim ve sağlık personeli planlamalarımız önümüzdeki dönemlerde de devam edecektir.
Ben, yüce Meclise teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Sayın Doğru, buyurunuz, sizin bir ek açıklama talebiniz var.
REŞAT DOĞRU (Tokat) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Kırım Kongo kanamalı hastalığı bulaşıcı ve hayvanlardan bulaşan bir hastalıktır, ölümcül bir hastalıktır. Ülke genelinde olduğu gibi, Tokat ve çevresinde daha fazla görülen ve orada da çok büyük oranda -yani yaklaşık olarak 30'un üzerinde- insanın ölümüne sebep olmuş olan bir hastalıktır. Yaklaşık olarak on yıldan beri de bu hastalıktan bu insanlar ölmektedir. Çeşitli kereler bunlar dile getirilmiş olmasına rağmen hâlâ bir çare bulunmamıştır. Bu yönlü olarak, Tokat bölgesindeki insanlar yazın ve ilkbaharda neredeyse bahçeye, bağa çıkmaktan korkmakta ve bu hastalığın bulaşıp bulaşmayacağı noktasında da büyük tereddüt yaşamaktadırlar. Bu, psikolojik bir travmaya da sebep olmaktadır.
Bu yönlü olarak, on iki yıldan beri devam eden bu hastalığın araştırılması ve bir neticeye varılması noktasında Tokat halkı bölge araştırma merkezinin bu bölgede kurulmasını, laboratuvarların oluşturulmasını ve dünya çapındaki uzmanların buraya getirilerek burada bir uluslararası sempozyumun oluşturulmasını bekliyorlar ancak şu ana kadar da böyle bir çalışma yapılmamıştır. Tabii, aşıyla ilgili de çok çeşitli söylemler olmuş olmasına rağmen, hâlâ aşı noktasında da çok büyük bir mesafe alınmış olduğunu söyleyemiyoruz.
Sayın Bakanım, isteğimiz odur ki, burada bir bölge araştırma merkezi oluşturulsa, beraberinde bu uzmanlar vasıtasıyla büyük bir sempozyum toplansa burada, ona göre de tedavisinde ve diğer konularda bir şeyler yapılamaz mı?
BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Doğru.
Buyurunuz Sayın Bakan.
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Devamla) - Sayın Doğru, teşekkür ederim.
Tabii, bu hastalığın bulaşıcı olduğunu siz de ifade ediyorsunuz ve buna karşı geliştirilmiş bir aşı da yok ne yazık ki, dünyada da yok. Bu anlamda, dünyada da, bizde de çalışmalar yapılıyor ama bir ilacın veya bir aşının bulunabilmesiyle ilgili dünyada da önümüzde bir takvim yok. Yani, önemli olan, bu anlamda dünya çapında da, ülkemizde de araştırmaların yapılıyor olmasıdır. Tabii, sempozyum fikrinize katılıyorum, yapılabilir, bunu planlayabiliriz ama araştırmaların bu altyapısı olan merkezlerde yapılması gerekir. Neticede bir ilaç veya bir aşı, bir ürün elde etmek istiyoruz.
O nedenle, sempozyum kısmı, tabii ki, Tokat'ta bilimsel boyutuyla tartışılabilir ama araştırma boyutunun mutlaka araştırma merkezlerinde yapılmasının doğru olacağı kanaatindeyim. Tabii, kamuoyunun psikolojisinin bire bir, yakın, yani kapı kapı gezmelerle, bilgilendirmelerle, psikolojik destekle daha iyi noktaya taşınabilmesi için gerekli değerlendirmeleri bir daha yaparız. Neticede bu bizim insanımız ve hiçbir insanımızın da bırakın hastalıkla muhatap olmasını psikolojik bir travma yaşamasını bile asla arzu etmeyiz ama birinci bölgede bire bir, kapı kapı gezme çalışmalarını daha ileri veya medya aracılığıyla bilgilendirmeyi, evlere gerekli bilgilendirmeyi daha ileri boyuta nasıl taşırız? Bunu da yine sizlerle paylaşırız.
BAŞKAN - Sayın Işık'ın, Sayın Tanal'ın ve Sayın Halaman'ın birer dakikalık soru şeyleri var.
Buyurunuz Sayın Işık.
ALİM IŞIK (Kütahya) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Her ne kadar geç de olsa Sayın Bakana verdiği cevaplar nedeniyle teşekkür etmek istiyorum.
Ancak Sayın Bakanım Kütahya'nın bazı ilçelerinde uzman hekim yoktur, bazı ilçeler uzman hekim hizmetlerini komşu ilçelerden almaya çalışmaktadır. Bu ilçeler de zaten kendine yetmemektedir. Size verilen bilgilerin çok yeterli olmadığını düşünüyorum. Simav depremi nedeniyle hasar görmüş binaların iki buçuk yıl sonra güçlendirilmesi doğrudur. Bunun için size teşekkür ediyorum. Önceki Bakanlık döneminde ısrarlarımıza rağmen orta hasarlı binayı yıkmaya kalktılar ama iki buçuk yıldır Simavlı hemşehrilerimiz bu hizmeti alamadılar. Şimdi siz geç de olsa bunu başlattınız, teşekkür ediyorum.
Yeni hastane yapımı konusunda da mutlaka hizmetlerinizin devam edeceğini düşünüyorum. Kütahya merkezde yapılması planlanan 600 yataklı hastanenin akıbeti nedir? Özellikle bu konuda sizin bir açıklama yapmanıza ihtiyaç olduğunu düşünüyorum. Kütahya merkezde, programa girmiş hastaneyi çıkarttılar, son durumu nedir?
BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Işık.
Sayın Tanal ve Sayın Halaman'ın da sorularını kısaca alalım Sayın Bakanım, ondan sonra şey yapalım.
Buyurunuz Sayın Tanal.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan benim soruma cevap vermemişti, sorum şuydu: İstanbul ilimiz Şile ilçesine bağlı olan Hacılı Mahallesi halkının sorunları hakkında aşağıdaki sorularımın cevaplandırılması istemiydi.
Soru bir: İstanbul ilimiz Şile ilçesinde açılmış olan diyaliz merkezinde Hacılı Mahallesi'ne servis olmamasının nedeni nedir? Diyaliz merkezine ulaşamayan vatandaşlarımızın sorunlarının çözümü için servis tahsis etmeyi düşünüyor musunuz?
İkinci sorum: Hacılı Mahallesi'nde bulunan sağlık ocağında görevli tek 1 doktor olması nedeniyle, bu doktor yasal doğum izni hakkını kullanırken aylarca sağlık ocağı hizmet verememektedir. Bu mağduriyetin giderilmesi için neden en az 2 doktor sağlık ocağında görevlendirilmemektedir? Hiç Sayın Bakan bu konuya girmedi...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Teşekkür ederiz.
Soruların çoğu cevapsız kaldı ama, sisteme girmiş sayın milletvekillerimizin soru haklarını saklı tutuyoruz.
Buyurunuz Sayın Halaman.
ALİ HALAMAN (Adana) - Başkanım, sağ olun, teşekkür ederim, Bakan Bey de sağ olsun.
Benim şöyle bir sorum olacak. Şimdi T.C.'siz şehir hastaneleri kuracağız diyorsunuz. Bizim Adana'nın 120 kilometre ötesinde Saimbeyli ilçesi var. Bu Saimbeyli ilçesinin hastanesi yok, adliyesi de kapandı. Bu kuracağınız şehir hastanelerinden bir tanesini Saimbeyli'ye kurma imkânınız var mı Sayın Bakanım?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Buyurunuz Sayın Bakan.
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Devamla) - Evet, ben teşekkür ediyorum.
Tabii, Sayın Işık, uzman hekim sayılarında bir yanlışlık yok, ama uzman hekim yetersizliğinde bir sorun var.
ALİM IŞIK (Kütahya) - Eksik, eksik!
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Devamla) - Yani ben zaman zaman "Bu ülkede hekim fazlalığı var." diyenlere soruyorum, ya, nerede bunlar, bu fazlaları verin de biz hemen hizmete sunalım diye ama, ne yazık ki yani yaklaşık ideal bir sağlık yönetimi için en az 20 bin uzman hekime ihtiyacı var bu ülkenin, en az da 20 bin pratisyen hekime.
Şimdi, bütün bu kadroyu bizim önümüze yetiştirebilmemiz de bu kadar çok tıp fakültesi açmamıza rağmen, buradaki eğitimlerle ilgili sorunları, soru işaretlerini ifade etmemize rağmen, ancak önümüzdeki yıl 2.500 normalden fazla pratisyen hekim gelecek. Uzman sayısı ondan herhâlde dört, beş yıl sonra gelmeye başlayacak ve bu kürsülerden... Benim şu anda cebimdeki notları size çıkarsam cebimdeki notların tamamı buradaki milletvekili arkadaşlarımızdan "Bizim ilçemize, bizim ilimize, bizim hastanemize uzman hekim veya pratisyen hekim..." Ama bizim de burada en büyük görevimiz, ulaşılabilir ve hekimimizi en verimli nasıl değerlendirebiliriz? Burada hekimlerimizden daha çok fedakârlık, daha çok özveri, onları planlı çalışabilmeyi, ufak yerlerde nöbet sistemini kuramadan yürütmek yerine merkezleri... Çünkü, artık bizim Türkiye'nin hasta transfer sorunu diğer sorunumuz kadar ciddi bir sorun değil. Acil ambulanslarımız, acil ambulans helikopterlerimiz... Transferde ve ulaşımda ortalama yarım saat sonra, hemen hemen bütün hastalarımız ideal denebilecek hastanelere geliyor. O nedenle, biz, olabildiğince merkezi güçlü kılıp hastaya orada ideal hizmetleri verebilmeyi hedefliyoruz. Ama, neticede, bir yeri bozarak diğer yeri de ihya etme, herhâlde o da adaletli olmaz, o da hakkaniyetli olmaz.
Tabii, 600 yataklı devlet hastanesinin durumunu inşallah size tekrar bildireceğim. Bu arada yatırımları tekrar gözden geçiriyoruz. Net şeklini size iletirim.
Tabii, diğer konuda ben de teşekkür ediyorum.
Sayın Tanal, cevaplandıramadığım sorular içinde muhtemelen sizinki. Ama, biz bütün diyaliz hastalarımızı, olağanüstü bir sıkıntı nedir bilmiyorum, orayı özellikle... Hacılı Mahallesi mi?
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Evet, Hacılı Mahallesi.
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Devamla) - Hacılı Mahallesi. Oraya ayrıca bir sormak lazım ama genelde, bütün diyaliz hastalarımız evinden alınır, diyaliz merkezine gider ve yine evine bırakılır. Ama buradaki istisnai problem nedir, onu araştırıp size dönerim.
Tabii, yasal izin, yine bu hekim sorunlarından yani hekim açığımızdan yaşadığımız sorunlar. Ufak yerler, 1 tane aile hekimi görevlendirmişsin, onun yerine izin dönemlerinde zaman zaman sorunlar yaşayabiliyoruz. Ama halk sağlığı müdürlüklerimiz buralarda da asla sorun yaşatmama gibi bir duyarlılığı gösteriyor. Ama "Türkiye genelinde hiç sorun yaşanmıyor." diye bir cümleyi de bu kürsüden ifade etmiyorum. Ama yirmi dört saat ve hekim açığının bu rakamlarla ifade edildiği bir Türkiye yani bugün 40 bin hekim açığını ifade ediyoruz ve bunu kabul ediyorsak, bunu... Şimdi neticede hekim de doğum yapacaktır, izin kullanacaktır, hafta sonu vardır, mesaisi bellidir ve mevcut kadrolarla biz bunu götürmeye çalışıyoruz. Ama burada aksayan yönler var mı? Bu aksayan yönleri de...
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Sayın Bakan, özür dilerim ama 29 Mayıs 2013'te vermiştim, bugüne kadar hâlen kayıt edilmedi yani hâlen boşta o vatandaş, sağlık hizmetini alamıyor, sorun o, beş aylık bir süre geçmiş.
BAŞKAN - Sayın Bakan, son üç dakikanız var, ekstra on beş dakika daha verdim, lütfen toparlarsanız...
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Devamla) - Evet, şimdi, son olarak yani Türkiye Cumhuriyeti devletinin hiçbir Sağlık Bakanlığı kurumunda T.C.'siz bir anlayış söz konusu değildir. Öncelikle, bir defa, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmaktan ve büyük Türk milletine hizmet etmekten onur ve gurur duyuyoruz. Buradaki herkesi de öyle kabul ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Dolayısıyla, bu anlamda bir polemik cümlesinin ne bu Meclise ne bu kürsüye yakışmadığını ifade etmek isterim.
Bakınız, bugün bizim ambulans uçağımız... Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığı ambulans uçağıyla Londra'da yoğun bakımdaki millî sporcumuzu biz daha iyi tedavi ederiz diye gittik, hastamızı ve sporcumuzu Londra'dan aldık, burada tedavisini yaptık. Türkiye Cumhuriyeti'nin bugün dünyanın en ücra köşesinde de ay yıldızlı bayrağını dalgalandırıyoruz, bundan onur da duyuyoruz, bundan gurur da duyuyoruz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Bu gurur, 75 milyon Türk milletinin gururudur diye de ifade etmek isterim.
Tabii, şehir hastanesinin yeri kesinleşmiştir. İnşallah oraya da, Saimbeyli'ye de ilçenin sağlık problemlerini çözebilecek bir yatırımı planlayalım, değerlendirelim.
Ben tekrar yüce Meclise teşekkür ediyor, saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)