GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: CHP GRUBUNUN, ÇORUM MİLLETVEKİLİ TUFAN KÖSE VE ARKADAŞLARI TARAFINDAN ÇORUM OLAYLARININ SORUMLULARININ, AMAÇLARININ VE OLAYLARIN ARKASINDA BULUNAN UNSURLARIN ORTAYA ÇIKARILMASI AMACIYLA 11/4/2013 TARİHİNDE TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA VERİLMİŞ OLAN MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGESİNİN, GENEL KURULUN 4 TEMMUZ 2013 PERŞEMBE GÜNKÜ BİRLEŞİMİNDE OKUNARAK GÖRÜŞMELERİNİN AYNI TARİHLİ BİRLEŞİMİNDE YAPILMASINA İLİŞKİN
Yasama Yılı:3
Birleşim:130
Tarih:04.07.2013

RAMAZAN CAN (Kırıkkale) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisinin aleyhinde olduğumuzu beyan ediyorum.

Öncelikle şunu söylemek istiyorum: 33'üncü yıl dönümünde gerek Çorum gerek Sivas gerekse Kahramanmaraş gerekse 1 Mayısta hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet diliyorum, yakınlarına da başsağlığı dileklerimi tekrar iletiyorum.

Demin, hatip bir şeylerden bahsetti, "Darbeye karşıyım." dedi. Gerçekten darbeye karşı, hukukun üstünlüğüne, demokrasiye inanan bir demokrat milletvekili "Darbeye karşıyım ama?" diye başlayan cümle kurmaz, kuramaz.

Yine, Çorum Belediye Başkanından burada bahsetti, Çorum Belediye Başkanının, Hıfzı Veldet Velidedeoğlu'nun adına olan parkın ya da caddenin ismini, "İskilipli Atıf Hoca" diye değiştirdiğinden bahsetti. Hıfzı Veldet Velidedeoğlu'nun, ben İstanbul Hukuk Fakültesi mezunuyum, İstanbul Hukuk Fakültesinde de bir amfisi vardır. Orada dedim ki kendi kendime: "Hukuk adamı yetiştiren, demokrat insanlar yetiştiren bir fakültede Hıfzı Veldet Velidedeoğlu'nun niye ismi var." diye de düşünmedim değil. Çünkü, biliyorsunuz, Hıfzı Veldet Velidedeoğlu, ihtilalden sonra generallere "Nasıl anayasa istiyorsanız o şeklide hazırlayalım paşam." diyen, maalesef akademik unvan taşıyan bir hocadır.

Tabii ki İskilipli Atıf Hoca'nın ismini verecekti. İskilipli Atıf Hoca darağacına çekilirken göstermelik mahkemelerle, göstermelik ilamla maalesef infaz edilmiştir, maalesef katledilmiştir. Tabii ki onun ismini yaşatmak da Çorum Belediye Başkanına nasip olmuştur. Muzaffer kardeşime de saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Evet, 1980 yılına gelinirken bazı hadiseler yaşandı. Temelinde ne vardır? Temelinde darbeye zemin hazırlamak vardır. Darbeye zemin hazırlayanlar, darbeciler kilometre taşlarını özenle taşırlar ve özenle döşerler. Bunun sebeplerinden biri de şudur: Toplumda meşru bir zemin oluşturmak. Kaotik ortam oluşturarak, faili meçhul cinayetler oluşturarak, fail meçhul cinayetlere sebep olarak ve diğer taraftan da sokakları illegal örgütler marifetiyle, derin yapılar marifetiyle terörize ederek iktidarı, seçimle, sandıkla gelmiş millî iradeyi istiskal ederek, küçük düşürerek toplumda "Darbe yapılsın, iyi ki ordu var, iyi ki bu yapılar var." dedirtmek için kaotik ortam oluşturmaya gayret ederler.

TUFAN KÖSE (Çorum) - Başbakan tahrik ediyor.

RAMAZAN CAN (Devamla) - Bunun en önemli göstergelerinden biri de meşhur Maraş olayları, yine Çorum olayları.

Peki, şunu söyleyebilir misiniz, "Çorum olayları, 1 Mayıs olayları ve Maraş olaylarından sonra darbe yapılmadı." diyebilir misiniz? Darbeye zemin oluşturmak için bu faili meçhul cinayetler oluşturulmuştur. Nitekim, o dönemin yargılamasını yapan hâkimler ve savcılar ve o dönemde yargılananların demeçlerinden anlaşılan şudur ki: Sağ elini kaldıran, namaz kılanlara "gerici" dedik, sol elini kaldıranlara "komünist" dedik. Aynı silah sağcılara verildi, solcular öldürüldü öğleden önceki olaylarda; öğleden sonraki olaylarda ise solculara silah verildi, sağcılar öldürüldü. Ülkücülere silah verildi, komünistler öldürüldü; komünistlere silah verildi, ülkücüler öldürüldü.

SEYFETTİN YILMAZ (Adana) - Ülkücüleri bırak, kendini anlat.

RAMAZAN CAN (Devamla) - Değerli arkadaşlar, aynı silahtan aynı kurşunla öldürüldü bu insanlarımız. Bu tamamen derin bir yapının mahsulüydü. O nedenle dikkat etmemiz lazım. Nitekim, faili meçhul cinayetlerle birlikte ülkede kaotik ortam oluşturmaya çalışanlar, 60 ihtilalinde, 6-7 Eylül olaylarıyla da birlikte farklı dine mensup insanları, vatandaşlarımızı birbirine kırdırtmaya çalıştılar ve 60 ihtilaline giden süreci başlattılar. 80'e geldiğimizde ise Alevi-Sünni çatışması, ülkücü-komünist çatışması, inanan-inanmayan çatışması yaptılar ve başarıya ulaştılar.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) - Komünist kim ya?

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Siz neredeydiniz, siz?

RAMAZAN CAN (Devamla) - Yine, 28 Şubat sürecine geldiğimizde ise bir dönemden hatırlayın arkadaşlar, daha beş altı sene öncesine kadar da aynı olaylar meşru değil miydi? "İrtica hortladı, laiklik elden gidiyor." Bütün bunlar aslında bir darbeye zemin oluşturmak için seçilmiş yollardan biriydi. Nitekim, ekonomiyi de idare edemediklerinden dolayı 2002'de kriz oldu ve milletin insanlarını millet seçimle iktidara getirdi ve AK PARTİ iktidarına da aynı şekilde darbe yapmaya çalıştılar. Bu nasıl bir darbeydi? Baktılar ki sokakları terörize edemiyorlar, derin yapılarla birtakım şeyler yapmaya çalıştılar, ondan da netice alamadılar. Ondan sonra da cumhurbaşkanlığı seçim sürecinde 367 ucubesini ortaya getirdiler. Bundan da sonuç alamayınca ne yapmak istediler? Meşru yoldan halkın oyuyla iktidara gelmiş Hükûmete karşı dava açtırdılar. Bütün bu yapılar, hukuk dışı yapılardı. Ama, bir şeyi unuttular, 2002'den sonra AK PARTİ iktidara geldiğinde muhalefetin unuttuğu şey şuydu: Milletin insanları, milletin adamları iktidara gelmişti ve milletten almış olduğu yetkiye sahip çıktılar, başının üstünde tuttular.

 MAHMUT TANAL (İstanbul) - Amerika'nın destekçileri gelmişti, Amerika'nın destekçileri.

TUFAN KÖSE (Çorum) - 28 Şubat sizi iktidara getirmek için yapıldı.

RAMAZAN CAN (Devamla) - Bu millî iradeye sahip çıkan iktidar, görülmüş bir şey değildi bu zamana kadar. Nitekim, postalı görüp şapkasını alıp gidenlerden değildi bu iktidar. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Netice itibarıyla, AK PARTİ Genel Başkanının dik durması ve demokrasi ve hukuk devletine inanması gereğince bunlara set çekti ve darbe ortamı oluşturamadılar. Bu darbe ortamını oluşturamayan zihniyet, Gezi Parkı'nda çıkan uluslararası bağlantıların da etkisiyle, orada çıkan isyana mal bulmuş mağribi gibi saldırmaya çalıştılar. Ama, şu var ki Gezi Parkı'ndaki olayları dizayn eden yapı da bunları o Gezi Parkı'na almadı.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Ya, onlar yalanlar, sen inanıyorsun, kendin de inanıyorsun.

OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) - Gezi Parkı'ndakiler tatilde; Çeşme'de, Bodrum'da.

RAMAZAN CAN (Devamla) - Netice itibarıyla aslında Gezi Parkı'nda olay çıkaranların da haklı bir gerekçesi vardı. O gerekçe nedir biliyor musunuz değerli arkadaşlar? İktidara gelmeye umudu kalmayan, aslında sandıktan almadıkları yetkiyi, imtiyazı belli şekilde alan, aslında çoğunluğu sandık iradesine dayanmayan bu yapı bir şekilde iktidara sahip oluyordu. Ama, güvendikleri dağlara karlar yağdı, o yapı Silivri'de "Ergenekon" adı altında yargılanıyor, "Balyoz"da yargılanıyor. Netice itibarıyla oradan cesaret alamadılar, "Nasıl bir hâl çaresine bakalım?" diye düşündüler, dediler ki: "Biz muhalefet partisini dizayn edelim." Muhalefet partisini de bir kasetle dizayn ettiler ama oradan da sonuç alamadılar. Gerçekten çaresizlik?

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Kaseti niye bulamadınız? Bir tweet'i buluyorsunuz da bunu niye bulamıyorsunuz? Yapan olunca bulunmuyor değil mi?

RAMAZAN CAN (Devamla) - Arkadaşlar, çaresiz olmak gerçekten zor bir durum. Çaresiz olmak o kadar zor bir durum ki ben sizlerin durumunu da iyi anlıyorum. Gerçekten, sizlere oy veren, sizlerden ümit bekleyen değerli hemşehrilerimizin, değerli vatandaşlarımızın durumunu da iyi anlıyorum, onlar da çaresiz. Keşke muhalefet olsanız da, iktidar olmaya aday olsanız da o kişilere ümit verseniz. O kişilere ümit verseydiniz bu Gezi Parkı olayı, Gezi Parkı hadisesi olmayacaktı.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; burada özellikle Çorum'la ilgili olaylara da kısmen değinmek istiyorum. Çorum'da davalarda avukatlık yapan Avukat Sadık Eral diyor ki: "Aynı şekilde, toplum mühendisleri önce sol kesime silah verdi, sağcılar öldü; aynı silahı sağ kesime verdi, solcular öldü; neticede aynı silahla kardeşler öldürüldü."

Yine, Çorum olaylarıyla ilgili olarak dönemin Cumhuriyet Başsavcısı Ertem Türker de diyor ki: "Öğleden önce çıkan olaylarda aynı silahla vurulan Alevi vatandaşlarımız, öğleden sonra aynı silahla vurulan Sünni vatandaşlarımız hep aynı silahlarla öldürülmüştür." (AK PARTİ ve CHP sıraları arasında karşılıklı laf atmalar, gürültüler)

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Sayın Başkan, dinleyemiyoruz. Arkadaşımız çok önemli meseleler söylüyor.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen?

RAMAZAN CAN (Devamla) - 12 Eylül darbesine zemin hazırlamak için Çorum olayları tezgâhlanmıştır. Bu bir mizansendir, bir tiyatrodur. 12 Eylül darbesini gören Çorumlu hemşehrilerimiz acı tecrübeyi tatmışlar ve büyük olgunlukla?

TUFAN KÖSE (Çorum) - Aynısını bugün Başbakan yapıyor.

BAŞKAN - Sayın Köse?

RAMAZAN CAN (Devamla) - Sayın Tufan Köse, değerli hemşehrilerimiz, Çorumlu hemşehrilerimiz, bu kirli senaryoyu tanımışlardır, Gezi Parkı olaylarını da Çorum'a taşımak isteyen provokatörlere prim vermemişlerdir.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Çorum'da "Cami yaktı." diyenler ile "Camide içki içiliyor." diyenler aynı mantıktadır, aynı zihniyettedir; aynı provokatörlüktür.

BAŞKAN - Sayın Akar?

RAMAZAN CAN (Devamla) - Bütün Çorumlu hemşehrilerimize aklıselim davrandıkları için teşekkür ediyor, onlara saygılar sunuyorum ve Allah onlardan razı olsun diyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; artık, Türkiye eski Türkiye değil; 2002'den bu yana gelişen, değişen bir Türkiye var. Daha önce ellerinde imtiyazları olan gerçekte azınlık olan çoğunluğa hükmedenler, milletin vermediği yetkiyi vesayet kanalıyla kullananlar, işte bunlar imtiyazlarını kaybetmeye başladılar ve asıl yetki milletin temsilcilerine verildi. Milletten yetkiyi alan milletin adamları karanlık olayların üzerine gitti, neticede kimsenin yargıdan ve hukuktan muaf olmadığı ortaya çıktı. Kimsenin silahı ya da namlusu ya da rütbesi ya da apoleti ya da makamı ya da statüsü ya da mezhebi ya da ırkı ya da dini ya da mesleğinin yargılanmasına engel olmadığına bütün Türkiye şahit oldu. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Hukukun üstünlüğü, eşitliği ortaya çıktı. İşte bu nimetler AK PARTİ dönemlerinde oldu. AK PARTİ'ye teşekkür ediyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)