| Konu: | YARGI HİZMETLERİ İLE İLGİLİ OLARAK BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARISI (S. SAYISI 475) |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 126 |
| Tarih: | 27.06.2013 |
FARUK BAL (Konya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; önerge verdiğimiz madde, cezaevlerinin ziyaret edilmesi ve cezaevlerinde bulunan hükümlülerle görüşülmesiyle ilgilidir. Bu yetki eskiden cumhuriyet savcılarındaydı. Şimdi, bu yetki Adalet Bakanlığının uhdesine de alınıyor bu kanunla. Buraya kadar bir sorun görünmüyor. Ancak, alınırken metin içerisinde bulunan "resmî" kelimesi çıkarılarak alınıyor. İşte, sorun da buradan çıkıyor. Türkiye'nin gerek insan hakları ihlalleriyle ilgili gerek dışarıdaki odakların Türkiye'nin içinin karıştırmasıyla ilgili gerek terör olaylarıyla ilgili Türkiye'nin üzerinde hak sahibi olduğunu iddia eden kişi, kurum ve kuruluşlar işte bu maddeden yararlanarak cezaevlerine girmek isterler, oradaki birtakım hareketlerin kendi ölçülerine göre değerlendirilmesini sağlarlar.
Eski maddede, daha doğrusu değişiklikten önceki mevcut hâlinde "resmî kişi, kurum ve kuruluşlar" diye başlardı bu. Bu takdirde, hükûmetin ya da bakanın karşısında kim olduğunu bildiği, muhatabı olan, bir resmî hüviyeti olan ve talepte bulunan bir kuruluş vardı. Şimdi, "resmî" hüviyetini kaldırdığınız zaman, ne idüğü belirsiz, ne zaman muhatap alınacağı, nasıl muhatap alınacağı belli olmayan kişi, kuruluş, kurumların Adalet Bakanlığının önünde kuyruğa girmesine imkân sağlayacaksınız. Bu yetkinizi de siz, bu şekilde kullanabilecek şekilde ortaya koyduğunuza göre bu kanunla, o takdirde Sayın Bakan, bundan en çok zarar görecek olan sizsiniz. Biz, tabii, sizin şahsınızı değil, Hükûmetinizi değil Türkiye Cumhuriyeti devletinin Adalet Bakanlığının böyle bir sıkıntıya girmemesi için bu önergeyi veriyoruz. Dolayısıyla, bir devlet olarak, bir hükûmet olarak, bir bakanlık olarak resmî nitelikteki cezaevini yönetir iken oradaki hadiseleri dünya kamuoyuna ve Türk kamuoyuna taşıyabilecek olan kişilerin muhatap olması gerekmektedir, bunun muhatabı da resmî hüviyeti ile belirlenmesi gerekmektedir. Siz bu tabiri çıkararak bu yetkiyi aldığınız takdirde karşınıza çıkacak ilk tehlike Hint'ten, Çin'den, garbından, şarkından gelecek ve Türkiye hakkında, içini karıştırmaya yönelik, daha ileri giderek etnik söylemlerle ilgili olmak üzere, mezhep söylemleriyle ilgili olmak üzere, Türkiye'yi kutuplaştıracak olan insanlara yol vermiş olursunuz.
Bu cümleden hareketle, bu talep şimdiden başlamıştır Sayın Bakan, Kandil'den gelen ses yükselmiştir; "Bu böyle olmuyor." diyerek başlamıştır. "İmralı'da bizim önderimiz." diye ifade ettikleri kişi mahkûmdur. Oysa, siz terör sorununu mahkûma çözdürüyorsunuz diye size hitap ediyor İmralı. "Biz arada ulaklar istemiyoruz, biz arada elçiler istemiyoruz. Biz doğrudan görüşmek istiyoruz." diyor. İşte, siz şimdi "resmî" kelimesini çıkarırsanız, doğrudan görüşmeye imkân sağlamış olursunuz.
Şimdiye kadar anlattığım hususlar, pembe bir gözlükle olaya bakıldığında sizi, Bakanlığınızı ve Türkiye Cumhuriyeti devletini korumak içindi ama bu açıdan baktığımızda, soruyorum şimdi: Siz, acaba, perde arkasından, Oslo'da başlayan görüşmelerde buna imkân sağlayacak yani Kandil'den gelecekleri İmralı'yla görüştürmek için mi bu kanunu getirdiniz? Bizim şüphemiz de bu. Dolayısıyla, bu şüpheyi izale etmeniz gerekmektedir. Bu şüphe ile Adalet Bakanlığı yapılmaz Sayın Bakanım, bu şüphe ile cezaevleri idare edilmez. Bu şüpheyi izale edecek olan zatıalinizdir. Dolayısıyla, "resmî" kelimesinin ne kusurunu gördünüz ki şimdi buradan çıkarıyorsunuz? Siz sadece, belki, perde arkasında yapılan görüşmeleri bir adım ileri götürecektir diye bu kanunu yapıyorsunuz ama geleceğinin ne olacağını biliyor musunuz? Gelecekte Türkiye'nin ne gibi riskler üstleneceğini biliyor musunuz? Gelecekte her terör örgütünün bu gibi taleplerle karşınıza çıkacağını biliyor musunuz? Bunları bildiğinizi sanmıyorum.
Dolayısıyla değerli milletvekilleri, biz, bu kanun tasarısına olabildiğince pozitif bakmaya çalıştık; eksik gördüğümüz, yanlış gördüğümüz hususları sizlerle paylaştık. Bu ülke sadece MHP'lilerin sorumluluğunda değildir, sizin de sorumluluğunuz vardır. Şimdi göreceğiz, o da sizin sorumluluğunuzda olacak.
Hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)