GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: YARGI HİZMETLERİ İLE İLGİLİ OLARAK BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARISI (S. SAYISI 475)
Yasama Yılı:3
Birleşim:126
Tarih:27.06.2013

SAKİNE ÖZ (Manisa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz tasarının 7'nci maddesi üzerinde söz aldım. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Sayın milletvekilleri, yargının işleyişine dair bazı teknik düzenlemelerin yapıldığı tasarıyla, Anayasa Mahkemesinin, yetki kanunu kapsamında görmeyerek iptal ettiği maddeler yeni bir düzenleme ile önümüze getiriliyor ama tarafsız olması gereken, siyasetin gölgesinde işlememesi gereken yargı, Hükûmetin arka bahçesi hâline geliyor. Yüz binlerce insan hakkını aramak, demokratik taleplerini ortaya koymak istediğinde sorgusuz sualsiz ve orantısız polis gücüyle, şiddetiyle gözaltına alınıyor. Başbakan, gençleri otopark köşelerinde, bodrum katlarda, tekme tokat döven polislerin sırtını sıvazlıyor.

Değerli milletvekilleri, Ethem Sarısülük'ün katledilişi ve sonrasındaki yaşananlar ülkemizin tarihine bir kara leke olarak geçti. Polis şiddetini meşru kılma çabaları Başbakanla başladı, Anadolu Ajansının yanlı haberiyle ilerledi, Bülent Arınç'ın sözleriyle temize çıkarılmak istendi.

Ethem'i öldüren polis önce emniyette haftalarca ortaya çıkarılmadı, daha sonra Anadolu Ajansı tarafından, taraflı haberleriyle, bu polis korunup kollandı. Polis, günler sonra savunmasını verip tüm dünyanın gördüğü kayıtların aksine "Üzerime geldiler, elime de taş geldi, yanlışlıkla vurdum." dedi. Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç ise hiç sıkılmadan, devlet ciddiyetiyle bağdaşmayacak bir sorumsuzlukla "Polisin eline taş geldi, hedef şaştı." dedi. Sonrası malum. Bu polis memuru serbest ama Ethem Sarısülük'ün yanındaki gençler ise tutuklu. Bununla da bitmiyor, daha ne skandallar var.

Direniş sırasında gözaltına alınan 13 yaşındaki çocuğumuzun annesi bakın neler anlatıyor: "Polis tarafından tekme tokat ile arabaya doldurulan bir anne ve oğlunu gördüm. Polis onlara `Mustafa Kemal'in askeriyiz diyorsunuz. Gelin bakalım, kurtarsın sizi şimdi.'" diyor. Bu kadar ucuzlayan bir Hükûmet kendi personeline neleri söylettiriyor, görüyorsunuz.

Değerli milletvekilleri, yargıyı düzene kavuşturmak isteyen bir Hükûmet, kişileri yargı önüne çıkarana dek onların haklarını savunmasını sağlayacak gerekli önlemleri almaya mecburdur. Gezi direnişini itibarsız kılmak için var gücüyle yalan makinesini çalıştıran AKP kadroları, polis otobüsüne bindirilen gençlerin karakola ulaşıncaya dek nasıl tekme tokat dövüldüğünü, hangi küfürlere maruz bırakıldığını, kadınların erkek polisler tarafından soyularak arandığını anlattığımızda suspus oluyor. Yargı kurumlarının çalışma sürelerini düzenlemek, tatillerini belirlemek, sizi, uzun tutukluluk sürelerini, hukuka aykırı tutuklamaları görmekten alıkoymaz.

Geçtiğimiz günlerde Ankara ve İstanbul'da yoğunlaşan Gezi direnişi tutuklamaları biz dışarıdakileri isyan edecek noktaya getirmiştir. Evleri basılan gençlere yapılanlar, ülkemizde yargı kurumunun iflasının, tutuklamalarının açıkça siyasal öfke ve kin dolu olduğunun açık kanıtıdır. Gençleri yıldıracağını, yurtseverleri bezdireceğini sanan Hükûmete en iyi yanıtı gençlerimizin anneleri, babaları ve arkadaşları vermiş, meydanlar yeniden hak arayanlarla dolup taşmıştır. Ankara'daki Gezi direnişinde 22 tutuklamaya yol açan duruşmanın nasıl ilerlediğine kısaca baktığımızda inanılmaz bir faciayla karşılaşıyoruz. Duruşmada sanıklara terör örgütü üyeliği iddiasıyla suçlamalar yöneltildi ancak kimin hangi örgüte üye olduğunu savcılık bir türlü söyleyemedi. Hükûmet âdeta her sol örgütten birer kişi tutuklayalım, sonradan üstlerine uygun bir suç atarız ezberiyle hareket etti. Gençler ise Gezi direnişi boyunca sergilediği mizah devrimine yeni bir halka ekleyerek "Sayın hâkim, siz mi bize bir örgüt bulacaksınız yoksa siz örgütleri sıralayın, içlerinden birini biz mi seçelim?" demiştir. Ülkemizde son dört yılda yoğunlaşan ve farklı görüşlerdeki kesimleri uzun tutukluluklarla âdeta yargılama bitmeden cezaya hükmeden AKP zulmü, kapsamlı bir yargı reformunu Meclisimize getirmek yerine, şimdi, diktatörlüğü uzatmayı fırsat biliyor.

Adaletin özgürlükle birleşeceği günleri görmek dileğiyle hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)