| Konu: | BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TEKLİFİ VE DEVLET MEMURLARI KANUNU İLE BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARISI |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 137 |
| Tarih: | 11.07.2013 |
ERKAN AKÇAY (Manisa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 74'üncü maddede verdiğimiz önerge üzerinde söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Millî Eğitim Bakanlığı iç denetçilerinin raporuna göre, Türkiye'de 133.317 öğretmen açığı varken yaklaşık 350 bin öğretmen hâlâ atama beklemektedir. Millî Eğitim Bakanlığı, öğretmen açığı ve atama bekleyen öğretmenleri öncelikli olarak gündemine almalıdır. "Bütçe yetersiz, kadromuz kısıtlı." söylemleri en azından eğitim için geride kalmalıdır çünkü eğitimin sorunlarını ertelemeniz mümkün değildir.
Burada vermiş olduğumuz önergeyle öğretmen açığının önemli ölçüde giderilmesi için 100 bin öğretmen kadrosu ihdas edilmesini öneriyoruz. İstenildiği zaman pek çok yere, pek çok kişiye, kuruma pekâlâ kadro alınabilmektedir, bu da son derece makul bir kadro önerisidir.
Sayın Başbakanın atanamayan öğretmenlere bakış açısını hatırlatmak bakımından tekrar sizlerle paylaşmak istiyorum.
Yıl 2002, İzmir mitingi: "Şu sisteme bakın hele, ülkede 72 bin öğretmen açığı var, sen sınavla öğretmen seçiyorsun. Hangi akla hizmet ediyorsunuz? Biz hükûmetimizi kurduğumuzda bütün öğretmenleri göreve başlatacağız ve öncelikli olarak eğitim sorununu çözeceğiz."
Yine, 2002, Samsun mitingi: "Biz geldiğimizde üniversiteyi bitiren öğretmen adaylarının `Ne yapacağım, sınavı ya kazanamazsam.' korkusu olmayacak çünkü sınav olmayacak."
2002, Gaziantep mitingi: "Bunlar bir de sınavla öğretmen alıyor. O zaman niye okutuyorsun bu öğrencileri, yazık değil mi? `Öğretmen almıyorum.' de, bu evlatlarım okumasın boşuna. Ama, biz iktidar olunca inşallah boşta öğretmen adayı kalmayacak." İktidar olduktan sonra değişen ve dönüşen Sayın Başbakan, on yıl sonra yani 2012 yılında öğretmen açığı 133 bini geçmiş, atamayan öğretmen sayısı 370 bine ulaşmışken ne diyor? Diyor ki: "Öğretmen maaşları memura haksızlıktır. Zaten on beş saat çalışıyorlar, bir de iki ay tatil yapıyorlar."
Bizlere düşen görev öğretmenlerin katlanan ve derinleşen sorunlarına bir an önce çözüm bulmakken AKP'nin içindeki bir komisyon âdeta öğretmenlerimizi aşağılamakta ve itibarsızlaştırmaya çalışmaktadır. AKP'nin içindeki bu komisyonun adı öğretmenleri itibarsızlaştırma komisyonudur ve bu komisyonun başkanı da Sayın Başbakandır, üyeleri de Millî Eğitim eski Bakanı Ömer Dinçer'le AKP Grup Başkan Vekili Sayın Elitaş'tır. Bu komisyonun başkanı Sayın Başbakanın öğretmenlerimizle ilgili fikirlerini söyledim, şimdi diğer üyelere bakacak olursak: "Ben öğretmen olmak isteyenleri Eminönü'deki caminin önünde bekleyen güvercinlere benzetiyorum. Bekliyorlar ki biri önlerine yem atsın." ve "Atama bekleyen öğretmenler kendisine başka iş bulsun." diyerek öğretmenleri aşağılamıştır. Yine, bir başka sayın bakan öğretmenlere şahsiyet kazandırmak isteyen bir insan olarak Ömer Dinçer'in bu sözlerini yorumlamıştır ve Sayın Elitaş da "Öğretmen 1.800 lira maaş alıyormuş. Ne iş yapıyorlar? Git git, gel. Beğenmeyen başka iş yapsın." diyerek öğretmenleri ve öğretmenlik mesleğini küçümsemiştir.
Sayın Başbakan, Millî Eğitim Bakanı ve AKP'li yöneticilerin öğretmenlerin çalışma saati, maaşları ve öğretmen atamalarına ilişkin bu yanlış ve kamuoyunu yanıltan açıklamaları öğretmenlerimizin psikolojik olarak yıpranmalarına yol açmakta ve öğretmenlerle diğer kamu görevlilerini ve toplumu karşı karşıya getirmektedir.
Geleceğimizin güvenceleri olan çocuklarımızı hayata hazırlayan öğretmenlerimiz hâlâ en temel ihtiyaçlarını gidermekte zorluk çekmekte ve ekonomik problemler karşısında da maalesef çaresiz bırakılmaktadır.
Bu düşüncelerle önergemizin kabulünü diliyor, hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)