| Konu: | POLATLI ÇİFTÇİSİNİN SORUNLARINA İLİŞKİN |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 136 |
| Tarih: | 10.07.2013 |
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; ben Ankara Polatlı çiftçisinin, hububat çiftçisinin sorunlarıyla ilgili olarak söz aldım ancak ondan önce, biraz önce elime ulaşan bir notu dikkatinize de sunmak istiyorum: Ali İsmail Korkmaz, Eskişehir'de İngilizce bölümü öğrencisi. 2 Haziranda bu Gezi olayları nedeniyle bir kavga sırasında 4 kişinin saldırısına uğradı, otuz sekiz günlük bir yaşam mücadelesi sonucunda bugün, bu mübarek ramazan günü kaybettik. Allah'tan rahmet diliyorum, kederli ailesine başsağlığı diliyorum.
Değerli arkadaşlarım, Polatlı, Ankara'nın, başkentin hemen yanı başında, 35 ilimizden daha büyük bir ilçemiz. Ağırlıklı olarak tarımla, hububat tarımıyla geçinir. Tabii, Polatlı'da diğer pancar tarımı da vardır, soğan gibi ürünler de ekilir ama ağırlıklı olarak hububat tarımı yapılır. 500 bin tona yakın hububat üretimi gerçekleştirilir ortalama olarak yılda. 216 bin hektar ekili araziye sahiptir Polatlı, ekim arazisine sahiptir.
Şimdi, tarımın stratejik bir sektör olduğunu biliyorsunuz, hepimiz biliyoruz, çok önemli, tarım yoksa hiçbir ülkenin gelişmesi mümkün değil, Amerika Birleşik Devletleri'nden Japonya'ya kadar bütün gelişmiş ülkelerde tarım altyapısı çok iyidir, onun üzerine medeniyet inşa edilmiştir. Bizde ise, son, 2000'li yıllardan beri Türkiye büyüme ortalaması yüzde 4,5 iken tarımda bunun yarısı kadar 2,4'tür. Tabii bu büyük bir sıkıntı Türkiye için ve tarım ithalata dayalı, üretimden çıkmış bir vaziyette yürümekte maalesef. Tarım çok sıkıntılı. Ben, bunu, zaman zaman -tarımla ilgili konuları, Ankara çiftçisinin sorunlarını- Plan ve Bütçe Komisyonunda da dile getirmeye çalışıyorum.
Geçenlerde de, Bala çiftçisi hasadını kaldırdığı hâlde ürün elinde kaldı, çünkü Toprak Mahsulleri Ofisi gerekli birimlerini kurmamıştı köylerde, satış yapamadı ya da çiftçi çok düşük fiyata satmak zorunda kaldı. Bu tür sıkıntılar var maalesef.
Yine, Polatlı çiftçisiyle ilgili olarak bazı şeyler söyleyeyim. Ben, 60'lı yıllardan beri Polatlı çiftçisini çok iyi biliyorum. 60'lı yıllarda daha fazla geliri vardı, daha itibarlı bir Polatlı hububat çiftçisi söz konusuydu. Son yıllarda, hububat çiftçisi, sayı olarak azalmasına rağmen, geliri düştü, itibarı düştü maalesef. Şu anda çiftçi çok sıkıntılı vaziyette, ürününü bir an önce satmaya çalışıyor. Fiyatlar çok yetersiz. Fiyatlar arasında uçurum var -"600-800 lira" gibi rakamlar çok düşük rakamlar tabii- maliyetlerin altında satış yapıyorlar.
Mayıs ayında Polatlı çiftçisi çok büyük bir sıkıntı, endişe yaşadı. Sakarya Nehri kurudu, sulama imkânları olmadı. Yıllardan beri "Gökpınar barajı" diye bir masal vardır Polatlı'da, o masal tekrarlandı ama hâlâ Gökpınar barajı ortalıkta yok; sulama imkânları, dolayısıyla hiç olmadı.
Polatlı çiftçisi, şu anda, ürün bazında değil de havza bazlı bir destekleme yapılsın istiyor. Özellikle bu "tarım kredi kooperatifleri, ziraat odaları" gibi birçok birlikten, çiftçi birliğinden şikâyetçi, çünkü bunlar, maalesef, siyasi olarak davranıyorlar; iktidarın peşinden uydusu hâlinde hareket eden birlikler vaziyetinde, hiçbir faydası yok çiftçiye.
Teknisyenler alana çıkmıyor; mühendisler, ziraat mühendisleri alana çıkmıyor. Ne ekeceğini çiftçi bilmiyor. Hiçbir şekilde ürün yönlendirmesi yapılmıyor. Ekipman seçimiyle ilgili yardımcı dahi olunmuyor. Bu tür sorunlar var.
Elektrik; keza, aynı şekilde, sulamada kullanılan elektrik fiyatlarının yüksekliği çok büyük bir sıkıntı ve bu kuraklık nedeniyle birçok Polatlı çiftçisi maalesef tefecinin eline düşmüş vaziyette.
Ankara'nın yanı başında, başkentin yanı başındaki Polatlı çiftçisiyle ilgilenilmemesi, sorunlarının görülmemesi Türkiye'deki tarımın ne vaziyette olduğunu, ne kadar sıkıntılı olduğunu da hepimize gösteren çok önemli bir örnek. Bundan sonra, Tarım Bakanlığının daha farklı davranması lazım. Sayın Bakanımızın -neredeyse en sosyetik Bakan, maalesef, Bakanlar Kurulu içerisinde- çiftçiyle ilgilenmesi lazım.
Ben bu vesileyle hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)