| Konu: | EROZYONUN OLUŞTURDUĞU SORUNLAR VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİNE İLİŞKİN |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 135 |
| Tarih: | 09.07.2013 |
KEMALETTİN YILMAZ (Afyonkarahisar) - Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; sözlerime başlarken idrak etmekte olduğumuz ramazan ayının Türk İslam âlemine ve tüm insanlığa barış, huzur, saygı, sevgi, hoşgörü ortamı sağlamasını yüce Allah'tan niyaz ederim.
Değerli milletvekilleri, erozyon terimi son yıllarda ülkemiz gündeminde oldukça önemli bir yer teşkil ediyor. Öncelikle, erozyon denilince akla ilk gelen jeolojik manadaki erozyondan bahsetmek istiyorum.
Ülkemizde son yıllarda toprak erozyonu sorununun sadece edebiyatı yapılıyor. Maalesef, her yıl ülkemiz üzerinden
Değerli milletvekilleri, son yıllarda başlatılan alım garantili orman fidan üretimini daha fazla geliştirmeli, siyasi yandaş ve ahbap çavuş tasallutundan kurtarmalıyız. Çalışkan insanımız, suyumuz, toprağımız ve güneşimiz çok daha iyi değerlendirilerek yurt dışına boşuna döviz ödemekten kurtulmalıyız, hem de akıp giden vatan topraklarımızı korumuş oluruz. On yılda 2 milyar 700 milyon ağaç diktiğini ifade eden Hükûmet yetkilileri, bu ağaçların dikimini ve bakımını dahi kontrol etmemektedirler. Ki bu sayı için "Ya sayı saymasını bilmiyorlar ya da dayak yememiş." gibi ifadeler "İnanmazsan git say." gibi terimlerle konu tartışılırken, bir gerçek var ki; "Şehit ormanları adı altında oluşturulan ormanlarda bile 10 bin ağaç dikildi." diyor. Bakıyorsunuz, o kadar ağaç yok; hatta dayanamayıp sayıyorsunuz, 56 ağacın olduğunu tespit ediyorsunuz. Binlerce, milyonlarca ağaç bakımsızlıktan kurumakta. Bu konuda herkesi bir kez daha hassas olmaya davet ediyorum. Keşke her yıl milyarlarca ağaç dikilebilse.
Toprak erozyonuyla mücadelede tek yöntem bitkilendirme değil tabii ki ama en önemlisi ağaçlandırma olduğu için dikkatlerinizi çekmek istedim.
Ülkemizin erozyonla kaybı sadece verimli vatan toprakları değildir. AKP'nin on bir yıllık iktidarı döneminde uygulanan yanlış politikalar, yanlış tercihler nedeniyle millî, dinî ve manevi pek çok değerlerimiz, kutsallarımız sıradanlaştırılmaya çalışılmış, saygınlığı kaybettirilmiş yani erozyona uğramıştır. Devriiktidarınızda devlete olan güven, adalete olan güven, emniyete olan güven erozyona uğramıştır. Bugün söylediğini yarın yalanlayan, adalet adına adaletsizlik, hak adına haksızlık yapan, vatandaşı tehdit eden, azarlayan, yok farz eden; ülke insanımızı 36 etnik parçaya ayırmaya çalışan; terörle ekonomik, sosyal, kültürel ve silahlı mücadele etmek yerine müzakere yöntemini seçen; tutarsız dış politikalarıyla ülkemizi bölgede yalnızlaştıran, AB'ye yaranmak için tüm kutsallarımızı ayaklar altına alan ve hâlâ işsizlikle baş edemeyen, ekonomiyi düze çıkartamayan, pek çok insanımızın umutsuzluğa kapılmasına sebep olan basiretsiz, beceriksiz ve hatta son zamanlarda şımarık ve iktidar sarhoşluğu içindeki ve devamlı gerilim üreten siyaset anlayışınız vatandaşlarımızın nezdinde siyaset kurumuna ve siyasetçiye ciddi bir saygınlık kaybettirmiştir.
Tabiri caizse, ülkemizdeki toprak erozyonu kadar devriiktidarınızdaki millî ve manevi değerlerimizdeki erozyon da çok ciddi boyutlardadır. Üniter yapımızda, millî birlik ve beraberliğimizde, ülke bütünlüğümüzde AKP'nin yaptığı tahribat erozyon gibi sessiz ve derinden gitmekte, hazmede hazmede, hazmettire hazmettire uygulanmaktadır. Türk milleti olan bitenin farkındadır ve zamanı geldiğinde bunların hesabını mutlaka ama mutlaka soracaktır.
Değerli milletvekilleri, ülke yönetimi ve vatan toprağı kutsaldır, kaderine terk edilemez. Bu duygu ve düşünceler içerisinde yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)