GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TEKLİFİ VE DEVLET MEMURLARI KANUNU İLE BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARISI
Yasama Yılı:3
Birleşim:133
Tarih:07.07.2013

TURGUT DİBEK (Kırklareli) - Teşekkür ederim Başkanım.

Değerli arkadaşlar, 73'üncü maddenin (a) bendinin (2) no.lu alt bendiyle ilgili olarak verdiğimiz önerge üzerine söz aldım. Sizleri saygılarımla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, az önce, yemek arasında hep beraber haberleri izleme fırsatı da bulduk. Zannediyorum, sizler de o görüntüleri izlemişsinizdir. Konuşuldu ama ben de biraz irdelemek istiyorum.

Şu, dün akşam, tüm Türkiye'de olduğu gibi -Meclisteydik- burada bizleri de aslında bir infiale sürükleyen, burada ciddi anlamda sorun yaratan o görüntüler yani elinde pala olan veya işte benzer, satır, neyse, olan insanların? Polislerin aslında bir anlamda gözleri önünde çünkü orada, görüntülerde polisleri de görüyoruz, müdahale etmiyorlar, bekliyorlar, sakin bir şekilde "Ne oluyor?" diyorlar. İşte, aslında, Türkiye'nin geldiği bu noktayı biraz sizlerle bu süre içerisinde irdelemek istiyorum. Ve adalet kavramını da bence aslında, burada masaya yatırmamız lazım.

Değerli arkadaşlar, adalet, Türkiye'de bugün gelinen noktada, sizin yani iktidar partisinin ismi hâline gelmiş bir kavram olarak duruyor. Yani, adalet, tüm devleti, tüm ülkeleri, herkesi kapsayan ve ne kadar önemli olduğunu burada anlatmaya gerek yok yani bir adalet olgusu nasıl ki insanlar için hava, su, yemek kadar önemliyse, devletlerin düzeni, toplumların barışı, huzuru için de o denli önemli olan bir kavram ama ne hâle geldi, ona bakalım.

Şimdi, bu kişiler mahkeme tarafından serbest bırakılmış yani tutuksuz yargılanmak üzere bırakılmışlar. Gerekçesini bilmiyorum yani baktım, henüz bir gerekçe görmedik, mutlaka bir gerekçesi vardır mahkemenin ama görüntüleri hep beraber izledik. Bakın, hukukçu olan arkadaşlarımız bilirler. Gerçekten, bu olay Türkiye'de konuşuluyor şu anda, toplumda infial yaratmıştır, korku yaratmıştır, heyecan yaratmıştır. Bazı insanlar o görüntüleri gözlerini kapatarak izlemişlerdir. Hele hele bir tanesi bir kadına? Sayın Başbakanın zaman zaman, kadınlarla ilgili olarak düşüncelerini, bu gösterilerle ilgili olarak -bugün, yine yurt dışına sinevizyonla bağlantısında görüntüler verdi- açıklamalarını dinliyoruz ama o kadının sırtına elinde pala olan kişinin tekmesini de gördük. Bakın, o insanların adalet karşısında bugün serbest kalmasını, parti grubunuzdan bazı arkadaşların ki Sayın Günay'ın da -o da hukukçudur- sosyal medyadaki açıklamasını gördüm, diyor ki: "Sonuçları hukuk ve toplum için yeterince düşünülmemiş vahim bir karardır."

Niye tahliye edilmiştir, niçin tutuklanmamıştır, niçin tahliye edilmiştir bu kişiler? İşte, Türkiye'nin bence bugün geldiği nokta budur değerli arkadaşlar. Üniversite öğrencileri herhangi bir bakanı, Başbakanı -fark etmiyor- protesto için, işte, pankart açıyorlar, aynı hâkimler tutukluyorlar. Üniversite öğrencileri parasız eğitim istiyorlar, terör örgütü üyesi sıfatıyla tutuklanıyorlar ve cezaevindeler. Aynı hâkimler, bu eylemlere destek veren birtakım kişileri -polis gözaltına aldı, Ankara'da da var, İstanbul'da da var- tutukladılar.

Bakın, Anayasa'nın 34'üncü maddesi var -her birimiz biliyoruz- yani toplantı ve gösteri yürüyüşleriyle ilgili kısmı düzenliyor. Ne diyor? İşte "Herkes, önceden izin almaksızın, silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri hakkına sahiptir." Vatandaşlar bu maddeye güveniyorlar, "Anayasal hakkımız." diyorlar -insanlar, öğrenciler- işte destek veriyorlar, ellerinde satır yok, efendim, işte pala yok -birtakım, polise karşı mukavemet eden gruplar var, taş atanlar, o ayrı mesele- ama tutuklular. O insanların evlerinde arama yapıldı -basına da yansımıştı- birtakım kitaplar toplandı değerli arkadaşlar. Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesinde Yardımcı Doçent Funda Hanım'ın tüm iletişim fakültelerinde okutulan kitapları suç unsuru olarak toplatıldı ve tutuklular. Bakın, aynı hâkimler, Ethem Sarısülük'ü vuran polis memurunu tutuksuz yargılanmak üzere "Meşru müdafaa olabilir." diye tahliye etti, aynı hâkimler, 4 tane, işte bu, elinde palası veya işte benzer şeyleri olan kişileri tahliye etti.

Adaletle ilgili olarak, Hazreti Ömer'den başlarsak değerli arkadaşlar, ne sözler var, değil mi? Yani girersiniz, bakarsınız ama adaletin, bugün geldiği noktada partinizin ismiyle anılması, parti üyelerinizin ya da sizlerin desteklediği, partinizin düşüncesini destekleyen insanlar için bir imtiyaz hâline gelen bir kavram olarak Türkiye'de durması ve insanlar tarafından böyle hissedilmesi, bence hepimizin oturup düşünmesi gereken bir konudur.

 Yasama organıyız, dün akşam, burada, milletvekilleri neredeyse birbirlerine saldırdılar, o olay nedeniyle saldırdılar. Türkiye'de de bu infial vardı.

Değerli arkadaşlar, hâkimler bu kararları niye veriyor, niçin veriyor, onun irdelemesini yapmaya zaman yok ama?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

TURGUT DİBEK (Devamla) - ?bu kararı veren hâkim ya militanca düşünüyordur ya da korkuyordur. Değerli arkadaşlar, hukuk o insanları tahliye etmeyi hiçbir şekilde gerektirmiyor. Mutlaka o insanların tutuklanması gerekiyordu. Niye bu noktaya geldik, hep beraber düşünelim. Birçok yasa çıkardık burada.

BAŞKAN - Evet, teşekkür ediyorum.

TURGUT DİBEK (Devamla) - Bitiriyorum Sayın Başkan.

Hatta Meclis Başkanı dâhil, sizler dâhil, bizler dâhil "Yargının içinden bu yasaların mesajı alınmalıdır ve hâkimler bu yasaları uygulamalıdır." dedik ama hâlâ uygulanmıyor. Niye uygulanmıyor, hata nerede, yanlış nerede, hep beraber düşünelim.

Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)