GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TEKLİFİ VE DEVLET MEMURLARI KANUNU İLE BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARISI
Yasama Yılı:3
Birleşim:132
Tarih:06.07.2013

ENGİN ALTAY (Sinop) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; bu akşam cereyan eden hadiselerden sonra tutanakları istedim. Hadiseler yeniden ısınsın diye söylemiyorum ama kamuoyunun da bazı şeyleri bilmesi lazım. Sayın Bekir Bozdağ -Başbakan Yardımcısı- şöyle bir laf ediyor: "Vatandaş iktidar değişikliğini demokrasilerde sadece sandıkta yapar." Doğru, altına imza atarım, devam ediyor: "Onun dışında yargıyla, onun dışında sokakta, onun dışında darbeyle, askerle el ele, başka türlü yöntemlerle yapılan her türlü değişiklik darbedir." Bunun yarısı doğru yarısı yanlış.

YILMAZ TUNÇ (Bartın) - Niye yanlış?

ENGİN ALTAY (Devamla) - Tıpkı şunun gibi: Türk Dil Kurumu "darbe"nin tanımını değiştirdi, herhâlde Hükûmetinizin de talimatıyla "darbe" şöyle oldu artık: "Bir ülkede baskı kurarak, zor kullanarak veya demokratik yollardan yararlanarak -bak, bak- hükûmeti istifa ettirme veya rejimi değiştirecek biçimde yönetimi devirme işi." Yani, bu, sizin bir ciddi darbe fobisi, darbe sendromu içinde olduğunuzun açık işaretidir. Ve bunu Türk Dil Kurumu Başkanı milletvekillerimizle görüşmekten kaçarak havaalanında soluğu aldı. Böyle bir şey olabilir mi?

Şimdi, değerli arkadaşlar, Türkiye'de iyi şeyler olmuyor. Ancak gördüğüm bir şey var; sizde hakikaten bir sendrom başlamış. Yani, Fethullah Gülen "güç zehirlenmesi" dediği zaman önce garipsemiştim ama oradan bu tespit sanıyorum bir parça da doğru yapılmış.

Bakın, sayın milletvekilleri, hepimiz milletvekiliyiz, geçmişte?

YILMAZ TUNÇ (Bartın) - Meclis sakinleşti, siz gerginleştiriyorsunuz.

ENGİN ALTAY (Devamla) - ?İsmet İnönü'yü, Demirel'i, Özal'ı, rahmetli Menderes'i Meclis grubu zorlardı; onların böyle diktatör hevesleri baskın olduğu zaman, tek adam yönetim anlayışı baskın olduğu zaman o partilerin, o liderlerin milletvekilleri o Türkiye Büyük Millet Meclisinden, parti tüzüklerinden kaynaklı yetkilerini kullanarak o liderleri bir parça makuliyete çekerlerdi. Nitekim, geçmişte Demokrat Partiden bazı bakanlar bu yolla değiştirilmiştir. Ve en son rahmetli Menderes, grubuna "Siz isterseniz bu ülkeye hilafeti de getirirsiniz." gibi bir tavizle grubun gücünü kabul ettiğini ortaya koymuştur. Ama size baktığımda, bu Parlamentoya baktığımda sayın bakanları eleştirirsek -ki biraz sonra zamanım olursa eleştireceğim- ses yok ama Sayın Başbakanla ilgili en ufak laf söylediğimiz zaman bir refleks var. Bu sizin işiniz beni ilgilendirmez.

Sayın Bakan, bugün Taksim'de yaşananlar, bugün bu kadar ortalık yatıştıktan sonra sahiden içinize sindi mi, merak ediyorum.

Şimdi, bizi geçti, Parlamentoyu geçti, Türkiye kamuoyunu geçti, bütün dünya, Sayın Bakan, iki şeyin cevabını merak ediyor. İzmir'de polisin yanında sivil, eli çivili sopalı insanlar kimdi? Polis miydi, kontrgerilla mıydı ya da provokatör müydü? Bunları yaşarken siz buna bir açıklama yapmadınız, dünya bununla meşgul olmadı. Ama, şimdi, Sayın Bakan, öyle bir işin altındasınız ki bunun altında kalamazsınız.

Şimdi, İstanbul'da bütün dünya televizyonlarında dönen bu palalı insan ya da insanlar ve polisin gözünün önünde genç kadına önce palayla vurup sonra tekme atan insanlar, Sayın Bakan, yüce Türk milleti adına soruyorum, kimdi?

RECEP ÖZEL (Isparta) - Biraz önce söyledi ya, yakalandı.

ENGİN ALTAY (Devamla) - Polis mi, kontrgerilla mı, provokatör mü? Sayın Bakanım, bunu "Efendim, borcu çoğalmış, icraya düşmüş esnaf." diyerek bu iş geçiştirilmez. Ayrıca?

ALİ ŞAHİN (Gaziantep) - Ne olmasını istiyorsun, cevabını sen ver.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Sayın Bakan cevap veriyor. Lütfen, zaten verdi cevabı.

ENGİN ALTAY (Devamla) - Değerli milletvekilleri, Sayın Bakan, elbette 34'üncü maddeye göre toplantı, gösteri yürüyüşlerini düzenlersiniz.

YILMAZ TUNÇ (Bartın) - Amacın ne?

ENGİN ALTAY (Devamla) - Soru 1) Türkiye Büyük Millet Meclisinin ön bahçesinde salı günü saat 13.00'te 400 kişi miting yaparken "Re-re-re, Tayyip Tayyip" diye bağırırken neredeydiniz, neredeydiniz Sayın Bakan? Ve Meclis bahçesinde miting yaptı bu insanlar, korsan miting yaptı. Meclisin bahçesinde "Tayyip Tayyip" diye bağıranlara göz yumacaksınız, ondan sonra elinde karanfille Taksim'e yürüyen insanlara biber gazı sıkacaksınız, tazyikli su sıkacaksınız. (CHP sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler)

RECEP ÖZEL (Isparta) - Kim oluyorsun be!

CUMA İÇTEN (Diyarbakır) - "Elinde karanfil var." Yuh be, yuh size!

ENGİN ALTAY (Devamla) - Yuh sana!

YUSUF BAŞER (Yozgat) - Böyle bir şey yok ya! Bırak canım!

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen?

ENGİN ALTAY (Devamla) - Bizim, Sayın Bakan, bunu kabul etmemiz mümkün değildir. Biraz önce milletvekilimizin orada oturan bir başka sayın bakan için "Bakan meşruiyetini kaybetmiştir." ifadesi siyaseten söylenebilir bir ifadedir.

YUSUF BAŞER (Yozgat) - Allah Allah!

CUMA İÇTEN (Diyarbakır) - Bir de Grup Başkan Vekili olacaksın, yazık sana!

ENGİN ALTAY (Devamla) - Ancak, Türkiye'de bugün yaşananlardan sonra hakikaten Hükûmetin siyasi otoritesini, siyasi iradesini siz iktidar partisinin sayın milletvekillerinin sorgulaması lazım.

CUMA İÇTEN (Diyarbakır) - Elinde gül mü vardı? Yazıklar olsun sana!

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen?

ENGİN ALTAY (Devamla) - Türkiye'de insanlar sokağa çıkınca darbe olmaz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Altay.

ENGİN ALTAY (Devamla) - Türkiye'de hem "demokrasi" diyeceksiniz hem de 3 kişi bir araya gelince darbe korkusuna kapılacaksınız. Bu kabul edilemez.

CUMA İÇTEN (Diyarbakır) - Yazıklar olsun size! Gül varmış; molotof nerede, taşlar nerede, silahlar nerede?

ENGİN ALTAY (Devamla) - Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)