GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TEKLİFİ VE DEVLET MEMURLARI KANUNU İLE BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARISI
Yasama Yılı:3
Birleşim:131
Tarih:05.07.2013

SAKİNE ÖZ (Manisa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz kanun tasarısı ve tekliflerinin 27'nci maddesindeki önergemiz üzerinde söz aldım. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Sayın milletvekilleri, tasarı ve tekliflerin maddeleri ilerledikçe hem bizim hem de bizi izleyen yurttaşlarımızın aklı karışıyor. Tasarının Genel Kurula geliş biçimini, hangi maddenin nasıl yazıldığını, hangi oyunların oynandığını görmekte doğal olarak zorlanıyoruz. Konumuz kamuoyu gündemine sözleşmeli çalışanların kadroya geçirilmesi olarak sunuluyor. Ne var ki tasarı, birçok tuzak hükmün yanında çalışanlar arasında da açıkça ayrım yapıyor, emekçiler arasındaki ayrımları keskinleştirdiği gibi vatandaşımızın malına mülküne ve arazisine de göz dikiyor. Üyesi bulunduğum İmar, Bayındırlık Komisyonunun son üç ayını değerlendirecek olursak getirilen torba yasaların içeriğine baktığımızda ve bir de geçmiş iki yılımızı incelediğimizde, iktidarın Türkiye ekonomisinin çarklarını ranta ve kentsel dönüşüme bağladığını açıkça görüyoruz.

Sayın milletvekilleri, söz aldığım Kamulaştırma Kanunu'yla ilgili değişiklikler son dönemde yaşadığımız hukuka aykırılıkların yurttaşlarımızın mülkiyet hakkının devlet eliyle gasbedilmesinin en somut örneğidir. Kamulaştırma Kanunu ile ilgili 27'nci ve 29'uncu maddedeki değişiklikler İmar Komisyonunda görüşülmemiş, görüşümüz alınmamıştır. Konu, ansızın Plan ve Bütçe Komisyonuna havale edilmiş, ayrıntılı teknik görüşümüz alınmadan, kentsel dönüşümü ve mülkiyet hakkının etkileri irdelenmeden aceleyle Genel Kurula getirilmiştir.

Önümüzdeki bu kanun teklifini anlamak adına biraz geriye dönelim. Kamulaştırma Kanunu'nun 22'nci maddesi mart ayındaki değişikliklere kadar şöyleydi: Kamulaştırılan araziyi idare beş yıl boyunca kullanır, kamulaştırma amacı ve ihtiyaç ortadan kalkınca önceki sahibine bu araziyi bedeli karşılığında alabileceğini bildirirdi. Ayrıca, vatandaş arazideki olası değer artışını ve tazminatlarını da talep edebilirdi. Mart ayında yer altı sularıyla ilgili bu madde torba kanun yoluyla değiştirildi. İdarenin kamu yararına yönelik hizmeti bittiğinde bu araziyi malikine ve mirasçılarına bedeli karşılığında vermesi uygulamasına son verildi. Ne var ki arazide kamulaştırma amacı dışında faaliyet yürütülürse vatandaşın arazi üzerindeki tazminat, bedel ve hak talep etme olanağı kaldırılamamıştı, Yargıtaydaki davalarda vatandaşların tazminat ve bedel bekleyişi sürüyordu. Bugün ise önümüzdeki kanun teklifiyle vatandaşımızın arazisi üzerindeki bedel, tazminat talebi ve tüm hak arayışları tüketiliyor, kamulaştırma alanında yapılan mülkiyet hakkı ihlaline şöyle bir yeni boyut ekleniyor: İdare, artık kullanamayacağı araziyi ilk sahibi olan vatandaşa teklif etmeyecek. Araziyi kamulaştırma amacı dışında kullandığında bile vatandaşımız bir bedel, hak ve tazminat talep edemeyecektir. Üstelik, bu hak arama yollarını tıkayan bu düzenleme devam eden davaları da etkileyecektir. "Kanunların geriye yürümezliği" ilkesi hukuk kitaplarında masum bir dilek olarak kalacak, özel mülkiyet güvencesi, tapu güvenliğine dair tüm koruma kalkanları vatandaşımızın aleyhine işleyecektir. Yargıtayın kamu yararını ve mülkiyet hakkını gözeten tüm kararları hiçe sayılacaktır. Ucuza kapatılan kamu yararı amacı dışında kullanılan araziler hiçbir engelle karşılaşmadan hülle yoluyla zengin şirketlerin eline rahatlıkla teslim edilecektir. Anayasa'mızdaki kamulaştırma düzenlemeleri ve devlete özel mülkiyet alanında yüklenen görevler tümüyle rafa kalkacaktır.

İktidarınızda devletin malını satarak, yıkarak, yakarak tükettiniz, yetmedi; şimdi vatandaşın mülkünü yok pahasına alıyor, "kamulaştırma" adı altında zengin sofralarına sunuyorsunuz. Böyle bir hukuksuzluğu Meclisimize dayatan, vatandaşın malına yasa yoluyla göz diken Hükûmet, yasayı komisyonlarda enine boyuna görüştürmemiştir. Bizler, şu anda bizi izleyen vatandaşlarımızın -ki izleyemiyorlar- mülkünü çalacak, mahkemelerde tazminat hakkını kesecek bu adımınıza karşı sonuna kadar mücadele edeceğimizi söyler, yüce Meclisi saygıyla selamlarım. (CHP sıralarından alkışlar)