GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TEKLİFİ VE DEVLET MEMURLARI KANUNU İLE BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARISI
Yasama Yılı:3
Birleşim:131
Tarih:05.07.2013

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; önergemiz üzerine söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Aslında dün yaşananlar da, her yasama döneminin sonuna sıkışan bu torba kanunlar da, hepsi iktidar-muhalefet ilişkileri üzerine ve ülkeyi nasıl yönettiğiniz, size verilen, Anayasa Mahkemesince tanınan sürelere ne kadar riayet ettiğiniz, muhalefetle nasıl bir ilişki kurduğunuz ve çoğulcu demokrasiden ne kadar nasibinizi aldığınızla ilgili bir mesele.

Biraz önce Sayın Başbakan Yardımcısına, eşit olmayan mecralarda sürdürdüğü bir tartışmaya belki bir açıklık getirir diye bir ifadede, bir soruda bulundum. Başlangıç nezaketle geldi ama sonunda döndü dolaştırdı, Sayın Başbakan Yardımcısı, sayın hemşehrim lafı öyle bir yere getirdi ki gerçekten kanım dondu.

Aslında yaşanan mesele? ben tam saatinde gittiğim bir yerde Sayın Başbakan Yardımcısını bir buçuk saate kadar bekledim. Program başlamadı ama o programda olması gereken mehteran takımı gösterisini icra etti. Sayın Başbakan Yardımcısı, gecikmeli olarak, on birdeki programa on ikiyi biraz geçe geldi ve birkaç kişiyle el sıkıştı, yerine oturdu.

Ben orada ikameti sürdüren hemşehrisi olarak kalktım, saygıyla gittim, kendisini selamladım. Bu, olması gereken beşerî bir ilişki.

Daha sonra, aslında önce bizlerin kürsü alması, sonra hiyerarşik sıraya göre kendisinin kürsü alması beklenirken, önce bir parmak işaretiyle mehteranbaşını yanına çağırıp, onun yeniden yapmak üzere hazırlandığı programını ileriye aldı. O sırada bir Onuncu Yıl Marşı çaldı, kendisi burada kürsüye çıktı bizleri dinlemeden ve dedi ki: "Mehterana yanlış yapıldı, açılış onunla olmalıydı." Birçok şey söyledi.

Bu konuşmaya başlarken de beşerî ilişkilerin olmazsa olmazı, siyasi nezaketin olmazsa olmazı bir şekilde kendisiyle gelen, kendi partisine mensup milletvekillerinin de isimlerini ifade etti çünkü telgraflar okunmuştu, orada olan milletvekilleri, biraz da Sayın Arınç'ın organizasyon komitesinin elini ayağına dolaştıracak aceleci tavrı yüzünden ismimiz atlanmıştı, benim ismimi de zikretti. Şimdi, biraz önce diyor ki kendisi; "Ben orada sizi onore ettim." Yani, bu, olması gereken bir beşerî ilişkiyi bana bir lütuf olarak sunuyor "Ben sizi onore ettim." diyor. Sonra da diyor ki; "Anladım ki yanlış yapmışım."

Sayın Başbakan Yardımcım, siz benim yerimde olsaydınız ve gelip de "Merhaba." demediğiniz bir milletvekilinin sizin yanınıza gelip sizi selamlamış olduğunu söyleseydiniz, kuşku yok ki şimdi ondan da pişman olduğunuzu ifade edecektiniz ama ben gelip orada sizi selamlamaktan, sizin bıraktığınız bir eksiği tamamlamaktan ve size saygılarımı sunmaktan o gün de pişman olmadım, şu an da pişman olmadığımı ifade etmek isterim. (CHP sıralarından alkışlar)

Ama bu ilişkilerle, Sayın Arınç'ın o çok nazik tavrından birden bu çok sert, acımasız tavrına geçişiyle ilgili onu daha yakından tanıyan birinden ilave bir şeyler duymak istiyorsanız lütfen Sayın Ahmet Hakan'ın "Yeni Başlayanlar İçin Bülent Arınç" makalesine bir bakın. Kendisi şöyle diyor: "Aşırı tevazusuyla terör estiren adamlardandır. Gözyaşlarını silah olarak kullanmaktan kaçınmaz. Şahane hitabetinin tek kusuru, tekdüzelik ve durgunluktur." (AK PART sıralarından gürültüler)

RECEP ÖZEL (Isparta) - Hiç yakışmıyor sana! Terbiyesizlik yapma  Özgür! Alay mı ediyorsun oğlum sen, terbiyesiz misin sen?

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Sayın Başkan?Sayın Başkan?

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen, Sayın Arınç burada, cevap verirler efendim.

ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) - "Tekin değildir. O müthiş nezaket ve kibarlığı her an hiç olmayacak bir kabalığa dönüşme potansiyeline sahiptir. Dişi duygusallıktan delikanlı bir erkeksiliğe hızla geçiş yapabilir."

HÜSEYİN ŞAHİN (Bursa) - Maddeyle ilgili konuşsana!

OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) - Otobüsün tanımını yap!

HÜSEYİN BÜRGE (İstanbul) - Senin soyunda var mı böyle adam?

ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) - "Güllerin içinden gelirken gözyaşlarını tutamaz ama hoşuna gitmeyen soru karşısında en sert cevabı vermekten de kaçınmaz. Tamam, dünyayı boş vermiş bir derviş edası taşımaktadır, bu dünyadan çok öteki dünyayı hesaba katıyormuş gibi bir imaj verir ama kendisine yönelik en küçük bir eleştiri karşısında?"

BAŞKAN - Sayın Özel, lütfen şahsiyatla uğraşmakla ilgili konuşma yapmayınız.

ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) - "?o eleştiriyi kaleme alan adamın isminin üstünü hışımla silecek kadar da dünyevidir."

ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) - Arkadaşlar, ben burada?

AHMET YENİ (Samsun) - Kimsin sen be!

BAŞKAN - Sayın Özel, sizi uyarıyorum, lütfen?

ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) - ?Sayın Bülent Arınç'ı çok yakından tanıyan bir köşe yazarının onunla ilgili yaptığı tahlilin, benim başıma Manisa'da ve bugün burada gelen olayları nasıl açıkladığını söylüyorum. Hakaret yok. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) - Buradan ekmek çıkmaz sana. Sen grup başkan vekili olamazsın! Buradan ekmek çıkmaz.

ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) - Çok net şunu söylüyor: "Çok lütufkâr bir kibarlıktan çok acımasız bir gerginliğe ve saldırganlığa dönüşebilir. Buna sakın şaşırmayın."

OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) - Hadi canım, hadi! Daha çok ekmek yiyeceksin.

ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) - Ben bugüne kadar o yüzünü hiç görmemiştim ama bu gördüğüm yüzü de sizinle paylaşmak istedim.

Hepinize saygılar, sevgiler sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler)