GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: CHP GRUBUNUN, MANİSA MİLLETVEKİLİ SAKİNE ÖZ VE ARKADAŞLARI TARAFINDAN ANADOLU AJANSI YÖNETİM KURULU KADROSUNUN İKTİDAR PARTİSİYLE KURDUĞU BAĞLANTILARIN, KURUMUN HABERCİLİK ANLAYIŞINDA VE KAMUSAL GÖREV ÜSTLENEN YETKİLİLERİN TARAFSIZLIK ANLAYIŞINDA YARATTIĞI OLASI ETKİLERİN BELİRLENMESİ, ANADOLU AJANSININ SON DÖNEMİNDE HİSSE ARTIRIMI SIRASINDA YAŞANDIĞI İDDİA EDİLEN HUKUKSUZLUKLAR KONUSUNDA AYRINTILI ÇALIŞMALARIN YAPILMASI AMACIYLA 25/6/2013 TARİHİNDE TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA VERİLMİŞ OLAN MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGESİNİN, GENEL KURULUN 5 TEMMUZ 2013 CUMA GÜNKÜ BİRLEŞİMİNDE OKUNARAK GÖRÜŞMELERİNİN AYNI TARİHLİ BİRLEŞİMİNDE YAPILMASINA İLİŞKİN
Yasama Yılı:3
Birleşim:131
Tarih:05.07.2013

BÜLENT TURAN (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; CHP'nin Anadolu Ajansı hakkında vermiş olduğu grup önerisi aleyhinde söz aldım, bu vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, artık sıradan bir olay olmaya başladı; her gün, Meclisimizin çalışmaları normal saatte değil de grup önerileriyle, bazen anlaşılmaz grup önerileriyle çok geç saatlerde başlamaya ve bitmeye başladı. Bugün de rutin hâle gelen, CHP'li arkadaşlarımızın Gezi Parkı'ndan yola çıkarak Anadolu Ajansının tarafsız olmadığını iddia ederek, birtakım genel kurul kararlarının anlamsız olduğunu ifade ederek vermiş oldukları grup önerisini değerlendirmek üzere huzurlarınızdayım.

Değerli arkadaşlar, her kurumda olduğu gibi, her alanda olduğu gibi ulaşımdan eğitime, sağlıktan dış politikaya her alanda, 2002'den bugüne bu ülkede ciddi değişimler oldu, ciddi atılımlar oldu. Bizler her sosyolojik olayda mutlaka başımızı iki elimizin arasına alıp düşünmeyi bir siyasi erdem olarak gördük. Gezi Parkı olaylarında da başından beri "Hatamız var mı? Yanlışımız var mı? Söylemimizde problem var mı?" diye ısrarla bunu incelemeye çalıştık, değişik komisyonlar kurduk, değişik çalışmalar yaptık.

Fakat, değerli arkadaşlar, şu bir aylık süre içerisinde CHP'li arkadaşlar her konuda, Gezi'deki her ayrıntıyla ilgili, her üslup sorunuyla ilgili, bugün de Anadolu Ajansıyla ilgili soru önergesi verirken, grup önerisi verirken "Hiç, Gezi olaylarından muhalefetin alması gereken ders var mı?" diye bakmadıklarını görüyorum.

Değerli arkadaşlar, bir daha söylüyorum: İktidarın ders alması gereken konular varsa bunu aldık, alacağız. Fakat, şimdiye kadar bir defa olsun, muhalefet vekili arkadaşlarımızdan? "Muhalefetin olduğu bir ülkede, seçimin olduğu bir ülkede, Mecliste ciddi karşılığı olan bir partinin olduğu bir ülkede neden insanlar haklarını, ifadelerini, sözlerini Mecliste değil de sokakta ararlar?" sorusunun bence en büyük karşılığı iktidardan önce muhalefetindir. Siz on yıldan beri bağırıyorsunuz, konuşuyorsunuz, söz söylüyorsunuz; fakat, Gezi Parkı'ndaki genç bir arkadaşımızın bir tek pankartı sizin on yıllık söyleminizden daha büyük etki yapıyor.

Bir daha söylüyorum: Önce aynaya bakın, önce ders alın, sonra iktidara "Siz de alın." diye söyleyin. Muhalefetin de iktidarın da iyi incelemesi gereken bir konudur Gezi olayları.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Bülent, sen mi Başbakanı yalanlıyorsun, Başbakan mı seni yalanlıyor? Bülent, oraya Başkanı yalanlamaya mı çıktın kardeşim?

BÜLENT TURAN (Devamla) - Bir daha söylüyorum: Gezi olayları eğer muhalefetin umut olduğu, iyi olduğu bir ülkede mümkün olabilir miydi? Siz yoksunuz diye onlar oralarda varlar arkadaşlar. Siz büyüyün, güçlenin, çalışın, umut olun, inanın ki onlar buraya geleceklerdir zaten.

ALİM IŞIK (Kütahya) - İktidar görevini iyi yapsa olur muydu?

BÜLENT TURAN (Devamla) - Değerli arkadaşlar, biz Gezi Parkı ile ilgili, CHP'li arkadaşların her gün farklı konularda grup önerisi verdiğini gördük, fakat -daha önce konuşmamda söylemiştim- hâlâ, polise küfreden arkadaşlarımızın neden bunu yaptığıyla ilgili bir önerge görmedik. Hâlâ "Panzerin altında bir genç arkadaş kaldı, öldü, eyvah!" diyen ama yalan olduğunu bildiğiniz hâlde araştırma önergesi vermeyen arkadaşlarınızı gördük.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Sen ver, biz destekleyelim Bülent.

YILDIRAY SAPAN (Antalya) - Polisin tacizini de söyleyeceksin, sadece onu değil.

BÜLENT TURAN (Devamla) - Hâlâ, Suriye'deki fotoğrafı Taksim'de olmuş gibi gösterip tweet atan arkadaşlarınızı uyarmadığınızı gördük.

YILDIRAY SAPAN (Antalya) - Polisin cinsel tacizini de söyleyeceksin.

BÜLENT TURAN (Devamla) - Hâlâ, üç gün boyunca çalışıp insanüstü gayret sarf eden polislerle ilgili bir hayırlı sözünüzü görmedik. Hâlâ, öldürülen polisimizle ilgili, dört aylık hamile eşinin psikolojisiyle ilgili bir tek burada grup önerisi vermediniz.

TURGAY DEVELİ (Adana) - Öldürülmedi, öldürülmedi. Öldürülmedi, yalan söylemeyin burada, tahrik etmeyin. O, inşaat çukuruna düştü.

BÜLENT TURAN (Devamla) - Değerli arkadaşlar, bunları da geçtim. Gezi Parkı'nda herkes öğrendi ki sermayenin ciddi bir karşılığı var, bununla ilgili bir tek kelime söylemediniz. Gezi Parkı'nda, Anadolu Ajansını bırakın, uluslararası ajansların çok ciddi provokeleri oldu, yanlışları oldu, farklı fotoğrafları oldu; bir tek kınama, bir tek araştırma önergesi vermediniz şimdiye kadar. Türk Bayrağı yakıldı, bununla ilgili "Kim yaktı, nasıl yaktı, kim bunlar?" deyip bir tek grup önerisi vermediniz arkadaşlar. Bir daha söylüyorum: İktidar kadar, muhalefetin de Gezi Parkı'ndan ders alma görevi vardır. Kızarak olmaz?

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Türk Bayrağı'nı yakan zihniyet?

BÜLENT TURAN (Devamla) - İki dakika daha sabret, hepsini göreceksiniz. Öfke geçer, laflar kalır. Sakin olun, hepsini konuşacağız. Üçüncü konuşmacı konuştu, ağzımızı açmadık. On dakika sevabımız var, bir durun ya.

YILDIRAY SAPAN (Antalya) - Sen, polisin Türk Bayrağı taşıdığı için bir göstericiyi gözaltına aldığını biliyor musun?

İSMAİL KAŞDEMİR (Çanakkale) - Oraya da gelecek.

BÜLENT TURAN (Devamla) - Sen de sakin ol, cevap vereceğim, sakin ol.

Değerli arkadaşlar, tabii, CHP'li arkadaşlarımızın bu kadar fazla, bu kadar farklı konularda grup önerisi vermesinin bir tek faydalı tarafı var, o da zaman zaman bizim de ihmal ettiğimiz, zaman zaman "Hangi başarılar ortaya konmuş?" diye unuttuğumuz bazı kurumlarımızın hatırlanmasına vesile oluyorlar.

Şimdi, ben bugün Anadolu Ajansımızın ne yaptığına ne ettiğine bir baktım. İnanın, ben gurur duydum bu ülkenin bir evladı olarak. Siz de lütfen tarafsız bakın, gurur duyacaksınız.

Bakınız, Anadolu Ajansı bu ülkenin önemli bir kurumudur ve kuran Gazi Mustafa Kemal Atatürk'tür ve telgrafı var kuruluşla ilgili.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Anadolu Ajansıyla sen gurur duyuyorsan biz de seninle gurur duyuyoruz.

BÜLENT TURAN (Devamla) - Sen bağırma.

Gazi Mustafa Kemal Atatürk "Anadolu'nun sesini tüm dünyaya gönderecek olan kurumdur." diyor Anadolu Ajansı için. Seksen yıldan beri Türkçe yayın yapmışsınız, İstanbul'u Ankara'ya, Ankara'yı İstanbul'a anlatmışsınız. Bunu eleştirmeyeceksiniz? Son on yıldan beri Anadolu Ajansı, son dönemde özellikle 5 dilde, İngilizce, Boşnakça, Arapça, Rusça ve Türkçe yayın yaparak Gazi Mustafa Kemal'in "Tüm dünyaya Anadolu'yu aktaracaksınız, sesini duyuracaksınız." dediği adımı atmış olan bir kuruma iftira atacaksınız. bu yakışmaz arkadaşlar, bu yakışmaz arkadaşlar. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Bakınız, küçük olsun, benim olsun mantığımız yok. Bugün Anadolu Ajansının 100'üncü yıl vizyonunda dünya kadar iş yaptığını, atılım yaptığını; Amerika'dan Çin'e kadar 30'dan fazla ülkede temsilci olduğunu; çok büyük, dünya ajanslarıyla yarışır hale geldiğini hepimiz biliyoruz.

KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) - AKP'nin ajansı!

BÜLENT TURAN (Devamla) - Değerli arkadaşlar, 100'üncü yıl hedefinde 11 dille eğitim, 11 dille yayınla beraber, ayrı bir gururu beraber paylaşacağız.

Bakınız, az önceki arkadaşlarımızın iddialarına da çok kısa değinmek istiyorum. Dediler ki, bir: "Anadolu Ajansının Sayın Genel Müdürü nasıl olur da Kazlıçeşme mitingini fotoğraflar?" dediler. Arkadaşlar, Twitter hesabı, bir defa şahsi bir hesaptır, resmî hesap değildir. Herkes, belli dengeler içerisinde bunu kullanabilir. İki: O tweet'e baktım, emniyet rakamlarını paylaşmış bir habercinin, bir ajans genel müdürünün, emniyetin verdiği sayıyı fotoğrafıyla beraber paylaşmasından daha doğal ne olabilir?

Bir şey daha söyleyeceğim.

SAKİNE ÖZ (Manisa) - Kişi mi, kurum mu, karar ver.

BÜLENT TURAN (Devamla) - Bilmiyor olabilirsiniz Sakine Hanım, sakin olun, öğrenirsiniz.

 SAKİNE ÖZ (Manisa) - Kişi mi, kurum mu? Yani. Bir kurum diyorsunuz bir kiş diyorsunuz.

BÜLENT TURAN (Devamla) - Sakin ol, sakin ol.

Bakın, Sakine Hanım?

Sakine Hanim sakin olsun şunu söyleyeceğim.

SAKİNE ÖZ (Manisa) - Sakindir Sakine Hanım.

BÜLENT TURAN (Devamla) - Diyor ki: "Nasıl bunu yapar bir memur?" Anadolu Ajansı Genel Müdürü memur değil arkadaşlar, 657'li değil, işçi; bir. Devletin ataması değil, genel kurulla beraber, AŞ'nin -anonim şirketin- Genel Kurulunda seçilen bir kişi; iki. Siyasi bir sorumluluk alanı da yoktur; problem yoktur, bu da üç. Hepsini mesela ayrıca da anlatırım, söylerim.

Değerli arkadaşlar, bir diğer mesele, birtakım hisselerin son Genel kurulda genel müdürün adına kaydı olmaz. Sözüm ona yolsuzluk yapılması. On bir yıldan beri her şeye yolsuzluk diyorsunuz, her şeye yolsuzluk diyorsunuz; kimse sizi bu konuda artık ciddiye almamaya başladı. Daha iyi araştırmak hepimizin görevi, daha iyi öğrenmek hepimizin görevi. Bakınız, sizin oylarınızla, hepimizin oylarıyla, geçen sene buradan Türk Ticaret Kanunu geçirildi, yasalaştı. Ticaret Kanunu'nun yeni düzenlemenin gereği olarak Anadolu Ajansının hisselerinin de bir kısmı  -sahibi bilinmeyen var, ayrıntıya girmeyeceğim vakit olmadığı için, sıkıntılar var- bununla ilgili Genel Müdürlük makamına, yüzde, belli olan oranı biliyorsunuz, hisse senedi Genel Müdürlük makamına verildi. Ancak burada bir kanuni düzenleme gereği var.

Ben, Sakine Hanım'dan "Hadi bakalım, niye böyle olmuş? Ayıp olmuş." demesi yerine "Şu kanunun şu maddesini düzeltelim de bu, havada kalan usul yerine gelsin." demesini beklerdim.

SAKİNE ÖZ (Manisa) - Kanunu önce yapacaksın, ondan sonra uygulamasını yapacaksın. Önce uygulamayı yapıp arkasından kanun yapılmaz.

BÜLENT TURAN (Devamla) - Bir daha diyorum: Ticaret Kanunu'ndan kaynaklanan bir problem vardır, bu da çözülecektir. Yolsuzluk falan ne Anadolu Ajansının imajına ne Kemal Bey'in imajına ithaf edilecek, yakışacak bir şey değildir. Çok, sizi bu konuda teessüfle karşılıyorum.

Değerli arkadaşlar, bugün dünyanın yakından izlediği Mısır'da bir ahlaksız darbe oldu. Bu darbeyi -hepiniz izliyorsunuzdur- insanlar, uluslararası kanallar en çok Anadolu Ajansından takip ediyor çünkü Anadolu Ajansı hem Mursi karşıtlarının fotoğraflarını, haberlerini hem yandaşlarının haberlerini veriyor.

TURGAY DEVELİ (Adana) - Bu Gezi olayları ne oldu? Türkiye ne oldu, Türkiye?

BÜLENT TURAN (Devamla) - Sizin tarafsızlık anlayışınız sadece Mursi'nin karşısındakiler olacaksa, sadece Gezi'nin pohpohlanacağı, alkışlanacağı haberler olacaksa böyle bir şey doğru değil. Anadolu Ajansını beğenmemeniz tarafsızlığından dolayıdır, sizin tarafınız olduğundan dolayı değil. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

İSMAİL KAŞDEMİR (Çanakkale) - Onlar Halk TV'yi izliyorlar.

BÜLENT TURAN (Devamla) - O yüzden bir daha söylüyorum: Siz, Halk TV'yi izlemeye devam edin.

Ben isterdim ki BBC'nin, CNN'in son dönemde yaptığı yanlışları da konuşsanız, isterdim ki "Anadolu Ajansına nasıl daha büyük katkı sağlarız, nasıl daha çok önünü açarız, hangi konuda üzerimize düşeni yaparız da dünyanın gururla izlediği bir kurum hâline getiririz?" diye sorsaydınız.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) - İnsan utanır bunları söylemeye!

BÜLENT TURAN (Devamla) - Değerli arkadaşlar, hurdacı bağırır, sarraf susar. Söyleyeceğimi söyledim.

Grup önerisi aleyhinde oy vereceğimi söylüyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)