| Konu: | BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TEKLİFİ VE DEVLET MEMURLARI KANUNU İLE BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARISI |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 130 |
| Tarih: | 04.07.2013 |
İZZET ÇETİN (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum. 478 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin 19'uncu maddesi üzerine verdiğimiz önerge üzerine söz aldım.
Değerli arkadaşlar, önce, önergenin amacı, Emniyet Genel Müdürlüğü ve Jandarma Genel Komutanlığı bünyesinde bu sürücü belgesi, geçici sürücü belgeleri veriliyor öğrencilere ve o kuruluşlarda görev yapan kamu görevlilerine ama son zamanlarda -ya da uzun zamandan bu yana- bu görevlilere verildiği gibi, aile efradına, çocuklarına, yakınlarına da verilir konuma gelmiş. Önergeden maksadımız bunun engellenmesi. Yani, hem o kurumları zan altında bırakmayı ortadan kaldırma hem de bir nevi kamunun kaynaklarının kötüye kullanılmasını engelleme amacıyla verildi, kabul edeceğinizi umuyorum.
Değerli arkadaşlar, bakınız, bu yüce Parlamento cumhuriyet kurmuş bir Parlamento. Kurtuluş Savaşı'nı bu yüce Meclis verdi. Bu Meclisi korumak hepimizin görevi. Gerçekten bugün yaşanan olaylar ve gelişmeler Meclisin hem kurumsal kimliğini hem de hepimizi ve yurttaşlarımızı üzen bir tutum. Bunun nedeni sadece bir arkadaşımızın burada konuşması değil veyahut da arkadaşlarımızın birbirine laf atması değil. Uzun zamandan bu yana Mecliste yasa yapma yöntemleri değişti. Çoğulculukla çoğunluk karıştırıldı. Çoğunluğunuza dayanarak çalışma yöntemleri ve usulleri, neredeyse zora ve şiddete başvurmaya başladı.
Önceki gün de söyledim, bir kişinin savaş hâlinde bile on bir saatten fazla süre çalışmasına Bakanlar Kurulu karar verir, o da on dört saati hiçbir suretle aşamaz. Dünyada genel kabul görmüş çalışma kuralı budur. Ama biz ne yapıyoruz? Sabahtan kalkıp Meclis açılıncaya kadar ziyaretçilerimizle, gelen misafirlerimizle ilgiliyiz. 14.00'te Meclis açılıyor, gece saat 02.00 oldu, on iki saattir aralıksız bu Mecliste çalışıyoruz. Dün öyleydi, bugün öyle. Geçtiğimiz hafta da biz onda başladık, sabah yedide bitirdik. Böyle bir çalışma yöntemi içerisinde sinirler geriliyor, insanlar geriliyor ve küçücük bir kıvılcım ortalığı karıştırmaya yetiyor. Buna ne bakanların ne Başbakanın ne Cumhurbaşkanının ne Meclis Başkanının ya da başkan vekillerinin hakkı yok.
Çalışma usul ve esasları hiçbir dönemde bu kadar dejenere edilmedi. O nedenle, bu çatı altında bizim birbirimizi hırpalamamıza, öfkeli bir şekilde kötü söz söylememize gerek olmamalı, buna meydan verilmemeli.
Ben arkadaşlardan özellikle rica ettim. Katılmadığımız, çok ağır bir karar verdiniz. Ona rağmen, ben, bu Meclisin onurunun, tüzel kişiliğinin, kurumsal kimliğinin korunması açısından "Ne olur kapatın, bu 4 maddeyi, görüşeceğimiz 4 maddeyi yarın süratle kapatırız." dememe rağmen görüşmeleri sürdürmeye ısrar ediyorsunuz ve bu tartışmalar devam ediyor. Eğer böyle devam ederse, ilerleyen saatlerde hepimizi üzen olaylar yine meydana gelecektir ki bunun sorumlusu başta Meclis Başkan Vekili ve AKP grup başkan vekilleriyle, Hükûmet üyeleri olacaktır.
Değerli arkadaşlar, gerçekten bu Meclisin korunmaya ihtiyacı var. Yani, biz yüz yüze bakıyoruz. Gün oluyor buradan kötü söz söylüyoruz belki, amacı aşan ifadeler söylüyoruz ama gün oluyor birbirimizden özür diliyoruz. Yani, buna hakkınız yok.
Gerçekten, son birkaç aydan bu yana Başbakan bu ülkeyi gerdi, Başbakan bu ülkeyi yordu. Yani, hiçbiriniz ama hiçbiriniz, bakanlarınızdan grup başkan vekillerine kadar -bütün dünyanın Türkiye'ye bakışını seyrediyorsunuz- Başbakanınıza ortamı yumuşatması gerektiğini söyleyemiyorsunuz.
Biz, hepimiz Allah'ın kuluyuz. Kula kulluk yapmak hiçbir insana yakışmaz ve demokrasilerde kulluğun yeri yoktur. Onun için, bu Meclisin kurumsal kimliğini başta Meclis Başkan Vekilinin koruması gerekirdi.
Ben bu önergeye her şeye rağmen katılacağınızı umut ediyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)