| Konu: | BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TEKLİFİ VE DEVLET MEMURLARI KANUNU İLE BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARISI |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 130 |
| Tarih: | 04.07.2013 |
SEDEF KÜÇÜK (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 478 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin 13'üncü maddesi üzerine söz aldım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, bildiğiniz gibi üzerinde konuştuğumuz bu madde üniversitelerimize ilişkin. Bu vesileyle, geçenlerde basınımızda yer alan bir haberi sizlerle paylaşmak istiyorum. Habere göre, bir üniversitede, Gezi olaylarında yaşanan hukuksuzlukları soru olarak sorduğu için bir öğretim üyesine soruşturma açılmıştır. Demokratlık iddiasında olan hangi ülkede böyle bir uygulama vardır bilmiyorum. Ancak, bildiğim, Taksim direnişi sonrasında sanatçıların, gazetecilerin, akademisyenlerin hatta banka müdürlerinin bile iştahlı bir cadı avının kurbanı olduklarıdır. Bu yüzden, bizim ülkemizde, bizim yarım yamalak demokrasimizde bir üniversite hocasına böyle davranılması kimseyi şaşırtmamıştır. Aslında sorun bu vahim olayın şaşırtıp şaşırtmaması da değildir, sorun bunu içimize sindirip sindiremediğimizdir. Bir üniversite hocası, bir sanatçı, anayasal haklarını kullanan gençlere destek olduğu için cezalandırılmakla tehdit ediliyorsa, bunun amacı korku iklimi yaratmaktan başka bir şey değildir. (CHP sıralarından alkışlar) Ben bu korku iklimini kabullenemiyorum. Yaratılmaya çalışılan bu korku iklimi yüzünden bu insanlar sokaklara döküldü.
Bütün bunları görmezden gelebilirsiniz, kendinizi uluslararası komplolarla kandırabilirsiniz ancak gerçeği örtemezsiniz. Emin olun, "faiz lobileri" denilen hayaletin arkasına bu sindirme politikaları sığmaz. Tarihin hangi dönemine bakarsanız bakın, "cadı avları" denilince akıllara adaletsizlikten başka bir şey gelmez. Sizlerin de çok iyi bildiği gibi, adaletsizlik, insanların güvenini de, siyaset kurumunu da aşındırır. Adaletin olmadığı yerde hepimiz topyekûn kaybederiz.
Bakın, daha iki gün önce dinimizi nefretlerine alet eden insanların yirmi yıl önce diri diri yaktığı canlarımızı andık. Adaletsizliğin açtığı yaraları kapatmanın mümkün olmadığını bir kez daha gördük. Bu acılar dinmez. İnsanlar bunu unutmaz ve unutturmaz. İnsanlar "onlar-bunlar" diye, "dindar-kindar" diye ayrıştırıldıklarını da unutmazlar; yıllardır insanların sudan sebeplerle hapislere atıldıklarını, adaletin bu ülke insanlarından esirgendiğini de unutmazlar. İnsanlar, yalnızca yürekleriyle meydana çıkan gençlere devlet eliyle anlamsız ve orantısız bir güç kullanıldığını da unutmazlar. Hukuksuzlukların üstünün örtüldüğünü de unutmaz insanlar. İşte, bu yüzdendir, Madımak da, Taksim de, Uludere de unutulmayacak.
Değerli milletvekilleri, öncelikle şunu akıldan çıkarmamak gerekiyor: Yapılacak her cadı avı toplumdaki ayrışmaları derinleştirecektir. İşten atılan veya hapse atılan her gazeteci, her muhalif, tepki olarak geri dönecektir. "Onlar-bunlar" diye ayrılan her insan öfkeyi biraz daha besleyecektir. Aşağılanan her sanatçı, her bilim insanı bizi çağdaş dünyadan biraz daha uzaklaştıracaktır. Eminim, bu gerçeklerin sizler de farkındasınız. Toplumsal barışın böyle kurulamayacağını, eminim, sizler de görüyorsunuz. İnsanları ayrıştırarak, toplumu kamplaştırarak demokrasi olmayacağını sizler de iyi biliyorsunuz. Tarihte hiçbir yönetimin bu yollarla halkına güzel bir gelecek sunamadığını göz ardı etmememiz gerek diye düşünüyorum.
Değerli milletvekilleri, eğer halkımıza güzel bir gelecek vermek istiyorsak nefretin değil, kardeşliğin dilini kullanmamız gerekir; bize gerekenin ötekileştirmek değil, bir arada yaşayabilmek olduğunu görmemiz gerekir; birbirimizin inancına ve bakış açısına saygı duyarak yaşamamız gerekir. Eğer insanlarımıza yaşam biçimleri dayatırsak, inançları yok sayarsak, istenildiği gibi düşünmedi diye cadı avları başlatırsak, korkarım, geleceğe acıdan, öfkeden başka bir miras bırakmış olmayız. Bunun yaratacağı sonuçların altından da hiçbirimizin kalkamayacağına inanıyor, yüce heyetinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)