GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: MHP GRUBUNUN, TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ GÜNDEMİNİN "GENEL GÖRÜŞME VE MECLİS ARAŞTIRMASI YAPILMASINA DAİR ÖNGÖRÜŞMELER" KISMINDA YER ALAN, ELÂZIĞ MİLLETVEKİLİ ENVER ERDEM VE ARKADAŞLARI TARAFINDAN GEÇİCİ KÖY KORUCULARININ SORUNLARININ ARAŞTIRILMASI VE ALINMASI GEREKEN ÖNLEMLERİN BELİRLENMESİ AMACIYLA TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA VERİLMİŞ OLAN MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGESİNİN GÖRÜŞMELERİNİN, GENEL KURULUN 4 TEMMUZ 2013 PERŞEMBE GÜNKÜ BİRLEŞİMİNDE YAPILMASINA İLİŞKİN
Yasama Yılı:3
Birleşim:130
Tarih:04.07.2013

MEHMET ERSOY (Sinop) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Milliyetçi Hareket Partisinin geçici köy korucularının sorunlarının araştırılıp ekonomik ve sosyal haklarının iyileştirilmesi amacıyla vermiş olduğu önerinin aleyhine söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlarım.

Bir ay önce yine bu konuyu konuşurken, sözlerime başlarken söylediğim gibi, bizim bu önerinin aleyhine söz almış olmamız, varsa köy korucularımızın ekonomik, sosyal alanlarla ilgili sorunlarına duyarsız kalacağımız anlamına elbette ki gelmiyor. "Bu sorunlarla ilgilenmeyelim." anlamına elbette ki gelmiyor. Bu, sadece bugün Meclisimizin gündeminde bulunan, iş hayatından finans hayatına kadar, kamu kurumlarının çalışma koşullarından devlet memurlarının birtakım sorunlarına kadar birçok alanda yeni düzenlemeler getiren yasa görüşmelerinin kesintiye uğramadan devam etmesini arzu etmemizden kaynaklanmaktadır. Elbette ki korucularımızla ilgili her türlü düzenleme de yapılacaktır.

Değerli milletvekilleri, hepimizin bildiği gibi, köy koruculuğu sistemi, 1984 yılından itibaren ülkemizin belli bir bölgesinde yaşanan kesif ve halkımızın günlük hayatını gerçekten çok derin şekilde etkileyen terör olaylarına karşı, güvenlik güçlerimizin ulaşmakta güçlük çekeceği yerleşim birimlerinde halkımızın can ve mal güvenliğini korumak ve onların daha güvenli bir şekilde yaşamlarını sürdürmelerini sağlamak amacıyla alınmış geçici bir tedbirdir. Maalesef her geçen gün artan şiddette devam eden terör olayları, başlangıçta 40 bin olarak öngörülen sayıların çok daha yukarılara çıkmasına, bir ara 70 binlere kadar ulaşmasına neden oldu. Elbette ki o bölgede yaşanan bu yoğun mücadelede gerçekten çok büyük bir kararlılıkla, devletinin, milletinin yanında yer alarak ülkemizin birliği, bütünlüğü için o günün güvenlik konsepti içinde, o günün mücadele anlayışı içinde kendilerine yüklendirilen sorumlulukları çok büyük bir fedakârlıkla yerine getiren köy korucularımızın bu fedakârlıklarının görmezden gelinmesi, bugün itibarıyla hele hele onların hiçbir şekilde ne ekonomik haklarına ne sosyal haklarına ne de bundan sonraki yaşamlarının hiçbir şekilde göz ardı edilerek, görmezden gelinerek yok sayılmaları asla mümkün değildir. Türkiye Cumhuriyeti devleti, kendisine hizmet eden her vatan evladına her zaman sahip çıkmaya ve onlara hak ettikleri haklarını en iyi şekilde, ülkenin kendilerine sağladığı imkânlar nispetinde vermeye devam edecektir.

İktidarımız döneminde, başlangıçta, 1985'li yıllarda başladıkları noktadan çok daha iyi noktalara gelmelerine imkân tanınmış, çıkarılan kanunlarla, yönetmeliklerle, düzenlemelerle hem ekonomik ve mali haklarıyla ilgili hem özlük haklarıyla ilgili hem sosyal haklarıyla ilgili birçok düzenleme yapılmıştır. Hepinizin bildiği gibi, bugün köy korucularımız hatırı sayılır bir maaş almaktadır; emeklilerine, 55 yaşını ve on beş yılını dolduranlara emekli maaşı verilmektedir; şehit yakınları, şehit ve gazi yakınlarına sağlanan bütün imkânlardan faydalanmaktadır.

Bunun yanında, bir ay önce konuştuğumuzda, bu konuyu tartıştığımızda ifade ettiğim gibi, Hükûmetimizin geçici köy korucularımızın özlük haklarıyla ilgili çalışmalar yaptığını, bu çalışmaların İçişleri Bakanlığı tarafından yürütüldüğünü ifade etmiştim. Bugün itibarıyla çok büyük ölçüde bu çalışmalar tamamlandı, inşallah önümüzdeki bugünlerde yaptığımız çalışmalar tamamlanmadan aynı şekilde AK PARTİ Grubunun bir teklifi olarak geçici köy korucularımızın özlük haklarının iyileştirilmesine yönelik teklifler de yüce Meclisimizin, Genel Kurulumuzun takdirlerine sunulacaktır, şimdiden köy korucularımız için hayırlı uğurlu olsun diyorum. Bundan sonra da hem korucularımızla ilgili hem ülkemizin güvenliği, barışı, huzuru için mücadele eden bütün kamu görevlilerimizin haklarıyla ilgili duyarlılıklarımızın devam edeceğini ifade etmek istiyorum.

Sayın milletvekilleri, bu vesileyle, özellikle dün Mısır'da yaşanan acı hadiselerden sonra ben de birkaç kelime bu konularla ilgili fikrimi ifade etmek istiyorum.

Değerli arkadaşlar, darbelerin hiçbir şekilde meşru kabul edilmesi, darbelerin hangi bahaneyle ve gerekçelerle olursa olsun hiçbir şekilde olabileceğini kabul etmek millet iradesine ve seçilmişlere karşı yapılacak en büyük haksızlık, en büyük hakarettir. Darbeciler, sadece ellerinde bulundurdukları silahtan aldıkları güçle kendi iradelerini millete dayatmayı ve seçilmişlerin yaptığı bütün yanlışlara rağmen kendilerinin mutlak anlamda doğru yaptığı inancını bütün bir millete kabul ettirmeyi kabul etmiş, aslında psikolojik olarak da, ruhsal olarak da sakat ve hasta bir mantığın temsilcileridir. Hiçbir şekilde bu mantığın kabul edilebilmesi, bu mantığın hiçbir şekilde bazen gerekebileceğinin ima edilebilmesi bugün artık demokratik hiçbir anlayışın kabul edebileceği bir davranış değildir.

Dün Mısır'da Mursi idaresine karşı yapılan darbeden sonra 4 siyasi partimizin de bu darbeyi kınaması ve kabul etmemesi sevindirici bir gelişmedir ancak bazı siyasetçilerimizin hâlâ "ama"lı, "velakin"li açıklamalar yapması, bundan Türk siyasetinin, Türk siyasetçilerinin dersler çıkarmasını tavsiye etmesi gerçekten üzüntü vericidir.

Hiçbir darbecinin meşru siyasetçilere verebileceği bir ders olamaz. Hiçbir darbecinin yaptığı şiddetten, baskıdan, terörden ülkeyi yönetenlerin çıkarabileceği ders olamaz. Olsa olsa, siyasetçilerin düşüneceği, bu darbecilere hiçbir şekilde fırsat vermeyecek, bu darbecilerin hiçbir şekilde çözüm olarak akla gelmeyecek bir yönetim sistemini, milletin iradesine her zaman ve her platformda sahip çıkma iradesini birlikte ortaya koyma düşüncesi olmalıdır. Bunun için, değerli arkadaşlar, bütün siyasi aktörlerimiz böyle dönemlerde söylemlerine dikkat etmeli, darbecilerden değil, geçmişte tarihimizde yaşadığımız darbelerden alınmış derslerle, artık hiçbir şekilde sadece ve sadece üçüncü dünya ülke ve demokrasilerinde görülen olayların ve eylemlerin ülkemizdeki bazı kişi ve kesimler tarafından da akla getirilmemesi, akla ziyan bu davranışların toplumun hiçbir kesimi tarafından kabul görmemesini temenni ediyor, Meclisimizin gündeminde olan "torba kanun" diye tabir ettiğimiz kanun tasarısının görüşmelerine devam etmemiz gerektiğinden, Milliyetçi Hareket Partisinin bugünkü önerisinin aleyhinde olduğumu ifade ediyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)