| Konu: | AK PARTİ GRUBUNUN, GENEL KURULUN ÇALIŞMA GÜN VE SAATLERİ İLE GÜNDEMDEKİ SIRALAMANIN YENİDEN DÜZENLENMESİNE; 478 SIRA SAYILI KANUN TEKLİFİ'NİN VE 479 SIRA SAYILI KANUN TASARISI'NIN İÇ TÜZÜK'ÜN 91'İNCİ MADDESİNE GÖRE TEMEL KANUN OLARAK BÖLÜMLER HÂLİNDE GÖRÜŞÜLMESİNE; 3 TEMMUZ 2013 ÇARŞAMBA VE 9 TEMMUZ 2013 SALI GÜNKÜ BİRLEŞİMLERİNDE SÖZLÜ SORULAR İLE DİĞER DENETİM KONULARININ GÖRÜŞÜLMEMESİNE İLİŞKİN |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 129 |
| Tarih: | 03.07.2013 |
ENGİN ALTAY (Sinop) - Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Gönlüm isterdi ki benim bu konuşmamı bütün iktidar partisi milletvekilleri dinlesin.
24'üncü Dönem Parlamentomuzun Üçüncü Yasama Yılının son günlerindeyiz ve dördüncü ve beşinci yasama yıllarında Başkanlık Divanında görev yapacak arkadaşlarımızı belirlemek üzere Parlamento içi seçimlerimizi de gerçekleştirdik. Bu seçimlerde hâlen yürüttükleri görevleri tekrar seçilerek sürdüren arkadaşlarıma başarılar diliyorum. Yeni seçilen arkadaşlarımız var, ben de onlardan biriyim, Sayın Mihrimah Belma Satır mevkidaşıma, Sayın Bahçekapılı Meclis Başkan Vekili oldu, ona, Başkanlık Divanında görev yapacak diğer arkadaşlarımıza, tekrar Parlamentomuzdan güvenoyu alan Meclis Başkanımıza, velhasıl Meclisteki bütün milletvekili arkadaşlarımıza önce iyi tatiller, sonra da üçüncü ve dördüncü yasama yıllarında da başarılı çalışmalar diliyorum.
Değerli arkadaşlar, hepimizin arzusu, şüphesiz, bu çatı altında, Türkiye'ye, halkımıza, milletimize hizmet etmek. Siyasetin -hiç şüphe yok ki sizin de kabul edeceğiniz, itiraz etmeyeceğiniz- bana göre bir tane temel amacı var, siyasetçinin bir tane temel amacı var; o da milletin huzuru, refahı, mutluluğu. Kendi adıma ve partime mensup bütün milletvekilleri adına söyleyebilirim ki bizim bu Parlamentodaki faaliyetlerimizin, eylem ve söylemlerimizin yegâne gayesi budur, şüphesiz, sizin de öyledir, bütün partiler için, milletvekillerimiz için aynı şeyler geçerlidir.
Ancak, bu Parlamentoda çalışırken bu Parlamentonun saygınlığıyla örtüşmeyecek eylem ve söylemleri müteaddit defalar bu Parlamentoda yaşadık ve bundan dolayı, milletvekilleri arasında, partiler arasında, milletle Parlamento arasında zaman zaman istenmeyen görüşler, yargılar, algılar ortaya çıktı. Şimdi, hepiniz ve hepimiz isteriz ki Parlamentonun kamuoyunda saygınlığı, itibarı maksimum noktada olsun.
Değerli arkadaşlarım, bunun yolu bellidir. Şimdi, bunun olabilmesi için yani Parlamentonun hak ettiği saygınlığı kamu vicdanında, toplum nezdinde görebilmesi için burada hepimize düşen görevler var. Bu görevleri yaparken sadece ve sadece Türkiye'yi düşünürsek, Türkiye Büyük Millet Meclisinin itibarını düşünürsek burada bir sorun yaşamayız.
Şimdi, geriye dönük, ben baktığım zaman, bu Parlamentoda Parlamento saygınlığını zedeleyen sebepleri yukarıdan aşağı özel olarak sıralamak istemem ama gördüğüm bir iki noktaya da işaret etme gereği duyuyorum.
Şimdi, zaman zaman, ikili konuşmalarımızda iktidar partisi milletvekillerine hep şunu söylemişimdir: Edebali'nin nasihatinden yola çıkarak: İktidara sabır, sükunet; muhalefete öfke. Öfkeyi tasvip ettiğimden değil. Ola ki muhalefet öfkelenebilir, ancak hiçbir hâl ve şart altında iktidarın öfke şansı ve hakkı yoktur. Bu bilinirse, bu tatbik edilirse hiç şüphesiz, Parlamentoda ahenk, uyum ve orkestrasyon daha güçlü olur. O zaman, Hükûmetinizin istediği kanunlar da daha seri çıkar.
Kibir ve gurur, her iktidarın, maalesef -herhâlde insanın yaradılışından, fıtratından- yakalanmaktan kurtulamadığı bir hastalıktır. Ancak, bunu minimize etmek, kibir ve gururu minimize etmek, iktidar olmanın, lider olmanın, orayı taşımanın da önemli özellik ve göstergelerindendir. Bu bakımdan, bu biraz önce altını çizdiğim "Öfkeyse -bana göre- Parlamentonun sağ tarafına; sabır, sükûnetse sol tarafına." kuralının yeni dönemde hayata geçmesini temenni ederim.
İktidar olgunluğu çok önemlidir. "Biz iktidarız." Her vesileyle, özellikle kimi yeni arkadaşlarımızın, Parlamentoya yeni gelen arkadaşlarımızın yaptığı bir şey var: "Efendim, millet bize destek verdi." İyi, verdi, biz bir şey demedik. Millet destek verdiği için, siz -bana göre- Parlamentonun sol tarafında oturuyorsunuz, yoksa orada biz otururduk.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) - Sağ tarafında, sağda oturuyoruz.
ENGİN ALTAY (Devamla) - Bana göre sol dedim.
Şimdi, millet size destek verdi, verebilir de, bundan sonra da verebilir, bu ayrı bir iş ama milletin size destek vermiş olması, sizin ve Sayın Genel Başkanınızın her aklına estiğini, her istediğini bu Parlamentodan Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü'nü de zaman zaman ayaklar altına alarak geçireceğiniz bir hak değildir. Yani, çok klasik ve herkesin söylediği bir şey var, ne derler: "Cumhuriyet, devlet, bunlar her yerde var, bir iktidar her yerde var ama demokrasi nerede var? Muhalefetin olduğu yerde var."
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - İyi bir muhalefet istiyoruz.
ENGİN ALTAY (Devamla) - Ama yasa yapma konusundaki parmak sayısı çoğunluğunuzla muhalefeti susturmak, sindirmek, engellemek, muhalefetin haklarını kısıtlamak konusunda çok dayatmacı olursanız orada artık demokrasi olmaz; parlamenter sistemin yerini hiçbirimizin istemediği olaylar ve hadiseler alır. Türkiye'nin yaşadığı birçok şeyin de sebebi budur.
Diyorum ki: Yani, örneğin Başbakanın "Kardeşim, bu yasama ve yargı bana ayak bağı." Anlayışından? Yeni dönemde -tatilde şüphesiz Sayın Başbakanla beraber olacaksınız- bu konuda Sayın Başbakana şunu telkin etmeniz lazım: "Sayın Başbakanım, yasamasız, yargısız bir demokrasi, parlamenter demokrasi düşünülemez." Bunu mutlaka vurgulamanız, vurgulayabilmeniz lazım. Bu, milletin size verdiği ayrıca bir görevdir.
Sayın Başbakanın gerginliğini anlamak istiyorum, anlamıyorum. Her vesileyle, işte, sizlerin söylediği "Gideriz millete görürsünüz siz, millet bizi seçti." Güzel, tamam. E anketlerde de iyi görünüyorsunuz; güzel, tamam. O zaman, Sayın Başbakanın bu gerginliğine bir anlam veremiyorum. Kendisine de buradan tavsiye ediyorum: Bu kadar gergin olmasın. Dil ve üslup konusunda bu Parlamentoya örnek olacak?
YILMAZ TUNÇ (Bartın) - Kendisi gergin değil.
ENGİN ALTAY (Devamla) - Bak, olmuyor işte.
Dil ve üslup konusunda bu Parlamentoya örnek olacak insan önce Sayın Başbakandır yani yürütme organının başıdır. Zira, bu Parlamentonun en temel görevlerinden biri, şüphesiz, bu Hükûmeti, burada oturan Hükûmeti denetlemektir. Bunu yapabilmeliyiz, bunu iktidar partisine mensup milletvekilleri de gönül rahatlığıyla yapabilmeli.
Bu Parlamentoda hepimizin bir an önce kurtulmamız gereken bir ayıbımız var sayın milletvekilleri; o ayıp da maalesef, bu Parlamentonun 8 üyesi tutuklu. Dünyanın hemen hemen hiçbir yerinde görülmeyen bir olayla karşı karşıyayız. Şöyledir, böyledir, öyledir, şudur, budur. Bunun hiçbir şekilde demokrasilerde mazereti olmaz. Bu konuda, yeni döneme girerken umarım ve dilerim ki sizler de ekimde, eylülde, her neyse, Parlamentoya geldiğinizde bu anlayış içinde olursunuz. Zaten, gittiğiniz yerlerde, seçim bölgelerinde bunu göreceksiniz, kamuoyunun sizden bu tür beklentileri olacak. Bu tutuklu milletvekilleri ayıbını çözmez isek dönemimiz bittiğinde, burada yeniden seçilelim ya da seçilmeyelim, boynumuz bükük kalacaktır.
Sayın milletvekilleri, bu üslup konusunda, Başbakandan her zaman şunu beklemek toplumun ve bizim hakkımızdır: Hani, her seçimden sonra yani kazandığı her seçimden sonra balkona çıkıp bir konuşma yapıyor.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) - Her seçimde kazanıyor.
ENGİN ALTAY (Devamla) - Balkona çıkıp bir konuşma yapıyor ve o konuşma? Artık, ben şöyle diyorum: Keşke seçimler 1 Nisanda olsa da Başbakanın balkon konuşmalarını 1 Nisan diye yorumlasak çünkü Başbakan balkonda konuşurken o gece biz seçimi kaybetmişler olarak bile rahatsız olmuyoruz, irite olmuyoruz "Gayet güzel konuştu." diyebiliyoruz ki en gergin olduğumuz gece, seçimi kaybettiğimiz gece ama ondan sonra bambaşka bir Başbakanla karşılaşıyoruz; bunu da kendisine hatırlatırsanız sevinirim.
Grup önerisine bu şekliyle tabii biz ret oyu vereceğiz ama sayısal çoğunluğunuzla geçecek.
Genel Kurula önümüzdeki iki üç gün için başarılar diliyorum. Görüşürüz gerçi ama şimdiden hepinize iyi tatiller, iyi ramazanlar diliyorum.
Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)