| Konu: | ÖDEME VE MENKUL KIYMET MUTABAKAT SİSTEMLERİ, ÖDEME HİZMETLERİ VE ELEKTRONİK PARA KURULUŞLARI HAKKINDA KANUN TASARISI (S. SAYISI: 473) |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 123 |
| Tarih: | 20.06.2013 |
TURGUT DİBEK (Kırklareli) - Teşekkür ediyorum Başkanım.
14'üncü maddeyle ilgili olarak verdiğimiz önerge üzerine söz aldım. Öncelikle sizleri saygılarımla selamlıyorum değerli arkadaşlar.
Ülkenin bu yoğun gündemi içerisinde aslında çok önemli sorunlarımız var, konular var. Bunların bir kısmı belki unutuluyor veya ikinci plana, arka plana atılıyor, onlardan bir tanesini ben dile getirmek istiyorum. Dün Sayın Bakan, Mehmet Şimşek buradayken ona da sormuştum.
Değerli arkadaşlar, Türk Havayollarında, bugün sanıyorum 37'nci gün oldu, otuz yedi gündür süren bir grev var. Önemli bir konu aslında fakat bu konu şu anda özellikle Hükûmet tarafından tamamen gündem dışına atılmış gibi gözüküyor. Yani, grevin başlangıcına baktığımızda, işçiler niye greve gitti, Türk Havayolları çalışanları niye greve gitti, belki toplumumuz, sizler, kamuoyu bunu çok fazla öğrenemedi, anlayamadılar. Ama Hükûmet sıralarından 3 bakan, dün Sayın Şimşek'e sormuştum, o olsun, Ulaştırma Bakanımız olsun -artı bir de Çalışma Bakanımızın açıklaması vardı- açıkça işverenin yanında yer aldılar yani tarafsız olmaları gerekiyordu.
Sayın Bakanım, yani, tabii ki Türk Havayollarının hisse oranına göre baktığımızda, gerçi çoğunluğu özelde görünüyor ama, işte o altın hisse yöntemiyle yönetimi yine bir anlamda Hükûmet atıyor veya o takip ediyor, o belirliyor diyebiliriz. Ama çok net bir şekilde işverene "Siz hiç merak etmeyin, ne düşünüyorsanız onu yapın, arkanızdayız. Biz sizi ezdirmeyiz -hani bir de moda terim var şu anda- yedirmeyiz." anlamında sözler söylendi ve o görüşmeler kesildi. Nasıl kesildi? Tek taraflı kesildi. İşveren dedi ki altmış günlük görüşmenin sonunda: "Ben tek taraflı olarak kesiyorum bu görüşmeleri." Ve şu anda, bir anlamda işçileri, Türk Havayolları çalışanlarını greve de zorladı.
Şimdi, bakıyoruz, Anayasa'mızda bu haklarımız var, Anayasa'nın 54'üncü maddesinde "Grev hakkı bir temel hak, çalışanlar haklarını elde etmek için bu grev hakkını kullanabilirler." diyor. Aynı şekilde, 34'üncü maddedeki toplantı ve gösteri hakkı da öyle ama bu son günlerde görüyoruz ki bu haklar var ama kâğıt üzerinde var. Yani "Bu haklar var ama kullanamazsınız, ben izin verirsem kullanırsınız." gibi Türkiye'de, maalesef, bir noktaya geldik. Zaman zaman iktidar sözcüleri, buradan sizler, sayın bakanlar Türkiye'nin çok itibarlı, saygın bir ülke hâline geldiğini söylüyorlar. Değerli arkadaşlar, gerçekten itibarlı, saygın bir ülke hâline geldiysek orada, Türkiye'de hava yolunda çalışan 176 bin insan var tüm özeli de kattığımızda, bunların 14 bini sendikalı, yani yüzde 10'u dahi güvence içerisinde değil. Şimdi, o 176 binin yüzde 10'una dahi tahammül edemeyen bir anlayış var. En sonunda greve zorlanıyorlar, greve zorlanırken yasal haklarını talep eden insanların bir önceki sözleşmede elde etmiş olduğu, kazanılmış hak dediğimiz, müktesep hak dediğimiz haklarını da kaldırıyoruz diyor işveren. 22'nci dönem sözleşmeye baktım, orada birtakım haklar var, yani greve o nedenle gidiyorlar, diyorlar ki çalışanlar: "22'nci dönemde oturduk konuştuk, siz bu hakları bize daha önce tanıdınız, bize verdiniz." Ne bunlar? İşte, mesailerle ilgili olan haklar, kıdem tazminatı, diğer haklar, çalışma saatleriyle ilgili haklar var. Şimdi, 23'üncü dönemde, sözleşmede tek taraflı diyor ki işveren: "Ben bunları kaldırıyorum, yani haftalık çalışma saatinizi otuzdan otuz altıya çıkarıyorum. Uzun uçuşlarda dinlenme sürelerinizi azaltıyorum, otuz altı saatten yirmi dört saate indiriyorum, vermiş olduğum hakları geri alıyorum." Şimdi, çalışanlar da diyor ki: "Haklarımızı niye geri alıyorsunuz? Bunlar devam etsin." Ama tek taraflı olarak kaldırıldı.
Şimdi, diğer bir konu -süre az olduğu için bunu da burada görmek lazım- bence şu: Değerli arkadaşlar, yasa, bu grev süresi içerisinde işverene kesinlikle yeni işçi, eleman alımı hakkını vermiyor, engel. Nasıl ki greve çıkan işçilerin başka bir işte çalışma imkânları yok ise işverenin de başka bir eleman almaması lazım ama daha başından bu yana Sayın Binali Yıldırım -dün bahsettim- Sayın Maliye Bakanı Mehmet Şimşek aynen şunu söylediler: "Biz Türk Hava Yolları yönetiminin yanındayız. Hiç merak etmeyin, ne gerekirse yapılacak." ve greve çıkan işçilerin yerine geçici olarak işçiler alındı. Tabii ki hizmetin aksamamasını her birimiz istiyoruz, bizler de istiyoruz, yani tüm vatandaşlarımız istiyor ama o çalışanların haklarının da mutlaka korunması gerekiyor. E, ne oldu şimdi? Grev tamamen havada kaldı. "Siz başınızın çaresine bakın. İstediğiniz kadar grev yapabilirsiniz, bizim için hiç önemi yok, hiçbir zararı da yok." gibi bir noktaya geldi ülkenin bu yoğun gündemi içerisinde.
Sürem bitiyor, Sayın Bakandan şunu rica ediyorum: Lütfen bunu gündeminize alın. Hükûmet olarak işverenle çalışan işçiler arasında, sendika arasında bir köprü kurun ve bu grevin sona ermesi için iletişim kanallarını yeniden açın. Bunu sizden rica ediyoruz çünkü bu insanlar, emeklerini veriyorlar ve Türkiye'nin, Türk Hava Yollarının bugün geldiği noktada onların da çok büyük katkıları var Sayın Bakan.