| Konu: | CHP GRUBUNUN, MERSİN MİLLETVEKİLİ VAHAP SEÇER VE 21 MİLLETVEKİLİ TARAFINDAN KAÇAK AKARYAKITIN EKONOMİYE VE ÇEVREYE VERDİĞİ ZARARLAR İLE BU SEKTÖRDE YAŞANAN SORUNLARIN VE SURİYE'DE YAŞANAN İÇ KARIŞIKLIĞI FIRSAT BİLENLERİN NEDEN OLDUĞU KAÇAKÇILIK OLAYLARININ ARAŞTIRILMASI AMACIYLA 18/6/2013 TARİHİNDE TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA VERİLMİŞ OLAN MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGESİNİN,GENEL KURULUN 19 HAZİRAN 2013 ÇARŞAMBA GÜNKÜ BİRLEŞİMİNDE OKUNMASINA VE GÖRÜŞMELERİNİN AYNI TARİHLİ BİRLEŞİMİNDE YAPILMASINA İLİŞKİN |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 122 |
| Tarih: | 19.06.2013 |
VAHAP SEÇER (Mersin) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum. Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun kaçak akaryakıt olaylarının araştırılması için vermiş olduğu Meclis araştırması açılmasıyla ilgili önerinin lehinde söz almış bulunmaktayım.
Değerli arkadaşlarım, biliyorsunuz, Türkiye topladığı verginin önemli bir kısmını dolaylı vergi olarak topluyor. Dolaylı vergi topladığımız en önemli kalemlerin başında da akaryakıt geliyor. Dolayısıyla, alkol gibi, sigara gibi vergi oranı yüksek, dolaylı vergi oranı yüksek kalemlerden akaryakıtta da kaçakçılık cazip hâle geliyor. Evvelden eskiden beri akaryakıt kaçakçılığı Türkiye'nin kaçakçılık konusundaki önemli gündem maddelerini oluşturmakta ama 2011 yılı başından bu yana Suriye'deki iç karışıklıklardan sonra bu konu daha da önemli noktalara gelmiş ve kaçakçılık konusu önemli dramatik artışlarla karşı karşıya kalmıştır.
Türkiye'nin petrol piyasası büyüklüğü 27 milyon ton civarında bir potansiyele sahip, tabii ki önemli bir potansiyel. Bunun kaçakçılık açısından yansımaları da? Tabii ki bizim elimizdeki rakamlar resmî rakamlar, Türkiye'ye giren kaçak akaryakıtın tamamını ifade etmiyor, sadece emniyet güçleri ve güvenlik güçleri tarafından yakalanan, el konulan miktarları şu anda sizlere vereceğim: Bakın, 2011 yılında 10,3 milyon litre kaçak akaryakıt yakalanıyor, akabinde, 2012 yılında bu oran 16,4 milyon litreye çıkıyor; yüzde 59'luk bir artış. Dikkat edin, Suriye'deki iç karışıklıklar 2011 yılının şubat, mart ayı gibi başladı ve o süreçten sonra yüzde 59-yüzde 60 gibi önemli bir artış meydana geldi. Sadece Suriye değil, akaryakıt Irak'tan ve Orta Doğu ülkelerinden kara yoluyla kara sınırımızdan ya da deniz yoluyla deniz sınırımızdan, limanlarımızdan kaçak olarak Türkiye'ye giriş yapıyor. Suriye olaylarıyla beraber, gerçekten, özellikle Suriye'ye komşu bölgelerde, Şanlıurfa'da, Osmaniye'de, Gaziantep'te, Hatay'da -özellikle geçtiğimiz günlerde de bir patlama meydana geldi hatırlayacağınız gibi- Adana'da, Mersin'de, o hinterlantta özellikle yasal yollardan petrol temin eden, rafinerilerden faturalı, yasal, legal yollarla petrol temin edip bunları satışa sunan petrol istasyonları sahipleri çok önemli sıkıntılarla karşı karşıya. Bu arkadaşlarımız iflas noktasına gelmişler. Suriye'den özellikle kamyonlarla, otobüslerle yolcu taşıma ya da yük taşıma bahanesiyle bu araçlara büyük tanklar yapılıyor, akaryakıt tankları yapılıyor ve bunların marifetiyle Türkiye'ye kaçak akaryakıt sokuluyor. Bu -yabancı basında da işlendi- özellikle Suriyeli muhalifler yani iktidarınızın desteklediği Suriyeli muhalifler kanalıyla yapılıyor. Bunların kare kare görüntülerini yabancı basın müteaddit defalar dünyaya verdi ve duyurdu. Burada, özellikle kuzey Suriye'de ele geçirdikleri ham petrol yataklarını, elde ettikleri ham petrolü ya orada ilkel yöntemlerle rafine ediyorlar ya da ham olarak Türkiye'ye kaçak olarak geçiriyorlar. Gerçekten Türkiye'nin önemli vergi kaybı var, yılda 2,5 milyar dolar. Az önce bahsettim, iflas noktasına gelmiş, kapanma noktasına gelmiş işletmeler var. Bu insanlar ya illegal yollara başvuracak; hırsızlık, arsızlık yapacak -bunları da sayenizde yapacak- ya da bu işletmeleri kapatacaklar.
Güvenlik sorunu var. İşte, Hatay'da meydana gelen patlama, tanker kazalarında olan patlamalar, bunların sonucunda ortaya çıkan can kayıpları. Bütün bunların sebebi Suriyeli muhaliflere göz yummanız yani bu -açık söylüyorum- akaryakıt kaçakçılığına Hükûmetiniz bile bile göz yumuyor.
Biliyorsunuz, Suriye'de iç karışıklıklar başladı, Türkiye'ye oradaki muhaliflerin önemli bir maliyeti var. Açıkça AKP iktidarı Suriye'deki muhalifleri destekliyor; lojistik olarak destekliyor, eğitim olarak destekliyor, barınma olarak destekliyor, sağlık hizmetleri olarak destekliyor, silah temini olarak destekliyor. Peki, bunları nereden karşılıyor? AFAD'ın resmî rakamları: 2011 başından bu yana kadar 960 milyon TL para harcanmış bu iş için. Bunun içerisinde alet edevat, makine teçhizat harcamaları yok; bunun içerisinde valiliklerin harcamaları yok; bunun içerisinde Suudi Arabistan'dan, Katar'dan sağladığınız, birtakım kaynaklarla sağladığınız silahların bedelleri yok. Hükûmetin, Başbakanın örtülü ödeneğinden sağladığınız kaynaklar bunların içerisinde değil. Bu, meçhule giden çatışmanın Türkiye'ye maliyeti. Bırakınız güvenliği, bırakınız huzursuzluğu, milyar TL'ler değerinde Türkiye kasasından, hazinesinden çıkan paralara bize maliyeti var.
Değerli arkadaşlarım, peki bunu Hükûmet önleyemez mi? Tabii, böyle beceriksiz bir Hükûmet olursa önleyemez. Sayın Arınç, Gezi Parkı için Dingo'nun ahırı nitelemesi, tanımlaması yapıyordu. Oysa ki Türkiye'nin Suriye sınırı Dingo'nun ahırına döndü, gelen geçenin haddi hesabı yok, kevgire döndü. Emniyet güçlerini demokratik hakkını kullanan, çapulcu, Vandal, yağmacı diye nitelendirdiğiniz halkın üzerine yönlendirmeden vazgeçin. Emniyet güçlerine iş arıyorsanız sınırları kontrol altına alın. Bakın, orada çakma Vandallar yok, sizin uydurma Vandallarınız ya da yağmacılarınız ya da çapulcularınız yok, orada gerçek haydutlar var, gerçek Vandallar var, gerçek çapulcular var. Gidin, Türkiye sınırlarını kontrol altına alın.
Değerli arkadaşlarım, 17'nci Akdeniz Oyunları'nın yarın resmî açılışı yapılacak. Biliyorsunuz açılıştan günler önce biletler tükendi. 25 binlik kapasiteli yeni Mersin Arena Stadı'nda şu anda sade vatandaş açılışlara gitmek ister ise bilet bulamaz. Bileti nereden bulurlar? Bu bir iddia, bunun dinleme kayıtları da var. Mersin Müftülüğünü arıyorsunuz, orada bir görevli var. Görevlinin burada ismi yazılı. "Hangi bölgeden arıyorsunuz?" "Mezitli'den." Sizi Mezitli'de falanca cami imamına yönlendiriyor. Siz o falanca -burada isimleri var- cami imamını arıyorsunuz, T.C. kimlik numaranızı veriyorsunuz, o kontrol yapıyor, "Acaba bu arayan şahıs bizim yandaşımız mı?" diye. Eğer yandaşları ise resmî açılışlar için bilet temin ediyor. Bu, iddia; bunu tabii ki gündeme getireceğiz, soru önergesiyle de ilgili makamlara sunacağız.
O organizasyonda herkesin hakkı var. Orada hangi siyasi partiye mensup olursa olsun, tüm belediyelerin, tüm STK'ların, kentin, Mersin'in tüm dinamiklerinin o organizasyonda hakkı var, alın teri var, emeği var. Orada CHP'linin de hakkı var, AKP'linin de hakkı var, BDP'linin de, MHP'linin de.
Şimdi, Sayın Başbakan neyden korkuyor? Biliyorsunuz, tesislerin açılışında, iki hafta önce bir fırsatı kaçırdı. Şimdi Sayın Başbakana sesleniyorum: Mersin Arena Stadı'nın kapılarını ardına kadar açın, halktan korkmayın. Demokrasi anlayışı, özgürlük anlayışı, temel hak ve özgürlükler anlayışı gelişmiş bir Başbakan halktan korkmaz. Halktan korkmanıza gerek yok. Açın kapıları ardına kadar, tüm Mersin halkı -hangi siyasi partiye mensup olursa olsun- resmî açılışlara katılsın. Bu fırsatı ıskalamasın Sayın Başbakan. Geçsin mikrofonların karşısına, üç haftadır kendi beyanatlarıyla, ayrıştırmacı söylemleriyle, üsluplarıyla gerdiği toplumu birleştirici, bütünleştirici bir üslupla mikrofonların karşısına geçsin ve Akdeniz Oyunları'nın ruhuna yaraşır bir şekilde tüm Türkiye halklarını birliğe, beraberliğe, barışa ve kardeşliğe çağırsın.
Değerli arkadaşlarım, bahsettiğimiz araştırma önergesinin konusu, kaçak akaryakıt konusu önemli bir konu. Bu konuda tüm milletvekili arkadaşlarımızın desteğini bekliyorum.
Hepinize en derin sevgi ve saygılarımı sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)