| Konu: | MHP GRUBUNUN, TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ GÜNDEMİNİN "GENEL GÖRÜŞME VE MECLİS ARAŞTIRMASI YAPILMASINA DAİR ÖNGÖRÜŞMELER" KISMINDA YER ALAN MERSİN MİLLETVEKİLİ MEHMET ŞANDIR VE ARKADAŞLARININ (10/164) ESAS NUMARALI, MANİSA MİLLETVEKİLİ ERKAN AKÇAY VE ARKADAŞLARININ (10/198) ESAS NUMARALI, KÜTAHYA MİLLETVEKİLİ ALİM IŞIK VE ARKADAŞLARININ (10/273) ESAS NUMARALI, ADANA MİLLETVEKİLİ ALİ HALAMAN VE ARKADAŞLARININ (10/300) ESAS NUMARALI, KAHRAMANMARAŞ MİLLETVEKİLİ MESUT DEDEOĞLU VE ARKADAŞLARININ (10/446) ESAS NUMARALI, KÜÇÜK ESNAF VE SANATKÂRLARIN SORUNLARININ ARAŞTIRILARAK ALINMASI GEREKEN ÖNLEMLERİN BELİRLENMESİ; İSTANBUL MİLLETVEKİLİ CELAL ADAN VE ARKADAŞLARININ (10/389) ESAS NUMARALI, İSTANBUL'DAKİ ESNAF VE SANATKÂRLARIN SORUNLARININ ARAŞTIRILARAK ALINMASI GEREKEN ÖNLEMLERİN BELİRLENMESİ; MUĞLA MİLLETVEKİLİ MEHMET ERDOĞAN VE ARKADAŞLARININ (10/656) ESAS NUMARALI, ŞOFÖR ESNAFININ SORUNLARININ ARAŞTIRILARAK ALINMASI GEREKEN ÖNLEMLERİN BELİRLENMESİ; KASTAMONU MİLLETVEKİLİ EMİN ÇINAR VE AR |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 121 |
| Tarih: | 18.06.2013 |
MEHMET MUŞ (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Milliyetçi Hareket Partisinin araştırma önergesi üzerinde söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, esnaf ve sanatkârlarımız, gelir dağılımının iyileştirilmesi, demokrasinin ve serbest piyasa ekonomisinin işletilmesi, sermaye ve refahın tabana yayılması ve bu suretle sosyal dengelerin kurulmasında ekonomik ve sosyal hayatımızın en önemli unsurlarındandır. Esnaf ve sanatkârlar, Türkiye'deki ekonomide Türk ekonomisinin vazgeçilmez oyuncularıdır ve Türkiye'de yaklaşık 2 milyon esnaf ve sanatkâr bulunmaktadır.
Değerli milletvekilleri, esnaf ve sanatkârlarımızla alakalı yaptığımız çalışmalara girmeden şöyle bir 2001'e, 2001 krizinde yaşananlara ve esnafımızın o dönemde çektiklerine bir değinmek istiyorum.
2001 krizi, Türkiye Cumhuriyeti tarihindeki en ağır krizlerden bir tanesi olmuştur. Bu krizden ekonominin bütün alanları etkilenmiş, yaklaşık 1,5 milyon insan işinden olmuş, esnaf kepenk kapatmış ve paranın alım gücü düşmüştür. Dükkânını kapatan, kepengini kapatan esnafın sayısı yaklaşık 2.500 civarındadır bu krizden dolayı.
Değerli milletvekilleri, çöküşün resmini hatırlayın, 2001 yılında bir resim vardı: Bir esnaf, yazarkasasını Başbakana fırlatıyor. İşte, bu esnaf, Ankaralı Ahmet Çakmak'tı. Ahmet Çakmak geçenlerde bir gazetede yaptığı röportajda şunları dile getiriyor: "O günler çabuk unutuldu." diyor. O dönemde dükkânını satan Ahmet Çakmak, dolardan dolayı, borcunun 3 katına çıkmasından dolayı bütün birikimini, elde avuçta ne varsa kaybetmesinden sonra 6 bin dolar da borçlu kalmıştı. Bugün, kendisinin işlerinin düzeldiğini, kendisinin ev aldığını, bir başka ev aldığını kendisi ifade ediyor.
Şimdi, değerli milletvekilleri, bakın, öyle bir tablo vardı ve bugün hangi noktaya geldik. Esnafın geliştirilmesi, esnaf ve sanatkârların durumunun iyileştirilmesiyle alakalı, Esnaf ve Sanatkârlar Değişim, Dönüşüm ve Destek Stratejisi yani 3D Stratejisi ve Eylem Planı hazırlandı. Bu stratejiyle, büyümeyi, sürekli gelişmeyi ve kalıcı olmayı hedefleyen, ahlaki değerlerden ödün vermeyen, ulusal ve uluslararası gelişmeleri takip eden, teknolojiyi kullanmak ve müşteri ile bire bir ilişki kurmak suretiyle müşteriye özel mal ve hizmet üretebilen, iş birliği ve ortak çalışmaya açık olan bir esnaf ve sanatkâr vizyonu ortaya konulmuştur. Bu vizyonun gerçekleştirilebilmesi için 7 öncelik hazırlanmıştır. Bu öncelikler: Kredi ve finansman şartlarının iyileştirilmesi; vergi, istihdam ve diğer yükümlülüklerin azaltılması; eğitim, danışmanlık hizmetlerinin geliştirilmesi; yenilikçilik ve girişimciliğin geliştirilmesi; altyapı, kümelenme ve ortaklık faaliyetlerinin desteklenmesi; hukuki düzenlemelerin yapılması; esnaf ve sanatkârların Avrupa Birliği programlarından faydalanmasının sağlanması.
Değerli milletvekilleri, YPK tarafından 2010 yılında bu strateji kabul edilmiştir. Türkiye genelindeki 2 milyon esnafımızı ilgilendiren, onların daha iyi, daha rekabetçi, daha üretken hâle gelmesini hedefleyen bu strateji adım adım hayata konulmuş ve uygulanmasına devam ediliyor.
Ben burada bir şeye daha dikkatinizi çekmek istiyorum.
Değerli milletvekilleri, esnaflar, işini büyütebilmesi, dükkânını büyütmesi, teknolojiyi yakından takip edip üretim bantlarını genişletebilmesi için kaynağa ihtiyaç duyar, pazarlama kanallarını genişletmesi için finansman ihtiyacı hisseder. Bunu karşılayabilmek için de ucuz kredi esnaf için bir can suyu gibidir. Bakınız, Halk Bankasından kredi ve kefalet kooperatifleri kefaletiyle kullandırılan kredilerin miktarı 2002 yılında sadece 153 milyondu. Bu rakam 2013 itibarıyla 7,5 milyar Türk lirasına çıkartıldı. Aradaki artış yaklaşık 44 kattır ve 2002 yılında kullandırılan kredilere verilen sübvansiyon sadece yüzde 20'ydi, şu an ise bu oran, limite bakılmaksızın yüzde 50'ye çıkartılmıştır. Aynı şekilde, kooperatiflerin aldıkları komisyon yüzde 1,5'a düşürülmüş, bankaların komisyonu ise yüzde 0,5'e düşürülmüştür.
Değerli milletvekilleri, 2002-2011 döneminde bütçeden ayrılan kaynak yani kredi kullandırılması için ayrılan kaynak 1,4 milyar Türk lirasıdır.
Az önce burada bir şeye dikkat çekildi, yani bir faiz lobisinin olduğundan ve bu faiz lobisinin ne olduğundan?
Değerli milletvekilleri, bakın, ben size 2002 yılından bu zamana kadar kullandırılan kredileri ve faiz oranlarını bir tablo hâlinde göstermek istiyorum. Aslında neyi kastettiğimizi bu tabloya baktığımız zaman çok daha net görebiliriz. Bakın, yıllar itibarıyla Türkiye'de esnafa kullandırılan kredi miktarları: 2002'de kullandırılan kredi miktarı 153 milyon Türk lirası ve faiz oranı ne kadar, biliyor musunuz? Yüzde 59. 2003'te kullandırılan kredi miktarı 875 milyona çıkıyor, faiz oranı ise yüzde 30'larda. 2004'te bu rakam 1,5 milyara çıkıyor, oran yüzde 25'e düşüyor. Yani, yıllar itibarıyla kullandırılan kredi miktarı artırılırken finansman maliyetleri düşürülüyor, düşürülüyor, düşürülüyor ve 2013 yılı itibarıyla yüzde 4 ila yüzde 5 seviyesine kadar düşürülüyor. Aslında dikkat çekilmesi gereken, gözden kaçırılmaması gereken, "faiz lobisi" deniyorken neyi kastettiğimiz bu tablodan çok iyi şekilde anlaşılıyor diye düşünüyorum.
Değerli milletvekilleri, 2002'de yine 153 milyon liralık bir kaynak vardı, kullandırılan kredi ve esnafa maksimum 5 bin lira kredi kullandırılıyordu -sadece 5 bin lira, bu da tavandı- şimdi ise bu rakam 125 bin ila 250 bin lira arasında değişmektedir ve son on yılda esnafımızın kullandığı kredi yani sübvansiyonlu kredi yaklaşık 26 milyar Türk lirasıdır.
Değerli milletvekilleri, bir rakama daha dikkatinizi çekmek istiyorum. 153 milyon lira sadece 38.390 kişi tarafından veya esnaf tarafından kullanıldı, bugün ise bu rakam 860 bin civarlarına çıkmıştır. Bunlara baktığımız zaman, esnafımızla alakalı eksiklikler var mıdır? Olabilir. İyileştirilmesi gerekiyor mu? Mutlaka daha fazla çalışmak gerekir, bu 3D Stratejisi buna yönelik bir adımdır. Ama, yapılanları, ortaya konanları da görmezden gelmeyelim; bunlara da atıfta bulunup bu yapılan çalışmaları da bence değerlendirerek eleştirilerimizi yapmanın daha doğru olacağını düşünüyorum.
Yine, 2003 yılında TESKOMB tarafından kooperatif alacakları için 4 defa yapılandırma ortaya çıkartıldı yani 4 defa borçlar yapılandırıldı ve esnaf ve sanatkâr icradan kurtulmuş oldu, esnaf ve sanatkârın karşı karşıya kaldığı faizler böylece bertaraf edilmiş oldu.
Aynı şekilde, 2008 yılında, BAĞ-KUR prim borçlarının yapılandırılmasıyla alakalı bir kanun geçirildi. 853.766 BAĞ-KUR sigortalısının toplam 13 milyar lira civarında borcu vardı. Yapılandırmayla bu borç 6,8 milyara düşürülmüş, yirmi dört ay vade yapılmış ve gecikme faizlerinde yüzde 85 oranında bir indirim yapılmıştır.
Değerli milletvekilleri, bir noktaya daha dikkatinizi çekip sözlerime son vermek istiyorum. Hâlihazırda gerçek usulde vergilendirilen mükelleflerin, biliyorsunuz, basit usule dönmek gibi bir olanağı yoktu yani gerçek usulde vergilendirme yeteneklerini, özelliklerini kaybetse dahi basit usule geçemiyordu. 2012 yılında yapılan bir düzenleme ile gerçek usulde vergilendirilen bir mükellefin, eğer gerçek usul yeterliliklerini sağlamıyorsa, tekrar basit usule geçmesine imkân tanınıyor.
Ben, bu duygu ve düşüncelerle sözlerime son verirken Genel Kurulu tekrar saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)