| Konu: | İNSAN HAKLARI VE İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ BAĞLAMINDA BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARISI |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 91 |
| Tarih: | 11.04.2013 |
NAMIK HAVUTÇA (Balıkesir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tasarının 17'nci maddesi üzerinde verilen önerge üzerinde söz aldım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Adalet Bakanı, hukukun temeli meşruiyet, meşruiyetin temeli de adalettir. İktidarınız döneminde adalet ve adalete olan güven ne yazık ki toplumun tüm kesimlerinde kanayan bir yara hâline gelmiştir. Hukukçular gerekçeyle konuşur. Bugün, üç gün önce Silivri'de milletvekili arkadaşlarımızla özel yetkili mahkemedeydik. Orada adil bir yargılanma değil, bir yargılanma olmadığı konusunda tüm milletvekili arkadaşlarımızla tanık olduk. Bakın, bir: Savunmanın özgürce savunma yapması ve deliller toplaması o mahkemede sağlanabiliyor mu? Duruşmada aleniyet ilkesine uyuluyor mu? Savunma tanıkları dinleniyor mu? Duruşmaları basının izlemesi, halkın izlemesi için gerekli koşullar sağlanmış mı? Duruşmada yasamayı temsil eden milletvekilleri orada, duruşma esnasında yerine oturmak istiyor, mahkeme başkanı tarafından milletvekilleri bile yok sayılıyor, yasama yok sayılıyor ve en önemlisi, mahkemelerde -Anayasa'da teminat altına alınmış olan- hâkimlerin bağımsızlığı ve vicdani özgürlüğü sağlanabilmiş mi? Bu koşullar var mı Silivri mahkemelerinde?
Değerli arkadaşlarım, mahkeme başkanı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarının gereği olarak orada tutuklu olanların tutuksuz yargılanması konusunda rey kullandığında o mahkeme başkanı derhâl oradan, mahkeme üyeliğinden alındı. Şimdi, onun yerine bir başka mahkeme başkanı atandı. O mahkemedeki hâkimlerin vicdanı adalet adına özgür mü şu anda? Hayır, değil.
Değerli arkadaşlarım, bakın, mahkemede yargının kurucu unsurları savcı ve avukattır. Orada, Silivri mahkemelerinde savcılarla avukatlar eşit konumda, silahların eşitliği, yargılamanın eşitliği konusunda da eşit durumda değildir. Siz şimdi buradan, bırakın adil yargılanmayı, Silivri'de bir yargılama olduğunu söyleyebilir misiniz Sayın Adalet Bakanı?
Paket üstüne paket çıkarıyorsunuz, baroları tehdit ediyorsunuz; baro başkanları gelip mahkemede duruşmayı izleyemiyor, jandarmalar, Robocop'lar avukatları tekme tokat dışarı atıyor, baro başkanları yerlerine oturamıyor, halka barikatlar kuruluyor, tazyikli sular sıkılıyor, basın içeri alınmıyor. Nasıl bir yargılamadır bu?
Ve toplum soruyor; adalet, adalet, adalet arıyor. Türkiye'de adalete olan güveni yok ettiniz. Hükûmetiniz döneminde, evet, bulgur dağıttınız, makarna dağıttınız ama adaleti yok saydınız ve bu toplumda, Sayın Bakan, o adalet ve yargının bağımsızlığı bir gün size de lazım olacak, bunu asla unutmayın. Bu halkın karşısında adaleti ayaklar altına alan, halkın iradesini, milletvekillerini bile yok sayan, orada oluşturduğunuz Gestapo mahkemelerinin karşısında milletin iradesini yok sayan anlayışın karşısında bir gün o adalet size de hiç kuşkusuz lazım olacak.
Ve en acısı da milletvekili arkadaşlarımızla, adil yargılanmayı bırakın etkilemeyi, orada en masum tavrımızla yerimize oturmak istediğimizde engellendiğimizde ve buna tepki koyduğumuzda, kendisini demokrat olarak tanımlayan bakanlar tarafından bir de açıkça tehdit edildik, hakkımızda fezlekeler düzenlenmesi istendi. Dokunulmazlıkları kaldırırmışsınız, bizi yargılarmışsınız! O dokunulmazlıklarımızı kaldırın, o fezlekeleri biz demokrasi adına, hukuk adına, yargı bağımsızlığı adına bir şeref madalyası olarak göğsümüzde taşıyacağız Sayın Bakan.
Biz buradan, evet, Türkiye'de insan haklarına saygılı demokrasiyi, yargının bağımsız olduğu gerçek bir hukuk devletini hep birlikte yaratmak adına büyük bir sorumlulukla karşı karşıyayız ama bu yargı paketlerinin sorunu çözmediği, adil yargılanma hakkını sağlamadığı, yargının bağımsızlığını sağlamadığı çok açık. O nedenle, gelin, gerçek bir yargı paketi çıkaralım. Orada, milletvekillerini dünyanın hiçbir yerinde olmadığı gibi, demokratik bir ülkesinde olmadığı gibi, gerçekten, millet iradesini temsil eden milletvekillerimizi buraya getirecek önlemleri alalım. O paketi getirin, bu paketler bir işe yaramıyor.
Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.