GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: MHP GRUBUNUN, MESLEKİ VE TEKNİK EĞİTİM SORUNLARININ ARAŞTIRILARAK ALINMASI GEREKEN ÖNLEMLERİN BELİRLENMESİ AMACIYLA TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA VERİLMİŞ OLAN MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGESİNİN, GENEL KURULUN BİLGİSİNE SUNULMAK ÜZERE BEKLEYEN DİĞER ÖNERGELERİN ÖNÜNE ALINARAK GENEL KURULUN 30 MAYIS 2013 PERŞEMBE GÜNKÜ BİRLEŞİMİNDE SUNUŞLARDA OKUNMASINA VE GÖRÜŞMELERİNİN AYNI TARİHLİ BİRLEŞİMİNDE YAPILMASINA İLİŞKİN
Yasama Yılı:3
Birleşim:113
Tarih:30.05.2013

ALİM IŞIK (Kütahya) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Milliyetçi Hareket Partisi Grubuna ait, 20 milletvekilimizin imzasıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına sunduğumuz, mesleki ve teknik eğitimin sorunlarının araştırılarak gerekli önlemlerin alınmasına yönelik Meclis araştırma önergemizin Türkiye Büyük Millet Meclisi gündemine alınması yönündeki grup önerimiz adına söz aldım. Bu vesileyle, şahsım ve grubum adına hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, özellikle gençlerimizin istihdam sorununun had safhaya ulaştığı bu dönemde bu, iş arayan ya da iş bulduğu hâlde işinden rahatsızlık duyan genç grup içinde önemli bir kesim mesleki ve teknik eğitim öğretim kurumlarından mezun olanlar kesimidir. Yani, kısaca, kamuoyunda "teknik öğretmenler" olarak bilinen öğretmen arkadaşlarımızın istihdamı konusu, özellikle AKP'nin iş başına geldiği 2002 yılından bu yana, en öncelikli sorunlar arasında yer almaktadır.

Sayıları yüz binleri bulan bu grup, yapılan KPSS sonuçlarına bakıldığında, ilk yüzde 1'lere, binde 1'lere, hatta ilk 10'lara girse dahi maalesef yeterli kontenjan ayrılmadığı için bu sınavlara boşa girip çıkmış, dolayısıyla Türkiye 1'incisi, 2'ncisi, 3'üncüsü olmuş mesleki eğitim erbabı öğretmen adayı gencimiz devlet kurumlarının kapısından geri döndürülmüştür. Birinci sorun, istihdam sorunudur. Bu insanlar dört yıl yükseköğrenimde okumuşlar ve bu ülkeye hizmet etmek için, üretmek için, üretip hem kendisinin hem ülkenin kazanması için emek vermiş insanlardır. Dolayısıyla, birinci sorun bu istihdam sorunudur. On yıldır ihmal edilen, özellikle de 28 Şubat sürecinde en fazla mağdur kesimi oluşturan teknik öğretmenlerle ilgili istihdam sorununun acilen çözüme kavuşturulması gerekiyor. Sayın Bakanın da burada olmasını bir fırsat bilerek, yapılacak olan ilk öğretmen atamalarında, şimdiye kadar görmediğiniz, sadece zaman zaman oyları için isimlerini kullandığınız ama oylarını aldıktan sonra unuttuğunuz bu gençleri hatırlamanız ve bunlara ait kontenjanları artırmanız çok yerinde olacaktır. Bu konuda Bakanlığın alacağı olumlu yaklaşımın sonuna kadar arkasında olduğumu ifade etmek istiyorum.

Diğer bir önemli sorun, teknik hizmetler sınıfında yer almasına rağmen teknik öğretmenler, maalesef yürürlükte olan yasalarımızda genel idari hizmetler sınıfı grubunda istihdam edilmekte, dolayısıyla teknik meslekte bulunmanın avantajını kullanamamaktadırlar. Bu konuda Milliyetçi Hareket Partisi milletvekilleri Sayın İsmet Büyükataman ve Sayın Mehmet Şandır'ın vermiş olduğu 31 Ocak 2013 tarihli ve (2/1189) esas numaralı Kanun Teklifi'nin acilen Türkiye Büyük Millet Meclisi gündemine alınarak yasalaşmasını teklif ediyoruz. Aksi takdirde, bu insanlar zor şartlarda kamu kurum ve kuruluşlarına devlet memuru olarak girmişler ama hakları olan bu özlük haklarını alamayacaklardır. Şu güne kadar alamadıkları için, bundan sonra da bu mağduriyet devam edecektir.

Bir diğer önemli konu, bu meslek grubuna verilmiş olan şantiye şefliği ve iş güvenliği uzmanlığı yetkileri, maalesef son dönemde yine AKP Hükûmeti tarafından ve ilgili birimler tarafından ellerinden alındı. Boş olan bu kadrolara atanacak olan bu insanlar yine atanamadı. Bunun da mutlaka yeniden değerlendirilerek çözüme kavuşturulması gerektiğini düşünüyoruz.

Bir başka sorunları, özellikle, 2009 yılına kadar "teknik eğitim fakültesi" olarak ismi devam eden ve yüz binleri bulan mezunları veren bu okulların 2009 yılında "teknoloji fakültesi" olarak ismi değiştirildi ve teknoloji fakültesi mezunlarına mühendislik hakkı verilmesiyle ilgili bir yasal düzenleme gerçekleşti. Bu olumlu bir gelişmeydi,  biz de buna destek verdik ama bu sadece günü kurtarmaya yönelikti. 2009 ve 2011 yıllarında yapılacak seçimlerde, acaba bu kesimi nasıl mutlu edebilirizin bir arayışıydı. O zaman da söyledik, dedik ki: Bu fakültelerin isminin değişmesi sorunu çözmeyecek, mezun olmuş yüz binlerce teknik eğitim fakültesi mezununu ne yapacaksınız? Madem ki teknoloji fakültesi mezunlarına mühendislik hakkı veriyoruz, geliniz, yapılacak bir düzenlemeyle hiç olmazsa son on yılda mezun olmuş insanlara doğrudan bir mühendislik hakkını verelim dedik ama maalesef çoğu kanun tasarısında olduğu gibi, bu önerilerimize iktidar partisi milletvekilleri olarak siz değerli milletvekilleri kulak tıkadınız, Hükûmet zaten tıkıyor, bunun acilen çözülmesi lazım. Bununla ilgili defalarca ilgili bakanlara soru önergemizi vermemize rağmen, çözümüyle ilgili ne düşündüklerini bugüne kadar öğrenemedik. Bunun mutlaka çözülmesi gerekiyor.

Bir başka konu, lisansüstü programlarında, bu son 2009 yılında yapılan düzenlemeden sonra, teknik eğitim fakültesi mezunlarının yüksek lisans ya da doktora yapacakları kontenjanlar ya da ana bilim dalları ortadan kalktı. Allah aşkına, bu ülkenin genci, sadece teknik öğretmen olduğu için "Sen, yüksek lisans ya da doktora yapamazsın." diye kapı dışında bırakılabilir mi? Bunu çözmemiz lazım. Dolayısıyla, bu da onların bir an önce çözüm beklediği çok önemli konuların başında geliyor. Bu kontenjanların artırılması ve ilgili fen bilimleri enstitüsündeki ana bilim dallarında bu mezunlara ilişkin hakların verilmesi gerekiyor.

Bir başka önemli konu, kamuda çalışan dört yıllık lisans mezunu teknik öğretmenler veya mesleki teknik eğitim fakültesi mezunları, maalesef yine mevzuat gereği, ya teknisyen ya da teknikerle eş değer olacak şekilde özlük haklarına sahip. Bunların özellikle ek gösterge ve tazminatlarıyla ilgili düzenlemenin mutlaka yapılması, bu insanların hak ettikleri şekilde -üniversite mezunu, ama teknik öğretmen, ama mühendis, ama bir başka unvanla- haklarının verilmesi gerekiyor.

Bir başka önemli konu, 3795 sayılı Kanun'la tanınan mühendislik tamamlama eğitiminden, şimdiye kadar, bu teknik öğretmenlerin yeterince yararlanamadığı ve yararlandırılmadığı konusudur. Değerli milletvekilleri, yasal olarak bu hak verilmiş olmasına rağmen, bugüne kadar, değişik gerekçelerle, özellikle "Yeterli elemanımız yok, yeterli altyapımız yok." ve benzeri gibi sudan bahanelerle bu gençlerimiz kapılardan döndürüldü, bunlara mühendislik eğitimini tamamlamayla ilgili haklar âdeta kısıtlandı. Mutlaka, bunun da önünün açılması ve Yükseköğretim Kurulu tarafından ilgili kurumlarımız uyarılarak ve gerekli, varsa ihtiyaç olan ek bir düzenlemeyle bu kapının onlara açılması gerektiğini düşünüyoruz. Aksi takdirde, bundan sonra, teknoloji fakültelerinin mezun ettiği gençlerimize verilen bu hak, aynı, hemen hemen yüzde 90-95 oranında müfredat eşitliği olduğu hâlde eskiden mezun olmuş ama adı teknoloji fakültesi olmadığı için, fakültesinin adından dolayı bu hakkı alamayan gençlerimiz yine mağdur olmaya devam edeceklerdir.

Bir başka önemli konu; teknik eğitim fakültesi mezunu, teknik öğretmenler, maalesef, özel sektörde mesleğini dahi söyleyemez durumdadır, çok vahimdir Sayın Bakanım bunların durumu. "Ben teknik öğretmenim." diyemeyecek kadar bu gençlerimiz kendilerini ezilmiş hissetmektedirler, gerek kamuda gerekse özel sektörde bu gençlerimizin önünün açılacağı her türlü düzenlemenin yapılması gerekiyor.

Bu nedenle, bu araştırma önergemizin yüce Meclis tarafından kabulünü ve işleme alınmasını teklif ediyoruz.

Hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)