GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: CHP GRUBU ÖNERİSİ
Yasama Yılı:3
Birleşim:88
Tarih:04.04.2013

ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Konuşmama başlamadan önce, geçirdiğim trafik kazası nedeniyle arayan, geçmiş olsun dileğinde bulunan, sıcak ilgisini, desteğini esirgemeyen her partiden milletvekili arkadaşlarıma teşekkür ediyorum.

Değerli arkadaşlarım, savunma hakkına, avukata, avukatlık mesleğine, avukatlık onuruna, avukatların meslek örgütü barolara yönelik saldırıların, baskı, korkutma, sindirme çabalarının araştırılması, avukatların görevlerini yaparken karşılaştığı sorunların araştırılması amacıyla Meclis araştırma komisyonu kurulmasına ilişkin önergemizin gündeme alınması talebiyle söz aldım.

Ancak, yine gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulunmadan önce, şu anda, Mersin Limanı'nda, işten atılmaları protesto nedeniyle iki ayı aşkın bir süredir direnen liman işçilerinin eylemleri biber gazı, polis copuyla bastırılmaya çalışılıyor ve nihayetinde 20 işçi dünden beri, dün saat 14.00'ten beri intihar girişiminde bulunmaktadır, konteynerlerin üzerindedir, kendileri indirilememiştir, ikna edilememiştir. İlgililerden, biber gazı, polis copuyla müdahale edileceğine bu kişilerin burunlarının kanamadan olayın çözülmesini talep ediyorum.

Değerli arkadaşlarım, 5 Nisan Avukatlar Günü yarın kutlanacak. Tabii, bu 5 Nisan Avukatlar Günü'nün tarihsel dayanağı nedir, araştırma yaptık. Aslında kesin bir veri olmamakla beraber, 5 Nisan 1878 İstanbul Barosunun ilk genel kurulunun yapıldığı gün. Yine, 5 Nisan 1958, baro başkanlarının İzmir'de Türkiye Barolar Birliğini kurmak üzere toplandıkları bir gün.

Türkiye Barolar Birliği, 15-16 Haziran 1987'de Tekirdağ'da yaptığı toplantıda 5 Nisan gününün Avukatlar Günü olmasını kararlaştırıyor.

Değerli arkadaşlarım, yargılama sürecinin kurucu unsuru ve asli unsuru olan savunmanın temsilcisi olan avukatlarımız bu yıl 5 Nisan Avukatlar Günü'nü savunma hakkına, avukatlara, avukatlık mesleğine, avukatlık onuruna, avukatların meslek örgütü barolara yönelik saldırıların, korkutmaların, yıldırmaların ve sindirme çabalarının dayanılmaz boyutlara ulaştığı, avukatların bizzat mahkemeleri görevlerini yapamaz hâle getirildiği, her kapıyı açan tarafından örgüt suçlamasıyla avukatların büro ve evlerinin yasaya aykırı şekilde arandığı, gece yarısı gözaltına alınıp tutuklandığı, avukatların, baktıkları davalar nedeniyle ve mesleki faaliyetleri nedeniyle terörist ilan edildiği, avukatların adlarının bazı terör örgütleriyle yan yana anılarak avukatlara ve barolara itibarsızlaştırma çabalarının daha da artırıldığı, yargının kurucu unsuru olan savunmanın ve savunmanın temsilcisi avukatların yargının diğer unsuru olan hâkimler tarafından susturulmaya çalışıldığı, avukatlara mahkeme başkanının emriyle şiddet uygulandığı, duruşma salonundan çıkarıldığı bir süreçte kutluyorlar.

Avukatlar bu yıl 5 Nisan Avukatlar Günü'nü mahkeme başkanlarının sık sık "Dışarı çık", "Komutan, avukatı dışarı çıkar." sesleriyle duruşma salonlarının yankılandığı bir süreçte kutluyorlar. (CHP sıralarından alkışlar) Bu süreçte akıllarda kalan bir tek şey olacaktır: Hukuku uygulamakla görevli mahkeme başkanlarının "Komutan, avukatları dışarı çıkar." sözleriyle duruşma salonlarının yankılandığı akıllara gelecektir.

Değerli arkadaşlarım, avukatlar, fiziki şiddet uygulandığı bir süreçte bunu kutluyor. Avukatlar 5 Nisan Avukatlar Günü'nü, yargılamada şeklî unsur olarak görüldükleri, savunmanın kısıtlandığı, yaka paça dışarı atıldıkları bir süreçte bunu kutluyorlar.

 

Sevgili arkadaşlarım, görülmekte olan bir davada avukatlar susarsa ya da susturulursa bu iyi bir şey midir? İyidir. Kimler için iyidir değerli arkadaşlarım? Gerçekten hak arayan insanlar için iyi değildir; avukatla, savunmayla problemi olan hâkim ve savcılar açısından iyidir, avukatlarla, savunmayla problemi olan siyasi iktidarlar açısından iyidir. Yine, avukatlar susarsa ne olur? Görevlerini yapamaz hâle gelirler. Peki, avukatlar susturulursa ne olur? Görevlerini yapması engellenmiş olur. Mahkeme başkanı tarafından, bizzat mahkeme tarafından yargılamanın kurucu unsuru olan savunmanın temsilcisi avukatlar susturulursa ne olur? Mahkemenin yargılaması mahkeme başkanı tarafından engellenmiş olur değerli arkadaşlarım.

Savunma gerçekten yargının asli unsurudur, kurucu unsurudur. Bu durum sadece yasada yazıldığı için öyle değildir. Bu durum gerçekten öyle olduğu için öyledir yani savunma yargılamanın asli unsuru olduğu için öyledir. Bu durum demokratik hukuk devletinde öyle kabul edilip uygulanageldiği için öyledir. Savunma hakkı temel bir insan hakkı olduğu için, savunma hakkı bir gün herkese, hatta savunmayı bertaraf etmeye çalışanlara, avukatları yok sayanlara da lazım olacağı için öyledir. Savunma hakkı kutsal olduğu için yargılamanın asli unsurudur. Bağımsız savunmanın temsilcisi avukatlardır. O nedenle, yargılama işinin merkezine savunmayı, avukatı koymadığınız zaman yapılan işin adı yargılama olmaz değerli arkadaşlarım, yapılan yargılama demokratik olmaz, adil olmaz. Kürsüde savunmaya saygı gösteren, savunmasız verilen mahkûmiyet kararlarını içine sindiremeyen, hazmedemeyen bağımsız ve tarafsız bir yargı hukuk devletinin belkemiğidir. Avukatın asli görevi, avukatlık mesleğinin temel işlevi yargıyı, yargı görevini yapanı etkilemeye çalışmaktır, yargıyı ve yargı görevini etkilemek suretiyle adil yargılanmanın ve adaletin gerçekleşmesini sağlamaktır. O nedenle, avukatlık görevini hukuka uygun olarak yapan avukat açısından yargı görevini yapanı etkileme suçu işlenemez bir suçtur. Barolar kanunun kendisine verdiği görevi yaptıkları için haklarında dava açılabilmektedir bu süreçte. Gerçekten, Avukatlık Kanunu'nun 97'nci maddesinde barolara yüklenen görevleri yaptığı için İstanbul Barosuna bugün dava açılabilmektedir.

Değerli arkadaşlarım, gerçekten bugün içerisinde yaşadığımız süreç, çok düşünmemiz gereken ve savunmanın savrulur hâle geldiği bir süreçtir. Bu, hukuk devleti açısından övünülecek bir durum değildir, utanılacak bir durumdur. Avukatlar, hukukçular, her şeyden önce insan haklarının her türlü ihlaline karşı çıkmak zorundadırlar. Bu, avukatların ve baroların temel görevidir. O zaman savunma hakkı da temel bir insan hakkı olduğu için savunma hakkına yönelik ihlaller nereden, kimden, nasıl gelirse gelsin avukatların buna karşı direnmesi asli görevleridir değerli arkadaşlarım.

Siyasi iktidarın avukatlara, savunmaya bakışını söylemek istiyorum, bunun somut örneğini vermek istiyorum:

Değerli arkadaşlarım, öteden beri Kartal'da bir adliye sarayı yapılıyor. Bu Anadolu yakasındaki adliye sarayının dünyadaki en büyük adliye sarayı olmasıyla övünülüyor. Bu güzel bir şey, adliye sarayının olması ama öteden beri bu adliye sarayında, yani metrekarelerce büyüklükte, dünyanın en büyük adliye sarayında avukatların ihtiyaçlarını giderebileceği bekleme odaları yok arkadaşlar.

Bakın, bu elimdeki belgelerin hepsi Adalet Bakanlığıyla İstanbul Barosunun yazışma belgeleri. Bu belgelerde, başlangıçta 28 tane olan avukat bekleme odası ve kafeterya sonra 16'ya düşürülüyor, ondan sonra 14'e düşürülüyor ve Kartal Adliyesi fiilen açılmaya başlandığında bu avukatların bekleme odası ve kafeteryalar buharlaşıyor, şimdi sıfıra düşüyor değerli arkadaşlarım. Avukat bekleme odası ve kafeteryalar çay ocağı olarak tahsis edilmeye başlanılıyor. Yani, bekleme odaları çay ocağına dönüştürülüyor.

Şimdi değerli arkadaşlarım, avukatların ihtiyaçlarını görebileceği 1 metrekarelik birim dahi yok. Bu şu demektir: Savunmaya yer yok. Savunmanın yeri hâkim ve savcının çayevinden sonra gelmektedir. Burada tartışılması gereken konu şudur: Savunmanın yeri mi önemlidir, hâkim ve savcıların çayevi mi önemlidir? Bu, siyasi iktidarın savunmaya ve avukata, Türk adli örgütlenmesinin savunmaya verdiği göstergenin somut örneğidir. Türk adalet örgütlenmesinde savunma yoktur, avukat yoktur. Savunmanın yeri hâkim ve savcının çayevinden daha sonra gelmektedir. Hâkim ve savcıların çayevi olarak kullandıkları yerde de avukatlara "Cübbelerinizi asın." denilmektedir. Bu gerçekten, binlerce metrekare büyüklüğünde Kartal Adliye Sarayı yapmakla övünülen bir yerdir.

Değerli arkadaşlarım, biz avukatız, biz hukukçuyuz. Biz kimseye, hele hele gücün önünde boyun eğmeyiz. Biz haksızın önünde boyun eğmeyiz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla) - Biz boynumuzu giyotine uzatmayız. Biz gücümüzü haktan ve adaletten yana alırız. O nedenle, avukatlar sorununun çözümü açısından ben başta AKP'deki hukukçu arkadaşlarıma sesleniyorum: Bu sorunların araştırılması için bir Meclis araştırma komisyonu kurulsun ve sorunlar tespit edilsin.

Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Öztürk.