| Konu: | TÜRK PETROL KANUNU TASARISI |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 112 |
| Tarih: | 29.05.2013 |
TURGUT DİBEK (Kırklareli) - Sayın Başkanım, değerli arkadaşlar; 7'nci madde üzerindeki önergemizle ilgili olarak söz aldım. Öncelikle, sizleri saygıyla selamlıyorum.
Belki petrolle ilgili konuşmayacağım ama önemli bir konuyu, yine Bakanlığın görev alanında olan, ilgi alanında olan önemli bir konuyu dile getirmek istiyorum, taş ocakları meselesi. Benim ilimin önemli bir sorunu. Sanıyorum, burada bulunan milletvekili arkadaşlarımızın kendi bölgelerinde de önemli bir sorun olarak bu konu gündemdedir diye düşünüyorum.
Değerli arkadaşlar, taş ocakları ile ilgili olan düzenleme 2004 yılına kadar il özel idarelerinin yetkisindeydi, belki takip eden arkadaşlarımız biliyorlar ama 2004 yılından bu yana bu konu artık Enerji Bakanlığının görev alanı içerisinde. Yani artık, Bakanlık Maden Dairesi ruhsatları veriyor. Şimdi, orada intibaklar yapıldı. Ben geçtiğimiz günlerde Bakanlığa vermiş olduğum bir soru önergesine yanıt aldım. İlimle ilgili, Türkiye'yle ilgili de daha önce yine önerge vermiştim. İki önerge arasındaki farkı da birazdan sizlerle paylaşacağım. Aradan üç buçuk-dört yıl geçmiş, benim ilimle ilgili olan sayıları sizlerle paylaştığımda ülkeyle ilgili olan konuyu da az çok tahmin edersiniz diye düşünüyorum.
Şimdi, Kırklareli ili -zaman zaman söylüyorum, dün de sorular kısmında konuştum- yüzölçümü itibarıyla yaklaşık 6.500 kilometrekare olan bir il ama bunun yüzde 40'ı ormanlarla kaplı. Yani, Istrancalar yani "Yıldız Dağları" olarak da bildiğiniz Istrancalar bizim sınırlarımız içerisinde. Hemen hemen yüzölçümünün yarısında ormanlar var. Değerli arkadaşlar, bu taş ocaklarının da önemli bir kısmı, ciddi bir kısmı bu orman sahasında. Aslında bu konunun sadece Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığını bence ilgilendirmemesi gerekir. Zaman zaman Orman ve Su İşleri Bakanımıza, zaman zaman Çevre Bakanımıza da fırsat buldukça söylüyorum, şikâyetlerimi dile getiriyorum. Gerçi, bakanlıkların isimleri değişti, geçmişte Çevre Orman Bakanı, işte, Orman ve Su İşleri Bakanı oldu, sayın Eroğlu'na, Sayın Bayraktar'a bu konuyu dile getiriyorum.
Şimdi, Kırklareli'ni, Sayın Bakanla da olur da bir gün kısmet olursa -bir gün bir helikoptere bineriz beraber- öyle bizim o bölgeleri, orman bölgelerini bir gezelim. Helikopterle yukarıdan Sayın Başbakan geziyor ya hani, İstanbul'a bir bakıyor helikopterle, "İşte, üçüncü köprü buradan geçecek, efendim, havaalanı buraya inşa edilecek." İşte, helikopterle bakıyor havadan, güzergâhları belirliyor ya da bölgeleri belirliyor. Bir gezelim kendisiyle, hatta yanımıza Orman ve Su İşleri Bakanı Sayın Eroğlu'yu alalım, Bayraktar'ı alalım, şunu görecekler, onlar da hayretler içerisinde izleyecekler: Böyle tepecikler yani alanlar, açık alanlar, kellikler böyle, yan yana kellikler görecekler orman içerisinde. Belki yerden bunun farkında değiller ama yukarıdan bakıldığında böyle bir vahşi tahribatla aslında karşı karşıya olduğumuzu onlar da görecek değerli arkadaşlar.
Rakamlara şöyle bir değineyim. Ben 2009'da verdiğim önergede demiştim ki: "Kırklareli de, ilimde bu taş ocaklarıyla ilgili ne kadar ruhsat verilmiş Bakanlık tarafından?" işletme ruhsatı adına sormuşum. Verilen rakamlar, ikinci gruptan 46, 1/B'den de 9 olmak üzere 55 işletme ruhsatından bahsediyor. 2009'un, Kasım ayında vermiştim, demek ki 2010 başlarında, üç-üç buçuk yıllık bir mesele veya da üç yıllık bir mesele.
Şimdi, geçenlerde gelen yanıtta -yine sordum bu ruhsatların dağılımını il olarak- sadece işletme ruhsatları, o 55 olan sayı 131'e çıkmış değerli arkadaşlar. Bunun yanında araması var, ön arama var, işletme, işte ön işletmesi var, toplam 248-250 tane ruhsat var ilimizde. Yani sayı olarak baktığınızda rakamın birdenbire 55'ten 131'e -işletme ruhsatı için konuşuyorum- çıktığını görüyoruz. 248 tane de ruhsat var ilimizde. Bunun, ben, farkında olmadan, böyle? İşte, nasıl veriliyor, kim alıyor? O da ayrı mesele yani Bakanlık mutlaka değerlendirmeler yapıyordur -yani birazdan Sayın Bakan belki sorular kısmında bu konuda cevap verirken sorulara, bu konuya da değinebilir diye düşünüyorum- mutlaka değerlendiriyorlardır ama inanıyorum, sanki adamını bulan, işte, işini halleden gelip bu ruhsatları alıyor gibi bir izlenimimiz var bizim ilimizde.
Değerli arkadaşlar, bu topraklar, bu doğa hepimize miras, torunlarımıza miras. Bizim bunları bu kadar vahşi ve fütursuzca kullanmamamız lazım. Yani Istrancalar? Zaman zaman, geçmişte -hatırlarsınız- yani İstanbul'un susuz kaldığı dönemlerde biz o Istrancalardan, işte, İSKİ vasıtasıyla İstanbul'a su aktarıldığını biliyoruz.
Bugün bir belgesel izledik milletvekili arkadaşlarımızla beraber, Ergene'nin kirliliğiyle ilgili bir belgeseldi. Orada da Ergene'nin doğum yeri olan, havzası olan havzanın hemen yan tarafında metrelerce uzakta, değerli arkadaşlar, taş ocağı işletmesi var. Bunlar patlamalı, orada faaliyet yapıyorlar yani 3-6 şiddetinde depremler oluşuyor ve o yer altı su kaynaklarının değişmemesi mümkün değil yani böyle de bir riski var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
TURGUT DİBEK (Devamla) - Süre de sona eriyor ama bu konuya dikkat çekmek istedim, önemli bir konu.
Değerli arkadaşlar, inanıyorum ki Sayın Bakan Çevre Bakanlığıyla, Orman Bakanıyla bu konuyu birlikte değerlendirirler. Belki ortak bir yöntemle bu taş ocağı meselesinin ele alınması gerektiğini düşünüyorum.
Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)